> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Sahabe-i Kiram > Ubâde İbnu´s-Sâmit
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ubâde İbnu´s-Sâmit  (Okunma Sayısı 917 defa)
26 Şubat 2010, 17:47:54
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 26 Şubat 2010, 17:47:54 »



Ubâde İbnu´s-Sâmit (r.a.)

Allah´ın Taraftarları Arasında Bir Nakib


İşte bu zât, Ensar´dan birisidir. Rasûlüllah (s.a.v.) o Ensar hak­kında şöyle buyurmuştu:

« Eğer Ensar bir vadiye veya bir mahalleye yönelseydi, ben de Ensar´ın vadisine ve mahallesine yönelirdim. Eğer hicret olmasay­dı mutlaka Ensar´dan birisi olurdum...»

Ubâde ibnu´s-Sâmit Ensar´dan olduktan sonra, Hz. Peygamber´in onların aile ve sülâlelerine nakîbler (başkanlar) tayin ettiği liderle­rinden biriydi.

Müslüman olmak üzere Rasûlüllah´a (s.a.v.) biat etmek için ki bu biat, birinci akabe biati diye meşhurdur ilk Ensar heyeti Mek­ke´ye geldiğinde Ubade (r.a.) İslâm´a koşup biat etmek üzere sağ el­lerini Rasûlüllah´a (s.a.v.) uzatan ve yardım etmek, müslüman olmak üzere onun sağ elini sıkan on İki mü´minden birisiydi...

Ertesi yılki hac mevsiminde, ikinci Akabe biati yapılıp 70 erkek ve kadından oluşan ikinci Ensar heyeti biat ettiğinde Ubâde yine he­yetin liderlerinden ve Ensar´ın da nakîblerindendi...

Daha sonra olaylar devam eder... Fedakârlık ve cömertlik davra­nışları birbirini takip eder. Ubâde hiçbir olaydan geri kalmaz ve hiç­bir fedakârlıkta cimrilik yapmaz...

Allah ve Rasûlü kendisini seçtikten sonra o, bu tercihin getir­diği bütün sorumlulukları en üstün şekilde yerine getirir...

Onun bütün dostluğu Allah içindir... Bütün itaati Allah içindir. Akrabalarıyla, müttefikleriyle ve düşmanlarıyla olan bütün alâkala­rını ancak imanı şekillendirir ve bu imanın gerektirdiği ahlâkı şekillendirir...

Ubâde´nin ailesi, Medine´deki Benî Kaynuka yahudiferiyle yapıl­mış eski bir anlaşmaya bağlı îdi...

Peygamber ve ashabı Medine´ye hicret ettiğinde oradaki ya-hudiler barış yapmış görünürler. Ancak Bedir savaşıyla, Uhud sava­şı arasındaki günlerde Medine yahudiieri tehditler savurmaya başla­dılar...

Yahudi kabilelerinden biri Benî Kaynuka müslümanlara karşı fitne ve kavga sebepleri uydurdular...

Ubâde, onların yaptıklarını görür görmez aralarındaki söz ve an­laşmayı;

« Ben ancak Allah,ı, onun elçisini ve mü´minleri severim», di­yerek bozdu.

Onun bu davranışını ve sevgisini selâmlamak üzere Kur´ân´in şu âyetleri indi:

«Kim, Allah´ı, Peygamberini ve inananları dost edinirse bilsin ki, şüphesiz Allah´tan yana olanlar üstün gelirler». (Mâide/56)

Ayet-i kerime Allah´tan yana olanların üstün olduğunu ilân et­miştir...

Allah´tan yana olanlar, hidâyet ve Hakk sancağını alarak Rasûlüllah´ın (s.a.v.) yanında toplanan ve tarih boyunca, kendi devirlerinde Hâyy ve Kayyûm olan Allah´ın adını teblîğ etmek üzere Peygamber­lerinin etrafında toplanan daha önceki mü´minlerin saflarıyla mübarek bir bağlantı meydana getiren kimselerdi...

Allah´tan yana olanlar bu defa Muhammed´in ashâbıyla yetinmeyecek aksine, Allah´a ve Peygamber´ine inanan her mü´mini saflarına katarak, Allah; yeryüzüne ve üzerindekilere varis oluncaya kadar gelecek nesil ve zamanlara uzanacaktı...

Böylece, onun davranışını selâmlamak, sevgi ve imanını yücelt­mek üzere hakkında bu âyetin nâzii olduğu adam sadece Medine´de­ki Ensar nakîblerinden biri olmayacak, aksine yeryüzünün bütün böl­gelerine yayılacak din nakîblerinden biri olacaktı...

Evet, Hazrec´ten biri sülâlenin nakîbi olan Ubade ıbn es-Samıt. islâm´ın öncülerinden biri; .di bir nesil değil, iki nesil değil, uç ne değil, Allah´ın dileyeceği kadar nesiller, zamanlar ve sureler in­de, yeryüzünün çoğu bölgelerinde bir bayrak gibi dalgalanacak mus-lüman önderlerden biri olmuştu!...

Bir gün o, Rasûlüllah´ı (s.a.v.) emîr ve valilerin sorumluluğun­dan bahsederken dinledi...

Yine onu, müslümanlar hakkında kusur eden ve görevlerine para karıştıranı (yani rüşvet alanı) bekleyen akıbetten sözederken din­lemişti. Bundan öyle bir sarsıldı ki, asla emir (başkan) olmamaya yemin etti...

Ve yeminini tuttu... Mü´minlerin emiri Ömer´in (r.a.) halifeliği sırasında Faruk, in­sanlara öğretmenlik yapmak ve onlara dinlerini öğretmek dışında, onun herhangi bir makama geçmesini kabul ettiremedi...

Evet... Ubâde´nin, kibir, otorite ve zenginlikle çepeçevre sarıl­mış, hatta dini ve akıbeti hakkında korktuğu tehlikelerle sarılmış 61-ğer işlerden kendini uzaklaştırmak için tercih ettiği yegâne iş bu.

Böylece üç kişinin üçüncüsü Şam´a gitmişti. Bu üç kişi; o, Muâz ibn-i Cebel ve Ebû´d-Derdâ idi. Allah hepsinden razı olsun. Bun­lar, gittikleri memleketleri, ilim, fıkıh ve nurla doldurmuşlardı...

Ubâde, bir süre, kadılık görevini üzerine aldığı Filistin´e gitti. O sırada Filistin´e halife adına Hz. Muâviye hükmediyordu...

Ubâde ibnu´s-Sâmit, Şam´dayken gözünü hududun gerisine İslâm´ in ve halifeliğin merkezi Medîne-i Münevvere´ye çevirip oraya bakı­yordu. Orada, o tipte başkası yaratılmamış birisi olan Ömer ibnu´l-Hattâb´ı görüyordu!...

Sonra gözünü, kaldığı yer olan Filistin´e çeviriyor, orada da Hz. Muâviye ibn-İ Ebî Süfyan´ı görüyordu...

Ubâde, hayatının en güzel, en büyük ve en verimli günlerini Rasûlüllah´la (s.a.v.) birlikte yaşayan ilk topluluktandı... O topluluk ki

mücâdele aşkıyla yanıp tutuşan, fedakârlık yapmakla meşhur olan, İslâm´ı korkarak değil, isteyerek kabul eden, canını ve malını Allah´a satan topluluktu...

Ubâde Muhammed´in bizzat elleriyle yetiştirdiği, kendi ruhun­dan, nurundan ve yüceliğinden onlara da verdiği topluluktandı...

Yaşayan kimseler arasında idarecinin en büyük misâli mevcut olunca, Ubâde´nin içi rahatlayıp kalbine güven doluyordu. İşte Medî-ne´de oturan bu yüce zât, Ömer ibnul´-Hattâb´dı...

Ubâde, Hz. Muâviye´nin yaptığı işleri bu ölçüyle ölçmeye başla­yınca, ikisi arasındaki mesafe geniş olacaktı. Çarpışma kaçınılmaz olacaktı ve de oldu...

Ubâde (r.a.) şöyle der:

«Allah´ın Rasûlü´ne, Allah için, kınayanın kınamasından kork­mamaya biat ettik...»

Ubâde, biatında duranların en iyisi olmuştur... Böylece o, bütün otoritesiyle birlikte Hz. Muâviye´den asla korkmayacaktır, onun bü­tün hatalarını gözetleyecektir...

Filistin halkı o sırada garip bir şeye şahit oldu... Ubâde´nin Muâviye´ye yaptığı cesur çıkışmanın haberleri İslâm ülkelerinden bir­çoğuna ulaştı... Bu karşı gelme örnek ve yol gösterici oldu...

Hz. Muâviye hilmiyle (yumuşaklığıyla) meşhur olmasına rağmen Ubâde´nin tutum ve davranışlarına canı sıkıldı ve bunlarda, otorite­sinin itibarı için doğrudan doğruya bir tehlike sezdi.

Ubâde, kendi yönünden, Muâviye´yle arasındaki mesafenin git­tikçe açıldığını gördü ve Muâviye´ye:

Vallahi, seninle aynı yerde asla oturamam» deyip Medîne´ye gitmek üzere Filistin´den ayrıldı...

Mü´minlerin emîri Hz. Ömer, (r.a.) çok akıllı ve uzak görüşlüy­dü... O, zekâsına güvenip onu hesapsızca kullanan Muâviye benzeri valileri, müttakî, zâhid, öğüt verici ve ihîâslı bazı sahâbîierle kuşat­madan valilikte bırakmama konusunda çok titizdi. Böyle yapıyordu. Çünkü bu sahâbiler, tayin edilen valilerin hırs ve arzularını dizginli­yorlar, o valilere ve halka Hz. Peygamber (s.a.v.)´in günlerini devamlı hatırlatıyorlardı...

Bu yüzden, Emîru´l-Mü´minîn, Medîne´ye dönen Ubâde ibnu´s-Sâmit´i görür görmez:

« Ubâde! Gelmene sebep nedir?» diye sordu. Ubâde Muâvi­ye ile aralarında geçenleri anlatınca Hz. Ömer ona:

«Yerine dön, içinde senin gibisi olmayan bir yeri Allah kah­retsin!» dedi.

Daha sonra Hz. Ömer Muâviye´ye bir mektup yazdı. O mektı ŞU´ cümle yer alıyordu:

« Sen, Ubâde´ye emirlik yapmayacaksın!»

Evet... Ubâde kendinin emiriydi...

Ömerü´l-Fâruk, birisini böyle yüceltirse o elbette yüce olur.

Ubâde, imanında, vicdanının ve hayatının düzgünlüğünde büyük îdi...

Hicretin 34. yılında, Ensar´ın ve İslâm´ın nakîblerinden olan bu dürüst nakîb hayatta iyi bir hatıra bırakarak Filistin topraklarındaki Rfemls´de vefat etmiştir... [1]

[1] Hald Muhammed Halid, Sahabe Hayatından Tablolar, Uysal Kitabevi: 1/469-473.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ubâde İbnu´s-Sâmit
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:48:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ubâde İbnu´s-Sâmit rüya tabiri,Ubâde İbnu´s-Sâmit mekke canlı, Ubâde İbnu´s-Sâmit kabe canlı yayın, Ubâde İbnu´s-Sâmit Üç boyutlu kuran oku Ubâde İbnu´s-Sâmit kuran ı kerim, Ubâde İbnu´s-Sâmit peygamber kıssaları,Ubâde İbnu´s-Sâmit ilitam ders soruları, Ubâde İbnu´s-Sâmitönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes