> Forum > ๑۩۞۩๑ Fotoğraf & Resim Paylaşım Dunyası ๑۩۞۩๑ > Resimler > Resimli Konular > Eviniz boşken yuva nızı keşfedin
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Eviniz boşken yuva nızı keşfedin  (Okunma Sayısı 536 defa)
07 Ocak 2011, 17:36:46
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« : 07 Ocak 2011, 17:36:46 »




ev"iniz boşken, "yuva"nızı keşfedin...

[size=12t]Mahalle... O bildik yüzü ile, alışılmış telaşı ile karşılıyor beni... Sessizce içine alıyor, kucaklıyor. Köfteci köşede, karpuzcu onun karşısında. Pazar sokağı boş; tezgahlar kenarlara savrulmuş, bekliyor. Eksiği yok gibi duruyor; bir benim bildiğim eksiğin eksikliğini çekmesini bekleyemem elbet! Evim az ötede; perdeleri çekili. İçeride ışık yok, içeride ışığa ihtiyaç duyan yok. Yansa bile boşluğa düşecek huzmeler. Yetim kalmış eşyaları kendileriyle yüzleştirecekler, belki de ağlatacaklar. Işığın vurduğu yerde bana yeni aydınlıklar sunacak yüzler yok.

Kapıdayım. Zile basmam gerekmiyor. Zilin sesine ses verecek yok. "Kim o?" diyenim yok. Adımın ve sesimin yankılanmasına derinliğini bilemediğim ama varlığından emin olduğum tanımsız bir sevinçle karşılık verecek yok. Kapının arkasında bekleyenim yok. Önünde beklemek ile arkasına geçmek arasında pek fark yok. Kapalı kalsa ne gam! Açmaya değmeyen kapıdan daha büyük duvar var mı ki?

Anahtar elimde. Kendim çeviriyorum. Bana açılmıyor kapı. Ben açıyorum kapıyı. Ben açılıyorum kapıya. Sessiz ve loş koridor. Ses yok; tanıdık yüzler eksik beklediğim gürültü tükenmiş, alıştığım uğultu alıp başını gitmiş. "Baba bana ne aldın?" diyen bıktırıcı ses bile terk etmiş kapının arkasını. Ayakkabımı çıkarmama bile fırsat vermeyen, apansız boynuma atılan sabırsızlıkların yerinde yeller esiyor.

Mutfağın tıkırtısı kesilmiş. Koku gelmiyor içeriden. Ocak sönmüş; tencereler kenarda bekliyor, tabaklar pek uslu duruyor. İçeride kocaman bir boşluk; sanki ağız olmuş sustukça konuşuyor, konuştukça sus(tur)uyor. Çöp kutusu boş. Kocaman bir hiçliğin, hep dolu gördüğüm için hesap etmeye fırsat bulamadığım o tuhaf boşluğun sözcüsü olmuş. Konuşuyor boş çöp kutusu. Dolu dolu bağırıyor hiç çekilmeyen çekmeceler. Hiç kirlenmeyen tezgah, hiç akıtılmayan musluk, hiç kırışmayan kilim ve yerinden hiç kaymayan sehpa örtüsü, hayatın nabzının çekildiğini haykırıyor dört duvar arasından. Eşyanın ruhu çekilmiş. Pencere pervazlarında çocuk bakışının ışıkları eksik. Kapı aralarından aşina kadın sesi sızmıyor. Koridor daha da daralmış, darlanmış. Canı çekilmiş odaların, yastıkların beyin ölümü gerçekleşmiş. Aynaların yüzü solgun; bakanı yok. Hiç dokunulmamış diş fırçası içimin içinde bir yerlere dokunuyor. Hiç erimeyen sabun gizli sızılarımı köpürtüyor.

Bisikletler köşelerine çekilmişler; boyunları bükük, pedalları suskun. Giyilmeyen küçük terlikler ağlıyor gibi, minik ayakların dokunuşuna hasretler. Buzdolabındaki çikolatalar değecek dudaklar arıyorlar kendilerine. Derin dondurucuda eriyeceği aşklarını özlüyor dondurmalar. Ayakkabılık rahatlamışa benziyor, kalabalığı başından savmış, sakinleşmiş. Çok giyilen ayakkabılar alıp başlarını gitmişler. İçindeki ayaklar başka yerlere basıyorlar, uzak yollara koşuyorlar.

Bilgisayarın tuşlarına dokunurken omuzlarıma çıkan, "bana yesim göstey baba!" engellemesinden kurtuldum. Bu "kurtuluş"un esiriyim şimdi. Omzuma apansız yaslanan o beklenmedik ağırlığın yokluğu çökertiyor omuzlarımı. Seccademin tam orta yerine uzanıp secdelerimi engellemeye çalışan minik bedenin bıraktığı boşluğa koyuyorum alnımı. Boşluğa düşüyor gözlerim. Sabah ayaklarıma dolanan, kapıdan çıkışımı sonu gelmez bir törene dönüştüren o ses yok. Hiç sırası değilken, "Baba, haydi gezmeye gidelim!" diyen ses yok.

Eşim ve çocuklarım bir süreliğine şehir dışında. Acıyla anlıyorum ki, benim varlığım doldurmaya yetmiyor evi. Eşim ve çocuklarımın çekilmesiyle ortaya çıkan o boşluğun çok az bir kısmına denk geliyor cismim. Varlığım "ev"i "yuva" yapmaya yetmiyor. "Ev"i "yuva" yapan o görülmez boşluğun boyutlarını ölçmeye başlıyorum şimdi. Ölçü birimim Sueda Zeynep, Mustafa Ahmed, Mehmed Furkan ve Semine... Onların sıcak ve enis yüzlerince ölçüyorum o boşluğun yüz ölçümünü. Onların seslerinin yankılanmasıyla tahmin ediyorum o boşluğun nerelere kadar uzandığını. Onların hasretlerinin göğsümdeki ağırlığı ile tartıyorum o boşluğun havasını.

"Evim" onlarsız da oluyor ama onların uzaklığınca uzak kalıyorum "yuvam"a. "Evim" onların yokluğunda da ayakta duruyor ama "yuvam" onların kıyılarımdan çekilerek açtığı o derin uçurumun dibinde bekliyor.

Tecrübemle sabit olmuş tavsiyemdir: Bir gün "ev"iniz boş kaldığında, "yuva"nızı keşfe çıkın. Doğrudur; taştan ve demirden yapılır evler; kolayca da bulunur onlar. Ama yuvalar çocuk cıvıltılarının ninnisiyle, kadın dokunuşunun sıcaklığı ile inşa edilir. Kolayca kaybedilir onlar; kolay kolay bulunmazlar...


Senai DEMİRCİ

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Eviniz boşken yuva nızı keşfedin
« Posted on: 29 Mart 2024, 12:45:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Eviniz boşken yuva nızı keşfedin rüya tabiri,Eviniz boşken yuva nızı keşfedin mekke canlı, Eviniz boşken yuva nızı keşfedin kabe canlı yayın, Eviniz boşken yuva nızı keşfedin Üç boyutlu kuran oku Eviniz boşken yuva nızı keşfedin kuran ı kerim, Eviniz boşken yuva nızı keşfedin peygamber kıssaları,Eviniz boşken yuva nızı keşfedin ilitam ders soruları, Eviniz boşken yuva nızı keşfedinönlisans arapça,
Logged
08 Ocak 2011, 00:57:10
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 08 Ocak 2011, 00:57:10 »

Kapıdayım. Zile basmam gerekmiyor. Zilin sesine ses verecek yok. "Kim o?" diyenim yok. Adımın ve sesimin yankılanmasına derinliğini bilemediğim ama varlığından emin olduğum tanımsız bir sevinçle karşılık verecek yok. Kapının arkasında bekleyenim yok. Önünde beklemek ile arkasına geçmek arasında pek fark yok. Kapalı kalsa ne gam! Açmaya değmeyen kapıdan daha büyük duvar var mı ki?


     Doğrusu gönül teline dokunan bir yazı..Rabbim Ebedi Ayrılıklarla imtihan etmesin,inşaallah..

     Ve Allah razı olsun..Güzel paylaşımınız için
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes