> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > Sabredenler ve Şükredenler > Hevâ Ordusuna Karşı Koyması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hevâ Ordusuna Karşı Koyması  (Okunma Sayısı 758 defa)
18 Temmuz 2010, 17:28:15
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 18 Temmuz 2010, 17:28:15 »



بســـم الله الرحمن الرحيم
 
  
 Hevâ Ordusuna Karşı Koyması, Ondan Aciz Olması, Kuvvetli ve Zayıf Olmasına Göre Sabrın Kısımları

 
  
Hevâ kuvvetine göre, dini kuvvetin üç hali vardır.
 
  
1- Birinci hal: Dinî kuvvetin hevâ ordusuna galip gelmesidir.

Bu da, dinî kuvvetin hevâ ordusunu mağlup edip kuşatarak saf dışı bırakmasıdır. Buna ancak sabırla ulaşılır, bu mertebeye ancak dünya ve ahiret zaferini kazanmış olanlar ulaşmıştır.

Bunlar; "Rabbimiz ALLAH'dır" deyip de sonra doğruluğa devam edenlerdir.

Bunlar; ölürlerken kendilerine meleklerin: "Korkmayın, tasalanmayın, vaad olunduğunuz cennetle sevinin, biz, hem dünya hayatında, hem ahirette sizin dostlarınızız." dedikleri kimselerdir.

Bunlar; "ALLAH, sabredenlerle beraberdir." ve "ALLAH yolunda hakkıyla cihad edenlerdir." şerefine nail olup, tam manasıyla hidayete ermiş olanlardır.
 
  
2 - İkinci Hal: Hevâ kuvvetinin dinî kuvvete galip gelmesidir.

Bu da birinci halin tersine bu sefer hevâ kuvvetinin üstün gelmesi ve dinî kuvvetin tamamıyla savaş meydanından silinmesidir. Bu durumda kuvvetli ve üstün gelen hevâ, insanı şeytana ve onun ordusuna teslim eder. Onlar da onu istedikleri yere çekerler. Bu vaziyette o insanın onlarla iki hali vardır.

Birincisi; o insanın onların ordusundan ve onlara uyanlardan olmasıdır ki, bu hal aciz ve zayıf olan kimsenin halidir.

İkincisi; şeytanın o insanın ordusundan olmasıdır ki, bu hal, kuvvetli, hükmü altına alan, bid'ate da'vet eden, kendisine uyulan, facir ve fasık kimsenin halidir.

Nitekim böyle olanlardan birisi şöyle demiştir:

"Ben şeytanın ordusunda bir neferdim. O kadar yükseldim ki, şeytan benim ordumda artık bir nefer oldu."

Şeytan ve onun ordusu böyle kimselerin yardımcılarından ve tabilerinden olurlar.

Bunlar, kendilerine şehvetleri üstün geldiğinden ahireti verip, dünya hayatını satın alan bedbahtlardır. Bunlar bu hale sabırdan iflas ettikleri için düşmüşlerdir.

Bu hal, insanın ne çekmeğe tahammülü ve ne de defetmeye kudreti kifayet etmeyen şiddetli ve meşakkatli bir haldir.

Bu hal, insanın ölünceye kadar güçlükler ve zorluklar içinde kıvranıp durması halidir.

Bu hal, insanın iradesine göre, ALLAH'ın ezeldeki hükmünün tecelli etmesidir. İnsanda, düşmanın sevinciyle meydana gelen üzüntü ve kederdir ki, vicdanda meydana gelen teessürlerin en şiddetlisidir.

Bu hal sahibinin ordusu, hile aldatma, boş arzu ve istekler, şeytan, hayır işlerini ihmal etme, hırs, tamah ve dünyayı ahirete tercih etmektir.

Bu hal sahibi hakkında, Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Aciz, nefsinin arzularına uyarak ALLAH'a umutlar bağlayan kimsedir."

Bu hal sahibi kimseler çeşit çeşittir:

Kimi, ALLAH'a ve; Resulüne harp açıp, Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem)'in getirdiklerini ibtal etmeye çalıştığı gibi, ALLAH'ın yolunu da eğri yol olarak göstererek insanları ondan alıkoyarlar.

Kimi, Resulullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiklerinden yüz çevirerek dünyaya yönelir.

Kimi, hem kafirlerden hem müslümanlardan görünen iki yüzlü münafıktır.

Kimisi, şaka, eğlence ve oyunla ömrünü tüketir.

Kimine tebliğ ve nasihat edildiğinde, "Ah bir tevbe edebilsem, fakat bu benim için çok zor, artık benden umut yok" der.

Kimi "ALLAH Teala'nın benim namazıma, orucuma ihtiyacı yok, ben amelimle kurtulamam, ALLAH gafurdur, rahimdir" gibi hezeyanlarda bulunur.

Kimi "Günahı terketmek, ALLAH'ın affını ve mağrifetini küçümsemektir" bile der.

Nitekim böylelerden biri, şöyle demiştir: "Gidişimiz Kerim olan ALLAH'ın huzuruna olduğuna göre var sen gücünün yettiği kadar günah işle."

Kimi, bir kimsenin tüm bedeni denizde boğulurken parmağını kurtarması kendisine fayda vermediği gibi "benim de günahlarımın yanında ibadet ve taatım fayda vermez" diyerek ALLAH'ın rahmetinden umudunu keser.

Kimi "ölüm gelip bana yaklaşınca tevbe ederim, tevbem kabul edilir" der.

İşte bunlar ve bunlar gibi, akılları şehvetlerinin elinde tutsak olan aldanmış güruhlar, şehevî arzularına ulaşmak için akıllarını hile yollarını araştırmakta kullanırlar.

Böyle kimselerin aklı, kâfirin elindeki müslüman esir gibi şeytanın esiri olmuştur. Kafir o müslüman esiri domuz çobanlığında, şarap işlerinde ve haç taşımada kullandığı gibi şeytan da onun aklını kötü işlerde kullanır. Böyle aklını kahr ve mağlup ederek düşmanına teslim eden kimsenin ALLAH katında yeri, bir müslümanı yakalayıp, kafirlere satan ve onlara teslim eden gibidir.

Burada ince bir nükte vardır ki, bunun iyice düşünülerek anlaşılabilmesi için kalbin saflaştırılması gerekir:

O da, bu aldanmış kimsenin, kendisinin şanını, şerefini, kadrini yükselterek bütün mahlukatın üstüne çıkaran ve ALLAH'ın sultanı olan aklı, en büyük düşmanı olan şeytana teslim ederek onun kahrı, tasarrufu ve hükmü altına esir etmesi hadisesidir.

Bu yüzden ALLAH Teala da aslında hakkı mahkumiyet olan şeytanı, bu aldanmış kimseye hakim kılmış ve onun tahakkümüne vermiştir. Şeytan onu istediği yere götürür, onunla hem kendisi, hem ordusu ve hempaları (hizbi) alay ederler. Bu kişi, kendisine bin-bir çeşit işkence çektiren en büyük düşmanına nefsini teslim eden gibidir. Halbuki bu kimsenin, düşmanını kahır ve mağlup ederek esir alıp ondan intikamını alması gerekirken, ona karşı savaşı bırakıp teslim olduğundan ALLAH Teala ceza olarak, şeytanı ona musallat kılmıştır.

Nitekim ALLAH Teala:

"Kur' an okuyacağın vakit, (evvela) o kovulmuş şeytandan ALLAH'a sığın. Hakikat bu ki, iman edip de Rab'lerine gönül bağlayanlar üzerinde onun bir tasallutu yoktur. Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve ALLAH'a şirk koşanlardır." (Nahl/98-99-100) buyurmuştur.

Peki, ALLAH Teala burada, şeytanın kendi dostları üzerinde hakimiyeti olduğunu isbat etmiş olduğu halde aşağıdaki ayet-i kerimelerde bu hakimiyeti nasıl nefyetmiştir?

"İş bitince, şeytan da der ki, şüphesiz ALLAH size gerçeği vadetti. Ben de size vadettim. Ama size yalan söyledim. Mamafih benim sizin üzerinizde bir hakimiyetim yoktu. Ne var, ki sizi davet ettim, siz de hemen bana icabet ettiniz." (İbrahim/22)

"Yemin ederim ki, İblis onların aleyhindeki zannını gerçekleştirdi de, iman edenlerden bir zümre hariç olmak üzere, (tamamen) ona uydular. Halbuki İblis'in insanlar üzerinde hiçbir hakimiyeti yoktu. Ancak biz ahirete iman eden kimse, ile onda şüphe edeni ayırt etmek için ona müsaade vermiştik." (Sebe'/20-21).

Yukarıda sorduğumuz soruya şöyle cevap verilir;

Şeytanın onlar üzerinde isbat edilen hakimiyeti, nefyedilen hakimiyetten iki yönüyle ayrılır.

Birinci yön; İnsanlar şeytana itaat etmekle ve onu dost edinmekle ona hakimiyet imkânı ve fırsatı vermişler, o da, bu sayede onlara hakim olarak onlarla istediği gibi oynama ve istediği yere sürükleme imkan ve fırsatını bulmuştur.

O halde, olumlanan hakimiyet, insanların ona itaat etmeleriyle ve onu dost edinmeleriyle ona vermiş oldukları imkân ve fırsattır.

Nefyedilen hakimiyet ise, hüccet ve delil hakimiyetidir. Yani, İblis'in insanlar üzerinde hakimiyetini kurması için bir hüccet ve delili yoktur. Ama o, onları hüccetsiz ve delilsiz olarak çağırmış olmasına rağmen onlar buna bakmadan bu çağrıyı kabul etmişlerdir.

İkinci yön; ALLAH Teala, başlangıçta kesinlikle şeytana hakimiyet vermemişti fakat insanlar, ona itaat etmekle, onun ordusuna ve fırkasına (hizbine) girmekle, onu kendilerine hakim kılmışlardır. Yoksa o, bizatihi kendi kuvvetiyle onlara hakim olmuş değildir. Zira onun hilesi zayıfdır. öyleyse onun hakimiyeti insanların irade ve ihtiyariyledir.
 
  
3 - Üçüncü hal; Dinî kuvvet ile hevâ kuvveti arasında üstünlüğün nöbetleşe devam etmesidir.

Yani, bu iki kuvvet arasındaki savaş, bunlardan her birinin bazen lehine bazen de aleyhine olmak üzere sürüp gider. Hiçbiri diğerini tamamen mağlup edemez. Bu hal iyi bir amel ile kötü bir ameli karıştıran, bulandıran ekseri müminlerin halidir.

Kıyamet gününde de insanların halleri, bu dünyadaki bu üç hallerine uygun olacaktır. İnsanlardan kimi cehenneme girmeden cennete girecektir. Kimi, cehenneme girip, cennete girmeyecektir. Kimi, cehenneme girip, sonra cennete girecektir.
 
  
İnsanların sağlam ve hasta olma halleri de bu üç hal üzere bulunur.

- İnsanlardan kiminin kuvveti hastalığına mukavemet ederek onu yener, üstünlük kuvvetin olur.

- Kiminin hastalığı ise kuvvetini mağlup eder, bu sefer üstünlük hastalığın olur.

- Kiminin de hastalıkla kuvveti arasındaki savaş nöbetleşe sürer gider. Böyle bir kimse, bir zaman için iyi olur, bir zaman için de hasta olur.
 
  
Kuvvetli ve Zayıf Oluşuna Göre Sabrın Kısımları:

İnsanlardan bazısı, güçlükle sabrederler. Bu hal, bir kimsenin kuvvetli bir şahısla güreşip onu güçlükle yenmesine benzer.

Kimi de kolaylıkla sabreder bunun hali de, zayıf bir şahısla güreşilip onu kolayca yenmeye benzer.

İşte Rahman'ın ordusu ile şeytanın ordusu arasındaki güreş de böyledir. Her kim, şeytanın ordusunu yenerse şeytanı yenmiş olur.

İbn-i Mes'ud (r.a) demiştir ki:

"İnsanlardan birisi cinlerden birisiyle karşılaşınca güreşmişler. İnsan cini yenmiş. Bunun üzerine o kimse cin'e "seni zayıf görüyorum" demiş, o da, "ama ben cinler arasında kuvvetliyim" demiş. Ashab-ı Kiram "O, Ömer b. Hattab mıdır?" diye sormuşlar, İbn-i Mes'ud (r.a ) da "Ömer'den başka kim olabilir? diye cevap vermiş."

Sahabeden bazıları şöyle demiştir:

Yolculuk yaparak devenizi zayıflatmanız, güçten düşürmeniz gibi, ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hevâ Ordusuna Karşı Koyması
« Posted on: 20 Nisan 2024, 04:00:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hevâ Ordusuna Karşı Koyması rüya tabiri,Hevâ Ordusuna Karşı Koyması mekke canlı, Hevâ Ordusuna Karşı Koyması kabe canlı yayın, Hevâ Ordusuna Karşı Koyması Üç boyutlu kuran oku Hevâ Ordusuna Karşı Koyması kuran ı kerim, Hevâ Ordusuna Karşı Koyması peygamber kıssaları,Hevâ Ordusuna Karşı Koyması ilitam ders soruları, Hevâ Ordusuna Karşı Koymasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes