๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sahih-i Müslim Muhtasarı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 05 Aralık 2011, 19:53:03



Konu Başlığı: Kıran Haccı:
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 05 Aralık 2011, 19:53:03
3- Kıran Haccı:

 
Umre ve haccın her ikisine birlikte niyet edilerek aynı yılın hac ayları içinde umre ve haccı bir ihramda birleştirmektir. Hac ve umre, tek ihramla yapıldığı için “Birleştirmeli hac” anlamında bu adı almıştır.

Umre ve hacca, ikisine birden niyet edip umreyi yaptıktan sonra ihramdan çıkmadan, aynı ihramla hac Menâsikini de tamamlayan Afakiler Harem dışından gelen kimseler, “Kıran haccı” yapmış olurlar. [300]

Kıran haccı yapacak kişi; mikatte yada daha önce, umre ile hacca birlikte niyet edip iki rekat namaz kılar, sonra umre ile birlikte hacca niyet eder. Daha sonra telbiyede bulunur ve ihramın şartlarını yerine getirir.

Hanefilere göre; bu üç çeşit haccın fazilet bakımından sıralanışı şu şekildedir:

1- Kıran.

2- Temettü.

3- İfrâd.

Bütün ibadetlerde olduğu gibi hac İbadetinde de fazilet; o biçim yada bu biçimde yapılma­sından ziyade, edasında gösterilen gayret, samimiyet, huzur, huşu ve ihlas nispetindedir.

1122- Hz. Âişe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.)'le hacc aylarında, hacc yerlerinde ve hacc gecelerinde hacca niyet ederek yola çıktık. Mekke'nin sınırında olan “Şerif” denilen yerde konakla­dık. Peygamber (s.a.v.) sahabilerinin yanına çıkıp:

“Sizden kimin yanında hedy kurban edilmek üzere Kabe'ye gönderi­len kurbanı yoksa ve haccını umreye çevirmek isterse haccını fesh edip umre yapsın! Beraberinde kurban edilmek üzere Kabe'ye gönderilen kurbanı olanlar bunu yapmasın!” buyurdu.

Bunun üzerine beraberinde kurban edilmek üzere Kabe'ye gönderilen kurbanı olmayanlardan bâzıları umreye niyet etti ve bâzıları da bunu terk etti. Resulullah (s.a.v.)'in yanında kurban edilmek üzere Kabe'ye gönderilen kurban vardı. Sahabilerinden durumu iyi olan bâzı kimselerin de kurban edilmek üzere Kabe'ye gönderilen kurbanları vardı. Daha sonra Resulullah (s.a.v.) benim yanıma girdi. Ben ağlıyor­dum. Bana:

“Niye ağlıyorsun?” diye sordu. Ben de:

“Sahabilerine söylediklerini işittim, umreyi de duydum. Hâlbuki ben, umre­den mahrumum” dedim, Resulullah (s.a.v.):

“Neyin var?” diye sordu. Ben de:

“Namaz kılamıyorum!” dedim. Resulullah (s.a.v.):

“Zararı yok! Sen, hacca niyetinde sabit ol! Umulur ki Allah sana umreyi nasip eder. Sen de, ancak Adem'in kızlarından birisin. Allah onlara neyi takdir buyurduysa, sana da onu takdir etmiştir” buyurdu.

Bunun üzerine haccıma devamla yola çıktım. Arafattan sonra Mina'da konak­ladık. Artık temizlenmiştim. Sonra Mekke'ye gelip Beytullah'ı tavaf ettik. Mina'dan son gelişte Resulullah (s.a.v.), “Muhassab” denilen yerde konakladı. Abdurrahman b. Ebî Bekr'i yanına çağırıp:

“Kız kardeşini haremden çıkar. O, harem dışında umreye niyetiyle ihrama girsin, sonra da Beytullah'ı tavaf etsin! “Ben, sizi burada bekleyeceğim” buyurdu.

“Biz de Ten'îm'e çıktık, orada umreye niyetlendim. Sonra Beytullah'ı tavaf ve Safa ile Merve arasını sa'y ettim. Daha sonra Resulullah (s.a.v.)'in yanma geldik. O, gece yarısı, konakladığı yerde duruyordu. Bana:

“Umreyi bitirdin mi?” diye sordu. Ben de:

“Evet, bitirdim” diye cevâp verdim.

Bunun üzerine sahabilerine hareket emrini verdi. Kendisi de yola koyuldu. Beytullah'a sabah namazından önce varıp onu tavaf etti, sonra Medine'ye doğru yola çıktı.” [301]

Açıklama:

Resulullah (s.a.v.) hicretin 10. yılında halka haccedeceğini duyurdu. Bunun üzerine Resulullah 8s.a.v.) Zilkade ayının sonlarına doğru sahabileriyle birlikte Medine'den Mekke'ye doğru yola çktı. "Şerif denilen yere geldiklerinde Resulullah (s.a.v.), sahabilerine; beraberinde kurbanı bulunmayanların, haclarını umreye çevirebileceklerini, kurbanı bulunanın ise haccını umreye çevire meyeceğini bildirdi. Mekke'ye vannca kesinlikle kurbanı beraberinde olmayan­ların, haclarını, umreye çevirmelerini ve ihramdan çıkmalarını, kurbanı beraberinde olanlarınise ihramda kalmalannı emretti. Haccın fesh edilerek umreye çevrilmesini Resulullah (s.a.v.)'den 14 sahabe rivayet etmiştir. Bunlar;

1- Hz. Aişe.

2- Hafsa.

3- Hz. Ali.

4- Hz. Fatıma.

5- Esma bint. Ebi Bekr.

6- Câbir b. Abdullah.

7- Ebu Saîd el-Hudrî.

8- Berâ b. Âzib.

9- Abdul­lah İbn Ömer.

10- Enes.

11- Ebu Musa el-Eş'arî.

12- Abdullah İbn Abbâs.

13- Sebra b. Ma'bed el-Cühenî.

14- Sürâka b. Mâlik el-Müdlicî.

Hz. Peygamber (s.a.v.)'in, sahabilerine; haccı, umreye çevirmelerini emretmesi şöyle açıklanmaktadır: Araplar cahiliye döneminde hac aylan içinde umre yapmanın yeryüzünde en büyük günahlardan sayıldığına inanıyorlardı. Sahabilerde, bunu bu şekilde biliyorlardı, işte Resulullah (s.a.v.) bu inancı üç mertebeyle yok etti:

1- Önce ihramlanırken dileyen umre, dileyen de hacca ihramlansın diye serbest bıraktı.

2- “Şerif denilen yerde bunu “Kurban: olmayan kimse istiyorsa haccını umreye çevirsin” diye bir derece artırdı.

3- Mekke'deki Safa ve Merve'den kurbanı olmayan herkese bunu vacip yaptı.

Resulullah (s.a.v.) sahabileriyle birlikte Mekke'ye doğru hac için yola çıktıklarında ilk ön­ce sadece hacca niyet edildiği halde, sonradan hac umreye çevrilmiş, umreden sonra tekrar hacca geçilmişti. Alimler, haccı feshederek umre yapma keyfiyetinin sadece Resulullah (s.a.v.)'in sahabiîerine özgü bir durum olduğunu ifade etmişlerdir. Bakara: 2/196'da hacca niyet edenlerin haccı tamamlamaları emredilmiş olması, haçtan umreye geçmek mümkün değildir. Bugün hacılar, mikat yerinde ne çeşit hac yapacaklarsa niyetlerini belirtmeleri gere­kir. Haccın umreye çevrilmesi sadece o yıla aittir. Abdullah İbn Abbâs ise, bu görüşün aksini savunmuştur.

1123- Câbir b. Abdullah (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Peygamber (s.a.v.), Zi'1-Hicce ayının dördüncü sabahı gelip bize ihramdan çıkmamızı emretti. Sonra da:

“İhramdan çıkın, kadınlarınızla cinsel ilişkiye girebilirsiniz!” buyurdu.

Hadisin ravisi Ata der ki:

“Peygamber (s.a.v.), sahabilerine, kadınlarla cinsel ilişkiye girmeyi kesin olarak emretmedi, fakat kadınları onlara helâl kılmıştır.

Câbir sözüne devamla der ki:

“Biz: Arefe ile aramızda ancak beş gece kalmışken Resulullah (s.a.v.) kadınlarımızla cinsel ilişkiye girmeyi, sonra erkeklik organlarımızdan sperm damlayarak Arafat'a gelmemizi mi bize emretti?” dedik.

Ata der ki:

“Câbir bunu söylerken eliyle Peygamber (s.a.v.) aramızda ayağa kalktığını işaret etmekteydi. Elini hareket ettirerek yaptığı işareti hâlâ görür gibiyim.”

Sonra Peygamber (s.a.v.) ayağa kalkıp:

“Bilirsiniz ki, ben, sizin Allah'dan en fazla korkanınız, en  doğru söyleyeniniz ve en iyinizim. Yanımda kurban edilmek üzere Kabe'ye gönderi­len kurbanım olmasaydı mutlaka ben de sizin çıktığınız gibi ihramdan çıkar­dım. Hac aylarında umrenin caiz oluşu ihrama girerken önüme çıksaydı ya­nımda kurban edilmek üzere Kabe'ye gönderilen kurban getirmezdim. Artık ihramdan çıkın!” buyurdu.

Bunun üzerine ihramdan çıktık. Resulullah (s.a.v.)'in emrini dinledik ve ona itaat ettik.

Hadisin ravisi Ata der ki: Câbir dedi ki:

“Az sonra Ali Yemen'deki vergi toplama görevinden geldi. Resulullah (s.a.v.), ona:

“Neye niyetlenerek ihrama girdin?” diye sordu. Ali:

“Peygamber (s.a.v.) neye niyetlenerek ihrama girdiyse ben de ona niyet ederek ihrama girdim” diye cevâp verdi.

Resulullah (s.a.v.), ona:

“Kurban edilmek üzere Kabe'ye kurban şevket ve ihramli olarak bekle!” buyurdu. Bunun üzerine Alî, hac için kurban edilmek üzere Kabe'ye kurban şevketti. Surâka İbn Mâlik İbn Cu'şum:

“Ey Allah'ın resulü! Hac aylarında umrenin caiz olması, bu yılımıza mı özgü müdür, yoksa ebedi midir?” diye sordu. Resulullah (s.a.v.)'de:

“Ebedidir” diye cevap verdi. [302]

1124- Câbir b. Abdullah (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Biz, Resulullah (s.a.v.)'le birlikte hac için:

“Lebbeyk” diyerek Mekke'ye geldik, Resulullah (s.a.v.), bize, bu haccı um­reye çevirmemizi emretti.” [303]

Açıklama:

Hadiste işaret olunduğu üzere, temettü haca önce umre için tavaf ve sa'y yaparak ih­ramdan çıkarak, sonra Zilhicce'nİn 8. günü olan tevriye günü hacca niyet ederek tekrar ihrama girmek suretiyle yapılan haçtır.


[300] B.k.z: Komisyon, İlmihal, T.D.V., 1/549.

[301] Buharî, Hac 33, Ebvâbu'1-Umre 9; Ebu Dâvud, Menasik 85, 2005, 2006; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6/207; İbn Huzeyme, Sahih, 2998, 3076.

[302] Buhârî, Hac 81, Şerike 15; Ebu Dâvud, Menasîk 23, 1787; Nesâî, Menasik 77; İbn Mâce, İkametu's-Salat 76, 1074; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/317.

[303] Buhârî, Hac 35; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/356, 365.