Sıkıntılar, günahlara terettüp eden cezalardır.
Bu ulvî ve mukaddes sıkıntı ve ızdıraplar dışında insanın yaşadığı bazı sıkıntılar da vardır ki, onlar, daha çok ferdin işlediği hata ve günahların neticesidir. Bu durum bir maneviyat büyüğü tarafından
اَلْهُمُومُ عُقُوبَاتُ الذُّنُوبِ
“İnsanın içindeki sıkıntılar, günahlara terettüp eden cezalardır.”
(Zehebi, Tarihu’l-İslâm, 26/376)
ifadesiyle dile getirilmiştir. İnsanın içindeki bu sıkıntı ve kuruntular, insanı hizmete sevk etmesi bir yana onu hizmetten alıkoyar. Öyle ki bu hâlet-i ruhiyeye kendini kaptıran bir fert, kuruntularla oturur kalkar, hep kuruntularını konuşur. “Şu şöyle olmalıydı, bu böyle olmalıydı…” gibi sözlerle sürekli insanları eleştirir durur ama iş ve aksiyon adına da herhangi bir cehd ortaya koymaz/koyamaz. Bazılarımızın aklına gelebilir ki, “Biz –hafizanallah– fuhuş işlemiyor, hırsızlık, haramilik vs. yapmıyoruz. Dolayısıyla içimizi gam ve sıkıntı ile dolduracak bir günah işlemediğimiz kanaatindeyiz?” Ancak unutulmaması gerekir ki, günah sadece yukarıda sayılanlar değildir. Ümmetin derdi ile dertlenmemek, emr-i bi’l-mâruf nehy-i ani’l-münker yapmamak da günahtır. Çünkü Kur’ân-ı Kerim irşat ve tebliğ üzerinde hassasiyetle durmakta, bu vazife yerine getirilmediği takdirde, toplumların topyekün bela ve musibetlere maruz kalabileceğini ifade etmektedir. Diğer taraftan, el, ayak, göz, kulak, dil, dudak gibi organların kontrol altına alınmaması, bu konuda sürekli dikkatsiz ve laubali bir şekilde davranılması ve böylece ısrarla işlenen küçük günahların da büyük bir günah olarak karşımıza çıkabileceği unutulmamalıdır.
Kırık Testi
[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın