> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Sahabe-i Kiram > Üsâme İbn-i Zeyd
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Üsâme İbn-i Zeyd  (Okunma Sayısı 766 defa)
23 Şubat 2010, 20:36:57
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 23 Şubat 2010, 20:36:57 »



Üsâme İbn-i Zeyd (r.a.)

«Üsâme´nin babasını Rasûlüilah (s.a.v) senin babandan daha çok severdi. Üsâme´yî ise senden daha çok severdi».[1]

Şimdi, Hicretten yedi yıl önce Mekke´deyiz.

Rasûlüllah, (s.a.v.) Kureyş´in kendisine ve ashabına yaptığı eziyet­lere dayanabildiği kadar dayanmaktadır.

O, hayatını devamlı üzüntü ve felâketler dizisi haline getiren davet endişesi ve yüklerini taşımaktadır.

İşte o böyle bîr haldeyken hayatında sevinç şimşeği çaktı. Müj­deci ona, Ümmü Eymen´İn bir çocuk dünyaya getirdiğini müjdelemeye geldi.

Rasûlüllah´ın (s.a.v.) yüzünde sevinç befirip güzel yüzü memnuni­yetten parladı.

Rasûlüllah´a bütün bu sevinci getiren mutlu çocuk kimdi acaba? Evet o, Zeyd´in oğlu Üsâme´ydi.

Ashabdan hiçbiri Rasûlüllah´ın (s.a.v.) yeni doğan çocuğa duydu­ğu sevinci yadırgamadı. Çünkü onlar, Üsâme´nin anne ve babasının Rasûlüllah´ın (s.a.v.) yanındaki yerlerini ve mertebelerini biliyorlardı.

Çocuğun annesi, Ümmü Eymen lâkaplı Hâbeşli Bereke idi.

Ümmü Eymen, Peygamberimizin annesi Amine bint Vehb´in ca­riyesi idi. Amine´nin sağlığında ve vefatından sonra Rasûlüllah´a (s.a.v.) bakmış ve büyütmüştü. Rasûlüllah (s.a.v) kendisinin başka bîr annesi daha olduğundan habersiz olarak dünyaya gözlerini açmıştı.

Onu çok derîn ve içten bir sevgiyle sevmişti. Çok defa şöyle derdi; o benim annemden sonra annemdir, benim ailemden hatıra­dır».

İşte bu kadın, şanslı çocuğun annesiydi. Babası ise; Rasûlüllah´ın (s.a.v.) sevgilisi Zeyd İbn-i Harise´ydi ki, o İslâm´dan önce evlât edin­diği oğluydu. Onun dostu, sırdaşı, ailesinin bir ferdi ve İslâm´dan sonra da en çok sevdiği kimseydi.

Müslümanlar başka hiçbir çocuğun doğumuna sevinmedikleri ka­dar Üsâme İbn-i Zeyd´in doğumuna sevinmişlerdi. Bunun sebebi; Peygamber´i sevindiren herşeyin onları da sevindirmesi, onun kalbine memnuniyet veren her şeyin onları da memnun etmesiydi.

Şanslı çocuğa; «Sevgili ve Sevgilinin oğlu» lâkabını vermişlerdi. Müslümanlar küçük Üsâme´ye bu lâkabı vermekte mübalâğa etmemiş­lerdi. Çünkü Rasûlüllah (s.a.v.) onu bütün dünyanın gıpta edeceği bir şekilde seviyordu. Üsârne´nin yaşı, Rasûiüllah´m (s.a.v.) torunu, Fâtı-ma´nın oğlu Hasan´ın yaşına yakındı.

Hasan; beyaz, parlak yüzlü ve son derece güzeldi. Dedesi Rasû-lüllah´a (s.a.v.) çok benzerdi.

Üsâmeise; siyah derili ve yassı burunluydu. Habeşli annesine çok benzerdi.

Fakat Rasûlüllah (s.a.v) sevgi yönünden ikisini ayırdetmezdi. Üsâ-me´yi alır bir dizine, Hasan´ı alır diğer dizine koyar, sonra ikisini göğ­süne basar, şöyle derdi :

« Yâ Rabbi! Ben bunları seviyorum, sen de sev». Şu da Rasûlüiiah´in (s.a.v.) Üsâme´yi sevdiğine delildir :

Bir defasında, Üsâme´nin ayağı kapının eşiğine takılıp düştü. Alnı yarılmış ve yarasından kan akmıştı. Hz. Peygamber, Aîşe´den onun ya­rasının kanını temizlemesini istedi ama Aişe temizlemek istemedi.

Rasûlüllah (s.a.v.) kalkıp çocuğun yanına gitti. Alnındaki yarığı em­meye başladı, tatlı ve şefkatli kelimelerle gönlünü alarak kanı tükürdü.

Rasûiüliah (s.a.v) Üsâme´yi küçükken sevdiği gibi gençken de sevmiştir.

Kureyş eşrafından Hâkim İbn-i Hazam Rasûlüllah´a (s.a.v.) Yemen Hükümdarlarından Zuyezen´e ait, Yemen´den elli altın dinara satın aldığı kıymetli bir elbiseyi hediye etmek istemişti. O sırada Hâkim müs-lüman olmadığı için, Rasûiüliah {s.a.v.) onun hediyesini kabul etme­miş, elbiseyi ondan parasıyla satın almıştı.

Peygamber o elbiseyi sadece bir Cuma günü giymiş sonra Üsâme İbn-i Zeyd´e vermişti. Üsâme o elbiseyle, muhacir ve ensara mensup akranları arasında dolaşmaya başlamıştı.

Ergenlik çağına gelince, Üsâme de Rasûlüllah´ın (s.a.v.) sevgisini hakeden güzel davranışlar ve yüce hasletler görüldü.

Onun keskin bir zekâsı, olağan üstü bir cesareti, işleri yoluna koyacak tam bir bilgisi vardı. Bayağı şeylerden tiksinen, temiz, na­muslu, insanlar tarafından sevilen, dost edilen ve dostluk kurulabilen, Allah´ın sevdiği dindar ve takvaiı birisiydi.

Uhud harbinde, Üsâme ve bazı sahabe çocukları Allah yolunda cihâd etmek isteyerek Rasûlüllah´a (s.a.v.) geldiler. Rasûlüllah (s.a.v.) onların bir kısmını kabul etti. Yaşlan küçük olduğu için bir kısmını da geri çevirdi. Üsâme de geri çevrilenler arasında idi. Rasûlüllah´ın (s.a.v.) sancağı altında savaşamamanın üzüntüsüyle küçük gözlerinden yaş akıta akita geri dönmüştü.

Hendek savaşında Üsâme, yine bir grup sahabe çocuğuyla birlikte gelip Rasûlüllah´în (s.a.v.) kendisine izin vermesi için boyunu yüksek göstermeye çalışıyordu. Peygamber acıdığı için ona izin verdi.

İşte Üsâme, daha onbeş yaşındayken Allah yolunda cihâd için kı­lıç kuşanrruş oldu.

Huneyn´de müslümanlar mağlûp olduğunda Üsâme, Rasûlütlah´ın (s.a.v.) amcası Abbas, amcasının oğlu Ebû Sufyan ve altı sahâbî ile bir­likte olduğu yerde kalmıştı. Rasûlüllah (s.a.v.) bu kahraman ve imanlı küçük toplulukla ashabının yenilgisini zafere çevirmeye, müşrikler öl­dürür diye korkup kaçan müslümanîarı durdurmaya muvaffak olmuştu.

Mû´te´de yaşı onsekizin altında olmakla beraber Üsâme, babası Zeyd İbn-i Harîse´nin sancağı altında savaştı. Babasının yere yıkılışını gözleriyle gördü. Metanetinden hiç birşey kaybetmedi. Arkasından Ca­fer İbn-i Ebî Talib´in sancağı altında dövüşmeye devam etti. O da yere yıkılınca, Abdullah İbn Ravaha´nin sancağı altında dövüşmeye devam etti. O da iki arkadaşına kavuşunca, Halid İbnu´i-Velîd´in sancağı al­tında dövüştü. Nihayet o, küçük orduyu Bizanslılar´ın pençelerinden kurtardı.

Üsâme, babası için Allah´tan ecir dileyerek, pâk cesedini Suriye hududunda bırakıp, onun üzerinde şehîd düştüğü atına binerek Medi­ne´ye döndü.

Hicretin 11. yılında, Rasûiüllah (s.a.v.) Bizanslılarla harbetmek için bir ordu hazırlanmasını emretti. O orduya Ebû Bekr, Ömer, Sa´d İbn-i Ebî Vakkas, Ebû Ubeyde İbnu´l-Cerrah ve diğer büyük sahabîleri verdi. Üsâme´yi de henüz yaşı yirmiyi geçmediği halde, bu orduya ko­mutan tayin etti. Ona, atlarla Beika sınırlarına ve Bizans ülkesinden Gazze´nin yakınındaki Darum kalesine ayak basmalarını emretti.

Ordu hazırlandığı sırada Rasûiüllah (s.a.v.) hastalandı. Hastalığı artınca, Rasûlüllah´ın (s.a.v.) durumunun açığa kavuşmasını bekleyerek ordu hareket etmekten vazgeçti.

Üsâme şöyle anlatır :

« Peygamber´în hastalığı artınca, yanına gitmiştim. Benimle bir­likte başkaları da vardı. Yanma girdiğimde, hastalığın şiddetinden sus­muş olduğunu ve konuşmadığını gördüm. Rasûiüllah (s.a.v.) elini se­maya kaldırdı, sonra benim üzerime koydu. Anladım ki, benim için duâ ediyordu».

Çok geçmedi, Rasûfüliah (s.a.v.) hayattan ayrıldı. Ebû Bekr´e biat edildi. Ebû Bekir, Üsâme´nîn hareket etmesini emretti. Ancak Ensar´-dan.bir grup Üsâme´nin hemen hareket etmemesi görüşünü ileri sür­dü. Ömer İbnu´I-Hattab´ın bu konuda Ebû Bekir´le konuşmasını isteye­rek şöyle dediler :

« Hemen bizim tarafımızdan ona ulaştır: Bu işe, yaşı Üsâme´den daha büyük birisini tayin etsin». Ebû Bekir, Ömer´den Ensar´ın görü­şünü duyar duymaz oturuyordu yerinden fırladı ve Ömer´in saka­lından tutup hiddetle

« Ey Hattab oğlu!.. Onu Rasûlüllah (s.a.v.) tayin etti ve sen ben­den almamı mı istiyorsun. Vallahi böyle birşey olamaz» dedi.

Ömer halkın yanına dönünce ona ne yaptığını sordular. O da şöyle cevap verdi :

«Çekilin başımdan, sizin yüzünüzden Rasûlüllah´ın (s.a.v.} halife­sinden azar işittim».

"Ordu, genç komutanın idaresi altında hareket ettiğinde hayvan üzerindeki Üsâme´yi Rasûlüliah´ın (s.a.v.) halifesi yaya olarak uğurla­dı. Üsâme ona şöyle dedi :

« Ey Rasûlüllah´ın (s.a.v.) halifesi! Vallahi ya sen hayvana bine­ceksin, ya da ben ineceğim». Ebû Bekir şöyle cevap verdi :

« Vallahi, ne sen ineceksin, ne de ben hayvana bineceğim. Al­lah yolunda bir müddet ayaklarım toziansa ne çıkar?» Daha sonra şun­ları söyledi :

« Dinini, üzerine aldığın emânetini ve işinin sonuçlarını Allah´a havale ediyorum. Sana Rasûlüllah´ın (s.a.v.) emrettiğini yerine getir­meni tavsiye ediyorum». Kulağına eğilip :

« Eğer bana Ömer´in yardım etmesini uygun görürsen, ona be­nim yanımda kalması için izin ver» dedi. Bunun üzerine Üsâme, Ömer´in kalmasına müsâade etti.

Üsâme İbn-i Zeyd orduyla yola çıktı. Rasûlüllah´ın (s.a.v.) kendi­sine emrettiği herşeyi yerine getirdi. Müslümanların atlarını Belka sı­nırlarına ve Filistin´deki Darum kalesine sürdü. Böylece müslümanların kalplerinden Bizanslı korkusunu attı.

Suriye´yi, Mısır´ı ve Atlas okyanusuna kadar bütün Kuzey Afrika´yı fetih için yol açmış oldu.

Üsâme babasının üzerinde şehîd edildiği atına binerek, miktarını tahmin edenlerinkinden fazla ganîmet elde ederek döndü. Hattâ şöyle denilmiştir :

«Üsâme İbn Zeyd´in ordusundan daha sağlam ve dafa çok ga­nimet getiren ordu görülmemiştir».

Üsâme hayatı boyunca Rasûlülfah´a (s.a.v.) karşı vefa ve onun şahsına duyulan saygıdan dolayı müslümanların saygı ve sevgisini gör­müştür.

Hz. Ömer ona, oğlu Abdullah´a bağladığı aylıktan daha fazlasını bağlamıştı. Abdullah babasına şöyle dedi :

«Babacığım! Sen Üsâme´ye dörtbin, bana da üçbin bağladın. Onun babası senden daha üstün değildi ve o da benden üstün değil­dir». Ömer :

« Heyhat... Rasûlüllah [s.a.v.) onun babasını seninkinden daha çok severdi. Onu da senden daha çok severdi...»

Bunun üzerine Abdullah İbn-i Ömer kendisine bağlanan aylığa ra­zı oldu.

Ömer İbnu´l-Hattab Üsâme İbn-i Zeyd´le karşılaştığında şöyle derdi: «? Merhaba komutanım...» Buna hayret eden birisini görürse şöyle derdi :

«Rasûlüllah (s.a.v.) onu bana komutan tayin etmişti».

Allah bu büyük zatlara rahmet etsin. Tarih;...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Üsâme İbn-i Zeyd
« Posted on: 25 Nisan 2024, 22:46:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Üsâme İbn-i Zeyd rüya tabiri,Üsâme İbn-i Zeyd mekke canlı, Üsâme İbn-i Zeyd kabe canlı yayın, Üsâme İbn-i Zeyd Üç boyutlu kuran oku Üsâme İbn-i Zeyd kuran ı kerim, Üsâme İbn-i Zeyd peygamber kıssaları,Üsâme İbn-i Zeyd ilitam ders soruları, Üsâme İbn-i Zeyd önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes