๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sağlık Ansiklopedisi => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 30 Aralık 2010, 13:30:02



Konu Başlığı: İç Salgı Sistemi
Gönderen: Ekvan üzerinde 30 Aralık 2010, 13:30:02
İç Salgı Sistemi (Endokrin Sistem)

Ruhsal ve bedensel boyutun birbirine en çok yakınlaştığı alan, iç kontrol sistemimizin mükemmel bütünlüğüdür. Biz, bilincin beyinsel bir nitelik olduğunu düşünürken, sinir sistemi ve iç salgı sistemi işbirliği, bilinç ve beden arasında hemen bir köprü oluşturur. Önce düşünüp sonra hareket ederken, kaslarımızın isteğimiz doğrultusunda çalışmasını sinir sistemi yoluyla kontrol ederiz. Örneğin, tehlikeli bir durumda, adrenalin hormonu kalp atışlarımızı hızlandırır.

Bu süreçlerin pek çoğu, doğrudan beynin kontrolü altında değil, sinir sisteminin ve hormonların içsel dengemizi sağlamasıyla gerçekleşir. Bedenimizin bilgeliği, bedensel dengenin sağlanmasında ve kendi kendine işleyen kontrol mekanizmasında kendini gösterir. Ama beynimizin etkisi genel anlamda belirgindir; iç salgı sisteminin ve sinir sisteminin yardımlarıyla, tüm bedensel işlevleri kontrol eden en önemli organdır o.

İnsan bedeninin işlevlerini tam olarak yerine getirebilmesi ancak, her organın kendi içinde özel dengesini koruyabilmesine, her dokunun ve her hücrenin bu yolla gözlemlenmesine ve kontrol edilmesine bağlıdır. Hareketlilik, büyüme ve dokuların yenilenmesi gibi, beslenmenin ve atıkların dışkılanmasının da düzenli biçimde sürdürülmesi gerekir. Sinir sistemi, iç salgı bezleri ile işbirliği yapar. Bedenin çeşitli yerlerindeki bu salgı bezleri, salgıladıkları hormonlarını doğrudan kana karıştırırlar. Böylece hormonlar, en kısa sürede bedenin tüm hücrelerine ulaştırılmış olur. Hormonların etkinlikleri, pek çok ilginç araştırmanın ağırlık merkezini oluşturur ve insan bedeninin kusursuzluğu ve güzelliği hakkında şaşırtıcı gözlemler yapılabilmesine yardımcı olur.

Beyin, sinir sistemi ve hormonlar arasındaki mükemmel ilişkiyi biraz olsun anlayabilmek için, hipofiz hormonlarını ve hipotalamusun işlevlerini kısaca gözden geçirebiliriz.

Hipofiz bezinin salgıladığı hormonlar, ön, orta ve arka hipofiz hormonları olarak sınıflandırılır. Ön hipofiz hormonları şunlardır: Tiroit bezinin etkinliğini uyaran, tireotrop hormon (TSH); böbreküstü bezi dış bölümünden glikokortikol hormonların salgılanmasını uyaran, adrenokortikotrop hormon (ACTH); bedensel gelişmeyi etkileyen büyüme hormonu veya somatotrop hormon (STH); kadında yumurtalıklarda yumurta foliküllerinin olgunlaşmasını, erkekte ise sperm yapımını uyaran, folikül uyarıcı hormon (FSH); erkekte erbezi dokusu hücrelerini, kadında ise yumurtlamayı ve sarı cismin oluşumunu uyaran, lutein yapıcı hormon (LH); memedeki süt bezlerini ve sarı cisimden progesteron salgılanmasını uyaran, luteotrop hormonu (LTH), ya da öteki adıyla, prolaktin.

Orta hipofiz hormonu olan, melanosit uyarıcı hormon (MSH), deriye rengini veren melanin pigmentinin yapımını uyarır.

Arka hipofiz hormonları şunlardır: Bedenden su kaybını önleyen ve kılcal damarlarda büzülmeyi sağlayan, antidiüretik hormon (ADH); dölyatağının kasılmasını sağlayan oksitasin. ADH ve oksitasin aslında hipotalamustan salgılanmakta ve arka hipofizde depolanmaktadır.

Hipotalamus, istem dışı sinir sistemi işlevlerinin düzenlenmesinde önemli rol oynar. Beden ısısının, kan basıncının ve sıvı-tuz dengesinin sabit tutulmasını; alınan besin miktarının denetlenmesini; sempatik ve parasempatik sinir sistemleri arasındaki dengenin korunmasını sağlar. Ayrıca, bazı içgüdüsel ve davranışla ilgili etkinlikler de hipotalamusun denetimi altındadır; açlığın giderilmesi, cinsel içgüdünün doyurulması ve duyguların dışavurumu gibi.

Merkez sinir sisteminin, talamus, beyin kabuğu, lentiküler(merceksi) çekirdek, rinensefalon(koku beyni) gibi çeşitli yerlerinden hipotalamusa lifler ulaşır. Bu bağlantılar aynı zamanda göz, kulak ve burun gibi duyu organlarından kaynaklanan uyarıları da hipotalamusa iletirler. Hipotalamusta değerlendirilen sinir uyarıları, hipotalamusu beyin ve omurilik çekirdeklerine bağlayan lifler aracılığı ile ilgili organlara iletilir. Hipotalamus, sinir ileti yoluyla yaptığı bağlantıların dışında, kan yoluyla iç salgı sisteminin etkinliğini de etkiler. Hipofizde üretilen serbestleyici etkenler kan aracılığı ile ön hipofize ulaşarak, burada ilgili oldukları hormonların yapımını ketleyerek ya da uyararak, hipofizdeki hormon üretimini denetler. Hipotalamusun gösterdiği öteki iç salgı etkinliği ise, antidiüretik hormon (vazopressin) ve oksitosin hormonu yapımıdır. Bu maddeler, üretildikleri hipotalamustan arka hipofize sinir lifleri aracılığı ile iletilerek buradan kana verilir. Sonuçta hipotalamus, sinir sistemi ve iç salgı sistemi etkinliklerini bütünleştirerek, iç salgı bezlerinin, organizmanın gereksinimi doğrultusunda çalışmasını sağlar.

Sağlık ve İç Salgı Bezleri

Sağlıklı olmanın anlamı, uyumlu ve kusursuz işleyen bir iç salgı sistemine sahip olmaktır. Bu sağlıklılığı koruyabilmek için mutlaka, doğru beslenmeye, olumlu bir duygu ve düşünce dünyası oluşturmaya, hareketli ve amaçlı bir yaşam sürmeye çalışılmalıdır. Örneğin, akupunktur veya enerji dengeleyici yöntemler gibi alternatif tedavi yöntemlerinde, hep iç salgı sistemi hedeflenir; çünkü bu sistem sayesinde bedenin tümü tedavi edilebilir. Olası bir iç salgı sistemi dengesizliğinde, bu tür tedavi yöntemleri sayesinde çok olumlu sonuçlar alınabilir.

İç salgı sistemi (endokrin sistem) rahatsızlıklarına yol açan, stres durumları gibi dışsal nedenler ve genetik bozukluklar gibi içsel nedenlere varana kadar, pek çok neden olabilir. Şifalı bitkiler bu konuda da yardımcı olabilirler. Bedenin eski gücünü ve canlılığını kazanabilmesi için, seçilen uygun bitkilerin gereğince kullanılması gerekir.

Gerçek bir salgı bezi problemi değil de küçük bir salgı bezi dengesizliği olsa bile, bedenin genel dengesi bozulabilir; çünkü iç salgı sistemi bedenimizin en önemli temel taşlarından biridir.

İç Salgı Bezleri İçin Şifalı Bitkiler

Acı ilaçlar, iç salgı bezlerinin tedavisinde önde gelenlerdir. Bu bitkiler sindirimi destekleyici ve güçlendirici olarak tanındıkları için, ilk bakışta şaşkınlık yaratabilirler. Ama salgı sisteminde oynadıkları rol, tüm sistemlerde refleks benzeri bir uyarı başlatmalarıdır. Bu tür bir uyarıcı etki, sistemdeki fazla hareketliliği azaltır, yetersiz işlevleri güçlendirir ve beden dengesinin kusursuz işleyişine böylece katkı sağlar. Bu sonuç, hangi alanda olursa olsun, aksayan işlevleri şifalı bitkilerin her zaman destekleyebileceğinin bir göstergesidir. Bazı ilaçlar güçlü ve belirli etkiler içerirler, ama genelde şifalı bitkiler, bedenin zayıf ve aksayan bölgelerine ulaşır ve orada iyileşmeyi ve işlevlerin uyumunu desteklerler. Acı ilaçların yanı sıra, kan temizleyici bitkiler de bu konuda çok etkilidirler. İç salgı sistemi için en önemli acı ilaçlar: Pelinotu, civanperçemi, eğir kökü, hindiba.

Etkili kan temizleyici bitkiler ise: Yoğurtotu(yapışkanotu), hindiba, kırmızı yonca, adaçayı, biberiye, ökaliptus yaprağı, ısırganotu, atkuyruğu, huş ağacı yaprağı.

İç salgı sistemi çok geniş kapsamlı olduğu için, örneğin böbrek ve karaciğer gibi organların tedavisinde öne çıkan bitkiler de içsel dengenin yeniden kurulmasına yardımcı olabilirler. Hiç unutmamamız gereken en önemli gerçek, bedenimizin bütünlüğüne her bitkinin katkı sağlayabileceğidir.