> Forum > ๑۩۞۩๑ Fotoğraf & Resim Paylaşım Dunyası ๑۩۞۩๑ > Resimler > Resimli Konular > Sabır nedir?
Sayfa: 1 [2] 3   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sabır nedir?  (Okunma Sayısı 3276 defa)
18 Şubat 2013, 15:02:57
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« Yanıtla #5 : 18 Şubat 2013, 15:02:57 »



Esselamu aleykum ;Sabır anladımki cenabı hakkı anmak demektir .Sabır anında allahı zikretmek anmak normal zamanlardan daha ehemmiyetli oluyor ki cenabı hak bizlere sabrı gösteriyor .allah razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sabır nedir?
« Posted on: 26 Nisan 2024, 03:47:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sabır nedir? rüya tabiri,Sabır nedir? mekke canlı, Sabır nedir? kabe canlı yayın, Sabır nedir? Üç boyutlu kuran oku Sabır nedir? kuran ı kerim, Sabır nedir? peygamber kıssaları,Sabır nedir? ilitam ders soruları, Sabır nedir?önlisans arapça,
Logged
18 Şubat 2013, 15:12:45
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« Yanıtla #6 : 18 Şubat 2013, 15:12:45 »

Ve aleykumusselam ve rahmetullahi. Acıya sabır gerek, vuslata sabır gerek. Rabbimiz bizleri sabırdan, tevekkülden, duadan ayırasın inş.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

18 Şubat 2013, 23:21:23
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« Yanıtla #7 : 18 Şubat 2013, 23:21:23 »

Esselamü aleyküm:
İleri görüşlü olmak demektir.
Çok güzel anlatılmış,Allah razı olsun kardeşim..

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

19 Şubat 2013, 00:26:01
Haki
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 155


« Yanıtla #8 : 19 Şubat 2013, 00:26:01 »

ESSELAMU ALEYKUM;DİLERİM SABIRLA OKURSUNUZ...
Hz. Mûsâ (a.s) ile Hz. Hızır (a.s)'in Kıssası
Kur'ân-ı Kerîm, bize, Hz. Mûsâ (a.s) ile Hz. Hızır (a.s)[88] arasında geçen kıssayı anlatmıştır.
Bu kıssa, ilim talep etme yolunda alçakgönüllülüğü göste­ren bir kıssadır.
Bu kıssa, Hz. Mûsâ (a.s) ile Hz. Hızır (a.s) arasında gayb ve garip gibi görünen haberlere dair geçmiş bir kıssadır....
Yüce ALLAH, gayb ve garip gibi görünen haberleri bu salih kula yani Hz. Hızır'a bildirmiştir. Fakat Ulu'1-azm peygam­berlerinden biri olan Hz. Mûsâ (a.s), gayb ve garip gibi görü­nen haberleri tanıyıp anlayamamıştır...
Bazen Şam Yüce ALLAH'ın yarattığı birisinde, önemli işler olabilir. Çünkü bazen ikinci derecede olan, birinci derecede olanın bilmediği şeyi bilebilir...
Bu kıssalar; geminin delinmesi olayı, çocuğun öldürülmesi olayı ve yıkılan duvarın yapılması olayıdır.
Bu kıssaların hepsi, Kur'an ile sünnette açıklanmış haber­lerden ve normalde garip gibi görünen işlerdendir.
Resulullah (s.a.v.) gözetici ve faydalı üslubuyla, Hz. Mûsâ (a.s) ile Hz. Hızır (a.s) arasında geçen kıssayı bize haber ver­miştir.
Buhârî ile Müslim, Übey b. Ka'b yoluyla Resulullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir:
"Mûsâ, İsrail oğullan içinde bir gün hutbe anlatmaya kalk­tığı sırada kendisine:
-  "İnsanların bilgi yönünden en bilgilisi hangisidir?" diye sordular. Musa'da:
- "Benim" dedi.
Mûsâ, bu konudaki bilgiyi ALLAH'a havale etmedi. Bundan dolayı da ALLAH, onu, (böyle cevap vermesinden ötürü) kınamış ve ona:
-  "İki denizin bitiştiği yerde benim bir kulum vardır ki o, (bilgi yönünden) senden daha bilgilidir" diye vahyetti. Mû­sâ'da, ALLAH'a:
-  "Ya Rab! Ben onunla nasıl buluşabilirim?" diye sordu. ALLAH:
- "Bir balık al ve onu içerisinde su bulunan  bir kovanın i-çine koy. Onu yanında taşı. Onu nerede kaybedersen, işte o kulum orada (demek)tir" buyurdu.
(Bunun üzerine Mûsâ, bir balık alıp kovanın içine koydu ve yanındaki genç arkadaşına[89]
-  "Balığı nerede kaybedersen, onu bana haber ver" diye tembih etti.)
Mûsâ, beraberinde genç bir arkadaşı olduğu halde yola koyuldu. İki denizin bitiştiği yerde bulunan büyük bir kaya parçasının yanma varıp orada başlarını yere koyup uyudular. Kovanın içindeki balık, kımıldayarak kovadan sıçrayıp denize düştü. Fakat ALLAH, balık için denizin akışını tuttu ve denizin yüzeyinde bir halka oluşturup balığın ondan gizli bir yol bula­rak denizin içerisine doğru girmesini sağladı.
Genç uyandığında balığın denizin içine düştüğünü gördü. -paha sonra uyanan Musa'ya haber vermeyi unuttu. Sonra ikisi de, o günün geri kalanı ve bütün gece boyunca yürüdüler. Er­tesi gün olduğunda, Mûsâ, genç arkadaşına:
-   'Kuşluk yemeğimizi bize getir (de yiyelim). Doğrusu bu yolculuğumuzdan epey bir yorgunluk çektik' (Kehf: 18/62) de­di.
Halbuki Mûsâ, ALLAH tarafından kendisine emir olunan ye­rin ötesine geçmedikçe yorgunluk duymamıştı. Genç arkadaşı, Musa'ya:
- Gördün mü? Kayaya sığındığımız vakit balığı (n denize düştüğünü sana haber vermeyi) unuttum. Onu sana söylememi bana ancak şeytan unutturdu. (Doğrusu balık) şaşılacak şekil­de denizin içinde yolunu tut(up git)ti' (Kehf: 18/63) dedi.
Balığın şaşılacak bir şekilde denizin içinde yolunu tutup gitmesi Musa'yı ve genç arkadaşını şaşkına çevirmişti. Mûsâ:
- "İşte aradığımız (yer) orasıdır (Kehf: 18/64) dedi.
Tekrar izlerini takip ederek geldikleri yere geri döndüler. Büyük kaya parçasının yanma vardıklarında, bir elbiseye bü­rünmüş (ve elbisenin bir tarafını ayaklarının altına, bir tarafını da başının altına sermiş ve arkasının üzerine dümdüz yatmış olan) Hızır'ı gördüler. Mûsâ, ona selam verdi. Hızır' da:
- (Kimsenin bulunmadığı) bu yerde (ALLAH'ın) selamı ha! Kimsin sen?' diye sordu. Musa'da:
- Ben, (ALLAH'ın sana gönderdiği) Musa'yım!' dedi. Hızır:
- İsrail oğullarının Musa'sı mısın?' diye sordu. Mûsâ:
- Evet! (İsrail oğullarının Mûsâ'sıyım. Sende bir ilim bu­lunduğu bana haber verildi.) Sana öğretilen rüşdü[90] bana öğ­retmen için sana geldim' dedi. Hızır:
- Sen  benimle (beraber bulunmaya) sabredemezsin' (Kehf: 18/67) dedi. Çünkü Ey Mûsâ! Ben, ALLAH'ın kendi il­minden bana öğrettiği öyle bir ilme sahibim ki, sen, onu bile­mezsin. Sen ise, ALLAH'ın kendi ilminden sana öğrettiği öyle bir ilim vardır ki, onu da, ben bilemem' dedi. Mûsâ:
- inşALLAH' sen,  benim, sabrettiğimi göreceksin.  Senin (yaptığın) iş (lere) de karşı gelmem' (Kehf: 18/69) dedi. Hızır, Musa'ya:
- Eğer bana uyarsan, sana bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma' (Kehf: 18/70) dedi.
Bunun üzerine sahile doğru yürüyüp gittiler. Sahilde bir gemiye rastladılar. Kendilerini gemiye almaları için, gemi sa­hipleriyle konuştular. Gemi sahipleri, Hızır'ı tanıdılar. Hızır ile Musa'yı, ücretsiz olarak gemiye aldılar. Bunun üzerine Hızır ile Mûsâ, gemiye bindiler. Hızır, Musa'nın beklemediği bir anda ansızın ayağıyla geminin bir tahtasını söktü. Mûsâ, Hı­zır'a:
- Bunlar, bizi, ücretsiz olarak gemiye alan bir topluluk. Sen ise onların gemisini delmeye çalışıp batırmak istiyorsun. (Yoksa sen,) 'gemi halkını boğmak için mi deldin? Gerçekten sen, (zararı) büyük bir iş yaptın' (Kehf: 18/71) dedi.
Resulullah (s.a.v.) sözüne devamla şöyle dedi: "Musa'nın, Hızır'a karşı bu ilk. davranışı, bir dalgınlık ve unutkanlık eseri idi...
O sırada bir serçe, geminin kenarına konup denizden bir yudum su almıştı.
-    Hızır, Musa'ya:
ü 'Senin ilmin ve benim ilmim, ALLAH'ın ilminin yanında, şu serçenin (gagasıyla) denizden aldığı bir yudum su kadar!' dedi.
Daha sonra gemiden çıktılar. Deniz sahilinde yürüyüp git­tikleri sırada başka çocuklarla oynayan bir oğlan çocuğu gör­düler. Hızır, hemen oğlanın başını tutup koparmak suretiyle onu Öldürdü. Mûsâ, Hızır'a:
- 'Tertemiz bir canı, hiç bir kimseyi öldürmediği halde kat­lettin ha!' (Kehf: 18/74) dedi. Hızır'da, Musa'ya:
-  'Ben,, sana, benimle beraberliğe sabredemedin, deme­dim mi?' (Kehf: 18/75) dedi.
Süfyan derki: 'Bu, birinci tepkisinden daha ağır idi.' Mûsâ, Hızır'a:
-   'Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam, artık bana arkadaşlık etme. Hakikaten benim tarafımdan son Özre ulaştın' (Kehf: 18/76) dedi.
Bunun üzerine (yine yola koyulup) gittiler. 'Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Köy halkı ise, onları, misafir etmekten kaçındılar. Bu arada, orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar.' (Kehf: 18/77) Hızır, eliyle onu doğrulttu. Mûsâ, Hızır'a:
- 'Bunlar, yanlarına geldiğimiz halde bizi misafir etmeyen ve bize yemek vermeyen bir topluluk. İsteseydin elbette bu yap­tığın iş karşılığında bir ücret alırdın' (Kehf: 18/77) dedi. Hı­zır'da, Musa'ya:
-  'İşte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sa­na, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber verece­ğim' (Kehf: 18/78) dedi.
Resulullah (s.a.v.) devamla: 'ALLAH, Musa'ya rahmet etsin. İsterdim ki, o, sabretseydi. Bu sayede ALLAH, bize, ikisi arasın­da geçen işleri haber verirdi!!' buyurdu."
Bu hadisi, Buhârî ile Müslim rivayet etmiştir.[91]
Bir İkaz: Allame Kurtubi derki: "ALLAH'ın veli kullarının kerametleri, mütevatir ayetler ile haberlerin gösterdiğiyle sa­bittir. Veli kulların kerametlerini ancak inkarcı olan bidatçi ile sapık olan kimseler kabul etmez. Halbuki Yüce ALLAH'ın, Hz. Meryem hakkında naklettiği haberler ise; kışın yaz meyveleri­nin ve yazın ise kış meyvelerinin ortaya çıkması şeklindedir. Bunlar ( da, Hz. Meryem'in, eliyle kuru ) hurma ağacını sal-lamasıyla ağacın meyve verir bir hale dönmesi biçimindedir. Halbuki Hz. Meryem, Peygamber değildi...Hz. Hızır'ın ise gemiyi delmesi, çocuğu öldürmesi ve yıkık duvarı yapması da aynı şekilde kerametin ortaya çıktığını göstermektedir.''[92]

 HER ŞEYİN SAHİBİNE EMANET OLUNUZ...CÜMLETEN.....

 (ALINTIDIR)
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 19 Şubat 2013, 00:28:58 Gönderen: MEKKELİ MÜCAHİT »
Kayıtlı

Lütfen Namazlarımızı Kılalım Namazlarınızı Sanal & Real Yaşam için Terketmeyiniz !!!

Bugün Allah (c.c) için Hizmet Ettin mi ? İlim Dünyası Ailesi
19 Şubat 2013, 03:36:50
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #9 : 19 Şubat 2013, 03:36:50 »



   Sabrın en zorlarından birisi;ZAMANIN ÇILDIRTICILIĞINA KARŞI SABIR olarak tarif ediliyor..Acelecilik insana çok şeyi kaybettiriyor,hem dünya hem de ahiret adına..
   Rabbim; hadisata hikmet nazarıyla bakabilmeyi nasib etsin hepimize,inşaallah..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: 1 [2] 3   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes