> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Sahabe-i Kiram > Hz.Hüseyin'in Şehadetinin Ardından
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz.Hüseyin'in Şehadetinin Ardından  (Okunma Sayısı 1697 defa)
21 Şubat 2010, 15:11:30
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 21 Şubat 2010, 15:11:30 »



Hz. Hüseyin´in Şehadetinin Ardından

Küfeli Ehlî Beyt Tarafdarlarmm Pişmanlık ve Üzüntü Duymaları:
Kerbelâ İntikamını Almak îçln Yapılan İlk Çalışmalar:
Ehl-i Beyt Taraftarlannın Küfe Valisini Kovmaları :
Tevbecilerin Kerbelâ İntikamını Almak Îçin Toplantı Yapmaları :
Müseyyeb b. Necebe´nin Konuşması ;
Rifâa b. Şeddad´m Konuşması ve Süleyman b. Suired´i Başkanlığa Namzedlemesi :
Abdullah b. Vail ile Abdullah b. Sa´d´in, Rifâa´yı Desteklemeleri:
Arkadaşlarının Görüşüne Müseyyeb b. Necebe´nln Katılması:
Süleyman b. Sured´in Konuşması:
Çarpışmak îçin Yardım Kampanyası Açılması
Süleyman b. Sured´in, Medainli Ehl.i Beyt Tarafdariarmi îş Birliğine Çağırması:
Kerbelâ Tevbecileri ve Fedaîlerinin Sayısı :
Küfe Valisi Abdullah b. Yezid´in Mescidde Konuşması :
Küfe Haraç Nazırının Tehdidli Konuşması :
Müseyyeb b. Necebe ile Abdullah b. Vâl´In Haraç Nazırına Cevaplan :
Abdullah b. Yezîd´in Uyarılması :
İbrahim b. Muhammed´in Valiye Önce Kızması, Sonra da Ondan Özür Dilemesi:
Küfe Halkının Harekete Geçmeğe Dâvet Edilmesi :
Abdullah b. Hâzim´le Ebû Azze´nin Davete Hemen İcabet Etmeleri:
Nuhayla´da Toplananların Gözden Geçirilmesi :
Süleyman b. Sured´in Tevbeciler Topluluğuna Hitabı :
Suhayr b. Huzeyfe´nin Konuşması :
Abdullah b. Sa´d´in Bir Teklifi ve Süleyman b. Suredin Görüşü:
Küfe Valisi İle Haraç Nazırının Süleyman b. Sured´i Ziyaret Etmeleri :
Ömer b. Sa´d Korkuda :
Valinin Konuşması:
Süleyman b. Sured´in, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğine Hitabı :
Tevbeciler ve Fedaîler Birliğinden Ayrılmalar:
Süleyman b. Sured´in, Birlikten Ayrılanlar Hakkındaki Konuşması:
Tevbeciler ve Fedailer Birliği Kerbelâ´da:
Süleyman b. Sured´in, Hz. Hüseyin´in Kabri Başındaki ikrarı ve Duası :
Kerbelâ´dan Ayrılırken :
Kerbelâ´dan Ayrıldıktan Sonra.
Küfe Valisinin Mektubu :
Süleyman b. Sured´in, Tevbecüer ve Fedailer Birliği İle Konuşması :
Süleyman b. SurecTin, Küfe Valisine Cevabı :
Küfe Valisinin, Süleyman b. Sured ve Arkadaşları Hakkındaki Sözleri ve Görüşü :
Züfer´in, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğine Yardım ve İyilikleri :
Züfer´in Süleyman b. Sured´e Öğüt ve Teklifleri :
Tevbeciler ve Fedailer Birliği Aynül Verde´de:
Süleyman b. Sured´in, Birliğine Hitabı, Emir ve Tavsiyeleri:
Müseyyeb b. Necebe´nin, Öncü Birliği Olarak İleri Gönderilmesi ve îbnî Zilkela´ın Bozguna Uğratılması:
Husayn b. Nümeyr´in Ordusuyla Karılaşma ve İlk Muvaffakiyet:
Husayn b. Nümeyr´in Yardımcı Kuvvetlerle Desteklenmesi:
Tevbeciler ve Fedaîler Birliğinin Kuşatılması ve Süleyman b. Sured´in Şehid Düşmesi :
Mûseyyeb b. Necebe´nin Şehid Düşmesi :
Abdullah b. Sa´d b. Nüfeyl´in Şehid Düşmesi :
Hâlid b. Sa´d b. Nüfeyl´in Şehid Edilmesi :
Abdullah b. Vâl´in Şehid Düşmesi :
Rifâa b. Şeddad´m. Kalanları Toplayıp Geri Çekilmek İstemesi :
Velid b. Gudaynül Kinânî´nin Geri Dönmek İstememesi ve Şefaid Olması:
Abdullah b. Azizül Kindî´nin, Oğlunu Hindilere Vasiyyet Ederek Çarpışa Çarpışa Şehid Olması :
Kureyb b. Zeyd ve Arkadaşlarının Şehid Olmaları :
Rifâa b. Şeddad´ın, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğinden Kalanlarla Birlikte Geri Çekilmesi :
Züfer b. Haris´in Yurdunda Ağırlanış :
Süleyman b. Sured´ie Müseyyeb b. Necebe´nin Başlarının Abdülmelik´e Gönderilmesi :
Abdulmelik b. Mervan´ın Konuşması :

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

HZ. HÜSEYİN'İN ŞEHADETİNİN ARDINDAN


Küfeli Ehlî Beyt Tarafdarlarının Pişmanlık ve Üzüntü Duymaları:


Hz. Hüseyin, Kerbelâ´da şehid edildikten ve İbn-i Ziyad, Nuhayla´daki askerî karargâhından Küfe´ye döndükten sonra, Ehl-i Beyt Tarafdarları bir-birlerile buluştukları zaman, Hz. Hüseyin´in yardım dâvetine icabet etmemek ve Kerbelâ´da Onun tarafına geçip Ona yardımcı olmamakla çok büyük günah ve hata işlediklerini anlamış, yaptıklarına pişman olmuş ve kendi kendilerini kınamışlardı.

Onlar, üzerlerindeki bu ân", bu günağı temizlemenin, ancak, Hz. Hüseyin´i Kerbelâ´da şehid edenleri veya bu cinayete katılanları öldürmekle mümkin olabileceğine kanâat getirdiler[1]

Kerbelâ İntikamını Almak îçln Yapılan İlk Çalışmalar:

Ehl-i Beyt Tarafdari Küfeliler ve başkaları; Hz. Hüseyin´in şehâdetin-den hemen sonra, Onun kanını aramağa, intikamını almağa halkı gizlice davete başladılar ve çarpışmak için de, silah toplamak ve hazırlanmaktan geri durmadılar.

Yezîd b. Muaviye´nin öldüğü hicri altmış dördüncü yılın on dört RebfüT-evveline kadar cemaatlardan sonra cemâatler, ferdlerden sonra ferdler bu yoldaki davete icabet ettiler.[2]

Ehl-i Beyt Taraftarlannın Küfe Valisini Kovmaları :

Yezîd b. Muaviye Öldüğü zaman, îbn-i Ziyad, Irak umûmî valisi idi. Basra´da oturuyordu.

Amr b. Hureys de, onun vekili olarak Küfe valiliğinde bulunuyordu.

Süleyman b. Sured´in [3] arkadaşlarından bazıları, Süleyman b. Sured´in yanma gelerek «Şu azgın, zâlim adam öldürmüştür. Simdi, artık, saltanat zayıflamıştır. îstersen, Amr b. Hureys´i, köşkten çıkarıp atalım. Sonra da Hüseyin´in ve Ehl-i Beyt´inin kanlarını aramağa, intikamlarını almağa halkı davet edelim?» dediler.

Süleyman b. Sured «Acele etmeyiniz.

Görüyorum ki: Hüseyin´i şehid edenler; Küfelilerin Eşrafı ve Arapların süvarileridirler. Onlar da Hüseyin´in kanını arayıcı görünüyorlar.

Onlar, bunun kendilerinden aranılacağını anladıkları zaman, sizin üzerinize yürümeğe kalkarlar.» dedi.

Bununla beraber, halk, vali.konağına gidip Amr b. Hureys´i dışarı attılar. [4]

Tevbecilerin Kerbelâ İntikamını Almak Îçin Toplantı Yapmaları :

Hicretin aitmiş beşinci yılında Küfeli Ehl-i Beyt Tarafdarlarının ileri gelenlerinden beş kişi, Hz. Hüseyin´in kanını aramak, intikamını almak için Süleyman b. Sured´in evinde mühim bir toplantı yaptılar.

Toplantıyı; Süleyman b. Sured, Museyyeb b. Necebe, Abdullah b. Sa´d Nüfeyl, Abdullah b. Vâl-üt Teymî ve Rifâa b. Şeddad tertiplemişti.

Ehl-i Beyt Taraftarlarınm ileri gelenlerinden ve hayırlılarından bir çok kişiler de, bu toplantıya katıldılar.

Müseyyeb b. Necebe´nin Konuşması

Toplantıda ilk konuşmayı, Müseyyeb b. Necebe yaptı.

Konuşmasında, Allah´a hamd-ü senada bulunduktan ve Allah´ın Peygamberine Salât-ü selâm getirdikten sonra şöyle dedi:

«İmdi, sizlere derim ki: biz; uzun Ömürlü olmak, türlü fitnelere uğramakla mübtelâ olduk.

Yarın, Rabb´ımıza döndüğümüz zaman, kendilerine (Biz, sizi, içinde düşünecek kadar bir müddet yaşatmadık mı ve size bir Uyarıcı da, gelmedi mi? Fatır: 37) dediği kimselerden yapmamasını dileriz.

Mü´minler Emiri Ali b. Ebî Tâlib, Allah´ın, altmış yıl yaşattığı Âdem oğlu için bahane ve Özür beyan etmeğe imkân olmadığım söylemişti.

İçimizde, bu yaşa erişmeyen kaldı mı?

Bizler, kendimizi temize çıkarmak ve Taraf darlarımızı öğmekle helak olanlardan olduk.

Hattâ, Alîâh, en hayırlılarımızı, Peygamber Aleyhisselâmm kızının oğlunu, yalanlayıcılar mevkiinde görmek, bulmakla bizi mübtelâ kıldı.

Halbuki, bundan önce, Onun bize yazıları gelmişti. Kendisi, bize elçilerini de, göndermişti.

Yanı başımızda şehid edilinceye kadar Ona, ne ellerimizle yardım, ne dillerimizle Onu müdâfaa, ne mallarımızla takviye, ne de, Onun için kabilelerimizden bir yardım talebinde bulunduk!

Rabb´ımiza döndüğümüz, Peygamberimiz Aleyhisselâma kavuştuğumuz zaman, ne Özür beyan edeceğiz?

O Peygamberimizin sevgili oğlu, Zürriyeti,. Nesli, İçimizde Öldürülmüş bulunuyor!

Hayır! Vallahi, Onu öldürenleri ve bu işi idare edenleri, öldürmekten veya bu yolda öldürülmekten başka bizim için mazeret yoktur!

Bu şekilde hareketimiz, belki, Rabb´ımızı, bizden razı kılar.

Ben, bundan sonra, Rabb´ımiza kavuşuncaya kadar kendisinin bize bir azab vermeyeceğinden de, emîn değilim.

Ey kavmim! Siz, kendinize, içinizden birisim Başkan seçiniz,

Çünki, icâbında, başvuracağınız, sığınacağınız, bayrağı altında toplanacağınız bir Emîr ve kumandan lâzımdır size!

Benim, size söyleyeceğim sözüm bu kadardır, Kendim ve sizin için Allâh´dan yarhğanmak dilerim!»[5]

Rifâa b. Şeddad´ın Konuşması ve Süleyman b. Suired´i Başkanlığa Namzedlemesi :

Müseyyeb b. Necebe´deh sonra Rîfâa b. Şeddad konuştu.

Önce, Allah´a hamd-ü senada bulundu ve Peygamber Aleyhisselâma Sa-lât-ü selam getirdi. Sonra da, şöyle konuştu:

«İmdi, ben de, derim ki: Allah, sana en doğru sözü söyletti.

Sen, bizi yapılacak işlerin en doğrusuna, Allah´a hamd-ü sena ve Allâh-ırı Peygamberine Salevatla başlayarak, davet ettin.

Bizi, fâsıklarla cihada, işlediğimiz büyük günalıdan tevbeye davet ettin. (Makbul olan sözün, kabul olunur!) sözü, senden işitilmiştir.

Dedin ki: (İcâbında başvuracağınız ve bayrağı çevresinde toplanacağınız bir zat, işinizi idare etsin.)

Bu hususta biz de, senin gibi düşünmekteyiz.

Eğer, sen, bu işi yapacak kişi olursan, ol. Çünkİ, sen, bizim kâtımızda hoş karşılanan, aramızda hayra öğütleyen, toplumumuzda sevilen bîr kişisin.

Sen de, uygun görürsen ve bunu arkadaşlarımız da, uygun görürlerse,

Ehl-i Beyt Taraftarlarının Büyüğü ve Resûlullâh Aleyhi sselân^ın. Sahabîsi olan,, eskiliği ve kıdemliliği ile tanınan, mücâhedesi ve dindarlığı ile övülen, iyi görüşlülüğüne güvenilen Süleyman b. Sured, bu işde bizi idare etsin.

Bu yolda benim söyleyeceğim söz de, bunlardır. Kendim ve s...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz.Hüseyin'in Şehadetinin Ardından
« Posted on: 20 Nisan 2024, 18:30:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz.Hüseyin'in Şehadetinin Ardından rüya tabiri,Hz.Hüseyin'in Şehadetinin Ardından mekke canlı, Hz.Hüseyin'in Şehadetinin Ardından kabe canlı yayın, Hz.Hüseyin'in Şehadetinin Ardından Üç boyutlu kuran oku Hz.Hüseyin'in Şehadetinin Ardından kuran ı kerim, Hz.Hüseyin'in Şehadetinin Ardından peygamber kıssaları,Hz.Hüseyin'in Şehadetinin Ardından ilitam ders soruları, Hz.Hüseyin'in Şehadetinin Ardındanönlisans arapça,
Logged
21 Şubat 2010, 15:14:35
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #1 : 21 Şubat 2010, 15:14:35 »

Züfer´in, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğine Yardım ve İyilikleri :

Abdurrahman b. Gaziyye der ki «Heyte´den ayrılıp Kırkısıya´ya yaklaştığımız zaman, Süleyman b. Sured, bizi durdurdu; güzel bir tertibe ve nizama koydu.

Kırkısıya´nın bir yanım geçip yakınında bir yere konduk. Züfer-b. Hâris-ül,Kilâbî, gelen Birlikten çekinerek kalesine çekiidi ve dışarı çıkmadı.

Süleyman b. Sured, ona, Müseyyeb b. Necebe´yi gönderdi ve (Git te, Amu-camn oğluna, bize, şu pazarı açmasını söyle!

Biz, kendisile çarpışmak istiyor değiliz.

Bizim kasdimiz, şu haramları, helallaştıranlardır! de) dedi.

Müseyyeb b. Necebe, Kırkısıya´nm kapısına vardı. İçeridekilere (Açınız kapıyı?) dedi.

İçeriden (Sen, kimsin?) diye sordular. (Ben, Müseyyeb b. Necebe´yim!) dedi.

Hüzeyl b. Züfer, babasına (Şuradaki güzel kıyafetli kişi, Senin yanma girmek için izin istiyor,

Kendisine (Sen, kimsin?) diye sorduk. Müseyyeb b. Necebe olduğunu söyledi. O, bana, kendisile gelen halkı bildirmedi. Onlar, kaç kişidir bilmiyorum) dedi.

Züfer (Yavrucuğum! Sen, onu bilmiyor musun?

Onların hepsi Mudar-ul Hamra´ süvarileridir. Onların belii başlı Eşrafı on kişidir.

Müseyyeb b. Necebe de, onlardan birisidir. Müseyyeb, çok muttaki, Allah, korkulu bir zattır. İzin ver, içeri girsin!) dedi.

İçeri girince, Züfer, Müseyyeb b. Necebe´yi yanına oturttu. Ona, çok hürmet ve ikram etti.

Müseyyeb b. Necebe (Biz, vallahi, sizi kasd etmiş değiliz.

Biz, sizden, ancak şu zâlim, haramları helallaştıran kayma kargı bize yardımcı olmanızı dileyoruz.

Bize, pazarı açınız. Biz, toprağınızda bir gün veya bir günün bir kısmından fazla kalacak değiliz!) dedi.

Züfer b. Haris (Biz, vallahi, bu şehrin kapısını ancak, sizi ve kendimizden olmayan yabancıları tanıyalım, insanların bize hile ile ansızın baskın yapmalarına uğramayalım diye kapattık.

Sizin iyi halli, güzel huy ve gidişatlı olduğunuzu haber aldık) dedi.

Tevbecüer ve Fedailer Birliği için pazar kurulmasını, Müseyyeb´e de, bin dirhemle bir at verilmesini oğluna emr etti.

Müseyyeb b. Necebe, Züfer b. Hâris´e (Para, bana gerekmez. Vallahi, biz, onun için gelmedik ve senden, onu istemedik.

Ata gelince, onu, kabul ediyorum. Atım, yorulup sendelemeğe başladığı veya zayıfladığı zaman, belki, ona ihtiyacım olur!) dedi.

Müseyyeb b. Necebe, Züfer´in yanından ayrılıp arkadaşlarının yanma geldi.

Tevbecüer ve Fedâ´ler Birliği için hemen pazar kuruldu.

Züfer b. Haris; Müseyyeb b. Necebe´ye Sevık, hayvanlara yem, bir çok yiyecek ve yirmi deve gönderdi.

Müseyyeb´inki kadar ğp, Süleyeman b. Sured´e armağan etti.

Ayrıca, Birlik kumandanlarının isimlerini sorup öğrenmesini de, oğluna emr etti.

Züfer´e; Abdullah b. Sard b. Nüfeyl, Abdullah b. Vâl ve Rifâa b. Şed-dad´m isimleri bildirildi.

Kabile Reislerinin isimleri de, ayrıca bildirildi.

Züfer, üç kumandana onar deve, bol miktarda hayvan yemi ve yiyecekler gönderdi.

- Askerler için de, develere yiyecekler ve bol miktarda arpa yükledi,

Züfer´in uşakları (Şu develerden istediğinizi boğazlayacaksınız. Şu arpadan da, istediğiniz kadar yükleyip götüreceksiniz.

§u undan istediğiniz kadar azık edineceksiniz!) dediler.

Tevbecüer ve Fedaîler Birliği, kendileri için kurulmuş olan pazardan; et, un ve arpa gibi geylerden hiç bir şey satın almağa muhtaç olmadılar. Ancak, elbise ve kamçı gibi şeyler satın aldılar.

Tevbecüer ve Fedaîler Birliği, ertesi günü sabahleyin oradan güzel bir düzen üzre ayrıldılar.

Züfer, onlara (Yanınıza gelip sizi uğurlayacağım) dedi. [38]

Züfer´in Süleyman b. Sured´e Öğüt ve Teklifleri :

Züfer, Süleyman b. Sured´e (Husayn b. Nümeyr, Şurahbil b. Zilkela´, Ed-hem b. Muharriz-ül´Bâhil´, Ebû Mâlik b. Edhem, Rebîa b. Muhârık-ul Gane-vî, Cebele b. Abdullâh-ul Has´amî gibi kumandanlar, askerî birliklerle yola çıkarılmışlar, Rıkka´ya gelmişlerdir.

Onlar, ağaçlar kadar çok sayıda kuvvetle, sayısız silahlarla size doğru geliyorlardır.

Vallahi, ben, senin yanında gördüğüm kimseler kadar güzel kıyafetli, hazırlıksız, onlar kadar hayr için yaratılmış kimseler görmedim:

Haber aldığıma göre: size karşı sayısız kuvvet gelmektedir) dedi.

Süleyman b. Sured (Biz, Allah´a tevekkül ettik. Allah´a tevekkül etmiş olanlar, Ona tevekkülde devam etmelidir) dedi.

Züfer (Ben, size bu hususta bir teklifde bulunsam olmaz mı? Belki, Al-İâh, bunda sizin için de, bizim için de, hayr yaratır.

İsterseniz, size şehrimizi açalım. îçeri giriniz, orada kalınız. Sizinle bizim aramızda iş ve el birliği vardır.

İsterseniz, şehrimizin kapısında konaklayınız. Biz de, sizin tarafınızdaki karargâhımıza çıkalım. Bizlere doğru gelmekte olan şu düşmana karşı hep birlikte çarpışalım?) dedi.

Süleyman b. Sured (Bizim şehirlilerimiz de, bizimle böyle bir iş birliği yapmak istemişler, onlar da, böyle söylemişlerdi. Yanlarından ayrıldıktan sonra da, bize yazı yazmışlardı. Fakat, biz muvafakat etmemiştik. Biz, bunu yapamayacağız!) dedi.

Züfer (îyi düşününüz. Size işaret ettiğim şeyi kabul ediniz. ,

Ben, o düşman kavmi, Allâh´m bozup hezimete uğratmasını, sizi de, selâmet ve afiyetle kuşatmasını arzu ederim.

O kavm Rıkka´dan ayrıldılar. Ayn-ul Verde´ye doğru geliyorlar.

Siz, burada kalıp arkanızı bu şehre dayayınız. Su ve şâir maddeler, bizim şehrimizle sizin şehriniz arasında bulunan şeyler ellerinizde olur.

Siz, böylece emniyet içinde bulunursunuz.

Vallahi, benim piyadelerim gibi atlılarım da, bulunsaydı, Ayn-ul Verde´-ye kadar size yardımcı olurdum.

Onlar, ordu yürüyüşüyle yürüyüp geliyorlar.

Siz, atlar üzerindesiniz. Vallahi, azlıksınız da! Bununla beraber, ben, hiç bir zaman onlardan daha iyi ie, süvari birliği görmemişimdir.

Siz, bu gününüzde onlar için hazırlık yapınız.

Sanırım ki onlar Ayn-ül Verde´ye gelmeden, siz, oraya yetişirsiniz.

Onlarla, geniş meydartda ok ve mızrak çarpışması yapmayınız.

Çünki, onlar, sizden çokturlar. Onların, sizi çepçevre kuşatmayacaklarından emin değilim.

Onlarla ok ve mızrak çarpışmasına sakın durüşmayınız. Çünki, siz, onların sayısı kadar değilsiniz.

Eğer, siz, onları ok ve mızraklarınızla hedef almağa kalkarsanız, çok geçmez, onlar, sizi öldürürler.

Onlara kavuşmadan önce de, onlar için saf bağlamayınız.

Sonra, sizin yanınızda piyade birlikleri de, görmüyorum, hepinizin süvari olduğunuzu görüyorum.

Halbuki, siz, piyadelerden ve süvarilerden mürekkep bir kavmla karşılaşacaksınız.

Çarpışmalarda süvariler, piyadeleri korurlar, Piyadeler de, süvarileri korurlar.

Sizin ise, süvarilerimizi koruyacak piyadeleriniz yoktur. Sen, onlara karşı öncü birlikleri çıkar. Sonra, sen, birliğini sağ ve sol yanlar arasında dağıt, yay. Her birlikle birlikte bir takviye, dest´ekci birliği bulundur.

Eğer, iki birlikten birisine yüklenilirse, ikincisi, durumu düzeltir., Süvarilerin ve piyadelerin baskınlarından ona biraz nefes aldırmış olur.

Ne zaman bir birlik, yukarı çıkmak ister, ne zaman bir birlik aşağı inmek ister, siz de, tek saf halinde bulunacak olursanız, üzerinize piyadeler gelir. Onları, saflarınızdan geri attınız mı, onlar, bozulur ve yenilmiş olurlar) dedi.

Züfer, veda ederken de, Tevbeciler ve Fedailer Birliğine sahip ve yardımcı olmasını Allâh´dan diledi.

Süleyman b. Sureci, ona (Sen, bizi en üstün şekilde kondurdun. En güzel şekilde ağırladın.

Megveret hususunda da, bizi gereği gibi öğütledin) dedi. Müdün´ü geçtik. Sâ´a geldik.»[39]

Tevbeciler ve Fedailer Birliği Aynül Verde´de:

Süleyman b., Sured, birliğini, Züfer´İn tavsiye ettiği gibi, tertipledi. Sonra, ilerleyip îbn-i Ziyad´ın ordusundan önce Ayn-ul Verde´nin batı tarafına kondu. Karargâhını kurdu.

Orada, beş gün oturdular, dinlendiler, atlarını da, dinlendirdiler.

Sanıklar ise Ayn-ul Verde´ye bir gece, bir gündüzlük mesafeye gelmiş bulunuyorlardı.[40]

Süleyman b. Sured´in, Birliğine Hitabı, Emir ve Tavsiyeleri:

Abdullah b. Gaziyye der ki :

«Süleyman b. Sured, ayağa kalkıp Allah´a uzun uzun hamd-ü senada bulundu. Sonra, göklerden, yerden, dağlardan, denizlerden ve bunlardaki âyet Ve mucizelerden bahs etti. Allah´ın nimetlerini andı.

Dünyayı andı. Ondan soğuttu.

Âhireti andı. Ona imrendirdi. Bunlardan bagka, sayıp bitiremeyeceğim, hafızamda tutamadığım bir çok şeyler anlattı. Sonra da (İmdi, dedi, Allah, size düşmanınızı getirdi. Bir gece, bir gündüz giderseniz, onlara kavuşursunuz.

Siz, bu yolda, Nasuh tevbesini açıklamak, Allah´a mazur olarak kavuşmak istersinizdir elbet.

Ya onlar, sizin üzerinize çıkıp gelecekler, yahut siz, onların üzerine varacaksınız.

Siz, bu gün, onların yurdunda bulunuyorsunuz. Onlara kavuştuğunuz, onlarla karşılaştığınız zaman :

(Sabr ediniz. Muhakkak ki, Allah, sabr edenlerle beraberdir. (Enfal: 46) âyetinin sırrını onlara tasdik ettiriniz.

Harp sanatı icâbı veya kendilerinden başka bir birliğe yerini vermek maksadı olmaksızın hiç kimse, onlara arka çevirmesin.

Dönüp kaçmak istiyenleri, üzerine geldiğiniz yaralıları, Hüseyin´i davet, etmiş olan hemşehrilerinizden esir edilenleri, esir edildikten sonra sizinle çarpışmadıkca veya kendileri Taf´da rahmetli kardeşlerimizi öldürenlerden olmadıkça, öldürmeyiniz.

Mü´minler Emîri Ali b. Ebî Tâlib´in gidişat ve icrââtı, böyle idi.

Eğer,...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

21 Şubat 2010, 15:18:00
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #2 : 21 Şubat 2010, 15:18:00 »

Hâlid b. Sa´d b. Nüfeyl´in Şehid Edilmesi :

Hâlid b. Sa´d b. Nüfeyl, kardeşini, Rebîa b. Muhârık´ın yeğeninin şehid ettiğini görünce, kılıçla onun üzerine saldırdı.

Hâlid´in arkadaşları, Halid´i, Rebîa´nm yeğeninin arkadaşları da, adamlarını kurtarmak için hücuma geçtiler. Onlar, sayıca çok olduklarından, Halid´i şehid edip kendi adamlarını kurtardılar. [49]

Abdullah b. Vâl´in Şehid Düşmesi :

Tevbeciler ve Fedaîler Birliği kumandanlarından üçünün şehâdetinden sonra, Abdullah b. Vâl, Şamlı leşkerler ortasında kalmış, çarpışıyor ve kendisine doğru gelinmesi için sesleniyordu.

Rifâa b. Şeddad, hücuma geçerek Şamlıları, onun başından dağıttı.

Abdullah b. Vâl, Sancağının yanına, geldi. Sancağı, Abdullah b. Hazim-ül Kindî tutuyordu.

Abdullah b. Hâzim, Abdullah b. Vâl´e «Sancağını benden al, kendin tut!» dedi.

Abdullah b. Vâl «Allah, seni rahmetile -esirgesin. Onu, benim yerime, sen tutuver!» dedi.

Abdullah b. Hâzim «Sancağını benden al, kendin tut. Ben, çarpışmak istiyorum!» dedi.

Abdullah b. Vâl «Sen, bu Sancağı tutmakla da, cihad etmiş ve ecre ermiş olursun!» dedi.

Arkadaşları, Abdullah b. Hâzim´e «Ey Ebû Azze! Allah, sana rahmet etsin! Kumandanına itaat et! diyerek seslendiler.

O da, kısa bir müddet Sancağı tuttu. Sonra, Abdullah b. Vâl, Sancağını Abdullah b. Hazim´den aldı.

Abdullah b. Vâl, ikindi vakti girdiği sıralarda, arkadaşlarına;

«Ölümsüz hayat, zahmetsiz, dertsiz rahatlık, üzüntüsüz sevinç istiyenler, şu haramları helallaştıranlarla çarpışarak Rab´larma, Cennet´in nimet ve rahatlıklarına yaklaşsın!

Allah, size rahmetini ihsan etsin!» dedi ve Şamlı leşkerlere saldırdı.

Arkadaşları da, kendisile birlikte saldırdılar. Şamlılardan, bif çok piyadeleri öldürdüler ve onların birliklerini bozup dağıttılar.

Bîr müddet, böylece üstün olarak savaştılar.

Bundan sonra, Edhem b. Muharriz-ül Bâhilî kumandasındaki süvari ve piyade Birlikleri, Tevbeciler ve Fedaîler Birliğinin, her taraftan üzerlerine gelmeğe başladılar ve hatta bulundukları yere, karargâhlarına kadar yaklaştılar, onları kuşattılar. Fakat, onların bulundukları yere ancak tek taraftan gelebildiler.

O gün, akşama kadar çarpışma devam etti.

Abdullah b. Vâl, bu sırada şehid oldu.

Edhem b. Muharriz-ül Bâhilî der ki «Abdullah b. Vâl:

(Allâfa yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis, onlar, Rabb´la-rı katında diridirler. Öyle ki, Allah´ın lutf-u inâyetinden( kendilerine verdiği g eh i dük mertebesiîe hepsi de şad olarak Cennet nimetlerile rizıklanırlar.

Arkalarından, henüz onlara katılamayan şehid dindaşları hakkında da, onlara hiç bir korku yoktur. Cblar, mahzun da, olacak değiller! diye müjde vermek isterler.

Onlar, Allâh´dan gelen bir nimetle, hattâ daha fazlasile ve Allah´ın, Müminlere olan mükafatını zayi etmiyeceği müjdesile de, sevinirler. (Al-i îm-ran: 169-171) âyetlerini okuyordu.

Beni kızdırdı. Kendi kendime: (Şunlar, bizi müşrik ve bizim kendilerinden öldürdüklerimizi gehid sayıyorlar!) dedim. Kılıçla, sol eline bir darbe indirdim, onu ürperttim, Öldüre yazdım.

Yanma vardım. (Ben, senin, ailen içinde yaşamayı arzu ettiğini görüyorum?) dedim.

Bana: (Sen, ne kötü görüşlüsün! Vallahi, ben, şu anda senin elinde iki elimden dolayı ecre nâü olmaktan başka bir şey arzu etmiyorum!) dedi.

(Ne için?) diye sordum.

(Allah, sana günah yazsın, bana da ecir ve sevabını büyütsün diye!) dedi. Beni, yine kızdırdı. Süvarilerimi ve piyadelerimi toplayıp ona ve arkadaşlarına tekrar saldırdım.

Mızrağımı saplayıp onu Öldürdüm!»

Abdullah b. Vâl; çok çok namaz kılan, oruç tutan ve halkın dinî sorularını cevaplandıran Irak Fakihlerindendi,

Abdullah b. Vâl, şehid olunca, Abdullah b. Hazimin de, onun yanında şehid olduğu görüldü. [50]

Rifâa b. Şeddad´ın Kalanları Toplayıp Geri Çekilmek İstemesi :

Abdullah b. Vâi şehid olunca, Rifâa b. Şeddad, Kinane oğullarından Velid b. Gudayn´a «Sancağı, tut! diyor, o da «Tutmak istemiyorum!» diyordu.

Rifâa b.-Şeddad, ona «Biz, Allah´ın kullarıyız. Hepimiz O´na döneceğiz. Sen, Sancağı, ne diye tutmuyorsun?

Hepiniz, bizim yaramıza dönünüz. Belki, Allah, bu gün bizi derler, toplar da, onların şerrinden korur.» dedi.

Abdullah b. Avf-ül Ahmer, yerinden sıçradı. «Sen, bizi döndürüp te öldürecek misin?

Vallahi, onların gözleri önünde geri dönecek olursan, onlar dalımıza binerler, bir fersah mesafeye erişemeden, diğer arkadaşlarımızın ja&nına ka-vuşamadan yok oluruz.

İçimizden kurtulacak olanları da, bedeviler ve köylüler yakalayıp onların yanma götürürler. Sonradan, onlar da, Öldürülürler.

Şu güneşin aydınlığı altında, güpegündüz böyle yapmaman için Allah´a and veririm.

Gayb ve belirsiz olacaklar için, gecenin karanlığı basmağa başlasın, Şu gece, bizi bürüsün. O zamana kadar atlarımızın üzerinde kendimizi savunmak için çarpışalım.

Gece karanlığı basınca, hayvanlarımıza binelim. Gecenin ilk kısmında oaiara ok atalım.

Piyadeler, sabaha kadar yaralılarımızı taşısın ve herkes, taşıdığı arkadaşına baksın ve onunla ilgilensin.

Onlar, onar, yirmişer kigi birlikte gitsin. Halk, gidilen yeri bilirse, bir birinin ardına düşer, giderler.

Eğer, dediğim gibi, güpegündüz geri çekilecek olursak; anne, oğlunu bulamaz; kişi, ne tarafa, nereye gideceğini bilemez. Hepimiz ölmüş, esir olmuş bir halde sabaha çıkarız!» dedi.

Rifâa b. Şeddad «Olur! Senin görüşünü, ben de, uygun görüyorum.» dedi. [51]

Velid b. Gudaynül Kinânî´nin Geri Dönmek İstememesi ve Şefaid Olması:

Rifâa b. Şeddad, Velid b. Gudayn-ul Kinânî´nin yanına vardı. Sancağı, sen, elinde taşıyacak mısın? Yoksa, senden alayım mı?» diye sordu,

Velid «Ben, senin istediğini, istemem! Ben, Rabb´ıma kavuşmak, kardeşlerime katılmak, dünyadan ayrılıp Âhirete ulaşmak istiyorum.

Sen ise, dünyanın gümüşünü istiyor, sağ kalmayı umuyor, dünyadan ayrılmayı hoşlanmıyorsun! Vallahi, ben, senin kılavuzluğunu istemem!» dedi ve Sancağı, Rifâa b. Şeddad´a geri verip çarpışmak için gitti.

Abdullah b. Avf b. Ahmer, ona «Allah, seni rahmetile esirgesin. Gel, sen bir müddet bizim yanımızda çarpış. Elinle, kendini tehlikeye atma!» dedi ve and verip onu durdurdu.

O sırada Şamlılar «Allah, onları helak etti. Üzerlerine yürüyünüz! Geceden Önce işlerini bitirip onlardan boşahmz!» diyerek bağrıştılar ve bütün güçlerile hücuma geçtiler.

Tevbeciler ve Fedaîler Birliğinden arta kalanlar, kahramanlık ve cesaretlerinden hiç bir §ey gayb etmeksizin dayandılar, Samlılarla yatsuya kadar çarpıştılar.

Velid b. Gudayn-ül Kinânî, akşamdan önce şehid oldu. [52]

Abdullah b. Azizül Kindî´nin, Oğlunu Hindilere Vasiyyet Ederek Çarpışa Çarpışa Şehid Olması :

Abdullah b. Aziz-ül Kindi, yanında küçük oğlu Muhammed olduğu halde, gidip «Ey Şamlılar! İçinizde Kinde´Ierden bir kimse var mı?» diye sordu.

Şamlılardan bazı kimseler çıkıp «Evet! Biz, onlardan´ız!» dediler.

Abdullah b. Aziz, onlara oğlunu göndererek «Yanınızdaki kardeşinizi Kü-fe´deki kavminıza gönderiniz. Ben, Abdullah b. Aziz-ül Kindî´ynn!» dedi.

Şamlılar «Sen, bizim amucamızın oğlusun. Emniyet ve selâmettesin!» dediler.

Abdullah b. Aziz «Vallahi, ben, kardeşlerimin vurulup düştükleri yerden ayrılmak istemem!» diyerek ilerledi.

Çocuk ise, babasının arkasından ağlamağa başladı.

Abdullah b. Aziz, oğlunun, arkasından feryad ederek ağladığını görünce «Yavrucuğum! Eğer, elimde, Rabb´ıma tâat cümlesinden olarak sana yapabileceğim bir. şey olsaydı, muhakkak yapardım!» dedi. Şamlılardan olan kav-nuna-da, oğlu ile ilgilenmeleri için and verdi.

Şamlılar, ona ve oğluna son derece acıdılar, üzüldüler ve ağladılar.

Abdullah b. Aziz, Akşamleyin Şamlılar-n saflarına saldırdı. Çarpışa çarpışa şehid oldu. [53]

Kureyb b. Zeyd ve Arkadaşlarının Şehid Olmaları :

Küreyb b. Zeyd-ül Hımyerî, akşamleyin Sancakla geldi. Yanında Hımye-yerî ve Hamdânîlerden yüze yakın kimse vardı.

Küreyb, arkadaşlarına «Ey Allah´ın kulları! Rabb´ımza doğru gidiniz!

Vallahi, dünyada .Allah´ın rızasından ve Ona tevbeden başka işe yarar bir şey yoktur.

254

İşittiğime göre: içinizden bir taife, içinden çıkmış oldukları dünyaya ve günahlarına geri dönmek istiyorlarmış!

Hayır! Vallahi, ben, o ilk sözümde duruyorum!

İstiyen kardeşlerim, arkamdan gelsinler!» dedi. Hepsi, onun dâvetine icabet ettiler ve «Biz de senin görüşündeyiz!» dediler.

Küreyb, Sancağı alıp Şamlıların yakınına kadar vardı.

Şurahbil b. Zilkelâ «Vallahi, şu Sancağın, Himyeri veya Hemdânilerin Sancağı olduğunu sanıyorum!» dedi. Onlara yaklaşıp kim olduklarını sordu. Onlar da, haber verdiler;

Bunun üzerine, Şurahbil b. Zilkelâ omlara «Sizler, emniyettesinizdir!» dedi.

Küreyb, ona «Biz, dünyada emniyette idik. Şimdi dünyadan çıkıp ancak Âhiret emniyet ve selâmetini,dileyoruz!» dedi, Şamlılarla çarpışmağa giriştiler ve şehid oldular.

Suhayr b. Huzeyfe´nin Arkadaşlarüe Birlikte Şehid Olması :

Suhayr b. Huzeyfe, b. Hilal, Müzeyne´lerden otuz kişi ile ilerledi. Suhayr, arkadaşlarına «Allah yolunda ölümden korkmayınız. Çünki, o, size bir gün muhakkak gelecektir.

Allah´a yönelerek çıkmış olduğunuz dünyaya tekrar dönmeyiniz. Artık, sizin için orada kalmak yoktur.
<...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

21 Şubat 2010, 15:18:49
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« Yanıtla #3 : 21 Şubat 2010, 15:18:49 »

[1] Taberi-Tarih c. 7, s. 47

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 221.

[2] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 221.

[3] Süleyman b. Sured; Peygamberimizin Eshabmdandı. Cemal ve Sıffm vak´ala-rındft Hz. Ali´nin yanında bulunmuştu.

Küfe´ye gelmesi için Hz. Hüseyin´e yazı yazanlardandı. Hüseyin, gelip Kerbelâ´da şehid edildiği zaman, Ondan uzak kaldığına, Onun yanında çarpışmadığına çok pişman oldu. Kendisi, bu yolda pişmanlık duyarak, tevbe ederek Kerbelâ intikamını almak üzre ayaklananların başı idi. (îbn-i Sa´d-Ta-bakat c. 4, 292)

[4] Taberi-Tarih c. 7, s. 51-52

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 221-222.

[5] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 222-223.

[6] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 223-224.

[7] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 224.

[8] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 224.

[9] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 224.

[10] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 224-225.

[11] Tab«ri-Tarih c. 7, s. 47-50

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 225-226.

[12] Taberi-Tarih c. 7, s. 67

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 226.

[13] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 226-227.

[14] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 227.

[15] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 227-228.

[16] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 228.

[17] Taberi-Tarih c. 7, s. 53-55 228

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 228.

[18] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 228-229.

[19] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 229.

[20] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 230.

[21] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 230-231.

[22] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 231.

[23] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 231-232.

[24] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 232-233.

[25] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 233.

[26] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 233.

[27] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 234.

[28] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 234-235.

[29] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 235.

[30] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 235.

[31] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 235-236.

[32] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 236-237.

[33] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 237.

[34] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 237.

[35] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 238.

[36] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 238-239.

[37] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 239.

[38] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 240-242.

[39] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 242-244.

[40] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 244.

[41] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 244-245.

[42] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 246-247.

[43] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 247-248.

[44] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 248.

[45] Taberi-Tarih c. 7, s. 66-78

[46] îbn-i Sa´d-Tabakat c. 4, s. 293

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 248-249.

[47] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 249-250.

[48] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 250.

[49] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 250.

[50] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 250-252.

[51] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 252-253.

[52] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 253-254.

[53] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 254.

[54] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 254-255.

[55] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 255-256.

[56] Taberi- Tarih c. 7, s, 76-80 256

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 256.

[57] îbn.i Sa´d-Tabakat c. 4, s. 293

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 256-257.

[58] Taberi-Tarih c. 7, s. 80

M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 257.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes