๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sahih-i Müslim Muhtasarı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 20 Aralık 2011, 21:30:10



Konu Başlığı: Mezarların Üzerine Mescit Yapmak
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 20 Aralık 2011, 21:30:10
3- Mezarların Üzerine Mescit Yapmanın, Mescitlerin İçerisinde Resim Bulundurmanın Ve Mezarları Mes­cit Edinmenin Yasak Olması


425- Hz. Aişe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiştir:

“Ümmü Habibe ile Ümmü Seleme, Habeşistan'da gördükleri, içerisinde resim­ler bulunan bir kiliseyi Resulullah (s.a.v.)'e anlatmışlardı. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.):

“Doğrusu onlar, içlerinde iyi bir kimse bulunup da vefat ederse, onun kabri üzerine bir mescit yaparlar. O resimleri, bu mescide asarlar. Onlar kı­yamet gününde Allah katında yaratıkların en kötüleri olacaklardır” buyurdu. [645]

Açıklama:

Ümmü Habibe ile Ümmü Seleme, Habeşistan'a hicret edenlerdendi.

Bu ikisi, Habeşistan'daki Mariye kilisesinde gördükleri resim ve heykelleri Resulullah (s.a.v.)'e bahsetmişlerdi.

Kurtubî konuyla ilgili olarak şöyle der: Eski Habeşlilerİn bu suretleri yapmaları, gelecek nesil bunları görsün de eskiler gibi salih ameller yapmaya çalışsınlar ve kabirlerinin yanında Allah'a ibadet etsinler diyedir. Sonraları bazı kötü nesiller türedi. Bunlar, eskilerin maksadını anlayamadılar. Şeytan da onlara:

“Sizden önce geçenler, bu suretlere taparlar, ta'zimde bu­lunurlar” diye vesvese verdi. Nihayet bu kimseler, bu suretlere tapmaya başladılar. İşte Pey­gamber (s.a.v.)'in Sedd-i zeria kötülüğe sebep olan yollan kapatma kabilinden sahabilerini böyle şeylerden sakındırmıştır.”

Bu hadiste de görüldüğü üzere kabir üzerine mescit yapmak yasaktır.

426- Hz. Âişe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiştir: “Resulullah (s.a.v.) bir daha kalkamadığı hastalığında;

“Allah, Yahudilere ve Hıristiyan!ara lanet etsin. Onlar, peygamberleri­nin mezarlarını (ibadet yeri amacıyla) mescit yaptılar” buyurdu,

Aişe:

“Eğer bu endişe olmasaydı, Peygamber (s.a.v.j'in mezarı açıkta bulunduru­lacaktı. Fakat onun (mezarının) da mescit edinilmesinden korkuldu” dedi.[646]

Açıklama:

Peygamber (s.a.v.) o sırada mescidin dışarısında bulunan Hz. Âişe'nin evinde vefat etti­ği için onun evinin içerisine gömülmüştü. Çünkü Peygamberler, vefat ettikleri yere gömülür­ler. [647]

Peygamber (s.a.v.)'in, Hz, Âişe'nin evine gömülmesi üzerine Hz. Âişe'nin evi ikiye bö­lündü. Birisinde mezar vardı, diğerin de ise Hz. Âişe yaşıyordu. Arasıra mezarın bulunduğu yere geçtiği de olurdu. Bazen ondan Peygamber (s.a.v.)'in mezarını açıp göstermesi için izin alındığı da olmuştur.

Daha sonraları nüfusun çoğalması üzerine mescit genişletildi. Ömer b. Abdulaziz döne­minde Peygamber (s.a.v.)'in hanımlarına ait odalar satın alınıp mescide katıldı. Peygamber (s.a.v.)'in kabrinin bulunduğu yeri mescitten ayrı tutmak için büyük bir duvar örüldü. Bu nedenle mezar, her nekadar mescidin içerisinde kalsa da duvarlarla ayrılmış oldu.

Bu hadiste kabrin açıkta bırakılmaması; mezarın, mescid edinilme endişesinden dolayı­dır. Bu nedenle mezar, devamlı kapalı tutulmuştur. Bugün bile ziyaretler, mezann gerisinden yapılmaktadır.

427- Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Allah Yahudilere ve Hırîstiyanlara lanet etsin. Çünkü onlar, peygamber­lerinin mezarlarını mescit edindiler.”[648]

428- Âişe ile Abdullah İbn Abbâs (r.anhümâ)'dan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.) son hastalığı sırasında çektiği zahmetten dolayı ya­nında bulunan bir Hamisa'yı ikide bir yüzüne örter dururdu. Bunaldıkça onu yüzünden açıyordu. Bu haldeyken bile yahudiler ile hıristiyanların yaptıklarından ümmetini sakındırmak için:

“Allah'ın laneti, yahudiler ile Hıristiyanların üzerine olsun! Çünkü on­lar, peygamberlerinin mezarlarını mescit edindiler!” buyurdu.[649]

429- Cündeb (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Vefatından beş gün önce Peygamber (s.a.v.)'i:

“Sizlerden bir dostum olmasından Allah'a sığınırım. Çünkü Yüce Allah, ibrahim'i nasıl dost edindiyse, beni de öyle dost edinmiştir. Ben, ümmetim­den dost edinecek olsam, Ebu Bekr'i dost edinirdim. İyi bilin kî! Sizden önce geçenler, peygamberlerinin ve (içlerinde bulunan) salih kimselerin mezarla­rını mescit edinmişlerdir. Dikkat edin ki! Sakın siz de mezarları mescit edinmeyin. Ben, sizi bundan men ediyorum” buyururken işittim. [650]

Açıklama:

Bazı hadis alimlerine göre, Resulullah (s.a.v.) bazen kabirleri mescid yapanları lanetler­den yahudilerle hristiyanları birlikte zikrettiği halde bazen sadece yahudileri zikretmesinin ebebi, bu işi ilk defa yapanların yahudiler olmasıdır. Çünkü yahudiler daha zaüm ve bu lususta daha aşırıdırlar.

Alimlerden bazıları bu hususta yahudilerle birlikte hristiyanlara da lanet buyurulmasını ıroblemli saymışlardır. Çünkü Hz: İsa ile Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) arasında ıristiyanlara gelen başka bir peygamberi yoktur.

İsa (a.s) ise diri olarak göğe çekildiği için zaten kabri yoktur. Binaenaleyh bu mesele ıroblemlidir. Bazıları bu problemi çözmek için, hristiyanlann Hz. İsa'dan başka bir takım leygamberleri bulunduğunu, yalnız o peygamberlerin mürsel olmadıklarını söylemişlerdir. ;akat bu cevap tatminkâr görülmemiştir. Bazıları: "Hadisten maksat: Peygamberlerle onlara abi olanların büyükleridir. Yalnız hadiste tabi olanlar zikredilmemişdir" derler. Bu takdirde iadisin manâsı şöyle olur:

“Allah yahudilerle, hristiyanları rahmetinden uzak eylesin! Çünkü mlar peygamberleri ile onlara tabi olan bazı büyüklerin mezarlarını mescid edindiler.”

425 nolu hadis, bu görüşü desteklemektedir. Çünkü Cündeb hadisinde:

“Sizden önce eçenler, peygamberlerinin ve (içlerinde bulunan) salih kimselerin mezarlarını mescit edinlişlerdir” buyurulmuştur. Bu hususda daha başka açıklama yapanlar da olmuştur.

Rasûlullah (s.a.v.)'in:

“Peygamberlerinin kabirlerini mescid edindiler” buyurması, mukader bir soruya cevaptır. Sanki:

“Yahudiler ile hristiyanlara lanet etmenin sebebi nedir?” diye orulmuş da, o da bu cevabı vermiştir.

Ebu Dâvud'daki rivayette ravinin:

“Rasûlullah (s.av.) ümmetini onların yaptıklarından sa-ındirmak için” sözü dahi bu kabildendir. Yani sanki raviye:

“Rasûlullah (s.a)'in vefat ederken u sözü söylemesinin hikmeti nedir?” diye sorulmuş da bu cevabı vermiş gibidir.

Buradaki nehyin hikmeti bu işin zamanla tedricen putperestlik halini alması veya ona enzemesi endişesidir.

Nevevî der kî:

“Alimler şunları söylemişlerdir: Peygamber (s.a.v.)'in kendi kabri ile baş-alannın kabirlerini mescid ittihaz etmekden nehy buyurması, kendisine ta'zim hususunda österilecek mübalağadan ve bu sebeple vuku'a gelecek fitneden korktuğu içindir. Çünkü lübalağalı ta'zim çok defa küfre müeddi olur. Nitekim geçmiş ümmetlerde hal böyle olmuşdur.

müslümanlar çoğalıp da Mescid-i Nebevî'nin büyütülmesine ihtiyaç görülünce mümin sen annelerinin ve bu doğrultuda Rasûlullah (s.a) ile iki dostu Ebû Bekir ve Ömer (r.a)'nın abirlerini ihtiva eden Hz. Aişe'nin odası dahi mescidin içinde kaldı. Bu ha! karşısında-ashab-kiram mezkur kabirlerin etrafına yüksek duvarlar çevirerek kabirlerin mescidden görünmesi-i ve dolayisı ile avam tabakasının onlara karşı dönerek namaz kılmalarını önlediler. [651]


[645] Buharı, Salat 48, Menâkıbu'l-Ensar 37; Ncsâî, Mesacid 13.

[646] Buhârî, Cenaiz 61, Meğâzi 83.

[647] Tirmizî, Cenaiz 32; İbn Mâce, Cenaiz 65.

[648] Biıhârî, Salat 55; Ebu Dâvud, Cenaiz 70-72, 3227; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/284, 285, 366, 396, 453-454, 518.

[649] Buharı, Salat 55, Enbiya 50, Meğaz 83, Libas 19; Nesâî, Mesacîd 13.

[650] İbn Hibbân, Sahih, 14/334, 6425; Ebu Avâne, Müsned, 1/335, 1/401; İbn Ebi Şeybe, Musannef, 2/150; Taberânî, Mu'cemu'l-Kebir, 2/168

[651] Nlevevî, Müslim Şerhi, 5/12-13.