> Forum > ๑۩۞۩๑ Fotoğraf & Resim Paylaşım Dunyası ๑۩۞۩๑ > Resimler > Resimli Konular > Vefa neydi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Vefa neydi  (Okunma Sayısı 670 defa)
20 Eylül 2010, 10:34:25
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 20 Eylül 2010, 10:34:25 »






VEFANIN ARTIK yalnızca İstanbul’da bir semt ismi olarak anıldığını söylüyordu birisi. Bunu o zamanlar pek de anladığım söylenemezdi. Ana ocağından bir kez bile ayrılmamış olan, yanısıra şefkatin ve vefanın en yüksek mertebede yaşandığı bir ortamda kalan birisi için bunu anlamak zordu hiç şüphesiz.
Hem, dışarıya dönük bir yaşantıya adapte olacağım bir arkadaş grubu da edinmemiştim üstelik. Onun için vefa dolu bir atmosferin dışında vefasızlığı ve bivefaları tanıma ve aralarındaki farkı ayırt etme imkânına sahip de değildim. Hâfa toprağında gizlenmiş nice duygumun anne suyuyla beslenmiş bir saksı çiçeğiydim anlayacağınız...

Şimdi aradan geçen bu kadar yıl sonra yüzleşmeler yaşıyorum yeni yeni; şefkate, vefaya dair. Hayallerimin tozpembe harçlarıyla ördüğüm kalelerimin çatırdadığını duyuyorum şimdilerde... “Yıkıntı duvarlar altında can çekişmektense" diyor yüreğim, “yalnızlığın akrep kuytularında gizlenmelisin belki de... Bilmiyor musun? Düşmanın oku değil ama, dostun gül atması yaralar insanı.”

Hak vermiyor değilim hani... Ama diyorum, pes etmemelisin bu kadar çabuk... Daha ne gördün ki? “Baş bir batman ağırlığı kaldırır da göz bir çapağa yenik düşer, anladın mı?” diyor. Bana “Haydi Allahaısmarladık” bile demeden böyle iki büklüm beni yarı yolda bırakan mevcudata bakar gözümün nurudur vefa. O da sönerse ben nasıl dayanırım? Mevcudatın zevaliyle kararan dünyasına, ancak vefanın nuruyla bakabilen ve dayanabilen yüreğime, ihanetin neden karalar bağlattığını şimdi daha iyi anlıyorum... Ve yeni bir günün sabahında araladığım kendi âlem aynamın kapısından bana görünenin, ademin kesif gölgeleri olduğunu…

O zaman daha bir hak veriyorum nazenin varlıkların azıcık tebessüm edip de der-akap yokluğa kalboluşuna. Mısır sümbülünün tazecik dişleriyle bahar nazeninlerini ciğerleri sızlayarak izleyen zamanın en garibinin, kendisine âdem ve zevâl arız olmayan Kelâm-ı Ezelîden başka birşeyi yanında bulundurmayışına da… Ya da başucuna serlevha ettiği o kelâm-ı kibarın sebebini...

Ey çağın garip güzeli! Yoksa sende mi ihanetin acı suyu kendisine içirilenlerdensin? O yüzden mi, garipliğine merhem olsun diye mi başucuna “Dost istersen Allah yeter” levhasını asmışsın?

Dost bildiklerinin vefasızlığıyla derbeder kırık bir kalp sahibi anlar bunu. Ne olur bana şimdi “En sağlam bir arkadaş, en civanmert bir yoldaş olmak vaktidir” deme… “Hılletin yamaçlarında bununla seyran edersin” deme. Şimdilerde buna takatim kalmadığını hissediyorum. Sanki “Bil ki, şu âlemin fenasından sonra sana refakat etmeyen ve dünyanın harabıyla senden müfarâkat eden bir şeye kalbini bağlamak sana lâyık değildir” nasihatine daha bir yakışıyor yüreğim. “Eyvah, aldandım.”

Oysa kalınası değildi dünya, bir uykuydu en tatlı yerinde bölünen… Dudağında firak türküleri mırıldanan, bir öpmekle batacak çiçek yüzlü dilberdi yalnızca rüyalarda… Der-âkap zevalle acılanan mülakatlardı kalbimi bağladıklarım, ne kedere, ne de meraka değmezdi. Biliyorum, ama neylersin ki ayrılık rüzgârlarıyla her gün bir dalı kırılan kalb ağacımı yeşertmek dostun gönül toprağında olur umudunu besledim hep. Yanılmışım… Bana “Hâlâ ölmemişsin, dimdiksin bak!” deme ne olur… Her parçasında gurbeti solukladığın katranından biliyorsun sen de: Ağaçlar ayakta ölür!

Sana söylüyorum sevgili yüreğim! Büsbütün ümitsizliğe duçar olmak da yakışmaz sana. Eşyanın beni kendine meftun eden o mecazî hüsünlerini bir ebedî güzellik sahibinden aldıklarını, her daim zeval ve firak çalkantılarına rağmen sönmeyen güzellik hakikatinden farkeden sana yakışmaz bu…

Bırak artık “Ben nerede yanlış yaptım?” deyip sızlanmayı… Sızlanmaya en lâyık sen olmalısın belki de; çehresini zeval tarafına dönmüş mevcudatta sonsuzun izlerini arayan sen… Bir sen ağlamalısın yalnızca, bir sonrasını terkedişlerin izlediği yalancı gülücüklerin rağmına…

Bir senin feryadın çıkmalı göklere, kendinin bildiğin eşya, elinden evladı alınmış bir annenin feryadına dönüşür çünkü, elinden alınıverince bir tek senin…

Ve ışığıyla günü güzelleştiren nazlı güneşin güleç yüzünü bir daha gülmemecesine astığı, çehresinde celâl kokan yalçın dağların heybetini kendinden almadıklarını gösterdikleri bir acz serabına döndükleri, dudağına Rabbinin ismi, diline sevginin gölgesi düşmeden toprağın ve itilmişliğin kuraklığı değen minicik kızlara, “Şefkat beklediğiniz ellerle sizi toprağa gömdüren neydi?” diye sorduklarında.

Ve güzel insanlar güzel atlara binip vefa yurduna gittiklerinde bir tek sen ümitvar olmalısın. Çünkü ihanetin yetim bıraktığı kalpleri atının terkisinde vefa diyarına uçuracak yiğit, Rabbinin kendisini yetim bulup da barındırdığı o yetimler yetiminden gayrı kimdi?


Osman Sertuğ Çalışkan

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Vefa neydi
« Posted on: 27 Nisan 2024, 02:41:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Vefa neydi rüya tabiri,Vefa neydi mekke canlı, Vefa neydi kabe canlı yayın, Vefa neydi Üç boyutlu kuran oku Vefa neydi kuran ı kerim, Vefa neydi peygamber kıssaları,Vefa neydi ilitam ders soruları, Vefa neydiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes