Konu Başlığı: Kıyamet Gününde Allah'ı Görmek Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 23 Aralık 2011, 21:02:52 76- Kıyamet Gününde Allah'ı Görmenin Yolunu Bilme 131- Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Bazı insanlar, Resulullah (s.a.v.)'e: “Ey Allah'ın resulü! Biz kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz?” dediler. Resulullah (s.a.v.): “Dolunay halindeki bir gecede hiçbir engel yokken Ay hakkında şüpheye düşer misiniz?” buyurdu. Sahabiler: “Hayır, ey Allah'ın resulü!” dediler. Resulullah (s.a.v.): “Hiçbir engel yokken Güneş hakkında şüpheye düşer misiniz?” buyurdu. Sahabiler: “Hayır” dediler. Resulullah (s.a.v.): Siz Allah'ı işte böyle kesinlikle göreceksiniz, insanlar kıyamet günü toplanır, daha sonra yüce Allah: “Kim dünyada neye kulluk ettiyse onun ardına düşsün” buyuracak. “Bunun üzerine dünyadayken güneşe tapan kimse güneşin, aya tapan kimse ayın ardına takılacak, putlara/tağutlara tapanlar da onların peşlerine düşeceklerdir. İçlerinde münafıkları da olduğu halde (sadece) bu ümmet kalacak. Derken yüce Allah onlara daha önce tanıdıklarından başka bir suretle tecelli edip: Ben sizin Rabbinizîm” buyuracak. Onlar Allah'ı tanıyamadıkları için: “Biz senden Allah'a sığınırız! Rabbİmiz bize gelinceye kadar bizim yerimiz burasıdır. Rabbimiz geldiği zaman biz O'nu tanırız” diyecekler. Bunun üzerine vüce Allah, (karşılarında) onların tanıdıkları suretiyle tecelli edip: “Ben sizin Rabbinizim” buyuracak. Onlar da: “Evet, bizim Rabbimiz sensin!” diyerek O'na tabi olacaklar. “Cehennemin üzerine sırat (köprüsü) kurulacak; ondan ilk geçen ben ve ümmetim olacak. O gün peygamberlerden başka konuşan hiç kimse olmayacak. O gün Peygamberlerin duası: “Allahım! Selamet ver. Selamet ver” demek olacak. Cehennemde deve dikeni gibi çengeller olacak. Sîz hiç deve dikenini gördünüz ü?” buyurdu. Sahabiler: “Evet, ey Allah'ın resulü!” dediler. Resulullah (s.a.v.): “Arabistan'da yetişen, hurma diken de denilen demir dikenine benzer dikenli birbitkidir. işte o çengeller, deve dikeni gibi olacak. Şu kadar var ki, onların büyüklüğünün miktarını Allah'tan başka bilen olmayacak. Bu çengellerr, (kötü) amellerinden dolayı insanlardan bir parça koparacak. Bunlardan bazısı mümin olduğu için ameli nedeniyle (kurtulup) kalacak, bazısı da kurtarılıncaya kadar ceza görecek.” Nihayet Allah kulları arasında vereceği hükmü bitirince, rahmetinden dolayı cehennemliklerden dilediğini oradan çıkarmak isteyince, meleklere (dünyada iken) Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmayan cehennemlikleri, Allah'ın kendilerine rahmet buyurmak dilediklerini 'Allah'tan başka ilah yoktur1 diyenleri çıkarmalarını emredecek. Melekler, bunları cehennemde tanıyacaklar. Onları secde izinden bilecekler. Çünkü ateş, Adem oğlunu yiyip bitirecek. Yenilmedik sadece secde yeri kalacak. Allah, secde yerini yemeyi cehenneme haram kılmıştır. Bu suretle söz konusu kimseler kavrulmuş bir şekilde cehennemden çıkarılırlar. Ardından üzerlerine hayat suyu dökülür. Sonunda bunlar, sel suyunun biriktirdiği toprakta açan çiçek tohumu gibi hemen yetişip bitivereceklerdir.” Daha sonra Yüce Allah, kulları arasında vereceği hükmü bitirecek. Ortada yüzünü cehenneme doğru dönmüş sadece bir kişi kalacak. Bu kişi, cennetliklerin cennete en son gireceği olup: “Rabbim! Benim yüzümü cehennemden çevir. Çünkü onun kokusu beni zehirleyip öldürdü Yalın ateşi de yakıp kavurdu” diyecek. Yüce Allah: “Bu istediğini yaparsam bunun dışında başka bir şey isteyecek misin?” buyuracak. O da: “Hayır, senden bundan başkasını istemem” deyip Allah'ın dilediği kadar Rabbine yeminler ve sözler verecek. Bunun üzerine Allah onun yüzünü cehennemden çevirecek. Bu kişi, cennete doğru dönüp de onu görünce, Allah'ın dilediği kadar susacak. Sonra: “Rabbim! Bari beni cennetin kapısına götür” diyecek. Yüce Allah, ona: “Hani sana verdiğimden başka benden bir şey istemeyeceğine dair yeminler ve sözler vermemiş miydin? Ey Adem oğlu! Yazıklar olsun sana! Ne kadar da gaddarmışsm?” buyuracak.O da: “Rabbim!” diye yalvaracak. Nihayet yüce Allah ona: “Bu istediğini yaparsam bunun dışında başka bir şey isteyecek misin?” buyuracak. O da: “Hayır! izzetine yemin ederim ki (artık senden bir şey istemem)!' deyip Allah'ın dilediği kadar Rabbine yeminler ve sözler verecek. Bunun üzerine Allah onu cennetin kapısına götürecek. Cennetin kapışma dikildiği zaman cennet ona açılarak içindeki hayrh ve mutlu şeyleri görecek. Allah'ın dilediği kadar susacak”. Sonra: “Rabbim! Beni cennete koy!” diyecek. Yüce Allah ona: “Hani sana verdiğimden başka benden bir şey istemeyeceğine dair yeminler ve sözler vermemiş miydin? Ey Adem oğlu! Yazıklar olsun sana! Ne kadar da gaddarmışsın?” buyuracak.O da: “Rabbim! Mahlukatının en bedbahtı ben olmayayım?” diye niyazda bulunacak. Allah'a dua ede ede, nihayet Yüce Allah ona güler yüzle muamele edecek. Allah ona gülümser muamelesi edince ona: “Haydi cennete gir bakalım!” buyuracak. Cennete girdiği zaman ona: “Dile benden ne dilersen” buyuracak. Artık Rabbinden isteyebileceği kadar istekte bulunacak ve dilek dileyecek. Öyle ki Allah ona: “Şunu da iste, şunu da' diye (istenecek şeyleri) hatırlatacak. Nihayet istekler(in arkası) kesilince Yüce Allah ona: Bütün bunlar ve daha bir o kadarı senindir” buyuracak.[247] Açıklama: Hadiste, Yüce Allah'ın müminlere önce tanımadıkları bir surette tecelli edeceği, bunun için müminler: “Biz senden Allah'a sığınırız”diyecekleri, sonra müminlere onların tanıdığı sıfatıyla tecelli edeceği, onların da: “Evet, Rabbimiz sensin”diyerek Allah'a tabi olacakları bildirilmektedir. Ayet ve hadislerde geçen Yüce Allah'ın sıfatlan hususunda iki ekol oluşmuştur. Birinci ekole göre bu sıfatlar yorumlanamaz, olduğu gibi iman etmek gerekmektedir. Selef-i salihin ile bazı kelam alimleri bu görüştedir. Bunlara, Selefiyye denilmiştir. ikinci ekole göre ise Allah'ın sıfatlan yerine göre layık olduğu şekilde yorumlanır. Kelam alimlerinden büyük bir kısmının görüşü bu şekildedir. Bunlara ise Halef denilmiştir. Bu görüşte olanlara göre, bu hadiste geçen “Allah onlara gelecek” ifadesiyle kastedilen, Allah'ın onlara görünerek tecelli etmesidir. 132- Ebu Saîd el-Hudrî (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Resulullah (s.a.v.) zamanında bazı insanlar; “Ey Allah'ın resulü! Kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz?” diye sordular. Resulullah (s.a.v.): “Evet! Güneşi öğlen üstü, açık ve önünde hiç bir bulut yokken onu görmek için itişip kakışmak suretiyle birbirinize zarar verir misiniz? Ve siz) ay, dolunay olduğu gece, (hava) ayaz iken ve üzerinde hiçbir bulut yok ken onu görmek için birbirinize zarar verir misiniz?” diye sordu. Onlar: “Hayır! Ey Allah'ın resulü!” dediler. Resulullah (s.a.v.): “İşte bu iki küreden herhangi birisim görme hususunda birbirinize zahme vermediğiniz gibi, kıyamet gününde Yüce Allah'ı görme hususunda da birbirini zahmet vermeyeceksiniz. Kıyamet koptuğu zaman bir dellâl: Her ümmet dünyada neye (ve kime) tapıyorduysa onun peşine takılsı diye seslenecek. Bunun üzerine Yüce Allah'tan başka şeylere, putlara ve heykellere tapmış olaı lardan ne kadar müşrik varsa, onlardan hiçbiri geri kalmaksızın cehenneme dökül çeklerdir. Artık ortalıkta yalnızca Allah'a ibadet eden iyi ve kötü kimseler ile Kite ehlinin bakiyeleri kalacak. önce Yahudiler çağırılarak onlara: “Siz (dünyadayken) kime tapardınız ederdiniz?” dîye sorulur. Onlar: “Biz, Allah'ın oğlu Üzeyr'e tapıyorduk” diye cevap verirler. Bunun üzer onlara: “Yalan söylediniz! Allah, hiçbir eş ve oğul edinmedi. Şimdi siz ne iyorsunuz?” diye sorulur. Onlar: “Rabbimiz! Biz çok susadık. Bize su ver” derler. Bunun üzerine onlara: “Suya buyurmaz mısınız?” diye işaret olunur ve cehenneme doğru sevk c nurlar. Cehennem onlara serâb gibi görünür. Onlar birbirlerini çiğneyerek gideri ateşe dökülürler. Sonra Hıristiyanlar çağrılır. Onlara da: “Siz dünyadayken kime tapardınız ederdiniz?” diye sorulur. Onlar da: “Allah'ın oğlu Mesih İsa'ya tapardık” derler. Onlara da: “Yalan söylediniz. Allah, hiç bir eş ve hiç bir oğul edinmedi” denilir. Onlara da: Şimdi ne istiyorsunuz?” diye sorulur. Onlar: “Rabbîmiz! Çok susadık. Bize su ver” derler. Onlara: “Suya buyurmaz mısınız?” diye işaret olunur. Nihayet cehenneme doğru sevk olunurlar. Cehennem onlara bir serab gibi görünür. Birbirlerini ezerek cehenneme düşüşürler. Artık ortada sadece Yüce Allah'a kulluk eden iyi ve kötülerden başka hiçkimse kalmayınca, âlemlerin Rabbi olan Yüce Allah, onlara, orada gördükleri en yakın bir sıfatta tecelli eder ve Allah bu kimselere: “Ya siz ne bekliyorsunuz? Her ümmet, ibadet ettiği şeyin ardına düşüyor” buyurur. Onlar da: “Rabbimiz! Biz dünyada iken, kendilerine en çok muhtaç olmamıza rağmen bu insanlardan ayrı yaşadık ve onlarla arkadaşlık etmedik” derler. Bunun üzerine Allah: “Ben, sizin Rabbinizim” buyurur. Onlar: “Biz, senden Allah'a sığınırız. Allah'a hiç bir şeyi ortak koşmayız” derler. Bunu, iki yada üç defa tekrarlayacaklar. Hatta bazıları, meydana gelen bu imtihanın şiddetinden dolayı doğru olandan dönmeye yaklaşacak. Allah: “Allah ile sizin aranızda onu tanıyacağınız bir alâmet var mı?” diye soracak. Onlar: “Evet” diye cevap verecekler. Bunun üzerine şiddetler kaldırılır, dünyada) kendiliğinden Allah'a secde edenlerden hiçbiri İstisna edilmemek suretiyle Allah onların herbîrine secde için İzin verir. İster .-takvasından ve ister riya için olsun (dünyada) secde edenlerden hiçbiri İstisna edilmemek kaydıyla Allah onlardan herbirinin sırtını muhakkak tek bir tabaka haline getirecek. Her secde etmek isteyen, kafası üzerine düşecek. Sonra başlarını kaldıracaklar. Bir de bakacaklar ki, Allah, ilk defa görmüş oldukları surete/sıfata dönmüş, onlara: “Ben sizin Rabbinizim” der. Onlar da: “Bizim Rabbimiz sensin” derler. Daha sonra cehennem üzerine bir köprü kurulur ve şefaata izin verilir. İnsanlar: “Allah’ım! Selâmet ver, selâmet ver” diye dua edip dururlar. Resulullah (s.a.v.)'e: “Ey Allah'ın resulü! Bu köprü nedir?” diye soruldu. Resulullah (s.a.v.): “O, kaypak ve kaygan bir şeydir. Orada kancalar, çengeller ve demirden dikenler vardır. Bunlar, Necd'de meydana gelen ve deve dikeni denilen sert dîkencikler halindedir. Müminler, kimi göz kırpacak kadar zaman içinde, kimi şimşek gibi, kimi rüzgâr gibi, kimi çok hızlı giden en iyi cins at ve deve gibi hızlıca onun üzerinden geçerler. Müminlerden kimi sapsağlam olduğu gibi kurtulur. Kimi tırmıklar içinde perişan olmuş olarak salıverilir. Kimi de cehennem ateşi içine yığılıp düşer. Nihayet müminler ateşten kurtuldukları zaman, nefsim elinde olana yemin ederim ki sizden hiç kimsenin, hakkı tamamıyla kurtarmak hususunda Allah'a yalvarıp yakarması, kıyamet gününde müminlerden ateşte olan kardeşleri için Allah'a yalvarmaları kadar şiddetli olmaz. Onlar: “Rabbimiz! Bu kalanlar, bizimle beraber oruç tutarlar ve hacc ederlerdi” derler. Onlara: “Tanıdığınız kimseleri dışarı çıkarın, onların suretleri ateşe haram edilir” denir. Artık bunlar kimi inciklerine, kimi de dizlerine kadar ateşe gömülmüş olduğu halde pekçok İnsanı dışarı çıkarırlar. Sonra onlar: “Rabbimiz! Cehennemde emrettiklerinden hiç kimse kalmadı” derler. Yüce Allah: “Geri dönün! Kalbinde bir dînar ağırlığında hayr olan her kimi bulursanız onu da (cehennemden) çıkarın!” buyurur. Onlar yine pek çok insanı (cehennemden) çıkarırlar. Sonra yine onlar: “Rabbimiz! Cehennem içinde, emrettiklerinden hiç kimseyi bırakmadık” derler. Sonra Yüce Allah: “Dönün! Kalbinde yarım dînar ağırlığınca hayr olan her kimi bulursanız onu da (cehennemden) çıkarın!” buyurur. Onlar yine pekçok insanı (cehennemden) çıkarırlar. Sonra tekrar: “Rabbimiz! Bize emrettiklerinden hiç bir kimseyi cehennemde bırakmadık” derler. Sonra Yüce Allah: “Dönün! Kalbinde zerre ağırlığınca hayr olan her kimi bulursanız onu da (cehennemden) çıkarın” buyurur. Yine onlar pek çok insanı cehennemden çıkarırlar. Sonra tekrar onlar: “Rabbimiz! Orada hayr sahibi olan hiçbir kimseyi bırakmadık” derler. Ebû Saîd el-Hudrî: Eğer bu söylediğim hadis hususunda beni tasdik etmiyorsanız: “Şüphesiz ki Allah zerre kadar zulmetmez. Eğer bir hasene/iyilik olursa onu kat kat artırır. Bir de tarafından pek büyük mükâfat verir” [248] ayetini okuyun' derdi. Bundan sonra Yüce Allah: “Melekler şefaat ettiler, peygamberler şefaat ettiler, müminler de şefaat ettiler. Şefaat etmedik bir Erhamu'r-Rahimin kaldı” buyurur. Bundan sonra ateşten bir topluluğu toplar ve dünyada iken hiç bir hayr işlemeyip de cehennemde kömüre dönmüş birçok kimseleri çıkarır ve cennetin yolları üzerinde olup Hayat Nehri adı verilen bir nehir içinde onları daldırır. “Bunlar, sel uğrunda çıkan yabanî reyhan tohumları gibi onun içinden çıkarlar. Görmez misiniz ki? Yabanî reyhan; bazen bir taş yada bîr ağaç dibinde gölgede bittiği de olur. Güneşe doğru olanı san olur, yeşil olur, gölgede olanı ise beyaz olur” buyurdu. Sahabiler: “Ey Allah'ın resulü! Sanki çölde çobanlık etmiş gibisiniz” dediler. Resulullah (s.a.v.) sözüne devamla: “Artık onlar, Hayat Nehri'nden boyunlarında halkalar olduğu halde İnci gibi güzel olarak çıkarlar. Cennet halkı, onları o alâmetle tanırlar. (Cennet halkı:) 'İşlenmiş hiç bir amelleri, önden gönderdikleri hiç bir hayrları olmadığı halde Allah'ın cennete girdirdiği azadlıkları İşte bunlardır” diyecekler. Sonra Yüce Allah, onlara: “Cennete girin! Gözünüzün görebildiği her ne varsa sizindir” buyuracak. Onlar: “Rabbimiz! Sen âlemlerden hiç kimseye vermediğini bize verdin” diyecekler. Onlara: “Size bundan daha üstün bir hediyem daha var” buyuracak. Onlar: “Rabbimiz! Bundan da daha üstün ne olabilir?” diyecekler. Yüce Allah: “Benim rızam! Artık bundan sonra ebediyyen size gadab etmeyeceğim” buyuracak. [249] Açıklama: Bu hadiste; Allah'ın kıyamet günü görülmesi, kafirlerin acıklı durumu, Yahudi ve Hıristiyanların hali, iyi ve kötü müminlerin konumu bir tablo halinde sunulmaktadır. Bir de, kıyamet günü günahkar müminlere şefaatin nasıl yapıldığı ile ilgili bir sahne betimlenmektedir. Şefaat kelimesi, sözlükte; “İnsanlar arasında meydana gelen suçlar ve günahların bağışlanmasını isteme” anlamına gelmektedir. Şefaat, genel olarak, iki kısma ayrılmaktadır: 1- Dünyevî Şefaat: insanların dünyada işlemiş oldukları suçlar ve günahlar olup iki çeşittir: a- Kul hakkı ile ilgili suçlar: insanlar bir toplum içerisinde yaşadıkları için birbirleriyle bir takım problemler ve sorunlar yaşayabilirler. Burada meydana gelen problemler, şahsidir, insanlar, bu problemlerden meydana gelen suçlan affedebilir de, affetmeyebilir de. Çünkü konu, şahsa ait bir olaydır. b- Allah ile ilgili suçlar: Ailah'a karşı işlenen suçlardır. Bu suçları affetme yetkisi de, Allah'a aittir. 2- Uhrevî Şefaat: Hariciler ile bazı Mutezililer hariç bütün Ehl-i Sünnet alimleri, ahirette, şefaatin gerçekleşeceği üzerinde ittifak etmiştir. Şefaat, beş kısma ayrılmaktadır: a- Resuiullah (s.a.v.)'e özgü şefaat: Bu şefaat, mevkifin korkun hallerinde insanları sakinleştirme ve hesabın acele görülmesi ile ilgilidir. b- Muhammed ümmetinden bir grup insanın, hesaba çekilmeden Cennete girmesi ile ilgili şefaat. c- Cehenneme girecek olan bir kısım insana, Resuiullah (s.a.v.) ile Allah'ın dilediği başka kimselerin yapacağı şefaat. d- Günahkarlardan Cehenneme girecek olanlar hakkında yapılacak şefaat. Bu şefaati; Hz. Peygamber (s.a.v.), diğer peygamberler, melekler ve Allah'ın izin verdiği bazı mümin kimseler yapacaktır. e- Cennetliklerin, Cennetteki derecelerinin artmasını sağlayacak şefaat. Bütün bu şefaat türleri, sahih hadislerde geçmektedir. Kur'an, sahte ilahların ve tanrıların, insanlara hiçbir fayda vermeyeceğini bildirerek bu tür ilahların şefaatte bulunamayacağını belirtmiştir. [250] Serap, çölde görülen su hayalidir. Uzaktan su gibi görülür. Yanına varıldığında hiçbir şey görülmez. İşte kafirlerin hali de, kıyamet gününde böyledir. Su var zannıyla ona doğru koşacaklar, fakat su değil ateşle karşılaşarak içine düşeceklerdir. “Rabbimiz! Biz dünyada iken, kendilerine en çok muhtaç olmamıza rağmen bu insanlardan ayrı yaşadık ve onlarla arkadaşlık etmedik” ifadesinin anlamı; başlarına gelen şiddet ve korkunun giderilmesi hususunda Allah'a niyaz edilmektedir. Çünkü müminler Allah'a ibadet hususunda dünya geçimi ile ilgili olarak mümin olmayan olmayan yakınlarına muhtaç oldukları halde onlara yaklaşmamış ve onlardan uzak durmuşlardır. Bu durum, gerek sahabiler ve gerekse onlardan sonra gelen bir çok müslümanın başına gelmiştir. “Hatta bazıları, dönmeye yaklaşacak” ifadesinden maksat; geçirdikleri şiddetli İmihan sebebiyle bazıları doğruyu söylemekten dönmeye az kalacak demektir. “Allah onlardan herbirinin sırtını muhakkak tek bir tabaka haline getirecek. Her secde etmek isteyen, kafası üzerine düşecek” ifadesinden maksat ise hepsinin sırtı, sahife şeklinde dümdüz olacaktır. “Kalbinde bir dînar ağırlığında hayr olan her kimi bulursanız onu da (cehennemden) çıkarın” ifadesinde geçen “Hayr”dan maksat; Kadı Iyâz'a göre yakın yani iman, Nevevî'ye göre ise mücerred iman olmayıp imanından fazla bir şey bulunandır. Çünkü tasdikten ibaret olan iman, bir bütün olup parçalanamaz. Dolayısıyla bir dinar, yarım dinar ve zerre kadar İfadeleriyle bildirilen parçalı şey mutlaka, ya salih amel yada gizli zikir veya fakire acımak, Allah'tan korkmak ve iyi niyet sahibi olmak gibi kalp amellerinden bir ameldir. [251] [247] Buhârî, Ezan 129, Tevhid 24, Rikak 52; Nesâî, İftitah 171; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/275-276, 293-294, 533-534; İbn Hibbân, Sahih,. 7429. [248] Nisa: 4/40. [249] Buhârî, Tefsiru Sure-i Nisa: 4/5. Tevhid 24; Tirmizî, Sıfatu Cehennem 10 (2598. [250] B.k.z: Meryem: 19/81-82, Zümer: 39/43-44, Mü'min: 40/18. [251] Nevevî, Müslim Şerhi, 3/30. Konu Başlığı: Ynt: Kıyamet Gününde Allah'ı Görmek Gönderen: Ceren üzerinde 25 Kasım 2015, 20:08:15 Esselamu aleyküm.Kıyamet günün de Allahı görmek için,onun rahmetine ve merhametine nail olmak için onun emir ve yasaklarına uyup,onun yolunda giden ve ibadetlerini eksiksiz,noksansız yapan ve cennet ehli olup,Allahın gören kazanan kullardan olalım inşAllah....
Konu Başlığı: Ynt: Kıyamet Gününde Allah'ı Görmek Gönderen: Sümeyye 7 üzerinde 25 Kasım 2015, 22:28:22 Allah razı olsun;
Kıyamet gününde Allah'ı göreceğiz . Kim dünyada neye kulluk ettiyse oradada onun peşinden koşacak . Allah'ım sen bizi senin yüzünü görenlerden eyle . Kıyamette serap değilde gerçek rahatlıkları gören kullarından eyle . Orada senin Cemalini görebilmek en büyük nimet YaRabb'im . Sen affeyle . Sen bizi Adn Cennetine nasip eyle YaRabb'im . Sen gözlerimizdeki perdeyi çek hakikate yönelelim YaRabb'im Amin inşAllah Konu Başlığı: Ynt: Kıyamet Gününde Allah'ı Görmek Gönderen: Fatma Karadere üzerinde 25 Kasım 2015, 22:39:00 Ey Allahın Rasulu sen bizleri cennetinde misafir eyle.Bizleri seni görmeyi nasip eyle.Kıyamet gününde şefaatine nail eyle İnşallah,Amin...
Konu Başlığı: Ynt: Kıyamet Gününde Allah'ı Görmek Gönderen: Mehmed. üzerinde 26 Kasım 2015, 05:47:49 Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Önümüzde bizleri çok dehşetli günler bekliyor. Kurtuluşunu insan kendi seçer bir bakıma. O yüzden o dehşetli günlerde kurtuluşa ermek için bu dünyada kurtuluş yolunu seçmeliyiz. Rabbim (celle celalühü) paylaşım için razı olsun.
Konu Başlığı: Ynt: Kıyamet Gününde Allah'ı Görmek Gönderen: Sevgi. üzerinde 26 Kasım 2015, 08:11:32 Ve Aleykümüsselăm ecmain. Paylaşım için Rabbim Razı olsun kardeşim. Çok doğru insan neye yönelirse kader çizgiside o yöne ilerlemeye başlar. Oyüzden Rabbimiz'in Rızasını kazanmayı hedefliyen kullardan olalım inşaAllah...Amiin
Konu Başlığı: Ynt: Kıyamet Gününde Allah'ı Görmek Gönderen: Rüveyha üzerinde 26 Kasım 2015, 13:02:21 Ve aleykumusselam.Âmin ecmain İnşaAllah..İnsan bugün kime kulluk ettigine çok dikkat etmeli.Aksi halde Ahiret dünyamızi kendi elimizle yıkmış olucağız.Allah muhafaza eylesin İnşaAllah.Rabbim razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Kıyamet Gününde Allah'ı Görmek Gönderen: memet 06 üzerinde 26 Kasım 2015, 13:31:28 Allah c.c razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Kıyamet Gününde Allah'ı Görmek Gönderen: Pelinay üzerinde 26 Kasım 2015, 15:33:47 Ve aleykumusselam ve rahmetulalh;
insanlar kıyamet günü toplanır, daha sonra yüce Allah: “Kim dünyada neye kulluk ettiyse onun ardına düşsün” buyuracak. o gün vay haline Allah tan başkasına kulluk edenlere.vay haline paraya,mala ,mülke,ay ,yıldızlara,putlara kul olanlara. Rabbim bizi kulluk şuuruyla donatsın inşallah.Allah razı o lsun paylaşımınız için. Konu Başlığı: Ynt: Kıyamet Gününde Allah'ı Görmek Gönderen: Ceren üzerinde 04 Nisan 2016, 21:25:00 Aleykümselam.Kıyamet günü yüzü agıran ve allahın rızasını sefaatini kazanıp onun yüzünü görmeye nail olan kullardan olalım inşallah.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardesim....
|