๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sahih-i Müslim Muhtasarı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Kasım 2011, 19:40:48



Konu Başlığı: Her Hastalığın Bir İlacı Olması
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 10 Kasım 2011, 19:40:48
26- Her Hastalığın Bir İlacı Olması Ve Tedavi Olma­nın ise Müstehab Olması


2026- Câbir (r.a)'tan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyur­maktadır:

“Her derdin bir devası vardır. Dolayısıyla derdin devasına rastlanıldığı zaman o dert Yüce Allah'ın izniyle düzelir. [320]

Resulullah (s.a.v.): “Her derdin bir devası vardır” buyurduysa mutiaka vardır. Bugün henüz çaresiz dertler varsa devası keşfedilemediğindendir. Resuluüah (s.a.v.) kan aldırmanın ve dağlamanın birer tedâvî şekli olduğunu haber verdiyse, onlar mutlaka birer sahih tedavi şeklidir. Bunların bu asırda tıp âleminden kalkmış olması hadisin sıhhatine asla dokunamaz. Çünkü his ve tecrübeye dayanan bilgilerin çoğunlukla dayanakları, bilimsel teorilerdir. Onla­ra yüzde yüz güvenmeye ise imkan yoktur. Örneğin, bugün “Gülmek, neşelenmek hayat kaynağıdır” diye bir nazariye ortaya çıkar, yarın bakarsınız bunun tam aksini iddia eden bir nazariye çıkmıştır. Ağlamanın vücut için daha faydalı olduğundan bahseder. Dolayısıyla bunlara itimat olunamaz. Resûîüllah (s.a.v.)'in haber verdiği bir şeyin imkânsız olduğu alken ve şer'an sabit olursa bu takdirde o haber bizim için müteşabihlerden olur. İslam'ın özüne aykırı olmamak kaydıyla yorumlamır. [321]

2027- Âsim b. Ömer b. Katâde'den rivayet edilmiştir:

Cabir b. Abdullah, hanemize gelmişti. Bu sırada bir kimse, çıban veya yaradan dolayı rahatsızlığını şikayet ediyordu. Cabir, ona:

“Rahatsızlığın nedir?” diye sordu. Adam:

“Çıbanım, bana çok sıkıntı veriyor” dedi. Cabir:

“Delikanlı! Bana bir hacamatçı/kan alıcı kimse getir” dedi. Adam:

“Ey Ebû Abdullah! Hacamatçıyı ne yapacaksın?” dedi. Câbir:

“Yaraya hacamat şişesi taktıracağım” dedi. Adam:

“Vallahi, buna sinekler konuyor veya elbise değiyor, dolayısıyla da bu bana eziyet veriyor, bana zor geliyor?” dedi. Cabir, adamın bundan geri durduğunu gö­rünce:

Resulullah (s.a.v.)i:

“Eğer sizin ilaçlarınızdan bir şeyde hayır varsa bu, ha­camat bıçağında veya bal içmede yada ateşle dağlamadadır. Ancak ben, dağ­lamayı sevmiyorum” diye buyururken işittim' dedi.

Bunun üzerine Hacamatçı geldi ve hacamat yaptı. Bunun arkasından adamın duyduğu rahatsızlık geçti. [322]

2028- Câbir (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Ümmü Seleme kan aldırmak için Resulullah (s.a.v.)'den izin istemişti. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) Ebu Taybe'ye Ümmü Seleme'den kan alma­sını emretti.” [323]

Açıklama:  

Kan, genellikle o dönemde baş, bilek, ense gibi kadınların yabancı erkeklere göstermesi caiz olmayan yerlerden alındığı için, bu hadisin zahiri zımnen, kadınların saçlarını ergenlik çağına gelmemiş çocuklara ve süt kardeşi gibi kendilerine nikah düşmeyen yakınlarına gös­termelerinin caiz olduğunu ifade etmektedir.

Ebu Taybe'nin, ya Ümmü Seleme'nin süt kardeşi yada ergenliğe girmemiş bir çocuk ol­duğu ileri sürülmüştür.

Bazı alimlere göre; Ebu Taybe, Ümmü Seleme'ye mahrem olmayıp yabancı bir erkek bile olsa böyle tedavi edici pozizyonda bulunan bir kimsenin, hastanın vücudundan bakması gerekli ve zorunlu olan yere bakmasının caiz olduğunu söylemişlerdir.


2029- Câbir (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.), Hendek savaşı günü kolundan yaralanan Übeyy b. Ka'b'a bir doktor gönderdi. O da, onun bir damarını kesti. Sonra da üzerini dağlama tedavisi yaptı.” [324]

2030- Abdullah İbn Abbâs (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Peygamber (s.a.v.) kan aldırdı. Kan alan kimseye ücretini ödedi ve bur­nuna da ilaç damlattı.”[325]

Açıklama:  

Kan alan kimseye ücret ödenmesi ile ilgili olarak 1526 nolun hadisin açıklamasına ba­kabilirsiniz.

2031- Enes b. Mâlik (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.) kan aldırırdı. Kan aldırmanın ücreti hususunda hiç kimseye haksızlık etmezdi.” [326]


[320] Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/335.

[321] B.k.z: A. Davudoğlu, Müslim Şerhi, 9/640-641.

[322] Buhârî, Tıb 4; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/343.

[323] Ebu Dâvud, Libas 32, 4105; İbn Mâce, Tıb 20, 3480; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/350.

[324] Ebu Dâvud, Tıb 3864; İbn Mâce, Tıb 24, 3493; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/303, 304, 315.

[325] Buhârî, Büyü' 40.

[326] Buhârî, İcâre 18; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/120, 177, 215, 261.



Konu Başlığı: Ynt: Her Hastalığın Bir İlacı Olması
Gönderen: Ceren üzerinde 15 Ağustos 2018, 21:26:39
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri tevekkul eden her hastalığın ilacını bulup kullanan ve feyze erisen kullardan olalim inşallah. ..


Konu Başlığı: Ynt: Her Hastalığın Bir İlacı Olması
Gönderen: Sevgi. üzerinde 16 Ağustos 2018, 06:09:21
Aleyküm Selam. Rabbim kimseye dermansız dert hastalık vermesin inşaAllah