Konu Başlığı: Azimden Sonra Tevekkül Gönderen: Ekvan üzerinde 27 Aralık 2009, 23:51:35 Azimden Sonra Tevekkül "Bir kerre de azmettin mi, artık ALLAH´a dayan..." -"ALLAH´a dayanmak mı? Asırlarca dayandık! Düşdükse bu hüsrâna, onun nârına yandık! Yetmez mi çocukluktaki efsâneye hürmet? Dersen ki: Ufuklarda bir aydınlık uyansın; Mâzîyi ateş vermeli, baştan başa yansın! Şaşkınlık olur köhne telâkkîleri ihyâ; Şeydâ-yı terakkî, koşuyor, baksana dünyâ. Elverdi masal dinlediğim bunca zamandır; Ben kanmıyorum, git de sen aptalları kandır!" -ALLAH´a değil, taptığın evhâma dayandın; Yandınsa eğer, hakk-ı sarîhindi ki yandın... Meflûc ederek azmini bir felc-i irâdî, Yattın, kötürümler gibi, yattın mütemâdî! Mâdem ki didinmez, edemez, uğraşamazsın; İksîr-i bekâ içsen, emîn ol, yaşamazsın. Mevcûd ise bir hakk-ı hayat ortada, şâyed, Mutlak değil elbette, vazîfeyle mukayyed. Takyîd-i İlâhî ki: Bilâ-kayd ona münkâd, Kalbinde cihanlar darabân eyliyen eb´âd. Lâ-kayd olamazdın, biraz insâfın olaydı, Duydukça bütün sîne-i hilkatten o kaydı. "ALLAH´a dayandım!" diye sen çıkma yataktan... Ma´nâ yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nâdan! Ecdâdını, zannetme, asırlarca uyurdu; Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu? Üç kıt´ada, yer yer, kanayan izleri şâhid: Dinlenmedi birgün o büyük nesl-i mücâhid. Âlemde "tevekkül" demek olsaydı "atâlet´; Mîrâs-ı diyânetle yaşar mıydı bu millet? Çoktan kürenin meş´al-i tevhîdi sönerdi; Kur´an duramaz, nezd-i İlâhîye dönerdi. "Dünya koşuyor" söz mü? Berâber koşacaktın; Heyhât, bütün azmi sen arkanda bıraktın! Mâdem ki uyandın o medîd uykularından, Bir parçacık olsun, hadi, hiç yoksa, kımıldan. Ensendekiler "leş" diye çiğner seni sonra; Ba´sin de kalır ta gelecek nefha-i Sûr´a! Çiğner ya, tabî´î, ne düşünsün de bıraksın? Bir parça kımıldan, diyorum, mahvolacaksın! Dünya koşuyorken yolun sütünde yatılmaz; Davranmıyacak kimse bu meydana atılmaz. Müstakbeli bul, sen de koşanlarla bir ol da. Maziyi, fakat yıkmaya kalkma bu yolda. Ahlafa döner; korkarım, eslafa hücumu: Mazisi yıkık milletin atisi olur mu? Ey yolcu, uyan! Yoksa çıkarsın ki sabaha: Bir kupkuru çöl var; ne ışık var, ne de vaha! |