> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > Sabredenler ve Şükredenler >  Dünyanın Hakikatini Açıklayan Misaller
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dünyanın Hakikatini Açıklayan Misaller  (Okunma Sayısı 822 defa)
16 Temmuz 2010, 19:18:18
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 16 Temmuz 2010, 19:18:18 »




 
Dünyanın Hakikatini Açıklayan Misaller

 
 
Birinci Misal:
 
Kul için üç hal vardır.

1 - Birinci hal: kulun ezelden yaratılmış olduğu zamana kadar geçen halidir.

2 - İkinci hali: öldüğü saatten itibaren nihayeti olmayan, baki ve devamlı olan halidir.

Ruhu bedenden çıktıktan sonra kıyamet kopuncaya kadar ya cennette veya cehennemdedir. Sonra kıyamet kopunca ruh bedene döndürülür ve ameliyle cezalandırılır, yani ya ebedi cennete veya ebedi cehenneme konulur.

3 - Üçüncü hal: yaratıldığı gün ile öldüğü gün arasındaki halidir ki, dünyada yaşadığı günlerdir.

Bu dünyadaki yaşayacağı müddete baksın ve bu müddeti yaratılmadan önceki müddet ile öldükten sonraki müddete kıyas ederse, dünyadaki yaşayacağı müddetin göz açıp kapayıncaya kadar olan zamandan daha az olduğunu bilir.

Bir kimse dünyaya bu gözle bakarsa ona meyletmez ve dünyadaki günlerinin sıkıntıda, bollukta, darlıkta, refahda geçmesine aldırmaz.

Bundan dolayı Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), dünyada kerpici kerpiç üzerine koymamış ve:

"Benim dünya ile ne işim var. Benimle dünyanın hali ancak bir ağacın gölgesinde bir müddet dinlenip de bırakıp giden bir yolcu gibidir" (Müsned-i Ahmed, Tirmizi, İbn-i Mace),

Diğer bir hadisde de:

"Dünyanın (faydası) ahiretin (faydası) yanında ancak sizden birinin parmağını denize daldırması gibidir, parmağı ile denizden almış olduğu suya baksın (yani ahiretin faydası deniz gibi, dünyanın faydası ise parmağa yapışan su gibidir)" buyurmuştur. (Müslim).

İsa aleyhisselam buna işaret ederek:

"Dünya bir köprüdür, ondan geçin, onu onarmaya çalışmayın" demiştir.

Bu doğru bir misaldir, çünkü hayat ahirete giden bir yoldur. Bu köprünün başı, beşik, sonu ise mezardır. İnsanlardan bazıları köprünün yansına bazıları üçte ikisine bazıları ise geçmeye bir adım kalmış olduğu halde ondan gafildir. Nasıl olursa olsun mutlaka bu köprüyü geçecektir. Durmadan geçmek zorunda olduğu bu köprünün üzerine bina yapan ve onu çeşitli ziynetlerle süsleyen kimse cehalet ve ahmaklığın doruğundadır.
 
 
İkinci Misal:
 
Mideye giren yemeklerin tadı gibi, kalbe giren dünya arzu ve istekleri de tatlı gelir.

Lezzetli yemekler mideden bağırsaklara geçtikten sonra insan bunlardan nasıl nefret ederse, insan ölürken de kalbine girmiş olan dünya arzu ve isteklerinden bu şekilde nefret eder. Yemekler ne kadar lezzetli, ne kadar yağlı ve ne kadar tatlı olursa pisliğinin de o oranda fena kokması gibi, nefisde de ne kadar fazla arzu edilen şey varsa ölüm anında ondan o nisbette eza duyar. Nitekim sevdiğini kaybeden kimse onu sevmesi nisbetinde acı duyar.

İmam Ahmed'in Müsned'inde rivayet edildiğine göre:

Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Dahhak b. Süfyan'a:

"Tuzlu ve baharatlı yemekleri yeyip sonra üzerine su ve süt içen sen değil misin?" diye sordu. O da:

"Evet" diye cevap verdi. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

"Bu yemekler nereye gidiyor ve ne oluyor?" diye sordu. O da:

"Sonu malum ya Resulullah!" diye cevap verdi.

Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

"İşte Allah Teala dünyanın halini Ademoğlunun yediği yemeğin sonuna benzetmiştir" buyurdu.

Selefi salihinden biri arkadaşlarına gelin size dünyayı göstereyim deyip, onları çöplüğe götürür ve:

"İşte, meyvalarınıza,.. tavuklarınıza,.. ballarınıza ve yağlarınıza bir bakın..." derdi.
 
 
Üçüncü Misal:
 
 Dünya nimetleriyle meşgul olup ahiretten uzaklaştıklarından dolayı hasret çekenlerin hali bir gemiye binen bir kavmin hali gibidir.

Gemi bir adaya uğrayınca kaptan yolculara abdest bozmaları için adaya çıkmalarına müsaade eder. Ancak geç kalmamaları için tenbihde bulunur, aksi halde gemi kalkıp kendilerinin orada kalacaklarını hatırlatır. Yolcular adanın her tarafına dağılırlar.

Bir kısmı abdestini bozup süratle gemiye döner. Gemi boş olduğu için en güzel ve en geniş yerlere otururlar.

Bir kısmı da adanın yeşilliğine, güzel manzaralarına, kuşlarının ötüşüne dalar ve taşlarının güzelliği hoşlarına gider. Sonra geminin kalkmak üzere olduğunu hatırlayarak, hemen gemiye koşarlar, fakat geç kaldıkları için geminin güvertesinde daracık bir yere sıkışırlar.

Diğer bir kısmı da, adanın kıymetli taşlarından ve güzel çiçeklerinden yüklenip gemiye dönerler ama, gemide yer kalmadığı için ancak tek ayak üstünde bir yer bulurlar. Adadan getirdiği eşyayı ise koyacak yer bulamaz ama atmaya da kıyamaz. Taşımaktan başka çare bulamaz, onlar boynunda asılı kalır. Aldığına pişman olur, fakat pişmanlık fayda vermez. Sonra yolda o çiçekler de çürür, kokar.

Diğer bir grup da ormana dalar, gemiyi unutur, gemiden çok uzaklaşır. Kaptan gemi kalkarken onları çağırır, fakat onlar şarkı söyleyip eğlendikleri için kaptanın sesini duymazlar. Meyve yerler, çiçek koklarlar. Ağaçların güzellikleri hoşlarına gider. Onlar böyle eğlenirlerken üzerlerine vahşi bir hayvan saldırır, ondan kaçarlarken dallara takılarak, elbiseleri parçalanır, çıplak kalırlar, ayaklarına diken batar, dallar bedenlerini yaralar.

Bunlardan bir kısmı gemiye yetişmeye çabalarlar fakat gemide yer kalmadığı için sahilde ölürler. Bir kısmı da yırtıcı hayvanlara yem olurlar, bir kısmını da yılanlar sokup öldürür.

Bir kısmı da adada ölünceye kadat şaşkın şaşkın dolaşırlar. İşte dünya ehli buna benzer. Dünyanın peşin ve aldatıcı yeşilliklerine kapılıp nereden gelip nereye gideceklerini unutanların hali budur.

Akıllı bir insanı taşların (altın ile, gümüş) ve çöp kırıntısı olacak bitkilerin aldatması ne çirkindir. Bunlar kalbini meşgul edip onu ebedi kurtuluştan uzaklaştırır. Halbuki altın ile gümüş, öldüğü zaman ona arkadaş olacak değildir.
 
 
Dördüncü Misal:
 
Ahirete imanları zayıf olup dünyaya aldananlar hakkındadır.

İbn-i Ebi'd-Dünya'nın rivayet ettiğine göre, Hasan-ı Basri demiştir ki:

"Bana ulaşan bir habere göre Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ashabına şöyle buyurmuştur:

"Benim, sizin ve dünyanın hali, tozlu bir çölde yolculuk yapanların hali gibidir. Henüz yolu yarılayıp yarılamadıklarını bilmeden yiyecekleri ve içecekleri tükenir, binek hayvanları ölür. Çölün ortasında yiyeceksiz, içeceksiz ve bineksiz kalırlar. Helak olacaklarını kesin olarak bilirler.

Bunlar bu şaşkınlık ve perişanlık içindeyken karşılarına güzel giyinmiş, başından sular damlayan bir adam çıkar. Bunlar bu adamı görünce, bu adam, mamur, zengin ve yakın bir beldeden gelen birine benziyor derler.

Adam onların yanlarına gelince onlara:

"Bu haliniz nedir?" diye sorar, onlar da:

"Gördüğünüz gibi, perişan vaziyette burada kaldık" derler. O da:

"Sizi kandırıcı sular ve doyurucu yeşilliklere götürürsem bana ne vadedersiniz?" der. Onlar da:

"Bundan sonra senin emrine girer sana asla karşı gelmeyiz" derler. O da:

"Bu hususta teminatla söz verir misiniz, Allah'a yemin eder misiniz?" diye sorar.

Onlar da: Ona karşı gelmeyeceklerine dair teminatla söz verip Allah'a yemin ederler.

O da onları kandırıcı suyun ve yeşilliklerin bulunduğu yere götürür. Orada Allah'ın dilediği kadar kalırlar. Sonra adam:

"Ey arkadaşlar haydi yolculuğa hazırlanın" der. Onlar da:

"nereye gideceğiz?" derler. O da:

"içtiğiniz sulardan daha iyi sulara, üzerinde yaşadığınız yeşilliklerden daha iyi yeşilliklere gideceğiz" der. Onlardan çoğu:

"Vallahi biz bu hayatı buluncaya kadar neler çektik. Hatta kendimizden umudu bile kesmiştik. Şimdi bu hayata kavuştuk biz bundan daha iyisini istemiyoruz. Bu kadarı bize yeter, fazlasını ne yapalım?" derler. Çok azı da:

"Hani bu adama karşı gelmeyeceğinize dair teminatla söz verip, Allah'a yemin etmediniz mi? Bu adam ilk vaadinde doğru çıktı. Elbette bu vaadinde de doğru çıkar" diyerek, onunla beraber giderler ve rahata kavuşurlar.

Çoğu ise geride kalır, onları düşman yakalar kimini esir eder, kimini de öldürür."
 
 
Beşinci Misal:
 
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), dünyayı ve dünya ehlini bir ağacın gölgesine benzetmiştir.

Kişi dünyada Allah'a giden bir yolcu olup bir yaz gününde, bir ağacın gölgesinde bir müddet gölgelendikten sonra ağacı bırakıp gider.

Bu misalin güzelliğini ve gerçeğe ne kadar uyduğunu bir düşününüz. Çünkü dünya, yeşilliğinde bir ağaca ve çabuk geçmesinde, yavaş yavaş toplanıp çekilmesinde de gölgeye benzemektedir.

Kul Allah'a giden bir yolcudur. Bir yolcunun yaz gününde bir ağaç görünce onun altına ev yapması, orayı devamlı durulacak yer edinmesi doğru olmaz. Bilakis orada haceti miktarı gölgelenir, orada fazla kalırsa arkadaşlarından geri kalmış olur.
 
 
Altıncı Misal:
 
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) dünyayı denize sokulan parmağa benzetmiştir. Denize daldırılan parmağa bulaşan su ile dünyanın faydasının azlığı, deniz ile de ahiretin faydasının sonsuzluğu sembolik olarak açıklanmıştır.

Bu misal, en güzel misallerdendir:

Çünkü dünya fanidir, her ne kadar müddeti çok olsa da sonsuz ve ebedi olan ahiretin yanında denizden bir damla kadar bile değildir. Sınırlı olan bir şey, sınırsız olan bir şeye kıyas edilemez. Göklerle yer hardal tanesi ile dolu olduğu farz edilse, her bin senede bir kuş çıkıp, bu hardal tanelerinden bir tanesini alıp götürse, hardal taneleri sınırlı olduğu için biter, ahiret ise sınırsız olduğu için bitmez.

Bundan dolayı deniz mürekkeb olsa arkasından ona yedi deniz daha katılsa, yerdeki bütün ağaçlar kalemler olsa bunlarla Allah'ın kelamı yazılsa, denizler ve kalemler ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dünyanın Hakikatini Açıklayan Misaller
« Posted on: 19 Mart 2024, 13:34:48 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dünyanın Hakikatini Açıklayan Misaller rüya tabiri, Dünyanın Hakikatini Açıklayan Misaller mekke canlı, Dünyanın Hakikatini Açıklayan Misaller kabe canlı yayın, Dünyanın Hakikatini Açıklayan Misaller Üç boyutlu kuran oku Dünyanın Hakikatini Açıklayan Misaller kuran ı kerim, Dünyanın Hakikatini Açıklayan Misaller peygamber kıssaları, Dünyanın Hakikatini Açıklayan Misaller ilitam ders soruları, Dünyanın Hakikatini Açıklayan Misallerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes