> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Sahabe-i Kiram > Kerbela Faciası-1
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kerbela Faciası-1  (Okunma Sayısı 1865 defa)
20 Şubat 2010, 18:45:31
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 20 Şubat 2010, 18:45:31 »



Kerbela Faciası

1.Bölüm

KERBELÂ FACİASI


Hucr b. Adiyy´in Öldürülmesi Üzerine Yapılan Yazışmalar :
Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Hz. Hasan ve Hz, Hüseyin´e İkramı :
Hz, Hüseyin´in, İstanbul´u Fethe Giden Orduya Katılması :
Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Yezid´e Vasiyeti ve Şamlıların Yezld´e Bey´atı :
Yezid´in Ençok Çekindiği Kişiler :
Yezid´in Yaşı ve Doğum Tarihi :
Yezid´in Medine Valisine Emri :
Velid´in Mervan´la Görüşmesi :
Velid´in, Hz. Hüseyin´le Abdullah B. Zübeyr´i Huzuruna Çağırtması :
Abdullah b. Zübeyr´in Mekke´ye Gitmesi :
Hz. Hüseyin´in Velid´Ie Görüşmesi
Velid´în- Mervan´ı Kınaması ve Hz. Hüseyin´in Kanına Girmekten Ürpetmesi:
Muhammed b. Hanefiye´nin Hz. Hüseyin´e Öğüt ve Tavsiyeleri :
Hz. Hüseyin´in Mekke´ye Gidişi :
Abdullah b. Muti´in Hz. Hüseyin´e Tavsiyeleri :
Küfelilerin Hz. Hüseyin´i Küfe´ye Davet Etmeleri :
Hz. Hüseyin´in Küfelilere Cevabı ;
Basralıların Toplantıları Ve Ibn-i Ziyad´ın Tedbir Alması :
Hz. Hüseyin´in Müslim B. Akîl?i Küfe´ye Göndermesi
Müslim´in Küfe´deki Faaliyetleri :
Numan b, Beşir´in Küfelilere Hitabı :
Abdullah b. Müslim´in Numan b. Beşir´le Münakaşası :
Yezid´in Küfedeki Casusları :
Küfe´defci Durumun Yezîd´e Yazılması :
Yezîd´in Sercun´la Görüşmesi :
Yezîd´in Şamlılarla Görüşmesi :
Nuraan b, Beişr´in Azli :
İbn-i Ziyad´ın Küfe´de Vazifelendirilmesi :
Hz. Hüseyin´in Basralı Ehl-i Beyt Tarafdarlarına Gönderdiği Mektup :
Münzir b. Carud´un, Gelen Mektubu Ibni Ziyad´a Haber Vermesi:
İbni Ziyad´ın Basralılara Ültimatomu :
Îbn-i Ziyad´ın Basra Eşrafını Elde Etmesi :
Îbn-i Ziyad´ın Küfe´ye Gelişi :
İbn-î Ziyad´ın Küfelilere Hitabı :
Müslim b. Akîl´in Kaldığı Evi Değiştirerek Bey´at Alma İşine devam etmesi :
Şerîk b.Âver, Müslim b. Akil Île Bir Arada :
Şerik´in, Müslim b. Akîl´e Bir Teklifi :
İbn-i Ziyad´ın Kanım Dökmekten Müslim´i Alıkoyan Sebepler :
Müslim b. Akîl´in Küfe´d eki Başarısı :
Ma´kıl´in, Müslim b. Akll´i Bulmak İçin Vazifelendirilmesi :
Hâni´nin Başına Gelenler :
İbn-i Ziyad´ın Mescidde Konuşması :
Müslim b. Akîi´in Ayaklanması :
Ibiu Ziyad´ın Aldığı Tedbirlerle Halkı, Müslim´in Başından Dağıtması :
Müslim b. Akü´in Başına Gelenler.-
Müslim b. Akil'in Vasiyyeti

İKİNCİ BÖLÜM

KERBELÂ FACİASI

Hucr b. Adiyy´in Öldürülmesi Üzerine Yapılan Yazışmalar :

Hucr b. Adiyy, Hz. Ali´nin Iraklı Eshabımn büyüklerindendi.

Hz. AH, Eş´as b. Kays´ı azl edip Kindelerin başına Hucr´u getirmek istemişti.

Hucr ile Eş´as b. Amr, Âkilül Mürar oğullarından idiler. Hucr; Eş´as, sağ oldukça, bu işi üzerine almaktan kaçınmıştı.

Ziyad b. Ebih, onu bazı adamlarile birlikte Şam´a göndermiş, Muaviye b. E´bî Süfyan da, onların boyunlarını vurdurmuştu.

Küfeliler, buna son derecede üzüldüler.

Küfe Eşrafından bazıları Medine´ye gidip hâdiseyi Hz. Hüseyin´e haber verdiler.

Hz. Hüseyin «İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn» dedi ve çok üzüldü.

Küfeliler, Medine´de kaldıkları müddetçe, Hz Hüseyin´in yanma gelip gittiler.

O sırada, Medine valisi Mervan b. Hakem idi.

Mervan, Küfelilerin, Hz. Hüseyinin yanına gelip gittiklerini Öğrenince, bunu, Muaviye b. Ebî Süfyan´a bildirdi ve «Bana, bu husustaki görüşünü yaz!> dedi.

Muaviye, Mervan´a yazdığı yazıda «Hüseyinle hiç bir suretle karşılaşma. O, bize bey´at etmiştir. Aradaki bey´atımra, vermiş olduğu sözü, bozmuş değildir.» dedi.

Hz. Hüseyin´e yazdığı yazıda şöyle dedi:

«İmdi, senin işlerinden bana bir şeyler erişti isp de, sen, bunu yapacak bir kimse değilsin.

Çünki, elini bey´ata uzatan kişiye, vefalı olmak, yaraşır.

ALLAH, sana rahmet etsin. Bil ki sen, ne zaman beni tanımazsan, ben de; sen: tanımam!

Ne zaman, sen, bana tuzak kurarsan, ben de, sana tuzak kurarım.

Karışıklık çıkarmak isteyen akılsız ve beyinsizler, seni yeltelemesinler vesselam!» [1]

Hz. Hüseyin ona şu cevabı yazdı :

«Yazın bana geldi. Sana, benden erişen haberden, ben, beriyim. Ahdimde, sonuna kadar durucuyum.

Yalnız iyi ve güzel olan işler, sahibini, ALLAH´a ulaştırır.

Benim, seninle ne çarpışmak, ne de, aleyhine kalkışmak istediğim vardır.

Ben; seninle uğraşmayı bırakmaktan başka ALLAH katında benim İçin bir mazeret bulunduğunu sapmayor, şu ümmetin işlerinden senin idarenden daha büyük bir ibtilâ ve imtihan bulunabileceğini de, bilmiyorum!» dedi.

Muaviye b. Ebî Süfyan «Ebû Abdullah´a kötülükten başka bir şey yapmış olmadık!» dedi [2]

Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Hz. Hasan ve Hz, Hüseyin´e İkramı :

Müslümanlar araşma fitne düşmesini istemiyerek Hilâfeti Muaviye b. Ebl Süfyan´a bırakmasından sonra, Muaviye b. Ebî Süfyan, onlara son derece ikram eder, «Hoş geldiniz, safa geldiniz!» diyerek hal ve hatırlarım sorar, ken-kendilerine bol ihsanlarda bulunurdu.

Hattâ bir gün, Onlara iki bin vermiş ve «alıttız bunu! Ben, Hind´in oğluyum! vallahi, size, ne benden Önce, ne de benden sonra hiç kimse bu kadar çok ihsanda bulunmamıştır.» deyince, Hz. Hüseyin, ona «vallahi, sen de, ne senden önce, ne de sonra, bizden daha üstün ve lâyık kimseye ihsanda bulunamayacaksın!» demişti.[3]

Hz. Hüseyin´in, İstanbul´u Fethe Giden Orduya Katılması :

Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Hicri elli birinci yılda îstanbül´u feth için gönderdiği orduya, oğlu Yezid üe birlikte Hz. Hüseyin de katılmıştı [4]

Muaviye b. Ebî Süfyan´ın, Yezid´e Vasiyeti ve Şamlıların Yezld´e Bey´atı :

Muaviye b. Ebî Süfyan, ölüm döşeğine düşünce, oğlu Yezid´i yanına çağırdı. Ona Hz. Hüseyin hakkında bazı nasihat ve vasiyetlerde bulundu: «Irak-îılar, Hüseyin b. Ali´yi ayaklandırmadan bırakmazlar.

Eğer, o senin üzerine yürür de,, sen ona galebe çalarsan, onu affet.

Çünki o, akrabalık yönünden başkasına benzemiyen, hakkı, en çok gözetilecek olan bir zattır» [5]

«Hüseyin´i kolla. Çünki, o, insanların, insanlara en sevgilisidir. Ona kargı akrabalık hakkını gözet. Kendisine yumuşak davran.

Ondan herhangi bir muhalefet görürsen, onun babasını öldüren, kardeşini geri durduran ALLAH, sana kâfi gelecektir!» dedi ve Hicretin altmışıncı yılında Recep ayının ortalarında Şam´da vefat etti [6]

Bunun üzerine, Şamlılar, Camide toplanarak Muaviye b. Ebî Süfyan´ın oğlu Yezid´e bey´at ettiler.

O sırada, Velid b. Utbe b. Ebî Süfyan, Medine´de; Yahya b. Hakzm b. Safvan b. Umeyye, Mekke´de; Nûman b.

Beşîr-i Ensârî, Küfe´de; Ubeydullâh b. Ziyad Basra´da vali bulunuyordu.[7]

Yezid´in Ençok Çekindiği Kişiler :

Yezid´in, Hz. Hüseyin, Abdullah b. Zübeyr, Abdullah b. Ömer ve Abdur-rahman b. Ebî Bekr´in kendisine bey´at edip etmemelerinden başka bir çekince ve endişesi yoktu. [8]

Yezid´in Yaşı ve Doğum Tarihi :

Hicretin altmışıncı yılında Receb ayında babasının ölümünden sonra yerine geçtiği zaman Yezid b. Muaviye, otuz dört yaşında idi.

Hicretin yirmi altıncı yılında doğmuştu. [9]

Yezid´in Medine Valisine Emri :

Yezid b. Muaviye, Hicretin 60. yılı Recep ayında Dimeşk´a dönerek Medine valisi Velid b. Utbe b. Ebî Süfyan´a şöyle yazdı:

«Yazım sana gelince, Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr´i buldur

Onların, bana bey´atlarım al.

Eğer, bey´at etmekten kaçınırlarsa, boyunlarını vur! Başlarını bana gönder!

Halkın da, bey´atını al.

Bey´attan kaçınanlar hakkında ise, Hüseyin b. Ali ve Abdullah b. Zü-beyr hakkında olduğu üzre, hükmü yerine getir! Vesselam.» [10]

Başka rivayete göre Yezidy yazısında şöyle demişti:

«imdi, Hüseyin´in, Abdullah b. Ömer´in ve Abdullah b. Zübeyr´in bey´atlarım zorla al.

Onlar, bey´at edinceye kadar, ne gevşeklik ve yumuşaklık gösterilecektir, ne de, uyuşmaklık! Vesselam!» [11]

Yezid´in, Velid b. Utbe´ye yazdığı bu yazısı, Fare kulağı gibi küçücük idi. [12]

Velid´in Mervan´la Görüşmesi :

Yezid´in emirnamesi gelince, Velid, bir fitne ve karışıklık çıkmasından korktu. Araları açık bulunan Mervan´a adam .gönderdi. Mervan, geldiği zaman, yazıyı ona okudu ve ne yapmak gerektiğini danıştı.

Mervan «Abdullah b. Ömer´le Abdurrahman b. Ebî Bekr, bu hususta bir ğey istemezler.

Hüseyin b. Ali ile Abdullah b. Zübeyr´e gelence, hemen adam gönderip onları çağırt ve Yezid´e bey´atlarım al.

Bey´at etmezlerse, Muaviye´nin ölüm haberi yayılmadan önce, onların boyunlarını vur!

Yoksa, onlardan her biri bir tarafa çekilir, muhalefete başlarlar!» dedi.[13]

Velid´in, Hz. Hüseyin´le Abdullah B. Zübeyr´i Huzuruna Çağırtması :

Velid b. Utbe, o zaman buluğ çağına ermek iizre bulunan Abdullah b. Amr b. Osman´a «Oğulcağızım! Haydi, Hüseyin b, Ali ile Abdullah b. Zübeyr´e git te, onları bana çağır!» dedi.

Çocuk, Mescid´e kadar gitti. Onlar, Mescid´de oturmakta idiler. Onlara «Valinin dâvetine icabet ediniz!» dedi. Çocuğa «Sen, git İzin sıra geliriz!» dediler. Çocuk, dönüp gitti.

Abdullah b. Zübeyr, Hz. Hüseyin´e «Sence, bu saatte adam gönderilip çağırılmamızın sebebi ne ola bilir?» diye sordu.

.Hz. Hüseyin «Sanırım ki: Muaviye, ölmüştür. Bey´at ifcin çağırılıyoruz!» dedi.

Abdullah b. Zübeyr «Ben, bundan d...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 21 Şubat 2010, 14:07:57 Gönderen: Derya »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kerbela Faciası-1
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:15:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kerbela Faciası-1 rüya tabiri,Kerbela Faciası-1 mekke canlı, Kerbela Faciası-1 kabe canlı yayın, Kerbela Faciası-1 Üç boyutlu kuran oku Kerbela Faciası-1 kuran ı kerim, Kerbela Faciası-1 peygamber kıssaları,Kerbela Faciası-1 ilitam ders soruları, Kerbela Faciası-1önlisans arapça,
Logged
20 Şubat 2010, 18:55:55
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #1 : 20 Şubat 2010, 18:55:55 »

Îbn-i Ziyad´ın Basra Eşrafını Elde Etmesi :

Ibn-i Ziyad, Yezid´in yazısını aldığı zaman, Hz. Ali´ye Tarafdarlıkla tanınmış Basra Eşrafı arasından seçtiği beş yüz kişiyi elde etti ki Abdullah b. Haris b. Nevfel ile Şerîk b. Aver onlar arasında idi.

îbn-i Ziyad´ın, Basralılar arasından ilk düşürdüğü, elde ettiği kişinin Şerik b. Aver onlar arasında idi.

îbn-i Ziyad´ın, Basralılar arasından ilk düşürdüğü, elde ettiği kişinin Şerîk b. Aver olduğu, Şerîk´in zor kullanarak elde edildiği ve kendisile birlikte bir çok kimselerin de, elde edildiği söylenir.

îbn-i Ziyad, Serik´ten sonra Abdullah b. Harisi de, yanında bir çok kimselerle birlikte elde etmiştir.

Bununla beraber, bu zatlar,. îbn-i Ziyad´ın Küfe´ye gitmekte gecikeceğini, Hz. Hüseyin´in ondan Önce gelip Küfe´yi ele geçireceğini ummakta idiler.[75]

Îbn-i Ziyad´ın Küfe´ye Gelişi :

İbn-i Ziyad; yanında Müslim b. Amr-ül Bâhilî, Şerîk b. Aver, Münzir b. Cârud, ev halkı ve uşaklarından mürekkep on dokuz kişilik bir kafile ile Küfe´ye hareket etti.

Kadisiye´ye geldikleri zaman, İbn-i Ziyad, âzadlısı Mihran´a «Ey Mih-ran! Sen daha o hal üzeremisin? Köşkü gördüğünde sana yüz bin var!» dedi.

Mihran «Hayır! Vallahi, artık dayanamayacağım!» dedi ve İbn-i Ziyad´a o da, satıldı.

îbn-i Ziyad, Küfe´ye girince, hayvanından indi.

Yemen işi elbiselerden bir elbise giydi.

Başına da, Yemen tülbendlerînden siyah bir tülbend sardı.

Ağzını burnunu örttü.

Katırına bindi. Sonra, inip Küfe içinde tek başına yaya olarak yürümeğe başladı.

îlk önce, bekçilere, koruyuculara rastladı.

Bunlar, İbn-i Ziyad´ı görünce, Hz. Hüseyin zan ettiler «Hoş geldin ey Resûlullâh´ın oğlu!» dediler.

îbn-i Ziyad, onlara cevap vermedi.

Evlerindecı ve çadırlarından çıkan halk, İbn-i Ziyad´m yanma yığılmışlardı.

Çünki, Hz. Hüseyin´in geleceğini işitmişler, gelmesini bekleyip duruyorlardı.

İbn-i Ziyad´ı görünce, onu, Hz. Hüseyin zan ettiler.

İbn-i Ziyad, rastladığı cemâati selâmlamadan geçmiyordu.

Halk «Hoş geldin, ey Resûlullâh´ın oğlu! [76]

Ey Resûlullâh´ın oğlu! Allah´a hamd olsun ki, Seni, bize gösterdi!» demekte, îbn-i Ziyad´ın elimi, ayağını öpmekte idiler. [77]

Numan b. Beşir ise, halkın söylediklerini işitmiş, köşkün kapısını sıkıca kapattırmış ti.

İbn-i Ziyad, Öğle üzeri, köşke geldiği zaman, Numan b. Beşir, onu, Hz. Hüseyin sanıyor ve İbn-i Ziyad´ın etrafındaki halk ta, bağırıp çağırıyorlardı [78]

Numan b. Beşir, köşkün balkonuna çıktı. «Ey Resûlullâh´ın oğlu! Sen, benim yanıma ne diye geldin?

Beldeler arasında benim beldemi seçmekteki maksatın nedir?» diye seslenmeğe başladı. [79]

İbn-i Ziyad, ona «Aç kapıyı!» dedi,

Numan b. Beşir
 
İbn-i Ziyad «Gecen uzasın!» diyerek kızdı.

îbn-i Ziyad´ın arkasındaki halktan bazıları «Ey cemâat! Kendisinden başka ilâh olmayan Allah´a and olsun ki: bu, Mercâne´nin oğludur!» diye bağırdılar.

Bazıları ise: «Yazıklar olsun size! O, muhakkak Hüseyin´dir!» dediler. [80]

îbn-i Ziyad, Numan b. Beşir´e «Uykun uzasın ey kör adam!» diyerek ağız ve burnunu örttüğü tülbendi açınca, Numan b. Beşir, onu tanıdı.

Halk ta «Al Mercâne´nin oğlu imiş!» diyerek bağrıştılar ve onu çakıl taşlar ile taşladılar. [81]

Numan b. Beşir, kapıyı açıp İbn-i Ziyad içeri girince, kapıyı halkın yüzüne kapadılar [82]

İbn-î Ziyad´ın Küfelilere Hitabı :

İbn-i Ziyad, Küfe´nin ulu camiine gitti. Camide toplanmaları için halka seslenildi. Halk, toplanınca, îbn~i Ziyad, minbere çıktı. Allah´a hamd-ü senadan sonra :

«Ey Küfeliler! Mü´minler Emîri, benî, sizin şehrinize vali tayin etti. Harp ganimetleri, kendi aranızda bölüştürülecektir.

Mü´minler Emiri; mazlumlarınıza insaf ve adaletle muamele etmemi, beni dinleyen ve bana itaat edenlerinize ihsanda bulunmamı, âsi ve şüphelilerinize karşı şiddetli ve sert davranmamı bana emr etti.

Ben, onun bu yoldaki emrini sonuma kadar yerine getiririm.

Ben, itâatlılarımza karşı şefkatli bir baba, aykırı hareket edenlerinize karşı da, ıslatılmış zehir gibiyim! Kendisini esirgeyen, koruyandan bagka hiç biriniz sağ kalmaz. [83]

Ey insanlar! Ben, iyi biliyorum ki: benimle birlikte köşke kadar gelen ve bu suretle bana bağlılığını açıklayan kimseler Hüseyin´e düşmandırlar. Onlar, Hüseyin´in şehre girdiğini ve duruma hâkim olduğunu sanmışlardı.

Vallahi, ben, hiç birinizi tanıyamadım.» [84]

diyerek minberden indi. Vali köşküne gidip yerleşti.

Eski vali Numan b. Beşir ise, Şam´daki vatanına doğru hareket etti.[85]

Müslim b. Akîl´in Kaldığı Evi Değiştirerek Bey´at Alma İşine devam etmesi :
Müslim b. Akîl; îbn-i Ziyad´ın Küfe´ye geldiğini, eski vali Numan´un Kü-fe´den ayrıldığını, İbn-i Ziyad´ın hutbesini ve tehditlerini işitince, hayatı hakkında endişeye düştü. Yatsudan sonra Muhtar´ın evinden çıkıp Küfe´lile-rin Eşrafından Hâni b. Urve´nin evine gitti ve avlusuna girdi.

Hâni, o sırada kadınlarının odasında bulunuyordu. Kendisine haber gönderip dışarı çıkmasını istedi.

Hâni, dışarı çıktı. Müslim, ayakta duruyordu. Hâni´ye selâm verdi ve «Beni koruyasın ve konuklayasin diye sana geldim.» dedi. Hâni «Sen, bu ağır işi yüklemekle bana kıydın!

Eğer gelip evime girmemiş olaydın, seni, kendimden geri çevirmek isterdim.

Sen, bu koruma ve barındırma isteğinle, beni bağladın. Seni barındırmak ve korumak bana bir borç oldu!» dedi ve Müslim b. Akîl´i, kadınlarının evine aldı. Ona, orada bir oda ayırdı.

Bunun üzerime, Ehl-i Beyt Tarâfdarları, Hâni´nin evinde Müslim´in yanında toplanmağa başladılar.[86]

Şerîk b.Âver, Müslim b. Akil Île Bir Arada :

Hâni, İbn-i Ziyad´ın yanında Şerîk b. Âver´le buluşmuş ve görüşmüştü. Onu, evine getirip Müslim b. Akîl´in oturduğu odada konukladı.

Şerik b. Aver, Basra´da şeref ve itibar sahibi, hatırlı bir kişi idi. Basra Ehl-i Beyt Tarafdarlarmın büyükler indendi.

Müslim b. Akİl´in işi hakkında Hârai´yi teşvik eder durur, Müslim b. Akîl de, kendisine gelen Küfe´Iilerden, sözlerinde duracaklarına dair kuvvetli ahidler, misaklar alırdı.

Şerik b. Aver, Hâni´cıin evinde bulunduğu sırada ağır bir hastalığa tutuldu.

İbn-i Ziyad, onun hastalandığını işitince, ziyarete, yoklamağa geleceğini bildirmek üzre adam gönderdi.[87]

Şerik´in, Müslim b. Akîl´e Bir Teklifi :

Şerik b. Aver, Müslim b. Akîl´e «Senin gayen de, sana tarafdar olanların gayesi de, ancak, şu belânın, şu azgın herifin yok edilmesidir.

Allah, onu yok etmen için, sana imkân ve fırsat verdi.

O, benim hastalığımı yoklamağa gelecektir. Kalk, mahzene gir. Yanımda oturup dinlendiği sırada hemen çık, öldür onu!

Öldürdükten sonra, vali köşküne git, orada otur.

Halktan hiç bir kimse, onun hakkında seninle çekişmez, sana düşmanlık etmez.

Allah, bana sıhhat ve afiyet verirse, Basra´ya gider, orada ben senin işine yeterim. Basralılar, sana bey´at ederler.» dedi.

Hâni «Ben, İbn-i Ziyad´ın evimde öldürülmesini hoş bulmam!» dedi. Şerîk «Ne için hoş bulmuyorsun?

Vallahi, onu öldürmek, Allah´a yakınlıktır!» dedi. Sonra da Müslim´e: «Sen, bu hususta kusur etme! [88]

Ben (bana bir su içiriniz!) diye seslenirim. Sen de, o zaman gelir, kılıçla onun işini: bitirirsin!» dedi.

Müslm «olur!» dedi. [89]

O sırada «Vali, kapıdadır!» diye haber verildi. Müslim b. Akîl hemen mahzene girdi.

İbn-i Ziyad, Şerîk´in yanına girip selâm verdi. [90] Şerik´in döşeğine oturdu. Azadlı kölesi Mihran ise [91] İbn-i Ziyad´ın başucunda durdu. [92]

îbn-i Ziyad, Şerik´e «Kendini nasıl buluyorsun? Şikâyetin, hastalığın nedir?» diye sordu.

Şerîk, Müslim´in gelmesi için, sorunun cevabını uzattı durdu. Müslim´e duyurmak için de, bir beyt okuyup «Daha ne duruyorsun, ne bekliyorsun?» demek istedi ve beyti tekrarladı. .[93]

Şerîk «Bana bir su içiriniz! «diye seslemdi. Bir câriye bardakla su getirirken, Müslim´i görünce, vaz geçti.

Şerîk «Bana bir su içiriniz!» diye tekrar seslendi.

Üçüncüde «Yazıklar olsun size! Siz, bana sıcak su içiriniz. Keşke, buna kendimde kudret olaydı!» dedi.

Mihran, işi sezdi. İbn-i Ziyad´a gözlerile işaret verdi. îbn-i Ziyad, yerinden sıçrayıp kalktı.

$erîk «Ey Emîr! Size, vasiyyette bulunmak istiyordum.» dedi. İbn-i Ziyad «Yanına yine gelirim.» diyerek oradan ayrıldı.

Mihran, İbn-i Ziyad´ın peşinden çıktı. «Vallahi, seni Öldürmek istediler!» dedi. .

İbn-i Ziyad «Bu, benim, Şerik´e olan iyilik ve ikramımla nasıl bağdaşır? Hem de, Hâni´nin evinde!

O Hâni´nin evinde ki, kendisi babamın eline elini koyup bey´at etmiş bulunuyordur!» diyerek vali köşküne döndü. [94]

İbn-i Ziyad´ın Kanım Dökmekten Müslim´i Alıkoyan Sebepler :

Müslim b. Akîl, mahzenden çıkıp Şerîk´in yanına gelince, Şerîk «Her halde, onu öldürmekten seni ancak korkaklık alıkoymuştur?» dedi.

Müslim «Onu öldürmekten beni iki mühim şey alıkoymuştur. Onlardan birisi: onu, Hâni´nin evinde öldürmeyi hoş ve uygun görmeyişim, ikincisi de: Resûlullâh Aleyhisselâm´ın (îman, ansızın adam Öldürmek için fırsat kollamayı engeller.

Mü´min, ansızın adam öldürmek için fırsat kollamaz.) Hadîsidir.» dedi.

Şerîk «Fakat, vallahi, sen, ocıu öldürmüş olaydın, işin düzelir, kuvvet ve kudret sende derlenip toplanırdı.» dedi.

Bundan sonra Şerîk,...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

20 Şubat 2010, 19:00:50
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #2 : 20 Şubat 2010, 19:00:50 »

İbn-i Ziyad´ın Mescidde Konuşması :

İbn-i Ziyad, Hâni´yi döğdükten ve haps ettikten sonra halkın toplanmasından korkarak yanında halkın ileri gelenleri, kendi muhafızları ve uşakları olduğu halde mescide gitti. Minbere çıktı. Allah´a hamd-ü senada bulunduktan sonra «Ey insanlar! İmdi, size derim ki Allah´a itâata, İmam ve Önderlerinize itâata sarılınız. İhtilafa ve tefrikaya düşmeyiniz. Yoksa, helak olur, zelil olur ve öldürülürsünüz. Uyarılan kişi için, mazeret yoktur.» diyerek minberden indi.[106]

Müslim b. Akîi´in Ayaklanması :

İbn-i Ziyad, Mescidde konuşmasını bitirip minberden indiği sırada «İbn-i Akîl´geldi! İbn-i Akîl geldi!» diye sesler işitilince, acele köşke girdi. Köşkün kapılarını kapattırdı ve kilitletti. .

Abdullah b. Hâzim der ki «Vallahi, ben, Müslim b. Akilin, vali köşküne gönderdiği Elçisi idim. Hâni´nin başına gelenleri gözlerimle görmüşümdür. Hâni, döğüldüğü ve haps edildiği zaman, atıma binip Müslim b. Akîl´in yanına vardım. Murad oğulları kadınları toplanmışlar (Eyvah! Yanılıp aldanıp gitti O! Eyvah! Gayb oldu O!) diyerek feryad ediyorlardı.

Müslim b. Akîl´in yanıha girip bütün olaa bitenleri kendisine haber verdim. Müslim´e bey´at etmiş olanlar, on sekiz bin kişi idi. Hâni´nin evinin çevresindeki evlerde dört bin kişi vardı.

Müslim b. Akil (Yâ Mansur! Emit!) diye seslen!) dedi.

Ben de (Yâ Mansur! Emit!) diye seslendim. Bunu işiten Kuleliler de birbirlerine seslendiler. Halk, Müslim b. Akîl´in başına toplandı.

Müslim b. Akıl; Ubeydullâh b. Amr b. Uzeyr-ül Kindî´ye Kinde ve Rebîa kabileleri adına Sancak bağladı. Ona (sen, süvarilerin önünde hareket et!) dedi.

Müslim b. Avsece´ye, Mezhic ve Esed kabileleri adına Sancak bağladı (Sen, piyadelerle git ve onların başında bulun!) dedi.

İbn-i Sümâmet-es sâidî (Saydavî) ye Temîm ve Hemedan kabileleri adına Sancak bağladı.

Abbas b. Câdet-ül Cedelî ye Medinelüer adına Sancak bağladı. Sonra, kendisi de, köşke doğru hareket etti.»

Abbas b. Cedelî der ki´ «Biz, dört bin kişi ile yola çıktık. Köşke varıp kavuştuğumuz zaman, üç yüz kişi kaldık.

Biraz sonra, Müslim b. Akıl, Murad oğulları kabilesile birlikte gelip köşkü kuşattılar.

Sonra, halkı, yanımıza çağırdık. Hepsi yanımızda toplandılar. Kısa bir müddet geçmiş, geçmemişti ki, mescid ve sokaklar halkla dolmuştu. Akşama kadar halkın yığınağı devam et|i.

İbn-i Ziyad, çok sıkıştı. Köşkün büyük kapısına içeriden dayanmalarını adamlarına emr etti.

İbn-i Ziyad´ın yanında emniyet memurları ve muhafızlarından otuz kişi ile ev halkından, âzadlılarından ve Küfe Eşrafından da, yirmi kişi bulunuyordu. [107]

O sırada köşkte bulunanların Küfe Eşrafı da, dahil olmak üzre iki yüz kişi kadar oldukları da, rivayet edilir. [108]

İbn-i Ziyad; Müslim b. Akîl´in bir çok halkla geldiğini görünce, Dellâl´a »Ey Allah´ın Süvarileri! Hayvanlarınıza atlayınız!» diyerek bağırmasını emr etmiş, dâvetine icabet eden olmamıştı

İbn-i Ziyad, gelen halk arasında kendi adamları bulunduğunu sanıyordu. [109]

Müslim b. Akîl´in yanında Muhtar b. Ebî Ubeyd yeşil, Ubeydullâh b. Haris ise kırmızı bir Sancak taşıyor ve üzerinde kırmızı bir elbise bulunuyordu.

Muhtar, gelince, Sancağını Amr b. Hureys´in kapısına dikti.[110]

Ibiu Ziyad´ın Aldığı Tedbirlerle Halkı, Müslim´in Başından Dağıtması :

Müslim b. Akîl, köşkün çevresinde şiddetli çarpışma yaptı. [111] Ağır şekilde yaralandı. Arkadaşlarından da, bazıları öldü. [112]

Köşkün içinde bulunanlar, köşkün damına çıkarak halka kesek ve ok atarak halkın köşke yaklaşmalarına engel oldular. Akşama kadar böyle yapmaktan geri durmadılar. [113]

Eş´as, Ka´ka b. Sevr ve Şebes b. Rib´î, akşama kadar Müslim b. Akîl ve arkadjaşlarıle çarpıştılar.

Şebes b. Rib´î «Geceye kadar bekleyiniz. Bunların hepsi dağılır, giderler.» Ka´ka ise, Şebes´e «Sen, halka şehri kapadın. Yollarını aç, onlar, dağılsın-lar, gitsinler!» diyordu. [114]

İbn-i Ziyad, Kesîr b. Şihab b. Husayn´ı çağırdı. Mezhic kabilesinden kendisine tâbi olanların yanına varıp onları harpten, Sultanın cezasından korkutarak îbn-i Akîl´den ayırmasını ona emr etti.

Muhammed b. Eş´as´a; Kinde ve Hadranıevt´ten kendisine tabi olanların yanma gitmesini, halktan yanlarına gelecek olanlara emân sancağının açılmasını emr etti.

Ka´ka b. Sevr, Şebes b. Rib´î, Haccar b. Ebcer ve Şimr b. Zilcevşen´e ayini şekilde hareket etmeleri için emir verdi.

îbn-i Ziyad, büsbütün yalnız ve az kimselerle kalkmaktan çekinerek diğer Küfe Eşrafını yanında tuttu.

Kesîr b. Şihab, Muhammed b. Eş´as ve Ka´ka b. Sevr, kavm ve kabilelerinden kendilerine tâbi olanlarla birlikte İbn-i Ziyad-ın yanında toplandıklan zaman, Kesîr b. Şihab, îbn-i Ziyad´a «Ailâh, Emîr´e iyilikler versin. Köşkte seninle birlikte halkın ileri gelenlerinden, muhafızlarından, ev halkından ve âzadlılarından bir çok kimseler var.

Köşkün etrafını saranlarla çarpışmak üzre, istersen, sen de bizimle gel!» dedi. İbn-Î Ziyad, gelmekten kaçındı.

Şebes b. RibTye bir sancak bağlayıp onu dışarı çıkardı.

Bütün halk, Müslim b. Akîî ile birlikte bulunuyor ve tekbir getiriyordu.

İbn-i Ziyad, yanında topladığı Küfe Eşrafına «Halka görününüz. îtâatlı olanların fazlasile memnun edileceklerini söyleyiniz. Asi olanları ise, ümitlerinin boşa çıkarılacaklarını ve cezalandırılacaklarını söyleyerek korkutunuz.

Şam´dan kendilerine karşı askerî birlikler gelmekte olduğunu bildiriniz!» dedi.

Halka karşı ilk konuşan, Kesîr b. Şihab oldu ve «Ey insanlar! Buradan dağılıp ailelerinize kavuşunuz.

Şerri ve zararı hızlandırmayınız, körüklemeyiniz.

Kendinizi, Öldürmek için, ortaya atmayınız.

îşte size, Mü´minler Emîri Yezid´in askerleri de geliyor.

Eğer, siz, îbn-i Ziyad´la çarpışmağa devam edecek, yatsuya kadar dönüp gitmeyecek olursanız, o, zürriyetinize bile iyiliği haram kılmağa, Şam´lı-larla yapacağınız çarpışmada bozulup dağıldığınızda hasta yerine sağlamı, çarpışmada bulunup bir tarafa savuşmuş olanın yerine, çarpışmada bulunmayan ve ortada yakalayıp cezalandırmağa ve içinizde oma karşı âsi olanlardan bir kimse kalmayıncaya kadar bu şekilde hareket etmeye yemin etmiştir!» dedi. [115]

Muhammed b. Eş´as, Ka´ka b. Sevr, Şebes b. Rib´î, Haccar b. Ebcer ve Şimr b. Zilcevşen de «Ey Küfelîler! Allâh´dan korkunuz. Fitne ve fesad çıkarmağa acele etmeyiniz.

Şu ümmetin Asasını yarıp ikiye ayırmayınız.

Üzerinize Şam süvarilerini getirmeyiniz. Onların tadını tatmış, Emevîle-rin heybet ve azametlerini denemiş bulunuyorsunuz!» diyerek halka seslendiler.

Müslim b. Akîl´in yanında .bulunan adamlar, hemşehrilerinin sözlerini işitince, gevşemeğe başladılar. [116]

Dağılmağa yüz tuttular,

Kesîr b. Şihab, Kelp kabilesinden iki bin kişiyi Müslim b. Akîl´den ayırdı.

Müslim b. Akîl´in yanma gitmek istiyen Fityan oğulları gençlerinden birisini yakalayıp İbn-i Ziyad´a gönderdi. O da emr etti. Genç, haps edildi.

Muhammed b. Eş´as, gidip Umâre oğullanma mahallelerinde dikildi.

Umâre b. Salhab-ül Ezdî´nin silahlanarak Müslim b. Akîl´in yanma gitmek istediğim anlayınca, onu tuttu, İbn-i Ziyad´a gönderdi.

O da, onu haps etti. [117]

Küfelilerden bir adam gelip oğluna, kardeşine ve amucasmın oğluna «Geri dön! Çünki, bu kadar halk, yetiyor, sana hacet bırakmayorlardır!» dedi.

Bir kadın gelip oğlunu, kocasını ve kardeşini geri çevirinceye kadar onlarla ilgilendi. [118]

Başka bir adam gelip oğluna veya kardeşine «Yarın, Şamlılar gelip karşına çıkacak. Sen, harbi ve şarri ne yapacaksın, geri dön!» diyerek onları alıp götürdü,

Orada toplanmış bulunanlar, akşama kadar bölündüler ve dağıldılar. [119]

Müslim b. Akîl´in yanında beş yüz kişi kaldı. Sonra, onlar da, azala azala üç yüze ve en sonra otuza kadar İndi.[120]

Müslim b. Akü´in Başına Gelenler

Müslim b. Akü, vali köşkü yanındaki mescidde akşam namazını ancak, otuz kişi ile kıldı.

Müslim, böyle, yanında otuz kişiden başka kimse kalmadığını görünce, Kinde mahallesi kapılarına doğru yaya olarak yürümeğe başladı. [121]

Kinde kapılarına gelince, yanında ancak on kişi kaldı. Kinde kapısından çıktığı ve arkasına dönüp baktığı zaman, kendisine cıe gideceği yolu, ne barınacağı evi gösterecek, ne de karşılacağı düşmana karşı derd ortağı olacak bir kimse göremedi.

Küfe´nin eski sokaklarına doğru yürümeğe başladı. Nereye doğru gittiğini, nereye gideceğini bilmiyordu.

Kaidelerden Cebele oğullarının evlerine kadar gitti. Orada, Eş´as b. Kays´ın âzadlılari´rtdan Tav´a isminde bir kadının kapısına vardı. Kadın, Esîd-ül Hadramî ile evlenmiş, ondan Bilal isminde bir oğlu olmuştu.

Bilal, halkın yanında bulunuyor, Tav´a da, onun gelmesini bekliyordu. Müslim b. Akil, Tav´a´ya selâm verdi. O da, selâma mukabele etti-, Müslim «Ey Allah´ın kulu kadın! Bana, bir su içir!» dedi.

Tav´a, içeriden su getirip verdi. Müslim, suyu içtikten sonra, Tav´a, kabı içeri aldı.

Müslim, oraya oturdu. Tav´a, dışarı çıktı. Müslim´e «Ey Allah´ın kulu! Suyu içmedin mi?» diye sordu.

Müslim Evet! İçtim.» dedi.

Tav´a «Öyle ise, kalk, ailenin yanına git!» dedi.

Müslim, sustu, cevap vermedi.

Tav´a «Kalk, ailenin yanma git!» diyerek sözünü tekrarladı.

Müslim, yine sustu, cevap vermedi.

Tav´a «Sübhânallâh! Ey Allâhm kulu! Kalk, ailenin yanma git! Allah, seni af etsin. Benim kapımda oturmak, ne sana iyilik getirir, ne de, helâl olur!» dedi.

Müslim, ayağa kalktı. «Ey Allah´ın k...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

20 Şubat 2010, 19:02:02
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #3 : 20 Şubat 2010, 19:02:02 »

[1] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 224-225

[2] Ebülfida-Elbidaye Vennühâye c. 8, s. 162

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 19-20.

[3] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 20.

[4] Ebülfida-Elbidaye Vennihâye c. 8, s. 150-151

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 20.

[5] tbn-i Haldun-Tarih c. 3, s. 18.

[6] Zehebi-Siyerü Âlâmünnübölâ c. 3, s. 108

[7] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 20-21.

[8] Dineveri.KitabüI´ahbar s. 227

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 21.

[9] Ebülfida-Elbidâye Vennihâye c. 8, s. 146

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 21.

[10] Yakubî-Tarih c. 2, s. 241

[11] Belâzürî-Ensâbül eşraf c. 4, s. 12, Taberİ-Tarih c. 6, s. 188

[12] Ebülfida-EIbidâye Vennihâye c. 8, b. 146

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 21-22.

[13] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 22.

[14] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 227, Taberi-Tarih c. 6, s. 189

[15] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 22-23.

[16] BelAzüri-Ensabül eşraf c. 4, b, 13

[17] 1Dineveri-Kitaibül ahbar s. 228

[18] BelâzûriJEnsbül´eşraf c. 4, 6. 13

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 23-24.

[19] Dineveri-Kitafoül´ahbar s. 227-228

[20] Belâzüri-Ensabül´eşraf c. 4, s. 14-15, Taberi-Tarih c. 6, s. 189

[21] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 24-25.

[22] Dineveri-Kitabül´ahibar s. 228

[23] Belâzüri-Ensab. c. 4, s. 15, Taberi-Tarih c. 6, s. 190

[24] Taberi-Tarih c. 8, s. 190

[25] Dineveri-Kitabül´aıhbar s. 228, Belâzüri-Ensab c. 4, s. 15

[26] ehebî-´lâmünnübelâ c. 3, s. 198

[27] Taberi-Tarih c. 6, s. 19025

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 25.

[28] Belâzüri.Ensab c. 4, s. 15-16, Taberi-Tarilı c. 6, s. 190-191

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 26.

[29] Taberi-Tarih c. 6, s. 190

[30] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 26.

[31] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 27.

[32] Dmeveri-Kitabül´ahbar s. 228-229

[33] îbn-i Sa´d-Tabakat c. 4, s. 292

[34] Taberi-T&rih.c. 6, s. 197

[35] Taberi-Tarih c. 6, s. 221

[36] Dinaveri-Kitabül´ahbar s. 228-229

[37] Taberi-Tarih c. 6, s. 194, Mes´üdi-Murûcuzzeheb c. 3, s. 64

[38] Yakubî-Tarih ç. 2, s. 241-242, Taberi-Tarih c. 6, s. 197

[39] Taberi-Tarih c. 6, s. 197

[40] Yakubı-Tarih c. 2, s. 249

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 28-30.

[41] Taberi-Tarlh c. 6, s. 197.198

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 30-31.

[42] Taberi-Tarih c. 6, s. 198

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 31-32.

[43] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 230

[44] Taberi.TariJı c. 6, ş. 196

[45] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 32-33.

[46] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 23CJ-2Ü1, Taberi-Tarih c. 6, s. 198.199

[47] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 33.

[48] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 34.

[49] Taberi_Tarih c. 6, s. 199

[50] Taberi-Tarih c. 6, s. 194

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 34.

[51] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 231

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 34.

[52] Taberi-Tarih c. 6, s. 199, Dine veri-Kitabül´ahbar s. 231.

[53] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 35.

[54] Sercun b. Mansur, Yezid´in yakın adamı, yazıcısı, nedimi, müşaviri ve içki arkadaşı idi. (Belâzüri-Ensabül´eşraf c. 4, s. ´2, 81) Sercun´un babası Mansur ise, Rûmi (Anadolulu) idi. (Ebülfida-Elbidaye Vennihâye c. 8., s. 146, İbn-i .Htıldun-Tarih c. J, s. 19)

[55] Taberi-Tarih c. 6, s. 199

[56] Belâzüri-Ensato c. 4, s. 82

[57] Taberi-Tarihc. 6, s. 199

[58] Taberi-Tarih c. 6, s. 200

[59] Belâzüri-Ensabc.4,s.82

[60] Taberi-Tarih c. 6, s. 200

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 35-36.

[61] İbn-i Abd-i Rabbih-İkdülferid c. 2, s. 216

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 36.

[62] Zehebî-´lftmünnübelâ c. 3, s. 201

[63] Belâzüri-Ensab c. 4, s. 81-82

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 36-37.

[64] Taberi-Tarih c. 6, s. 200

[65] Zehefbi-Âlâmüimübelâ c. 3, s. 201

[66] Yâkubi-Tarih c. 2, s. 42

[67] İbn-i Abd-i Rabbih-Ikdülferid c. 2, s. 218-219, Zehebî-Âlâmünnübelâ c. 3, 6. 205

[68] îbn-i Abd-i Rabbih-Ikdülferid c. 2, s. 219, Yakubi-Tarih c. 2, s. 242, Zehebi- Alâm. c. 3, s. 205

[69] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 37-38.

[70] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 231

[71] Taberi-Tarih c. 6, s. 200

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 38-39.

[72] Taberi-Tarih c. 6, s. 200, Dineveri-Kitabül´ahbar s. 231

[73] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 231-232

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 39.

[74] Taberi-Tarih c. 6, s. 200.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 39.

[75] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 40.

[76] Tatferi-T&rih c. 6, s. 201-202

[77] Zehebi-Âlâmünnübelâ c. 3, s. 201

[78] Taberi-Tarihi c. 6, s. 201

[79] Mes´udî-Murûcuzzeheb c. 3, s. 66

[80] Taberi-Tarih c. 6, s. 202.

[81] Mas´ûdi-Murûcuzze´hcb c. 3, s. 66

[82] Taberi-Tarilı c. 6, s. 202

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 40-42.

[83] Dineveri-jKitabül´ahbar s. 232-233

[84] Taberi-Tarih c. 6, s. 202.

[85] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 42.

[86] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 42-43.

[87] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 43.

[88] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 233-234

[89] Taberi-Tarilı c. 6, s. 202.

[90] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 234.

[91] Mihran, son derece akıllı ve zeki ;bir kimse idi. İbn-i Ziyad´ın akıl hocasıidi. (Dinaveri-Kitabüî´ahibar s. 281)

[92] Taberi-Tarih c. 6, s. 202

[93] Dineverî-Kitabürahbar s. 234

[94] Taberi-Tarih c. 6, s. 202

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 43-45.

[95] Taberi-Tarih c. 6, s. 204, Dinaveri-Kitabül´ahbar s. 234-235

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 45.

[96] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 2335

[97] İbn-i Abd-i Rabbih-Ikdüİferid c. 2, s. 217

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 45.

[98] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 235

[99] Taberi-Tarih c. 6, s. 203 .



[100] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 45-47.

[101] Dineverİ-Kitaibül´ahbar s. 235-237

[102] Taberi-Tarih c. 6, s. 202

[103] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 237

[104] Taberi-TarUı c. 6, s. 205-207

[105] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 238.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 47-52.

[106] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 52.

[107] Taberi-Tarih c. 6, s. 207

[108] Dineveri-Kitabül´afebar s. 238

[109] Taberi-Tarih c. 6, s. 221

[110] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 52-54.

[111] Taberi-Tarih e. 6, s. 215

[112] Taberi-Tarih c. 6, s. 221

[113] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 238

[114] Taberi-Tarih c. 6, s. 215

[115] Taberi-Tarih c. 6, s. 207-206

[116] Dîneveri-Kitabül´ah/bar s. 239.

[117] Taberî-Tarih c. 6, s. 208.

[118] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 239

[119] Taberi-Tarih c. 6, s. 208

[120] Ebül?ida-EI´Bidaye ven´Nihaye c. 8, s. 155

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 54-56.

[121] Dineveri-Kitabül´ahbar s. 239, Taberi-Tarih c. 6, s; 208



[122] Taberl-Tarih c. 6. s. 209.

[123] Dineveri-KitabiU´ahbar s. 239.

[124] Taberi-Tarih c. 6, s. 209-210
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes