Konu Başlığı: Sahur Yemeği Yemenin Müstehab Olması Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 09 Aralık 2011, 22:47:10 9- Sahur Yemeği Yemenin, Sahuru (Sabah Namazının Vaktinin Girmesine Kadar) Ertelemenin Ve İftarı Acele Yapmanın Müstehab Olması 1018- Enes b. Mâlik (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Sahurda yemek yiyin. Çünkü sahurda yemek yemede bereket vardır.” [171] Açıklama: Resulullah (s.a.v.), bazı hadislerde, sahura kalkmayı emretmektedir. Alimler, başka rivayetleri de göz önüne alarak bu emrin, vacip değil de mendubu ifade ettiğini söylerler. Çünkü Belağat'ta “Emr” ifade eden bir kelime, 9 anlama gelebilmektedir. Buna göre her “Emr” ifade eden kelime, vacip olmamaktadır. Sahura kalkmak ve sahur yemeği yemek, oruç tutacak kimsenin, orucun başlama imsak vakti olan fecirden önce bir şeyler yemesidir. Sahur için vaad edilen “Bereket”ten kasıt; ecr ve sevaptır. Sahurun verceği güçle oruç daha canlı, daha şevkli tutulur. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sünnetine uyulmuş olunur. Sahur yemeğine teşvik edilmesinde birtakım hikmetler vardır. Burada da görüldüğü üzere, Rasulullah (s.a.v.), sahurun berekete vesîle olacağını belirtmiştir. Ayrıca sahur, seher vaktinde uyanık olmaya böylece ilâhi feyzlerden istifâdeye sebeptir. Oruca başlarken yenilen yemek, gün boyu açlığa katlanmada kolaylık sağlar. Böylece müslümanların oruç ibâdetinden kaçınmalarına engel olur. 1019- Amr İbnü'I-As (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Bizim orucumuz ile Ehl-i kitabın orucu arasındaki ayırıcı fark, sahur yemeği yemektir.” [172] Açıklama: Hıristiyan ve Yahudiler oruç tuttuklarında akşam uyuduktan sonra yemek ve içmek kendilerine harmdı. Artık oruç fiilen başlamış sayılırdı. İslamiyetin ilk günlerinde müslümanlar için de durum aynı idi. [173]Daha sonra Müslümanlar için fecr doğuncaya kadar yeme-içme ve cinsel ilişkide bulunmaya izin verildi, bir de sahur yemeği yemeleri teşvik edildi. 1020- Enes b. Mâlik (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Zeydb. Sabit (r.a); “Biz, Resulullah (s.a.v.)'le birlikte sahur yemeği yedik. Sonra da namaza kalktık” dedi. Enes, Zeyd b. Sâbit'e: “Sahur ile namaz arasında ne kadar müddet vardı?” diye sordum. Zeyd b. Sâbit'de: “Elli ayet kadar” diye cevap verdi. [174] Açıklama: Elli ayetten maksat; ne uzun ve ne de kısa olmayıp orta halli elli ayet olup bunu acele etmeden ve çok ağır davranmadan vasat bir şekilde okumakla geçen suredir. 1021- Sehl b. Sa'd (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “İnsanlar iftarı acele yapmaya devam ettikleri müddetçe devamlı hayr üzerinde olurlar.” [175] Açıklama: Hadis, iftarı geciktirmeden açmanın müstehab olduğuna delalet etmektedir. Bu hadisin anlamı; “İnsanlar bu sünneti korumaya devam ettikleri sürece daima hayr işlemiş sayılırlar. İftarı geciktirirlerse, bu, onların fesada düşeceklerine bir alamettir” demektir. Çünkü iftarda acele davranmak, gün boyunca oruç tutan kimse için en uygun olanıdır. Oruç tutma İbadetine karşı daha dayanıklı olur. 1022- Ebu Atiyye'den rivayet edilmiştir: “Yanımda Mesrûk olduğu halde, Aişe'nin yanına girdim. Ona: “Ey müminlerin annesi! Muhammed (s.a.v.)'in sahabilerinden iki kimse var ki, birisi hem iftarı acele ediyor ve hem de namazı acele kılıyor. Diğeri de, hem iftarı ve hem de namazı geciktiriyor” dedik. Aîşe: “Bunların hangisi, hem iftarda ve hem de namazı kılmada acele davranıyor?” diye sordu. Biz: “Abdullah İbn Mes'ud” diye cevap verdik. Aişe: “Resulullah (s.a.v.) işte böyle yapardı” dedi. Hadisin ravisi Ebu Kureyb: “Diğeri de, Ebu Musa el-Eş'arî” ilavesini yaptı.[176] Açıklama: Oruçlunun iftar açmakta ve kişinin akşam namazını kılmakta acele etmesi müstehabtır. Buna/göre Abdullah İbn Mes'ud sünnet üzere ve Ebu Musa el-Eş'arî ise caiz olmak üzere hareket etmiş oluyurlar. Dolayısıyla her ikisi dei hayr üzeredirler. [171] Buhârî, Savm 20; Tirmizî, Saum 17, 708; Nesâî, Siyam 18; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/99, 258, 281. [172] Ebu Dâvud, Savm 15, 2343; Tirmizî, Savm 17, 709; Nesâî, Siyam 27; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/197, 202 [173] Ebu Dâvud, Savm 2313. [174] Buhârî, Mevâkitu's-Salat 27, Savm 19; Tirmizî, Savm 14, 703, 704; Nesâî, Siyam 21; İbn Mâce, Siyam 23 1694; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/182, 185, 186, 188, 192. [175] Buhârî, Savm 45; İbn Mâce, Siyam 24, 1697; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/331, 334, 336, 337, 339. [176] Ebu Dâvud, Savm 20, 2354; Tirmizî, Savm 13, 702; Nesâî, Siyam 23; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6/48. |