Konu Başlığı: Umut Gönderen: Sümeyye üzerinde 20 Şubat 2012, 23:48:38 Umut... (http://img03.blogcu.com/images/r/u/v/ruveydacelik/d1d88fce989f5ce9b0e210571800ea20_1291189703.jpg) Toprak, ipek gibi yumuşacıktı. Bahçıvanın deyimiyle tam kıvamındaydı. Nemliydi, ele alındığında sımsıcak bir ıslaklık hissediliyordu. Ama yine de bir susamışlık vardı hâlinde. Belli ki beklediği bir şey vardı. Dua eder gibi özlemle dudaklarını açtığı bir anda bağrına bir tohum düştü. Şefkatle sardı, sarmaladı onu. Kendi dilince yaptığı sessiz ve sözsüz duasına bir cevaptı belki bu. Toprak, sımsıcak bağrına bastı tohumu. Tohum ve toprak sarmaş dolaş olmuş ve sırlı bir yolculuk, tatlı bir serüven başlamıştı. Bu serüven; uzun, ama umut dolu bir süreçti. Bu süreç toprak için ne güzel bir uğraş, tohum için ne tatlı bir çileydi. Toprağın altında bütün bunlar olurken, dışarıda da heyecan yüklü bir bekleyiş vardı. Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı. Bir gün, bir şafak vakti, incecik bir filiz başını toprağın altından çıkarıverdi. Bu, tohumun tehlikelerle dolu, zorlu yolculuğunun önemli duraklarından biriydi. Filizcik, o incecik hâliyle çok zayıftı, acizdi. Korunmaya ve ilgiye muhtaçtı. Toprağın ve tohumun duasına cevap veren güç, elbette filizi de koruyup gözetecekti. Öyle de olmuştu. Filizcik, başını topraktan çıkarır çıkarmaz üfül üfül esen sabah rüzgârı başını okşamaya başlamıştı. Güneş, sımsıcak kollarıyla filizi sararken, tatlı bir yağmur susuzluğunu gidermiş, topraksa ona saksılık yapmaya devam etmişti. Sanki toprak, su, hava, güneş hepsi filiz için seferber edilmişti. Neydi bu yolculuğun sırrı? Toprağın duası, tohumun amacı neydi? Bütün bu çabanın, bu gayretin anlamı neydi? Belli ki bu yolcunun büyük bir hedefi vardı. Ama hedefe ulaşması için daha çok sabır, daha çok gayret gerekliydi. Yine günler günleri, aylar ayları kovalamış filizcik boy atmış, büyümüş bir fidan olmuştu. Fakat o da nesi? Fidanın yemyeşil yaprakları arasından dikenler sarmıştı her yanını. Bunca çaba, bunca sıkıntı bu dikenler için olamazdı. Nitekim çok geçmeden dikenler arasından bir tomurcuk belirdi. Hava, su, toprak, güneş günlerce besledi onu; tomurcuk gonca oldu. Gonca açılıp gül olacak, etrafa gül kokuları yayacak ve kendisinden beklenen bir güzellik sergileyecek. Ona bu güzelliği vereni anlatacak; satır satır, yaprak yaprak, çiçek çiçek. Ancak goncanın önünde alması gereken daha çok yol vardı. Ama gonca, dostlarının da yardımıyla bu zorlu yolu da aşacak ve bir gün mutlaka amacına ulaşacaktı.... ***************************************************************************** Her insan, bir tohumdur aslında… Toprağın altında beklerken öğrenir: önce sabrı, ortaya çıkmak içinse emek etmeyi… Karanlıkta bir ümit ışığı aramaya, nefes almaya, yaşama tutunmaya çabalar… Her insan, bir filizdir aslında… Cılız, savunmasız... Işığı öğrenir önce ve ısınmayı ve damla damla yağmurla büyümeyi. Tabiata alışmayı, bir Güç tarafından korunduğunu bilerek ilerlemeyi… Her insan, bir fidandır aslında… Yavaş yavaş tutunur yeryüzüne, gelişirken öğrenir rüzgâra karşı koymayı, savaş etmeyi… Bazen eğri olmayı, bazen de doğru gitmeyi; bir şekilde büyümeyi öğrenir… Her insan, bir ağaçtır aslında… En kuvvetli rüzgarlarla yüzleştikçe öğrenir kökleriyle daha sağlam toprağa tutunmayı. Gölgesinde birçok sevgi barındırmayı, sarmayı öğrenir.. Dallanır zaman gelir en güzel çiçeklerini açar ve meyvalar yetiştirip titizce sunar insanlara emeğini karşılık beklemeden… Gövdesi sevdalara siperdir işlenir nakış nakış her çizikte canı yansa da geçmese de yarası kabuk tutmayı öğrenir… Küçük mutluluklarla yeniler kendini her zerresinden yeniden dirilir… Her insan bir yapraktır aslında… Sonbaharında dökülür tek tek dallarından yaprakları. Üşümeyi öğrenir çıplak kaldıkça kolları ve kışın arkasından yeniden doğmayı öğrenir… Bir ağaç kolay yetişmez aslında… Her tohum, toprağın altında bekler dirilmeyi… Kayıp Gül |