๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sahih-i Müslim Muhtasarı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 09 Aralık 2011, 22:41:45



Konu Başlığı: Ara Vermeden Oruç Tutmanın Hükmü
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 09 Aralık 2011, 22:41:45
11- Visal/Ara Vermeden Peşpeşe İftarsız Oruç Tutma­nın Yasak Olması


1025- Abdullah İbn Ömer (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Peygamber (s.a.v.) visal  ara vermeden peşpeşe iftarsız oruç tutmayı yasakladı. Sahabiler:

“Fakat sen de ara vermeden peşpeşe iftarsız oruç tutuyorsun” dediler. Peygamber (s.a.v.):

“Ben, sîzin gibi değilim. Çünkü ben Rabbim tarafından doyurulurum ve su içirilirim” buyurdu. [179]

Visal Orucu:

İki veya daha çok gün, geceleri hiç iftar etmeden oruca devam etmektir. Bunun, oruç tutulması mekruh olan günlerde de kesmemek şartıyla bütün sene oruç tutmak olduğunu söyleyenler de vardır. Ancak bu görüş pek benimsenmemiştir.

Visal orucu tutmak, mekruhtur. Hattâbî'ye göre, Visal orucunun mekruh olmasının se­bebi; oruçlunun zayıf zayıflayıp kuvvetten düşmesi, böyiece farz olan oruca ve diğer ibadetle­re gücü yetmez bir hale gelmesi veya oruçtan usanmaları ve onların karşılaştıkları sıkıntının, farz olan orucu da terk etmelerine sebep olma ihtimalidir.

Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bu orucu ümmetine yasaklamasından sonra kendisine “Sen de ara vermeden peşpeşe iftarsız oruç tutuyorsun” denildiğinde Resulullah (sav), buna, “Ben, sizin gibi değilim. Çünkü ben Rabbim tarafından) doyurulurum ve su girilirim” karşılığını vermiştir.

Resulullah (s.a.v.)'e Allah tarafından yedirilip içirilmesinden maksadın ne olduğu husu­sunda birkaç ihtimal vardır:

1-Yüce Allah, Hz. Peygamber'e yemiş-içmiş gibi kuvvet verir. Dolayısıyla yeme-içme ıhtjyacı duymadan ibâdetine devam edebilir.

2- Gerçekten Allah ona geceleri yedirip içirir. Bu hal de onun visaline engel değildir. E sâdece ona özgü bir haslettir. Ümmete yasak olduğu halde, Rasûlullah'ın yapmasında ve\, onu uygulamasında sakınca olmayan şeylerin başka örnekleri de vardır. Örneğin, Hz. Penmber (s.a.v.)'in göğsü altın bir tastaki su ile melekler tarafından yıkanmıştır. Oysa alt: kabın dünyada kullanılması yasaktır.

3- Hz. Peygamber'in visal orucu esnasında geceleyin yeyip içmesi, uyku halinde yey içenin haline hamledilir, uyku halinde yeyip içenin açlığı ve susuzluğu gittiği halde oruç bozulmadığı gibi, bu durumda iken Hz. Peygamber'in orucu da bozulmaz. Bu açıkiam; İbnu'l-Münzîr'e aittir.

Yüce Allah, Resûlullah (s.a.v.)'i; kendi azametini düşündürmek, sevgi ve muhabbetiy içini doldurmak ve marifetiyle gıdalandırmak sureti ile onu yemekten içmekten müstağı kılar.

1026- Ebu Hureyre (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Resûlullah (s.a.v.) visal/ara vermeden peşpeşe iftarsız oruç tutmayı yasal ladı. Bunun üzerine müslümanlardan birisi:

“Ey Allah'ın resulü! Fakat sen de ara vermeden peşpeşe iftarsız oruç ti tuyorsun?” dedi. Resûlullah (s.a.v.):

“Hanginiz benim gibi olabilir? Çünkü ben, Rabbim beni doyurup su içirmiş olarak gecelerim” buyurdu.

Sahabiler, ara vermeden peşpeşe iftarsız oruç tutmayı bırakmaktan kaç nınca Resûlullah (s.a.v.) onlara bir gün, sonra bir gün daha olmak üzere iki gün ü üste ara vermeden peşpeşe iftarsız oruç tutturdu. Derken üçüncü gün hile gördüler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.), onların ara vermeden peşpeşe iftarsı oruç tutmaktan vazgeçmeyi kabul etmediklerinden dolayı onlara ibret dersi verircesine:

“Eğer hilal gecikseydi, ibret dersi olsun diye size daha fazla visal yatıracaktım”  buyurdu.”

Açıklama:

Sahabenin visal orucundan vazgeçmemeleri, Peygamber (s.a.v.)'e muhalefet için değil, bu konudaki yasağın tenzih manası anladıktan içindir.

Peygamber (s.a.v.)'in visal orucuna izin vermesi, yasağın mahiyetini doğrulatmak ve bu konuda oluşacak zarar ile sıkıntıyı göstermektir. Visal orucundan ortaya çıkacak problem; İbadetten bıkmak, zayıf ve güçsüz düşerek başka ibadetleri yapamamaktır.

1027- Enes b. Mâlik (r.a)'tan rivayet edilmiştir:

“Resulullah (s.a.v.) Ramazan ayında namaz kılıyordu. Ben de gelip yanıbaşında namaza durdum. Başka bir adam gelip o da bizimle birlikte namaza durdu. So­nunda, bir cemaat olduk. Peygamber (s.a.v.) benim arkasında olduğumu hissedince, namazda kısaltma yapmaya başladı. Namazı bitirdikten sonra evine girip (orada) öyle bir namaz kıldı ki, onu bizim yanımızda kıldığı gibi kılmadı. Sabahladığımızda ona:

“Dün geceki namazda arkanda bizim olduğumuzu anladın mı?” diye sorduk. O da:

“Evet. Zaten yaptığım kısa kılma işine beni sevk eden şey de budur” bu­yurdu.

Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) visal orucu tutmaya başladı. Bu oruç tutma işi, aynı sonuna rastlamıştı. Derken sahabilerinden bazı kimseler de visal orucu tutmaya başladılar. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):

“Bazı kimselere ne oluyor da, ara vermeden peşpeşe iftarsız oruç tutu­yorlar? Doğrusu siz, benim gibi değilsiniz. Bakın, vallahi, eğer ay uzamış olsaydı size öyle bir ara vermeden peşpeşe iftarsız oruç tuttururdum ki, bu işin derinliğine dalanlar bu yaptıklarından vazgeçerlerdi” buyurdu. [180]

1028- Hz. Âişe (r.anhâ)'dan rivayet edilmiştir:

“Peygamber (s.a.v.) sahabileri ara vermeden peşpeşe iftarsız oruç tutmayı yasakladı. Onlar:

“Takat sen de ara vermeden peşpeşe iftarsız oruç tutuyorsun” dediler. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):

“Ben, sizin gibi değilim. Çünkü Rabbim beni doyuruyor ve su içiriyor” buyurdu. [181]


[179] Buhârî, Savm 48; Ebu Dâvud, Savm 24, 2360; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/21, 23, 102, 112, 128, 143, 153

[180] Buhârî, Temenni 9; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 3/193; Abd. Humeyd, Müsned, 1266.

[181] Buhârî, Savm 48.