> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Sahabe-i Kiram > Cafer İbn Ebi Talib
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cafer İbn Ebi Talib  (Okunma Sayısı 809 defa)
24 Şubat 2010, 09:32:30
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 24 Şubat 2010, 09:32:30 »



Cafer İbn Ebi Talib (r.a.)

«Cafer´i Cennet´te gördüm. Onun kana boyanmış kanatfari vardı».[1]

Abdu menâf oğullan içinde Rasûlüllah´a (s.a.v.) benzeyen beş kişi vardı. İyi göremeyenler çoğunlukla Rasûlüllah´la bunları karıştırırlardı.

Peygamberine benzeyen bu beş kişiyi öğrenmek istersiniz her­halde.

Geliniz, bunların kim olduğunu öğrenelim.

Bunlar : Rasûlüllah´ın amca oğlu ve süt kardeşi Ebû Sufyan İbnu´l-Harîs İbn-i Abdilmuttalib.

Rasûlüllah´ın (s.a.v.) amca oğlu Kuşem İbnu´l-Abbas İbn-i Abdil-muttalib.

İmam Şafiî´nin dedesi Es-Saib İbn-i Ubeyd İbn-i Abdi Yezîd İbn-i Haşim.

Rasûlüllah´m (s.a.v.) torunu Hasan İbni Ali.. Hasan bu beş kişinin Peygamber´e en çok benzeyeniydi.

Mü´minlerİn emiri Ali İbn Ebi Talib´in kardeşi Cafer İbn Ebi Talib. Şimdi de gel, sana Cafer´in hayatından bazı tablolar anlatayım.

Ebu Talib Kureyş içindeki yüksek şeref ve mevkisine rağmen fakir ve ailesi kalabalık bir zat idi.

Kureyş´in geçirdiği kıtlık yılı sebebiyle onun durumu daha da kö­tüleşmişti. Kıtlık hayvanları kırıp geçirmiş, insanları çürümüş kemikle­ri yemeye mecbur etmişti.

O sırada Haşim oğullan arasında Muhammed İbn Abdillah ve am­cası Abbas´tan daha zengini yoktu.

Muhammed, Abbas´a :

«Amca! Kardeşin Ebu Talib´in ailesi kalabalık. Halkın başına şu şiddetli kıtlık ve açlık belâsı geldi. Gidelim de onun çocuklarından ikisini alıp bakalım» dedi. Abbas :

« Sen beni hayırlı bir işe davet ve iyilik yapmaya teşvik ettin».

diye cevap verdi.

Ebu Talib´e varıp şöyle dediler :

« Biz, halkın başına gelen bu belâ ortadan kalkıncaya kadar,, se­nin ailenin yükünü biraz hafifletmek istiyoruz». O da :

«Akîl´rbana bırakın da ne yaparsanız yapın...» dedi.

Muhammed, Alî´yi aldı. Abbas da Cafer´i alıp çocukları arasına kattı.

Allah, dînini gönderinceye kadar .Ali devamlı Muhammed´in ya­nında kaldı ve çocuklardan ilk iman eden oldu.

Cafer de büyüyüp müslüman oluncaya ve kendi kendine idare ede­cek duruma gelinceye kadar amcası Abbas´ın yanında kaldı.

Cafer İbn Ebî Talib ve karısı Esma Bint Umeys daha yolun başın­da nur kafilesine katılmışlardı.

Rasûlüllah (s.a.v) Daru´I-Erkam´a girmeden önce Hz. Ebu Bekr´in aracılığıyla müslüman olmuşlardı.

Haşim oğullarına mensup delikanlıyla genç karısı ilk müslüman-iarın karşılaştığı eza cefalarla karşılaşmışlar ve bunlara sabretmiş-lerdi. Çünkü onlar cennet yolunun dikenlerle döşeli ve sıkıntılarla çev­rili olduğunu biliyorlardı. Ancak onların ve kardeşlerinin canlarını sı­kan şey : Kureyş´in onlara İslâm´ın emirlerini yerine getirmeye mani olması, onları ibadet lezzetini tatmaktan mahrum etmesiydi. Kureyş her yerde onları gözetliyor, adeta onların nefeslerini sayıyordu.

Bunun üzerine Cafer İbn-İ Ebî Talib, karısı ve bir grup sahabeyle birlikte Habeşistan´a hicret etmek için Rasûlüilah´tan izin istedi. Üzün­tülü ve kederli bir halde Rasûlüîfah (s.a.v.) onlara izin verdi.

Bu temiz ve iyi kimselerin öz vatanlarından, çocukluklarının ve gençliklerinin geçtiği yerlerden hiçbir günâhları olmadığı sadece «Rabbimiz Allah´tır» demekten başka işledikleri hiçbir suçlan olmadığı halde ayrılmaya zorlanmaları Rasûlüllah´a (s.a.v.) zor geliyordu.

Fakat henüz o, Kureyş´in eziyetlerini önleyecek güç ve kuvvete sahip değildi.

İlk muhacir kafilesi Habeşistan´a gitti. Başlarında Cafer İbn-i Ebî Talib vardı. Onlar âdîl ve iyi bir kimse o!an Habeşistan Kralının hima­yesine girdiler.

Müslüman olduklarından beri ilk defa emniyette olmanın ve hu­zurlarını bozan birşey olmaksızın ibâdet etmenin zevkini tattılar.

Ancak Kureyş bu müslüman grubun Habeşistan´a göçünü, kralın himayesinde elde ettikleri din ve inanç emniyetlerini öğrenir öğren­mez birbirlerine onların öldürülmeleri ve büyük hapishaneye geri ge­tirilmeleri için emirler yağdırmaya başladılar.

Gözleriyle gören, kulaklarıyla işiten biri olarak bu hadiseyi an­latması için sözü Ummu Seleme´ye bırakalım

Ümmü Seleme anlatmaktadır :

« Habeşistan´a vardığımız zaman orada çok hayırlı bir komşuya tesadüf etmiştik. Din işlerinde tam bir huzura kavuşmuştuk. Rabbimiz Allah´a ibadet ediyor. Eziyet görmüyorduk. Hoşumuza gitmeyecek bir söz de duymuyorduk. Kureyş bundan haberdar olunca toplanmış, güçlü iki adamını Necâşî´ye göndermeye karar vermiş. Bunlar Amr İbnu´I-As ile Abdullah İbn-i Ebî Rabiâ idi. Onlarla, Hicaz yöresinin hoşa giden şeylerinden Necâşî ve patriklere hediyeler gönderdiler. O ikisine şöyle tenbih ettiler : Bizim hakkımızda Habeşistan kralıyla konuşmadan ön­ce patriklerden herbirine hediye veriniz».

«Habeşistan´a gelince Necâşî´nin patrikleriyle görüştüler. Herbi­rine hediyesini verdiler. Hediye vermedikleri kimse kalmadı. Patrikle­re şöyle dediler :

« Kralın topraklarına bizim bazı beyinsiz çocuklarımız yerleşti. Bunlar atalarının, dîninden döndüler. Onlar hakkında kralla konuştuğu­nuzda ona; bunların dinlerini sormadan bize teslim etmesini tavsiye ediniz. Çünkü kendi kavimleri onları daha iyi tanır ve inandıklarını daha iyi bilir». Patrikler :

Tamam...» dediler.

Ümmü Seleme sözüne şunu ilâve eder :

« O sırada Amr´la arkadaşı İçin, Necâşî´nin bizden birini çağınp onun konuşmasını dinlemesinden daha kötü birşey yoktu»,

«Daha sonra Necâşî´ye gidip ona hediyeler sundular. Necâşî he­diyeleri çok beğendi». Ona şunları söylediler :

« Ey Kral! İçimizden birtakım kötü çocuklar senin memleketine sığınmıştır. Bunlar bizim de, sizin de tanımadığınız yeni bir din uy­durmuşlardır. Bunlar kendi milletlerinin dinini terkettikleri gibi, sizin dininize de girmemişlerdir. Bizi, bunların mensup oldukları milletin eş­raf* size gönderdiler. Bunlar sizin memeieketinize iltica eden adamla­rın babaları, amcaları ve kendi öz akrabalarıdır. Çünkü onlar, bunların ortaya çıkardıkları fitneyi daha iyi bilirler».

Necâşî patriklerine baktı ve patrikler :

«Bunlar çok doğru söylediler ey kral Bunların milletleri, onları daha iyi tanır ve yaptıklarım daha iyi bilirler. Haklarında düşün­düklerini yerine getirebilmeleri için bunları elçilere teslim ediniz

Kral patriklerinin bu sözüne kızıp şöyle dedi :

« Hayır, onları çağırıp kendileri hakkında söylenilen şeyleri sor­madıkça, onları hiçbir kimseye teslim etmem. Eğer onlar bu iki şah-sın söylediği gibilerse, onları bu iki şahsa teslim ederim. Eğer öyle değillerse, onları korur ve benim memleketimde kaldıkları müddetçe onlara iyilik ederim».

Bunun üzerine Necâşî, görüşmek için bizi çağırtmıştı. Ona gitme­den önce toplanıp şöyle konuştuk :

« Şüphesiz kral dinimizi soracak. Biz, inandığımız dini açıklaya­lım. Bizim sözcümüz Cafer Ibn-i Ebî Talib olsun. Ondan başka hiç kim­se konuşmasın».

Necâşî´nin yanına gittik. Patriklerini de çağırtmıştı. Onlar kralın sağında ve solunda oturuyorlardı. Taylesanlarmı giymişler, başlıklarını takmışlar ve önlerine de kitaplarını yaymışlardı.

Kralın yanında Amr İbnu´I-As ve Abdullah İbn-I Ebî Rabîâ´yı da gördük.

Biz de oturuma katılınca Necâşî bize şöyle dedi :

« Bu ortaya çıkardığınız yeni din nedir? Bu din yüzünden, mademki hemşehrilerinizden ayrıldınız niçin bizim dinimize girmedi­niz? Yahut başka milletlerden birinin dinine girmediniz?»

Cafer İbn Ebî Talib ona yaklaşıp şöyle cevap verdi :

« Ey kral! Biz cahiliyet içinde yaşayan bir mîllettik. Putlara ta­par, ölüleri yerdik. Kötülüklerin hepsini yapar, akrabalardan ilgiyi ke­serdik. Komşuluğu kötü görür,,kuvvetli olanımız zayıfımızı ezerdi. İçi­mizden; soyunu, doğruluğunu, dürüstlüğünü, namusluluğunu tanıdığı­mız bir peygamber gönderilinceye kadar bu hal üzere kaldık. Bu Allah elçisi bizi Allah´ın birliğine inanmaya ve yalnız Allah´a ibadet etmeye, bizim ve babalarımızın taptığı taşlardan, putlardan vazgeçmeye davet etti. Bize sözün doğrusunu söylemeyi, emaneti yerine getirmeyi, akra­balara ilgi göstermeyi, güzel komşuluğu, haram şeylerden uzaklaşma­yı, kan dökmekten sakınmayı emretti. Bizi bütün kötülüklerden uzak­laştırdı. Yalan şahitliği menetti. Öksüzün malını yemeyi haram kıldı. Namuslu kadınlara iftira etmeyi kaldırdı. Bizim yalnız Allah´a ibadet etmemizi, ona ortak koşmamamızı, namaz kılmamızı, zekât vermemizi ve Ramazan´da oruç tutmamızı emretti...

Biz bu peygambere inandık, iman ettik. Onun gösterdiği yolda yü­rüdük. Peygamberin helâl tanıttığını helâl bildik. Haram olarak bildirdi­ğini de haram bildik.

Ey kral! Buna karşılık kavmimiz bize saldırdı. Bize her türlü İşken­ceyi uyguladı. Bizi dinîmizden çevirmek ve tekrar putlara taptırmak için çalıştı.

Onlar, bize kahredip zulmedince, bizi dayanılmaz hale düşürünce, bizimle dinimiz arasına girilince, biz yurdumuzu bıraktık, sizin diyarını­zı başka diyara tercih ettik. Senin komşun olmayı istedik ve senin memleketinde zulme uğramamayı ümit ettik».

Necâşî, Cafer İbn-i Ebî Talib´e dönüp :

Peygamberinizin aldığı vahiyden ezberinizde tuttuğunuz var mı?» dedi. Cafer :

Evet, var», diye cevap verdi. Necâşî :

Öyleyse onu bana oku» dedi. Cafer şunu okudu :

« Kâf-Ha-Yâ-Ayn-Sad. Bu, Rabbinin, rahmetini kulu Zekerîyya´ya anmasıdır. Hani bir zaman, Rabbine gizli bir seslenişle seslenmişti de. Ey Rabbîm! demişti, kemiklerim gerçekten iyice zayıfladı ve ba­sımdaki saçlas-ım da (akiaşıp alev alev tutuşurcasına) ağardı. Rabbim! Sana yalvarıp yakarmakta hiç de bedbaht olmadım». (Meryem sûresi, âyet : 1-4)

Necâşî bu âyetleri dinlerken ağladı. O kadarki sakalı gözyaşları ile ıslandı. Patrikleri de ağladılar. Onların da gözyaşları önlerindeki sayfalara aktı...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cafer İbn Ebi Talib
« Posted on: 28 Mart 2024, 16:17:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cafer İbn Ebi Talib rüya tabiri,Cafer İbn Ebi Talib mekke canlı, Cafer İbn Ebi Talib kabe canlı yayın, Cafer İbn Ebi Talib Üç boyutlu kuran oku Cafer İbn Ebi Talib kuran ı kerim, Cafer İbn Ebi Talib peygamber kıssaları,Cafer İbn Ebi Talib ilitam ders soruları, Cafer İbn Ebi Talib önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes