Konu Başlığı: Bir Gün Oruç Tutup Bir Gün Tutmamak Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 08 Aralık 2011, 22:23:12 35- Oruç Sebebiyle Bir Hakkı Yerine Getiremeyen Kimseyi Ve İki Bayram ile Teşrik Günlerinde Oruç Tutmayan Kimseyi Devamlı Oruç Tutmasını Yasaklama Ve Bir Gün Oruç Tutup Bir Gün Oruç Tutmamanın Fazileti 1082- Abdullah İbn Amr İbnu'1-Âs (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Resulullah (s.a.v.), benim: “Yaşadığım müddetçe mutlaka geceleyin namaz kılacağım ve gündüzleyin de mutlaka oruç tutacağım” dediğim haber verilmiş. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) beni çağırtıp bana: “Bunu, sen mi söylüyorsun?” diye sordu. Ben de, ona: “Evet, ey Allah'ın resulü! Bunu, ben söyledim” dedim. Resulullah (s.a.v.): “Fakat senin buna gücün yetmez. Sen bazen oruç tut, bazen tutma, bazen uyu ve bazen de kalk geceleyin namaz kıl. Her aydan üç gün oruç tut. Çünkü yapılan bir hayrh amele karşılık olarak on katıyla sevab verilir. Bu şekilde tuttuğun üç gün oruç, bir yıl boyunca tutulan oruç gibidir” buyurdu. Ben: “Ben, bundan daha fazlasına güç yetirebilirim” dedim, Resulullah (s.a.v.): “Öyleyse bir gün oruç tut, bir gün tutma. Bu, Davud (a.s)'in orucudur. Bu, en dengeli bir oruç tutma şeklidir” buyurdu. Ben: “Ben, bundan daha fazlasına güç yetirebilirim” dedim. Resulullah (s.a.v.): “Artık bundan daha faziletlisi olmaz” buyurdu. Abdullah İbn Amr İbnu'1-Âs (r.a): “Resulullah (s.a.v.)'in “Her ay üç gün oruç tutma” teklifini kabul etseydim, bu, bana, ailem ve malımdan daha sevimli olurdu” dedi. [251] Her ay tutulan üç gün oruç, ömür boyu tutulan oruca denk tutulması; fazilet ve sevap itibarı iledir. Yoksa buradaki benzerlikten, hakikatte, eşitlik lazım gelmez. Çünkü her ay bir gün oruç tutan kimse ile on gün oruç tutan kimsenin birbirinden farkı ortadadır. Zira biri on kat sevaba layık bir hasene. diğeri ise onar kat sevabı kazanan on hasene ifadetmiştir. 1083- Abdullah İbn Amr İbnu'1-Âs (r.a)'tan rivayet edilmiştir: “Ben, bütün sen oruç tutuyor ve her gece Kur'an okuyordum. Ya Peygamber (s.a.v.)'e, benim bu şekilde yaptıklarım anlatılmıştı yada o, bana haber göndermişti. Bunun üzerine ben de onun yanma gittim. Bana: “Ben, senin bütün sene oruç tuttuğun ve her gece Kur'an okuduğun bana bildirilmedi mi sanıyorsun?” buyurdu. Ben: “Evet öyle, ey Allah'ın Peygamberi! Mutlaka yaptıklarımdan haber almıssmdır. Fakat ben bununla ancak hayr istemekteyim” dedim. Resulullah (s.a.v.): “Doğrusu her aydan üç gün oruç tutman sana yeterlidir” buyurdu. Ben: “Ey Allah'ın Peygamberi! Ben, bundan daha fazlasına güç yetirebilirim” dedim. Resulullah (s.a.v.): “Hanımının senin üzerinde hakkı var, misafirlerinin senin üzerinde hakkı var, vücudunun senin üzerinde hakkı var. Dolayısıyla sen, Allah'ın peygamberi olan Davud (a.s)'ın (tuttuğu oruç gibi) oruç tut. Çünkü o, insanların en fazla ibadet edeni idi” buyurdu. Ben: “Ey Allah'ın Peygamberi! Davud orucu nasıldır?” diye sordum. Resulullah (s.a.v.): “Davud (a.s), bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Kur'an'ı da, her ayda hatim et” buyurdu. Ben: “Ey Allah'ın Peygamberi! Ben, bundan daha fazlasına güç yetirebilirim” dedim. Resulullah (s.a.v.): “O halde Kur'an'ı, her yirmi günde bir defa hatim et” buyurdu. Ben: “Ey Allah'ın Peygamberi! Ben, bundan daha fazlasına güç yetirebilirim” dedim. Resulullah (s.a.v.): “Öyleyse onu her on günde bir defa hatim et” buyurdu. Ben: “Ey Allah'ın Peygamberi! Ben, bundan daha fazlasına güç yetirebilirim dedim. Resulullah (s.a.v.): “O halde onu, her hafta hatim et. Fakat bundan ilerisine gitme. Çünkü hanımının senin üzerinde hakkı var, misafirlerinin senin üzerinde hakkı var ve vücudunun da senin üzerinde hakkı var” buyurdu. “Ben, bu ibadet hususunda aşın istek gösterdim, dolayısıyla da bana aşırı şiddet gösterildi. Peygamber (s.a.v.), bana: Sen bilmezsin, belki ömrün uzun olur” buyurdu. Sonuç itibariyle; Peygamber (s.a.v.)'in söylediğime geldim. İhtiyarladığımda: “Keşke Allah'ın Peygamberi (s.a.v.)'in belirttiği ruhsatı kabul etseydim” diye hep hayıflandım” dedi. [252] Açıklama: Hadisin muhtelif varyantlarından anlaşıldığına göre; Abdullah b. Amr'ın, gündüzleri oruç tuttuğu, geceleri de namaz kılmak ve Kur'an'ı hatmetmek suretiyle ihya edeceğine yemin etmişti. Bunu haber alan Hz. Peygamber (s.a.v.), Abdullah'a; bunu yapmamasını, çünkü gerek nefsinin, gerek gözlerinin ve gerekse ailesini ve gerekse de misafirlerinin kendisi üzerinde haklan olduğunu ve ömrünün sonlarına doğru bu vazifeleri yapamayacağını anlatmıştı. Abdullah ise, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in tavsiyelerini kendisi için az bulmuş, her tavsiyesine karşılık daha fazlasını istemişti. Abdullah ise, kendinde ibadet için kuvvet gördüğünden daha fazlasını rica ediyordu. Netice de, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in haber verdikleri ortaya çıktı. Çünkü Abdullah, ihtiyarlayınca, bu ibadetleri yapmada güçlük çekmeye başlamıştı. O zaman Hz. Peygamber (s.a.v.)'in tavsiyelerini hatırlayıp: “Keşke (Resulullah'ın bana tavsiye ettiği ruhsat(lar)i yapsaydım” diye hayıflanırdı. Bunun anlamı; Abdullah'ın, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in tavsiyelerine haşa itiraz değildi. Çünkü Abdullah, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bu tavsiyelerinin emir mahiyetinde olmadığını biliyordu. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.), bu tavsiyeleri, Abdullah'a yaptığı amel hususunda sırf bir hafifletme ve kolaylık olması için yapıyordu. Hanımının hakkından maksat; cinsel ilişki, nafaka ve güzel muamelede bulunmak gibi hususlardır. Vücudunun hakkından maksat; onun sıhhatine dikkat etmek ve ona iyi bakmaktır. Çünkü devamlı surette nafile oruç tutmak sebebiyle vücut dermansız ve halsiz düşer. Böylece vücut, telef olmaya maruz kalır. [251] Buhâri, Teheccüd 7, 19, Savm 54, 55, 56, 57, 58, 59, Enbiyâ 37, 38, Fezâilu'l-Kur'an 34, Edeb 84, İsti'zân 38; Ebu Davud, Şehru Ramazân 8, 1389; Tirmizî, Savm 57, 770; Nesâî, Sıyâm 76, 77, 78; İbn Mâce, Sıyâm 28, 1706; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/164, 190, 199, 212. [252] Buhârî, Teheccüd 7, 19, Savm 54, 55, 56, 57, 58, 59, Enbiyâ 37, 38, Fezâilu'l-Kuran 34, Edeb 84, İsti'zân 38; Nesâî, Sıyâm 76. |