> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Sahabe-i Kiram > Ha­lid ibnu´l-Velîd
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ha­lid ibnu´l-Velîd  (Okunma Sayısı 892 defa)
27 Şubat 2010, 15:08:07
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 27 Şubat 2010, 15:08:07 »



Ha­lid ibnu´l-Velîd (r.a.)

O Uyumaz.

Uyuyan Kimseyi de Bırakmaz!

Onun durumu ne tuhaftır!...

O, Uhud gününde müslümanlara saldıran diğer günlerde de İs­lâm´ın düşmanlarına saldıran kişidir...

Şimdi başlangıcından itibaren onun hikâyesine gelelim.. Fakat hangi başlangıç?

Kendisi, hayatının başlangıcı olarak, sadece, biat etme Rasûlüllah´la (s.a.v) el sıkıştığı günü biliyor...

Eğer mümkün olsa, o günden önceki bütün yılları ve günleri öm­ründen ve hayatından söküp atacaktı...

O halde, biz de onunla birlikte sevdiği, kalbinin Allah´a huşu duy, duğu, ruhunun Rahman´dan el aldığı, bunun üzerine, boş günlerinde bâtıla yardım etmenin günâhlarını omuzundan atmak üzere, Allah´ın dinine, elçisine ve Hakk yolunda büyük şehâdete hasretinden dolayı yerinde duramadığı o güzel andan başlayalım...

Bir gün nefaiyle başbaşa kalıp her gün sancaklarının parlaklığı ve yüksekliği artan yeni din hakkında düşündü ve Allâmü´l-Guyûb (gaybleri çok iyi bilen) olan Allah´tan kendisine herhangi bir sebeple hidâyeti uzatmasını istedi... Ve temiz kalbinde îmanın müjdeleri par­ladı. Şöyle dedi:

«Vallahi, işleri yoluna girdi...

Bu zatın peygamber olduğu kesin...

Ama, ne zaman?

Gidip müslüman olayım...»

Şimdi, Rasûlüllah´a (s.a.v.) gidişini ve mü´minler kafilesi içinde yerini almak için Mekke´den Medine´ye yolculuğunu bize anlatması için ona kulak verelim :

« Bana arkadaş olacak kimseler bulmak istedim. Osman ibn-i Talha´yla karşılaştım. Arzu ettiğim şeyi ona anlattım. O da hemen kabul etti. Hep birlikte çıktık. Seher vakti yola koyulduk. Ovada gi­derken, Amr ibnü´l-As´la karşılaştık. Bize merhaba dedi. Biz de merha­ba diye cevap verdik...

Nereye gidiyorsunuz? dedi. Biz de durumu açıkladık. O da : Ken­disinin de müslüman olmak için Rasûlüllah´a (s.a.v.) gitmek istedi­ğini söyledi.

Onu da yanımıza aldık ve 8 nci senenin safer ayının ilk günü Medîne´ye geldik. Rasûlüllah´a (s.a.v.) görünce, Peygamber´e verilen şe­kilde ona selâm verdim. O güler yüzle selâmımı aldı. Arkasından Ke-lime-i Şehâdeti getirerek müslüman oldum.

Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle dedi :

« Senin akıllı olduğunu biliyor, bunun seni selâmet ve hayra eriştireceğini umuyordum»,

Rasûlüllah´a (s.a.v.) biat ettikten sonra :

«Benim günâhlarımı bağışlaması için Allah´a dua etmeni is­tiyorum» dedim. O da şöyle buyurdu:

«İslâm, daha önce işlenmiş" günâhları, saymaz, siler». Ben de:

« Ya Rasûlellah! Bunu yapmanı istiyorum» dedim. Bunun üzerine Rasûlüliah (s.a.v.) :

« Allah´ım! Senin yolundan yüz çevirme konusunda yaptığı şey­lerden dolayı Halid ibnu´l-Velîd´i bağışla» dedi.

Amr ibnu´l-As ve Osman ibn-i Talhâ da ilerleyip müslüman ol­dular ve Allah´ın Rasûlü´ne biat ettiler...

Peygamber´e söylediği sözü gördünüz mü? «Allah yolundan yüz çevirme konusunda bütün yaptıklarımı bağışlamasj için Allah´a dua etmeni istiyorum??...»

Görüşünü ve basiretini bu ibare üzerine kuran; Allah´ın kılıcının ve İslâm kahramanının hayatında bilmecelere benziyen davranışları iyi anlayabilecektir...

Onun hayatını anlatırken bu davranışlara vardığımızda, bu cüm­le onları anlamak ve1 açıklamak için delilimiz olacaktır.

Gelelim şimdi, yeni müslüman olan Halid´le birlikte Kureyş´in sü­varisinin onların atlarına ait dizginlerinin sahibinin; savaş dünyasın­da bütün arapların, dahisinin; babalarının ve kavminin şereflilerinin ilâhlarına sırtını döndüğünü, onun Peygamber ve müslümanlarla bir­likte, Allah´ın kendisine Muhammed´in ve kelime-i tevhidin sancağı al­tında ortaya çıkmayı takdir ettiği yeni bir dünyaya yöneldiğini göre­ceğiz...

Öyleyse, müslüman olduktan sonra Halid´le birlikte hayret v durumunu göreceğiz!!..

Mû´te savaşının kahramanları üç şehidle, Zeyd İbn-i Harise, Ca´-fer İbn-i Ebî Talib ve Abdullah ibn-i Ravaha ile ilgili haberi hatırlıyor musunuz?

Bunlar, Suriye topraklarındaki Mûte savaşının kahramanlarıydı­lar... Bu, Bizanslıların iki yüz bin kişiyi getirdikleri ve müslümanların benzersiz bir şekilde çarpıştıkları bir savaştı...

Rasûlüllah´ın (s.a.v.) üç komutanın da şehid olduğunu haber ver­diği hüzünlü yüce cümleyi de hatırlıyor musunuz? O şöyle buyuru-yordu :

« Sancağı Zeyd ibn-i Harise aldı ve şehîd oluncaya kadar elin­de sancak olduğu halde döğüştü...

Daha sonra sancağı Ca´fer aldı. Şehîd oluncaya kadar o da de sancak olduğu halde döğüştü...

Sonra da sancağı Abdullah ibn-i Ravaha alıp elinde sanca! duğu halde, şehîd oluncaya kadar döğüştü...

Rasûlüllah´ın (s.a.v.) bu sözlerinin devamını, bu sayfalardaki yer ler İçin saklamıştık. İşte devamı:

« Sonra sancağı, Allah´ın kılıçlarından olan bir kılıç aldı v Al­lah fethi onun vasıtasıyla nasib etti...»

Bu kahraman kimdi acaba?

İşte bu, Rasûlüilah´ın (s.a.v.) orduya komutan tayin ettiği üç ki­şinin komutası altında normal bir er olarak Mû´te savaşına koşan Ha­lid ibnu´l-Velîd´di. O üç komutan da Zeyd, Cafer ve İbn-İ Ravaha ve yine aynı sırayla savaş meydanında şehîd edilen bu kişilerdi...

Komutanların sonuncusu şehîd olarak yere yıkıldıktan sonra Sa­bit ibn-i Akram sancağa koşup sağ eline aldı ve karışıklık, saflarını dağıtmasın diye müslüman ordusunun ortasında yükseltti...

Sabit sancağı eline alır almaz, hemen Halid ibnu´l-Velid´e yönel­di ve ona şöyle dedi :

« Sancağı al, Ebû Süleyman!»

Halid, yeni müslüman olmuş birisi olarak; ondan önce müslü­man olmuş Ensar ve Muhacirlerin bulunduğu bir topluluğa komutan olma hakkına sahip olmadığı görüşündeydi.

Edeb, tevazu, anlayış ve faziletler... İşte o, bunların hepsine lâ­yık birisiydi!...

Sabit ibn-i Akram´a şu cevabı verdi :

« Hayır... Ben sancağı alamam. Buna sen daha lâyıksın... Sen hem yaşça büyüksün, hem de Bedir savaşına katıldın...»

Sabit de ona şöyle cevap verdi:

« Sancağı sen al, çünkü savaşmayı sen benden daha iyi bilir­sin. Vallahi ben sancağı elime sadece sana vermek için aldım».

Daha sonra Akram müslümanların arasında şöyle haykırdı : « Halid´in komutanlığına razi .oluyor musunuz?» Onlar da : « Evet...» dediler.

Bu üstün şahsiyet atına bindi. Sanki o, Rasûlüilah´ın hayatında ve vefatından sonra, kahramanın adım adım katedeceği uzun ve açık bîr yol üzerinde açılma vakti gelmiş kapalı kapılan çalıyormuşcasma san­cağı eliyle öne uzattı... Ta ki, kader, onun üstün şahsiyetiyle takdir edilmiş bir noktaya varsın...

Halid, savaşın sonu belli olduktan sonra ordu komutanlığına geç­mişti Müslümanların kaybı çoktu. Perişan durumdaydılar. Kalabalık Bizans ordusu üstün durumdaydı ve müslümanları kırıp geçiriyordu...

O, savaşın sonucunu değiştirecek, mağlûbu galip, galibi mağlûb hale getirecek herhangi bir savaş imkânına sahip değildi...

Orduyu kurtarmak için bu dahiyi bekleyen tek iş, İslâm ordusun-daki kayıpların durması, geri kalanını zararsız olarak savaştan çıkar­mak, yani savaş meydanında çarpışan kuvvetin geri kalanının mahvını önlemek için geri çekilmekti.

Ancak böyle bir geri çekilme, imkânsız demekti...

Fakat, eğer «cesurun kalbinde imkânsız yoktur» sözü doğruysa, Halîd´den daha cesur kalpli, ondan daha üstün bir deha ve ondan daha derin görüşlü kim vardı?...

İşte o sırada, Allah´ın kılıcı, şahin gözlerine benzeyen gözleriyle geniş savaş alanına göz atmak üzere ilerler ve ışık hızıyla zihninde plânlar yapar... Ordusunu savaş devam ederken gruplara ayırır, sonra her grubun görevlerini belirtir. Akıllara durgunluk veren tek­niğini ve mükemmel dehasını kullanmaya başlar. Böylece Bizans or­dusunun saflarında büyük ve geniş bir gedik açtı. İslâm kahramanının dehasıyla mahvedici ve işini bitirecek bir belâdan kurtulduktan sonra bütün müslüman askerleri rahatça o gedikten çıktılar!...

İşte bu savaşta Rasûlüllah (s.a.v.) Halid´e bu yüce lâkabı lütfet­miştir.

Kureyş, Rasûlüllah´la (s.a.v.) olan anlaşmasını bozar ve müslümanlar onun (s.a.v.) komutasında Mekke´yi fethetmek için hareket ederler...

Rasûlüllah (s.a.v.) ordunun sağ kanadına Halid İbnu´l-Velid´i ko­mutan tayin eder.

Müslüman ova ve dağlarının, uzun zaman putçuluk ve şirk ordu­sunun komutanlarından biri olarak tanıdığı Halid, Mekke´ye müslü­man ordusunun komutanlarından biri olarak giriyordu...

Tatlı çocukluk ve neş´eli gençlik hatıraları aklına geliyordu.

Daha sonra, aciz ve hiçbir değeri olmayan putlar için ömrünü harcadığı uzun günlerin hatıraları da aklına geliyordu...

Pişmanlık gönlünü ısırmadan önce, durumun dehşeti ve yüceliği karşısında titriyordu...

Mekke üzerine yürüyen nurun durumu. Vücutları, hâlâ işkence ve terörün izlerini taşıyan ve zorla, düşmanlıkla çıkarıldıkları memlekete dönen ?kişneyen atların üstünde ve dalgalanan İslâm bayraklarının altında oraya dönen? ezilmek istenenlerin durumu karşısında titri­yordu...

Dün Dâru´İ-Erkam´da yaptıkları gizli konuşmalar Mekke´yi yerin­den oynatan tekbîrlere ve bütün varlıkların onlarla birlikte olduğu ke-lime-i tevhîdlere, dönüşmüştü. Sanki herkes bir bayram yapıyordu!...

Mu´cize nasıl tamam olmuştu? Bu olanları yorumlayacak neydi?

Hiçbir şey... Zafer kazanan askerlerin birbirlerine bakarak ve se­vinerek, kelime-i tevhîd ve tekbirlerinin arasında tekrar edip durduk­ları şu âyetten başka hiçbir şey yorumlayamazdı :

Allah´ın vâ´di... Allah va´dini bozmaz».

Halid başını havaya kaldırıyor, ufku dolduran İslâm bayraklarının yüceliği, sevinç ve neşesi içinde bakarak kendi kendine şöyle diyor­du :

« Evet... Elbette bu-Allah´ın vaadidir, Allah vaadini bozmaz!...»

S...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ha­lid ibnu´l-Velîd
« Posted on: 25 Nisan 2024, 14:00:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ha­lid ibnu´l-Velîd rüya tabiri,Ha­lid ibnu´l-Velîd mekke canlı, Ha­lid ibnu´l-Velîd kabe canlı yayın, Ha­lid ibnu´l-Velîd Üç boyutlu kuran oku Ha­lid ibnu´l-Velîd kuran ı kerim, Ha­lid ibnu´l-Velîd peygamber kıssaları,Ha­lid ibnu´l-Velîd ilitam ders soruları, Ha­lid ibnu´l-Velîd önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes