> Forum > ๑۩۞۩๑ Fotoğraf & Resim Paylaşım Dunyası ๑۩۞۩๑ > Resimler > Resimli Konular > Sıradan bir günün ardından
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sıradan bir günün ardından  (Okunma Sayısı 785 defa)
15 Temmuz 2010, 11:45:14
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 15 Temmuz 2010, 11:45:14 »






Bugün 7 Temmuz 2009, saat 21,40. Ömrüm yeterse bu yazdıklarımı tekrar okurum ya da başkaları okur, okuyan başkaları olursa dualarını beklerim. Garip bir ruh haline bürünmüş durumdayım, ne zamandır kilitli olan gözümün muslukları bu akşam açılıverdi, elhamdülillah. Rabbim rızası için akıtsın o yaşları. Annemle tartıştık yine… Kıymetini bilemediğim annemle, belki o da öldükten sonra pişman olacağım. Belki ben önce ölürüm, bunu Allah biliyor ya çok istiyorum, yine de Allah’ım hayırlı uzun ömürler versin hepimize. Ölümün yüzü soğuk, kime vursa harap, hangi eve düşse elem, matem… Bir tek ölmeden önce ölmek var ya ba’sü ba’del mevt derler, o güzel, belki çok daha sancılı bir ruh tahliyesidir bu ama sonuçları itibarıyla bir o kadar da ulvî.

Ne kadar boş geçiyor günlerim… Bir yanda başını kaşıyacak zamanı kalmasın diye dua edenler, bir yanda gafilane yan gelip yatanlar… Ah ne fena ikincilerden olmak, ah Rabbim ne acı Senden uzak kalmak, rahmetinin rayihaları her yanı bu denli kuşatmışken ve birer birer yakaran yüreklere dermanın ulaşırken yakışmadı kuluna böyle inkisara ümitsizliğe saplanmak…

Bir mum diğerlerini tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez, demiş bir sevgili kulun, halbuki biz başkalarını tutuşturmazsak sönüyoruz, önce içimizdeki alev sönüyor, o kıvılcımlar Senin için hareketlendikçe canlanıyor, Seni anlattıkça hayat buluyor, kimliğimizi buluyoruz. Seni andıkça ayakta duruyor, ismini hatırladıkça nefes alıyoruz… Kalbimizde Sen yoksan biz de yokuz, rahmetinden bir an mahrum kalsak kolumuz kanadımız kırılıyor, harap bitap düşüyoruz…

Ah uzatamadık elimizi muhtaçlara, çok işimiz vardı(!), koşamadık yardıma. Şimdi zaman geçti, madalyonun ters yüzünü gördük, baktık hal-i perişanımıza… Ey Rahman, Sensin Rabbimiz, Sensin çaremiz, Sensin umudumuz, secdemiz Sanadır, rükûmuz Sana, açmayız asla elimizi bir başkasına, yardım edensin, bırakmazsın bir kedi yavrusunu bile aç susuz, rahmet yağdırırsın kupkuru çöllere bile, bırakma bizi viran, unutmayız Seni bir an, gir kalbimize, titret onu, doldur sevginle, yak ateşinle, temizle umudunla, korkunla… Senden habersiz yaşadığımız(ı sandığımız) o vakitlerde kapkara çehreler gördük aynalarda, dilimiz zehir zemberek sözler söyleyiverdi, kulağımız ne gürültülere maruz kaldı, gözümüz ne çirkinlere hayran hayran bakakaldı. Her kötüyü iyi sandık, yanlışımızı fark edemedik, yanıldık, yenildik. Geceler bir beşik gibi salladı da salladı bizi, uyuduk, uyuduk, kendi kendimizi uyuttuk, gafil avlandık…

Uyumayanlar da vardı karanlık gecede… Onlar adını götürdüler Habibinin (sav) ta uçsuz bucaksız diyarlara, mesafelere körelttiler gözlerini, bir bavulla çıktılar yollara bir de yüreklerindeki sarsılmaz imanla… Hicretti bu hiç şüphesiz, ayrılmaktı sevdiklerinden En Sevgili için, terk etmekti vatanı Rabbe ulaşmak için… Ne gidişlerdi ki kimi daha yolda uçtu Rabbine, kimi dönmemeye ant içti de mezarını okulun bahçesine açtılar, kimi trafik kazasında yetti Rabbine, kimi arkada ağlayan gözlerle gönlünü de bırakarak döndü yurduna. Hepsi de rızanı amaç bilmişti, kim ister dediler Cenneti, tek dertleri Senin ve Habibinin (sav) ismi celilini duyurmak, bu yolda canını ortaya koymaktı…

Senin sevdiğine, Senin koruduğuna, Senin sarıp sarmaladığına kim ya da hangi güç el uzatabilir, kimin dostu Sen olursun da o ah eder, kim Senin hoşnutluğunu kazanır da kaybedenlerden olur?

Hiç kimse…

Onlar doğruyu buldular inayetinle, yolunda kelle koltukta hicret ettiler, gönüllere girdiler, büyüğümüz diyor ya O’nun Nam-ı Celilini şöyle ya da böyle tutturabilir miyiz diye buza yazı yazar gibi çırpınıp durdular…

 Ne mübarek hicret, gönülleri davet

İstemediler, istemezler hiçbir menfaat, ücret

Ne ali niyet bu, ne büyük himmet

Canlarından geçmeye ettiler cüret

Ne uzun yollar vazgeçirebildi onları, ne lisan, ne iklim…

Gayeleri büyüktü zira amaçları ne makam, ne mülk, ne de Cennet

Sen yoluna baş koymuş bu kutlu yiğitlere, ey Rabbim, yardım et…

 

~~Rabbim rızana müştak bu acizin karaladıklarını ulaşmasında fayda gördüğün gönüllere ulaştır, hatalarımı bağışla, ey Rahman, beni affet… Amin

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sıradan bir günün ardından
« Posted on: 25 Nisan 2024, 08:33:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sıradan bir günün ardından rüya tabiri,Sıradan bir günün ardından mekke canlı, Sıradan bir günün ardından kabe canlı yayın, Sıradan bir günün ardından Üç boyutlu kuran oku Sıradan bir günün ardından kuran ı kerim, Sıradan bir günün ardından peygamber kıssaları,Sıradan bir günün ardından ilitam ders soruları, Sıradan bir günün ardındanönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes