๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sahih-i Müslim Muhtasarı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 16 Aralık 2011, 21:54:17



Konu Başlığı: Kuranın Yedi Harf/Okunuş Üzerine Olması
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 16 Aralık 2011, 21:54:17
47- Kuranın Yedi Harf/Okunuş Üzerine Olması



733- Hz. Ömer (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Hişâm b. Hakîm'i, Furkan suresini, benim okumadığım bir biçimde okurken işittim. Halbuki Resulullah (s.a.v.), bu sureyi bana okutmuştu. Nerdeyse onun bu okuyuş şekline müdahaele etmede acele edecektim. Sonra okuyuşunu bitirinceye kadar ona mühlet verdim. Okuyuşunu bitirdikten sonra elbisesinden/ridasından tutup onu Resulullah (s.a.v.)'e getirdim. Ona:

“Ey Allah'ın resulü! Ben bunu Furkan suresini bana öğrettiğinden başka şekilde okurken işittim” dedim. Resulullah (s.a.v.):

“Bırak onu! Ey Hişâm! Oku!” buyurdu. Bunun üzerine Hişâm, bu sureyi, benim kendisinden işittiğim kıraatle okudu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.):

“Bu sure, bu şekilde indirildi” buyurdu. Sonra da bana:

“Oku!” buyurdu. Ben de bana öğrettiği şekil üzere okudum. Bana da:

“Bu sure, bu şekilde indirildi. Bu sure, yedi harf/okunus üzerine indirildi. Bunlardan hangisi kolayınıza gelirse o şekilde okuyun!” buyurdu. [1042]

734- Abdullah İbn Abbâs (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır:

“Cebrail bana ilk önce Kur'an'ı bir harf/okunuş üzere okuttu. Sonra ben kendisine müracaat edip bunu daima artırmasını istemede ısrar ettim. Böylece bu isteğim yedi türlü harfte/okunuşta son buldu.” [1043]

735- Übeyy b. Ka'b (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Mescitteydim. Birisi içeri girip namaza durdu. Tanımadığım bir kıraat okudu. Sonra başka biri içeri girdi. O da, arkadaşının okuduğundan başka bir kıraat okudu. Namazı bitirdiğimiz zaman her birden Resulullah (s.a.v.)'in yanma girdik. Ben:

“Bu kimse, namazda benim tanımadığım bir kıraat okudu. Sonra öteki girdi. O da, arkadaşının okuduğundan başka bir kıraat okudu' dedim. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.), onlara okumalarını emir buyurdu. Onlar da okudular. Peygamber (s.a.v.) onların ikisinin de okuyuşlarını beğendi. Bunun üzerine içime Peygamber (s.a.v.)'i öyle bir tekzîb etmek geldi ki, böylesi câhiliyet devrinde bile gönlüme esmedi. Resulullah (s.a.v.) beni kaplayan bu (kötü) hâli hissedince, göğsüme vurdu. Bunun üzerine benden bir ter boşandı. Sanki korkudan Yüce Allah'ı gö­rüyor gibiydim. Resulullah (s.a.v.), bana:

“Ey Lebeyy! Kur'an'i, bir harf/okuyuş üzere oku diye bana Cebrail gön­derildi. Ben, ona: “Ümmetime  vazifesini  hafiflet” diye müracaatta bulun­dum. O da, bana ikincide:

“Onu iki harf/okuyuş üzere oku!” diye cevap verdi. Ben tekrar ona: '

“Ümmetime (vazifesini) hafiflet” diye müracaat ettim. Üçün­cüde bana:

“Onu, yedi harf/okuyuş üzere oku! Ayrıca sana verdiğim bu her cevapla  birlikte  kabul  edilmesi  kesin  olarak isteyebileceğin  (üçüncü)  bir isteğin daha vardır”dedi. Bunun üzerine ben:

“Allahümme'ğfirlî ümmeti, Allahümme'ğfir lî ümmeti” (=Allahım! Ümmetimi bağışla! Allahım! Ümmetimi bağışla!)” dedim.

“Kabulü kesin olan üçüncü isteğimi de, İbrahim fa.s) dahil bütün mahlukatın ba­na ihtiyaç duyup feryat edecekleri bir güne bıraktım” buyurdu. [1044]

736- Übeyy b. Ka'b (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Peygamber (s.a.v.), bir gün Gıfâr oğullarının küçük göl gibi su birikintisinin yanında bulunuyordu. Derken Cebrail gelip ona;

“Gerçekten Allah, ümmetinin, Kuranı bir harf/okuyuş üzere okumasını sana emrediyor!” dedi. Resulullah (s.a.v.):

“Ben, Allah'tan bunun af ve mağfiret buyurulmasını dilerim. Çünkü be­nim ümmetim buna güç yetiremez' buyurdu. Sonra Cebrail, ona ikinci defa gelip: Allah, ümmetinin Kuranı iki harf üzerine okumasını sana emrediyor!” dedi. Resulullah (s.a.v.) tekrar:

“Allah'tan bunun afv ve mağfiret buyurulmasını dilerim! Çünkü ümme­tim buna güç yetiremez” buyurdu. Sonra Cebrail ona üçüncü defa gelip:

“Allah, ümmetinin Kuranı üc harf üzere okumasını sana emrediyor!” dedi. Resulullah (s.a.v.):

“Allah'tan bunun afv ve mağfiret buyurulmasını dilerim! Çünkü ümme­tim buna güç yetiremez” buyurdu. Sonra Cebrail ona dördüncü defa gelip:

“Gerçekten Allah, ümmetinin yedi harf üzere Kur'ân okumasını sana emrediyor. Onu hangi harf üzere okurlarsa, isabet etmiş olacaklardır” dedi. [1045]

Açıklama: Hadiste geçen yedi harften/okuyuştan tam olarak ne kastedildiği meselesi alimler ara­sında tartışma konusu olmuştur. Bu konuda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür.

İslam bilginleri arasında revaç bulan görüşlerden biri de; Kur'an-ı Kerim'in yedi harf/okuyuş üzerine nazil olmasından kasıt, onun, yedi lehçe ve yedi lügat oluşudur. İhtilaf, şekil ve surette olup madde ve lafız da değildir.

Hadiste geçen yedi rakamı, gerek Kur'an'da ve gerekse de diğer kutsal kitaplarda, çok­luktan kinaye olarak kullanılmaktadır.

Hadisin bazı varyanılarında; Cebrail, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in yanına üç defa gidip gelmekte, dördüncü de yedi harf üzerinde anlaşmaya varılmaktadır. Dolayısıyla da burada yedi rakamı, yedi sayısından çok bir çokluk ifadesidir.

Başlangıçta, kitabetin yok denecek kadar az oluşu sebebiyle, Kur'an-ı, bir lafız üzerine okumak çok zordu. müslümanlar için kolaylık ve genişlik olmak üzere bir ruhsat bahşedil­miştir.

Örneğin, Hz. Ömer, Cuma suresinde geçen;

“Allah'ı anmaya koşun” [1046] ayetini şeklinde; Abdullah İbn Mes'ud'da;

“Dağlar, atılmış renkli yüne dönüştüğü” [1047] ayetini, şeklinde okumuştur. Burada ayetteki kelime, tamamen değişmek suretiyle okunmaktadır.

Bir de, mana değişmeyip harflerin değişmesiyle meydana gelen şekil vardır.

Bazen de harfler takdim edilir, tehir edilir ve noksan ile ziyadelikler yapılarak meydana gelen şekiller vardır.

Görüldüğü üzere, yedi harf/okuyuş, lafızdaki değişikliktir. Manada ise, bir değişiklik yoktur. Bu da, Kuran'ın belirli yerlerindedir.

Birinci asrın ilk yansından itibaren Kureyş lehçesinin yayılması, Arap ve Arap olmayan müslümanların bu lehçe üzerine terbiye edilmesiyle, yedi harf/okuyuş meselesi önemini kaybetmiştir. Bu mesele, ilk zaman için “Arizi bir ruhsat” olmuş, bugün ise “İlmi bir mesele” olmaktan başka bir kıymeti yoktur.


[1042] Buhârî, Husumât 4, Fezâilıı'l-Kur'an 5, 27, Tevhid 53; Ebu Dâvud, Vitr 22, 1475; Tirmizî, Kıraat 11, 2943; Nesâî, İftitah 37; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/40.

[1043] Buhârî, BedVİ-Halk 6, Fezailu'l-Kur'an 5; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/263, 299, 313.

[1044] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/127.

[1045] Ebu Davud, Salat 22, 1478; Nesâî, İftiiah 37.

[1046] Cum'a: 62/9.

[1047] Kâria: 101/5.