๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sahih-i Müslim Muhtasarı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Kasım 2011, 20:12:22



Konu Başlığı: Şirk Olan Rukye
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Kasım 2011, 20:12:22
3- Şirk Olan Rukye:

 

Allah Teâlâ'dan başkasına dua ederek, sığınarak veya yardım di­lenerek yapılan rukye, şirktir. Meleklerin, peygamberlerin, cinlerin ve benzeri varlıkların isim­leriyle ' rukye yapmak  gibi...   Bunların tamamı Allah  Teâlâ'ya şirk koşmaktır.  Nitekim Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Efsun, nazarlık boncuklar, ve muhabbet için yapılan muhabbet muskaları şirktir.” [295] Yine; “içinde şirk bulunmayan şeyle rukye yapmakta bir kötülük yoktur” [296] buyurmaktadır.

İbn Hacer bu konuyu şöyle açıklamaktadır;

“Bazı rukyelerde şirk bulunmaktadır. Çünkü onu yapanlar kendilerine dokunan zararı defetmek ve lavda elde etmeyi Allah'tan başka kimselerden istemektedirler.” [297]

Müslüman, tamamıyla Allah Teâlâ'ya tevekkül etmekten başka şeylerden fayda dilemez. Nitekim Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Ümmetimden yetmiş bin kişi hesapsız olarak Cennete girecektir. Onlar, ef­sun yapmayanlar, teşe'um etmeyenler, vücudlarını dağlamayanlar ve ancak Rablerine tevekkül edenlerdir.” [298] Kendiliğinden, istenme­diği halde müslüman kardeşine rukye yapması bunun dışındadır. Bu Rasûlüllah (s.a.v.)'in şu hadisine göre müstehaptır.

“içinizden her kim kardeşine yardım etmeye güç yetiriyorsa bunu yapsın.” [299]

2011- Abdullah İbn Abbâs (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Nazar/göz değmesi, gerçektir. Eğer kaderin önüne geçen bir şey olsaydı, onun önüne göz değmesi geçerdi. Sizden boy abdesti almanız istenildiğinda boy abdesti alın.”

Nazar:  

Türkçe'de kem göz manasına gelmektedir.

Öyle anlaşılıyor ki göz değmesinin temelinde yatan esas sebep kişinin kıskançlık duygu­sudur. Ve bu duygunun, baktığı kimseye yansıması ve onu te'sir altında bırakmasıdır. Nazar boncuğu takmakla bu kıskançlık dolu bakışların tesirinin azaltılması veya başka yönlere yan­sıtılması amaçlanmaktadır.

Nazar ile kıskançlık arasında yakın bir münasebet vardır. Elmalılı Hamdi Yazır, bu münasebeti şöyle ifade ediyor:

“Kıskançlıklarından az daha Hz. Peygamber'i nazara uğratacak­lar, aç ve kötü gözlerinin şerriyle ellerinden gelse onu helak edeceklerdi. Demek ki, öfkenin bedende bir hükmü bulunduğu gibi, gözlerin de karşılarındakine bakışlanna göre iyi veya kötü bir hükmü vardır. Kimi elektrik gibi dokunur çarpar; mıknatıslar ve manyetize eder. Kimi de aldığı teessürle hasedinden bir gayze düşer, türlü türlü su-i kasde ve hilelere kalkışır ki, maddî veya manevî hangisi olursa olsun hedefine vardığı zaman, isabet-i ayn değmesi veya nazar tabir olunur. Bunun hakkında uzun uzadiya sözler söylenmiş, inkâr edenler, ispat eden­ler olmuştur. Keyfiyeti ne olursa olsun isabet-i ayn vardır.” [300]

Nazann gerçek olduğunu kabul edince, ondan korunma yollarını da öğrenmek gerekir. Bunun için de, dinimizin bize müsaade ettiği yollara baş vurmak, sakındırdığı yollardan da kaçınmak durumundayız.

Nazar kavramının batıdaki ifadesi, psikokinezidir. Nazar olayında iyi niyet ve yoğuşmaya göre alıcı ile verici uçlardan geçen bir “Ark” oluşmaktadır. Gıbta, övünme, imrenme gibi dostça duygular, hatta ebeveynlerin; çocuklanna sevgisi, nazarın küçük dozda uğratma sebebidir. Nazara uğrayan kişi, çok sık esner ve sıkılır. Asıl uğursuz nazar, “Haset” duygusundan gelişir. Bu duyguda, düşmanlık, kin ve intikam mevcuttur. Nazann dozajında bu haset duy­gusunun şiddeti çok önemlidir. Haset duygusu ne kadar şiddetli olursa, nazarın gücü de o kadar şiddetli olur. [301]

Gözlerin elektromanyetik ışınlar yoiİadığı konusu, Sovyetler Birliğinde yoğun bir şekilde araştırılmaktaydı. Yayının dalga boyu yaklaşık yüzde sekizmidir. Yani radyo dalgalanyla enfraruj kızılötesi dalgalar arasındadır. [302]


[295] Ebu Davud, Tıb 17; İbn Mace Tıb, 39; Ahmed b. Hanbel, 1/381.

[296] Müslim, Selam 64.

[297] İbn Hacer el-Askalanî, Fethul-Barî, X/260.

[298] Buhârî, Tıb 17; Müslim, İman 372.

[299] Müslim, Selâm 63 B.k.z.: Eymen ed-Dımeşkî, “Rukye maddesi”, Şamil İslam Ansiklopedisi.