๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sahih-i Müslim Muhtasarı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 17 Aralık 2011, 23:24:53



Konu Başlığı: Ramazan Ayında Gece İbadetine Ve Teravihe Teşvik
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 17 Aralık 2011, 23:24:53
25- Ramazan Ayında Gece İbadetine Ve Teravihe Teşvik



675- Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle bu­yurmaktadır:

“Kim Ramazan ayını (Allah'a) iman ve (sevabını O'ndan) bekleyerek ibadetle geçirirse, o kimsenin geçmiş günahlarından bazısı) bağışlanır.”

Bir rivayete ise: “Durum böyle iken, Resulullah (s.a.v.), vefat etti. Ebu Bekrin hilafeti döneminde ve Ömer'in hilafetinin ilk yıllarında da durum böyleydi” ifadesi yer almaktadır.” [973]

Açıklama:

Hz. Peygamber (s.a.v.), ümmetine farz olur endişesiyle teravihin mescitte cemaatle kı­lınmasını emretmekten kaçındığı için herkes Ramazân gecelerini evinde kendi başına ihya etmekteydi. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ebedi yurda intikal etmesinden sonra Ebu Bekr'in hali­feliği esnasında da durum böyleydi. Ancak Ömer'in halifeliği zamanında bazı hikmet ve mas­lahatlar gereği mescitte cemaatle kılınmaya başlandı.

Her kim hak olduğunu kabul ve tasdik ederek ihlasla, riyadan uzak, sadece Allah'ın rıza­sını düşünerek Ramazân gecelerini ibadetle ihya eder ve gündüzlerini de oruçlu olarak geçi­rirse, geçmiş günahları bağışlanır.

İbn Hacer (ö. 852/1447) ile Nevevî (ö. 676/1277)'ye göre; bir Ramazân gecesini ihya etmiş olmak için o gecenin tümünü ibadetle geçirmek şart değildir. Sadece yatsı namazıyla birlikte terâvîhi de kılmış olmak, o geceyi ihya etmiş olmak için yeterlidir.

Buhârî sarihi Kirmanı (ö. 786/1384)'nin ifadesine göre; bir Ramazân gecesinin ihya edilmiş olması için, yatsı namazıyla birlikte terâvîhi de kılmış olmanın yeterli olduğuna dair ilim adamları arasında görüş birliği vardır.

Yalnız Ramazân gecelerini İhya etmiş olmak için, bütün Ramazân gecelerini ihya etmiş olmak gerekir. Ramazânın sadece bazı gecelerini ihya etmiş olmak, hadisteki müjdeye eriş­mek için yeterli değildir.

Hadisin zahirinden, Ramazânın gündüzlerini oruçla geçiren ve gecelerini de İbadetle ih­ya eden kimsenin büyük ve küçük bütün günahlarının bağışlanacağı anlaşıimaktaysa da, gerçekte söz konusu affın kasamına giren günahlar sadece küçük günahlardır. Zaten kul hakkının, sahibiyle helalleşmedikçe hiçbir şekilde bağışlanmayacağını söylemeye gerek yok­tur. Nitekim İmam Nevevî (ö. 676/1277) ile İmamu'l-Harameyn (ö. 478/1085), burada affe­dileceği müjdelenen günahların sadece küçük günahlar olduğunu söylemektedirler. Hatta Kadı İyâz (ö. 544/1149), bu görüşün, Ehl-i Sünnete ait genel bir görüş olduğunu belirtmekte­dir. Bazıları da, “Büyük günahların bir kısmı hafifletilir” demişlerdir.

676- Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle bu­yurmaktadır:

“Kim Ramazan ayını (Allah'a) iman ve (sevabını O'ndan) bekleyerek oruç tutarsa o kimsenin geçmiş günahlarından bazısı) bağışlanır. Kim Kadir Gecesinde (Allah'a) iman ve (sevabını O'ndan) bekleyerek ibadetle geçirirse, geçmiş günahlarından bazısı) bağışlanır.” [974]

Açıklama:

Hadisin metninde geçen “İmanen” ve “İhtisaben” ifadeleriyle anlatılmak istenilen husus; kim hak olduğunu kabul ve tasdik ederek ihlasla, riyadan uzak, sadece Allah'ın nzasinı düşünerek Kadir gecesini ibadet ederek geçirirse, geçmiş günahlarından bir kısmının bağişlanmasıdır.   

677- Hz. Âişe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.) geceleyin evden çıkıp gitti mescitte namaz kıldı. Bâzı kim­seler de, onun namazına uyarak namaz kıldılar. Derken halk bu mesele üzerinde lâf etmeye başladı. Bu sebeple öncekilerden daha çok cemâat toplandı. Resulullah (s.a.v.) ikinci gece de mescide çıktı ve cemâat da ona uyarak arkasında namaz kıdılar. Cemâat (yine) bunun üzerinde lâf etmeye başladı. Derken, üçüncü gece mes­cidin cemâati çoğaldı, fakat Resulullah (s.a.v.) yine çıkarak cemaata namaz kıldırdı. Dördüncü gece olunca, artık mescid cemâati almaz oldu. Resulullah (s.a.v.)'de, cemaata çıkmadı. Bunun üzerine cemâatten bâzı kimseler: “Namaza!” diye seslen­meye başladı. Fakat Resulullah (s.a.v.) yine onların yanına çıkmadı. Nihayet sabah namazına çıktı. Sabah namazını kılınca, cemaata doğru döndü, sonra şehâdet geti­rerek:

“Bundan sonra bilesiniz ki, akşam ki hâliniz bana gizli kalmış değil­dir. Fakat ben, bu gece namazı, size farz kılınır da onu kılmakta zorlanırsı­nız diye endişe ettim” buyurdu.[975]

Açıklama:

Hadisin son fıkrasına Resulullah (s.a.v.)'in “Ben, bu gece namazı, size farz kılınır da onu kılmakta zorlanırsınız diye endişe ettim” buyurması ve gece namazına mescidde bu şekilde devam edilmesine izin vermeyip bu suretle özür bildirmesi Peygamber'in ümmetine olan şefkat ve merhametinin en açık delillerinden biridir.

Buhari sarihi Hattâbî der ki:

“Gece namazı Rasûlullah'a vâcib idi. Rasûlullah'ın devam ettiği şer'î fiillerde kendisine örnek edinmek ve uymak Kur'ân nasları gereğince ümmete vâcibdir. Mescide çıkıp gece namazı kılmayı itiyâd etmeleri farz namazlardan başka yeni bir farz inşâsı değil kendisine teessî ve uyması vâcib olması yüzünden ümmete belki vâcib olur diye sakındılar. Bu, bir kimsenin kendi üzerine adadığı bir namazı vâcib kılması gibidir ki o namazı adayan hakkında farz olmakla beraber asıl dinde farz edilmiş bir namaz değildir.”

Cemâat içinde açılan bir çığırın toplumsal bir olay olarak nesillere yerleşmesi, değişmez bir âdet haline gelmesi ve bu suretle dîne kendiliğinden bir ilâve ve artırma yapılmış olması endişesi Resûlullah'ı buna sevk etmiştir. Çünkü eski ümmetlerde sonradan yerleşmiş ve insanlığa yük olmuş nice fazlalıkların yerleşip kökleştiğı ve dînden sayıldığı sabittir. Bu, toplum­sal bir ruh yapısı ve kanunlaştırma eğilimidir. [976]

678- Zirr'den rivayet edilmiştir:

Ubeyy b. Ka b in şöyle dediğini ısıttım: Ubeyy'e:

“Abdullah İbn Mes'ud, “Kim sene boyunca gece namazı kılarsa, o kimse Kadir gecesine isabet eder” diyor” denildi. Übeyy:

“Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki, Kadir gecesi Ramazan ayındadır” deyip “İnşallah” ifadesini istisna yapmaksızın yemin etti. Sonra da:

“Vallahi, doğrusu ben Kadir gecesinin hangi gece olduğunu biliyorum. Kadir gecesi; Resulullah (s.a.v.)'in bize namaz kılmamızı emrettiği gecedir. O da,  Ramazan ayının yirmi yedinci gününün gecesidir.  O gecenin belirtisi; sabahında güneşin ziyasız olarak bembeyaz doğmasıdır” dedi. [977]

Açıklama:

Kadir Gecesi, bilip bilmediğimiz bir çok hikmet ve maslahatlarla yılın Ramazan ayının hangi gününde olduğu gizlenmiştir. Resuiullah (s.a.v.)'in sağlığında bu gecenin hangi gün olduğu merak ve araştırma konusu olduğu gibi vefatından sonra başta Hz. Ömer olmak üze­re sahabiier tarafından da araştırma konusu olmuştur. Genellikle Ramazan ayı İçerisinde olduğu kuvvetli ihtimal olarak ortaya çıkmakta ise de, Ramazan'ın ilk onunda mı, orta onun­da mı, son onunda mı olduğu meselesi İhtilaf konusu olmuştur. Ramazan'ın son onunda ve 21, 23, 25, 27 gibi tek gecelere tesadüf ettiğini goğruiayan rivayetler var. İbn Hacer, Kadir Gecesinin hangi gün olduğuna dair şer'i delillere dayanarak ileri sürülen görüşlerden 46 tanesini kaydeder. Bunlardan birine göre, Kadir Gecesi Ramazan ayı içerisinde değil de se­nenin herhangi bir gecesindedir. Dolayısıyla da mümin kişi, her gecede hazırlıklı ve tevbe linde olmalıdır. Ubey b. Ka'b'tan gelen rivayete dayanarak müminler tarafından genellikle bu gecesi olarak kutlanan gece, Ramazan ayının 27. gecesidir. Seleften İmam A'zam Ebu Hanife, İmam Ahmed gibi bir çokları da bu görüşü benimsemiştir.


[973] Buhârî, İmân 25, Salâtu't-Teravih 1, 2; Ebu Dâvud, Şcrhu Ramazan 1, 1371; Tirmizî, Savm 83, 808; Nesâî, Kıyamu'1-Leyl 3, Siyam 39, 40; İbn Mâce, İkametu's-Salat 173, 1326; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/281, 289.

[974] Buhârî, İman 28, Salâtu't-Teravih 2, Savm 6.

[975] Buharı, Ezan 80, Cuma 27, Teheccüd 5, Salâtu't-Teravih 1.

[976] B.k.z: M. Sofuoğlu, Müslim Tercemesi, 2/404.

[977] Ebu Dâvud, Şerhu Ramazan 2, 1378; Tirmizî, Savm 72, 793.



Konu Başlığı: Ynt: Ramazan Ayında Gece İbadetine Ve Teravihe Teşvik
Gönderen: Ceren üzerinde 05 Nisan 2016, 15:56:54
Esselamu aleykum.Musluman kisi ramazan ayi gibi bin geceden hayirli gun ve gecelerde ibadet etmlidir ve allahdan bolca tovbe edip af dilemelidir.Ve peygamber efendimizin sünneti olan teravih namazlarini kilip faziletine ermeliyiz inşallah....