๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sahih-i Müslim Muhtasarı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 18 Kasım 2011, 23:41:38



Konu Başlığı: Hayberin Gazası
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 18 Kasım 2011, 23:41:38
43- Hayber'ın Gazası


1643- Enes b. Mâlik (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.) Hayber gazasına çıkmıştı. Sabah namazını orada alaca ka­ranlıkta kıldık. Daha sonra Allah'ın peygamberi (s.a.v.) (hayvanına) bindi. Ebû Talha da bindi. Ben de, Ebû Talha'nm terkisinde idim. Derken Allah'ın peygamberi (s.a.v.) hayvanını Hayber'in sokağı içine doğru sürdü. Öyle ki dizim, Allah'ın peygamberi (s.a.v.)'in uyluğuna dokunuyordu. Derken Allah'ın peygamberi (s.a.v.)'in izan uylu­ğundan sıyrıldı. Ben, Allah'ın peygamberi (s.a.v.)'in uyluğunun beyazlığını gördüm. Şehre girince:

“Allahu Ekber!” Allah en büyüktür Hayber harap oldu. Biz düşman bir kavmin yurduna girdiğimizde “İnzar edilenlerin sabahı kötü olur” [1011] buyurdu. Bunu üç defa tekrarladı.

Enes der ki:

“Hayberliler, sabah vakti işlerine çıkmıştı. Bizleri görünce:

“İşte Muhammed” dediler. [1012]

Açıklama:

Hayber, Arap yarımadasında Medine'nin kuzey doğusunda, Şam tarafında Medine'den 200 km. bir uzaklıkta bulunan bir yerdir. Burası Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında Yahudile­rin merkezi durumundaydı. Hayber, hicretin 7. yılında fethedilmiştir.

1644- Seleme İbnu'1-Ekva' (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.)'le birlikte Hayber gazasına çıkmıştık. Bir gece yürüdük. Derken kafileden bir kimse, Amir b. Ekva'ya:

“Bize kısa vezinli şiirlerinden dinletmez misin?” dedi. Amir, şâir bir kimse idi. Bunun üzerine Âmir, hayvanından inip güzel sesiyle şiiri okuyarak kafilenin deve­lerinin sürdü. Şöyle diyordu :

“Allahım! Senin hidayetin olmasaydı, biz hidayet bulamazdık.

Sadaka vermez ve namaz kılmazdık.

Dolayısıyla günahlarımızı bağışla!

Düşmanla karşılaşırsak ayaklarımızı sabit kıl!

Gönüllerimize mutlaka sükunet ver!

Çünkü bize, savaş için çağrı yapıl­dığı ve feryatla yardım istenildiği zaman hemen geliriz!”

Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.):

“Şiir söyleyip develeri süren bu kişi kim?” diye sordu. Sahabiler:

“Âmir!” dediler. Resulullah (s.a.v.):

“Allah ona rahmet eylesin!” buyurdu. Kafileden biri Useyd b. Hudayr;

“Şehit olması için yaptığın bu dua ona vâcib oldu, ey Allah'ın resulü! Keşke kalsaydı da Amir'le bizleri daha da faydalandırsaydın!” dedi.

Daha sonra Hayber'e geldik ve Hayberlileri kuşattık. Nihayet bize şiddetli bir açlık isabet etti. Sonra Resulullah (s.a.v.):

“Doğrusu Allah, size, Hayber'in fethini müyesser kılacaktır!” buyurdu. Hayber'in fethedildiği günün akşamı olunca, mücahitler geceledikleri vakit birçok ateşler. yakmışlardı. Resulullah (s.a.v.):

“Bu ateşler de nedir? Niçin yakıyorsunuz?” buyurdu. Sahabiler:

“Et pişirmek için!” dediler. Resulullah (s.a.v.):

“Ne eti?” diye sordu. Sahabiler:

“Evcil eşeklerin eti!” dediler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.):

“O etleri dökün ve kapları da kırın!” buyurdu. Bir kimse:

“Etleri dökseler de kapları yıkasalar olmaz mı?” diye sordu. Resulullah (s.a.v.):

“Yada öyle yapsınlar!” buyurdu.

Mücahitler savaş için saf bağladığı zaman Amir'in kılıcında biraz kısalık vardı. Amir, bu kısa kılıcıyla vurmak bir yahudiye saldırmıştı. Fakat kılıcının keskin tarafı dönüp Amir'in dizine isabet etti. Amir, bu yaradan dolayı öldü.

Seleme b. Ekva der ki:

“Savaştan döndüğümüz zaman Resulullah (s.a.v.) elim­den tutmuştu. Beni susmuş görünce:

“Sana ne oldu?” diye sordu. Ona:

“Annem-babam sana feda olsun! Amir'in ameli boşa gitti diyorlar!” dedim. Resulullah (s.a.v.):

“Bunu kim söyledi?” diye sordu. Ben de:

“Filân, filân ve Useyd b. Hudayr el-Ensârî!” dedim. Resulullah (s.a.v.):

“Bunu söyleyen hatâ etmiş! Ona gerçekten biri Allah yolunda mücahid olmasından dolayı ve diğeri de bu yolda son kudretini harcamasından dolayı iki ecir vardır!” buyurup iki parmağını bir araya topladı. Sonra da:

“Âmir, gerçekten Allah yolunda her şeyiyle çalışan bir câhid ve hem de bir mücâhiddir! Yeryüzünde bu hasletlerle yürüyen onun gibi bir Arap pek az bulunur!” buyurdu. [1013]


[1011] Saffat: 37/177.

[1012] Buhari, Salat 12, Nikâh 7, 49, Ebu Dâvud, Nikah 28-29, 2109; Tirmizî, Nikâh 10, 1094, Birr 22, 1933; Nesâî, Nikâh 67; İbn Mâce, Nikâh 24, 1907; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/165, 190, 204.

[1013] Buhârî, Mezalim 32,  Meğâzî 38, Zebaih 14, Edeb 90, Deavat 19   Divat 17; İbn Mâce Zebaih 13, 3195; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/47, 48. 50.