Konu Başlığı: İslam Cemaatinden Ayrılmanın Haram Olması Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 17 Kasım 2011, 21:50:26 13- Fitneler Ortaya Çıktığında Herhalükarda Müslümanların Cemaatına Devamın Vacip Olması Ve İslam Cemaatinden Ayrılmanın Haram Olması 1691- Huzeyfe İbnu'l-Yemân (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “İnsanlar Resulullah (s.a.v.)'e hep hayrı sorarlardı. Ben de, bana erişmesinden korkarak hep şerri sorardım. Birgün ona: “Ey Allah'ın resulü! Biz vaktiyle câhiliyyet ve kötülük içinde idik. Sonra Allah bize bu hayrı/islam'ı getirdi. Acaba bu hayrdan sonra bir şerr var mı?” dedim. Resulullah (s.a.v.): “Evet!” diye cevâp verdi. Ben: “Bu serden sonra bir hayr'olacak mı?” dedim. Resulullah (s.a.v.): “Evet! Fakat bunda bir bulanıklık olacaktır!” buyurdu. Ben: “Bu hayrın bulanıklığı nedir?” dedim. Resulullah (s.a.v.): “Benim sünnetimden başka yol tutan, benim yolumdan başka yolda giden bir kavim! .Onların kimini tanıyacak, kimini yadırgayacaksın!” buyurdu. Ben: “Bu hayrdan sonra bir şerr olacak mı?” diye sordum. Resulullah (s.a.v.): “Evet! Cehennemin kapılarında bazı dellâllar olacak! Cehenneme gitmek üzere kim, onlara icabet ederse o dellâllar onu oraya atarlar” buyurdu. Ben: “Ey Allah'ın resulü! Bize onların özelliklerini anlatır mısın!” dedim. Resulullah (s.a.v.): “Evet! Onlar, kavmimizden bir topluluktur ve bizim dilimizle konuşurlar!” buyurdu. Ben: “Ey Allah'ın resulü! Bu kötü devir bana ulaşırsa nasıl hareket etmemi emredersin?” dedim. Resulullah (s.a.v.): “Müslümanların cemaati ile imamlarından ayrılmazsın!” buyurdu. Ben tekrar: “Eğer onların cemaatleri bulunmaz ve imamları yoksa o zaman ne yapayım?” dedim. Resulullah (s.a.v.): “O takdirde bu fırkaların hepsinden uzaklaş! Velev ki bu ayrılman, bir ağacın kökünü ısırman suretiyle meşakkatli olsa bile. Artık ölüm sana erişinceye kadar sen bu ayrılık üzere bulun!” buyurdu. [1069] 1692- Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Kim itaattan çıkar ve İslam cemaatinden inanç yönünden ayrılırsa cahiliye ölümü üzerine ölür.” “Kim körü körüne çekilmiş bir sancağın altında savaşır, sırf bu asabiyet davası için öfkelenir yada insanları bu davaya çağırır veya bu davaya yardım da bulunur ve bu yolda öldürülürse, işte böyle bir kimsenin ölümü tam bir cahiliye ölümüdür.” “Her kim, ümmetime karşı çıkar, ümmetimin iyisini de kötüsünü de vurur, mümininden çekinmez, söz verdiği kimseye karşı sözünü yerine getirmezse işte o kimse benden değildir, ben de ondan değilim!” [1070] 1693- Abdullah İbn Abbâs (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Kim em irinden/yönetici sinden hoşlanmadığı bir şey görürse direnç gösterecek durumda değilse o zaman sabretsin. Çünkü kim İslam cemaatinden inanç yönünden bir karış ayrılıp da bu şekilde ölürse cahiliye ölümü üzerine ölmüş olur.” [1071] 1694- Cündeb b. Abdullah el-Becelî (r.a)'tan rivayet ediidiğine göre, Resu-lullah (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Kim körü körüne dikilmiş) bir sancağın altında asabiyete davet veya bir asabiyete yardım ederken öldürülürse işte o kimse cahiliye ölümü üzerine ölmüş olur.” [1072] 1695- Nâfi'den rivayet edilmiştir: “Abdullah b. Ömer, Muâviye'nin oğlu Yezid zamanında Harra vakası olup bittikten sonra Abdullah b. Mutî'nin yanına gelmişti. Abdullah b. Mutî' yanındakilere: “Ebû Abdurrahman için bir yastık çıkarın!” dedi. Abdullah b. Ömer: “Ben sana oturmak için gelmedim. Sana bir hadis söylemeye geldim. Ben, Resulullâh (s.a.v.)'i: “Her kim müslüman devlet başkanına/imamına karşı itaattan bir el kadar bile ayrıhrsa kıyamet gününde Allah'a hiç bir hücceti olmadığı halde kavuşur. Her kim de boynunda bir biat olmadığı halde ölürse, câhiliyyet ölümü gibi bir ölümle ölür” buyururken işittim” dedi. [1073] Açıklama: Harre, Medine'nin dışında Zuhre veya Vâkım civarında bir yerin adıdır. Burada hicretin 63. yılında Emevîlerin ikinci hükümdarı Yezîd zamanında kanlı bir vaka olmuş ve bu vaka, İslâm Târihi'nde bu yere nispetle “Harre Vakası” diye anılmıştır. Bu olayın mahiyeti şöyledir: Yezîd'in işlediği çeşit çeşit fesad ve zulümler Medine'deki sahabiler tarafından bilinince, Yezîd'e karşı muhalefet hareketi başlatarak onu görevden uzaklaştırmak için Ensar'dan Abdullah b. Hanzale el-Gasîl'e biat ettiler. Bu seçimin Ensar'a üstünlük kazandırması üzerine rahatsızlık meydana getirdi ve bu rahatsızlık ancak Küreyş ile mevalisinin başına Abdullah b. Mutî'nin ve muhacirlerin başına da Ma'kil b. Sinan'ın getirilmesiyle giderildi. Böylece Abdullah b. Hanzale yerinde kaldı. Hareket hemekadar Ensarî bir karakter taşıyorsa da Kureyş mensupları ve muhacirler buna herhangi bir zorlama olmadan katıldılar. Ali b. Hüseyin Zeynelabidin ve Muhammed b. Hanefiyye gibi ileri gelen Haşimiler iler Abdullah İbn Ömer çekimser kalmıştı. Abdullah İbn Ömer, Yezid'e verdiği biati bozamayacağını ileri sürerek olayın dışında kalmıştı. Medinelilerin bu hareketini öğrenen Abdullah İbn Zübeyr mektup yazarak onları kendisine biata çağırdı, fakat olumlu bir cevap alamadı. Bununla birlikte onların Yezid' karşı yaptığı kıyamı desteklemeye devam etti. Yalnız Medinelilerin kıyam hareketini başlatması ile Abdullah İbn Zübeyr'in hareketi arasında bir bağlantı mevcut değildir. Ortak tarafları, her iki hareketin de hilafeti verasetten şura esasına döndürmek istemeleridir. Bunun üzerine Yezid, gerçek hedef Abdullah b. Zübeyr olacak, fakat önce Medine'deki bu hareketi söndürmek amacıyla Müslim İbn Ukbe'yi bir orduyla Medine üzerine yolladı. Bu hareket Medine'de duyulunca Muhacir ve Ensar'dan teşekkül eden bu kuvvet Harre mevkİ-sinde Şam ordusunu karşıladı. Fakat sayı ve teçhizatça çok üstün olan karşı taraf kuvvetine mukavemet edemeyip bozuldu. Abdullah b. Hanzale ile sekiz oğlu şehit edildi. Ma'kil b. Sinan ise idam ettirilmişti. Medine'de katliam mubah kılınmış, sahabilerden birçok kimse öldürülmüş, mescide süvari hayvanları bağlamak gibi saygısızlıklardan çekin ilmemiştir. Bozgundan sonra Kureyş'Ii Abdullah İbn Muti', Mekke'deki Abdullah İbn Zubeyr'e katılıp Mekke'nin birinci muhasarasında onunla beraber hâzır bulunmuş ve Haccâc'm İbn Zubeyr'i muhasarasına kadar onunla beraber savaşmıştır. Hare vakası, Emevilerin siyasi hayatları boyunca yaptıklan veliahtlık ihdası, Kerbela Vakası ve Mekke kuşatması gibi büyük hatalardan biri olarak tarihe geçmiştir.Said b. Müseyyeb, üç fitnenin ikincisi olarak Hz. Osman'ın şehid edilmesinden sonra Hare Vakasını göstermekte ve bu savaş sonucunda Hudeybiye ashabından hiç kimsenin kalmadığını söylemektedir. [1074] [1069] Buhârî, Menâkıb 25, Fiten 11; İbn Mâce, Fiten 13, 3979. [1070] Nfesâî, Tahrimu'd-Dem 28; İbn Mâcc, Fiten 7, 3948; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/296. [1071] Buhârî, Fiten 2, Ahkam 4; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/275, 297, 310. [1072] Nesâî, Tahrimu'd-Dem 28. [1073] Ahmed b. Haııbel, Müsned, 2/111. [1074] Buhârî, Meğazi 12. |