๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sahih-i Müslim Muhtasarı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 29 Kasım 2011, 21:06:05



Konu Başlığı: Kadını Serbest Bırakmanın Ancak Talak Niyeti Ol­ması
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 29 Kasım 2011, 21:06:05
4- Kadını Serbest Bırakmanın Ancak Talak Niyeti Ol­ması


1343- Hz. Aişe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.), ayrılma konusunda hanımlarını serbest bırakmayla emrolunduğunda bu iş hususunda görüş almaya ilk önce benden başlayıp:

“Sana bir durumu anlatacağım, fakat anne-babaııın bu konudaki görü­şünü almadan karar vermekte acele etmemende senin için bir sakınca yok!” buyurdu.

Aişe der ki:

“Halbuki Resulullah (s.a.v.), anne-babamın bana ondan ayrılmamı emretmeyeceklerini doğrusu iyi biliyordu. Daha sonra bana:

Yüce Allah,

“Ey Peygamber! Eşlerine: “Eğer dünya hayatını ve süsünü is­tiyorsanız gelin size boşanma bedellerinizi vereyim ve sizi güzelce bir şekilde boşayayım. Yok eğer Allah'ı, Resulünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız doğrı su Allah  içinizden  iyi  davranan  hanımlara  büyük  mükafat hazırlamıştı.” [579] buyurdu” dedi. Ben de:

“Ne konuda anne-babamın görüşünü alacakmışım. Ben, Allah'ı, Resi lünü ve ahiret yurdunu istiyorum” dedim.

Resulullah (s.a.v.)'in diğer hanımları da bu konuda benim gibi yaptılar.” [580]

Açıklama:

Peygamber (s.a.v.)'in hanımları, ondan dünyalık ve bol nafaka istemişlerdi. Bu sebepi onları bir ay terk etip ila yapmıştı. Bu müddet zarfında sahabilerinin yanlarına da çıkmamıştı

ilâ ile ilgili olarak 1438 nolu hadisin açıklmasına bakabilirsiniz.

1344- Hz. Aişe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.), Yüce Allah'ın;

“O, kadınlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın” [581] ayeti indikten sonra yine de yanında kalacağı kadının nöbet gününde bizden izin alırdı.”

Hadisin ravisi Muâze, Aişe'ye:

“Resulullah (s.a.v.), senden izin istediğinde ona ne derdin?” diye sordu. Aişe:

“İzin verme işi bana kaldıysa ben hiç kimseyi kendime tercih edemem” derdim” dedi. [582]

1345. Hz. Aişe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.), bizi ayrılma konusunda serbest bıraktı. Fakat biz bunu tafak saymadık.”[583]

1346- Câbir b. Abdullah (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Ebû Bekr, Resulullah (s.a.v.)'in yanına girmek için izin istiyordu. İnsanlara kapıda otururken buldu. Bunların hiç birine izin verilmemişti. Derken Eb izin verildi, o da içeri girdi. Sonra Ömer geldi. O da içeri girmek için iz ona da izin verildi. Ömer, Peygamber (s.a.v.)'i, etrafında kadınları olduc kederli kederli susmuş otururken buldu. Bunun üzerine kendi kendine: bir şey söyleyip Peygamber (s.a.v.)'i güldürmeliyim” diyerek:

“Ey Allah'ın resulü! HâRice'nin kızını bir görseydin! Benden nafaka is de kalktım onun boğazını sıktım” dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Etrafımda gördüğün gibi, bunlar da, benden nafaka istiyorlar” buyurdı Derken Ebû Bekr kızı Aişe'nin boğazını, Ömer de kızı Hafsanın boğmağa kalktı. İkisi de:

“Siz  Resulullah (s.a.v.)'den onda olmayan bir şeyi istiyorsunuz  öl” diyorlardı. Aişe ile Hafsa;

“Vallahi, Resulullah (s.a.v.)'de olmayan bir şeyi ebediyyen istemeyeceğ ler. Daha sonra Peygamber (s.a.v.), hanımlarından bir ay yada yirmi do uzaklaştı. Daha sonra da ona,

“Ey Peygamber! Eşlerine şöyle söyle: Eğer dirliğini ve süsünü refahını istiyorsanız, gelin size boşanma bedelleri reyim de, sizi güzellikle salıvereyim. Eğer Allah'ı, Peygamberini ve ahiı dunu diliyorsanız, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için bü mükâfat hazırlamıştır” [584] ayetine kadar indirdi.

Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.), Aişe'den başlayarak:

“Ey Aişe! Ben sana bir şey arzetmek isterim; fakat ebeveyninle etmeden cevap hususunda acele etmemeni dilerim” buyurdu. Aişe:

“Ey Allah'ın resulü! Nedir o?” diye sordu. Peygamber (s.a.v.)'de, ona okudu. Aişe:

“Ey Allah'ın resulü! Ebeveynimle senin hakkında mı istişare ede Elbette Allah'ı,  Resulünü ve ahiret yurdunu/gününü tercih ederim, benim bu söylediğimi kadınlarından hiç birine haber vermemeli” dedi. Resulullah (s.a.v.):

“Onlardan herhangi biri bana bunu sorarsa, muhakkak bunu om veririm. Çünkü Allah beni; zorlaştırıcı ve şaşırtıcı değil, öğretici ve kotırıcı olarak gönderdi” buyurdu. [585]


[579] Ahzab: 33/28-29.

[580] Buhârî, Tefsiru Sure-i Ahzab 4, 5; Tirmizî, Tefsiru'l-Kur'an 34, 3204; Nesâî, Nikah 2, Ti lak 26; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6/77, 103, 152, 211, 248.

[581] Ahzab: 33/51.

[582] Buhârî, Tefsiru Sure-i Ahzab 7; Ebu Dâvud, Nikah 37-38, 2136; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 6/76.

[583] Buhârî, Talak  5; Tirmizî, Talak 1179;  Nesâî, Nikah 2, Talak 27;  Ahmed b.  Hanbel, Müsned, 6/97, 202, 205, 240.

[584] Ahzab: 33/28-29

[585] Nesâî, Sünenü'l-Kübrâ, 9208; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/3