๑۩۞۩๑ Fotoğraf & Resim Paylaşım Dunyası ๑۩۞۩๑ => Resimli Konular => Konuyu başlatan: Eflaki üzerinde 25 Nisan 2009, 15:47:30



Konu Başlığı: Bozuk Simit Paraları ile Cenneti Satın Almak!
Gönderen: Eflaki üzerinde 25 Nisan 2009, 15:47:30

(http://www.resimsec.net/data/media/151/bozuk-para.jpg)

Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak!

 Günün son dersinin sonuna gelinmişti. Öğrenciler çıkmak için
 sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil çalar
 çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar.

Yalnız, Ali hazırlanmamıştı.
 Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu. Nihayet zil çaldı.
 Öğrenciler bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını topladı.
 Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan da arkadaşlarının gitmesini bekliyordu.
 Öğretmeni, onun bu halini fark etti:
 - Hayrola Ali, dedi.

 -Eve gitmeyecek misin?
 
Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi:
- Sizinle konuşmak istiyordum öğretmenim.
 - Peki, dedi öğretmeni.
 -Ne söyleyeceksin bakalım?
- Ahmet arkadaşımız var ya...
- Evet, ne olmuş Ahmet'e?-
Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, beslenme çantasına pekiyi şeyler koymuyor.
 - Eee?
 - Ona yardim etmek istiyorum. Ama benim yardım ettiğimi bilirse üzülür.
 Günde bir simit parası biriktirip her hafta size versem, siz de ona verseniz?
 Cebinden bir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin masasının üzerine koydu.
 Nurhan Öğretmen, paraya dokunmadı. Sandalyesine oturup düşündü. Ali
 hakkındaki bilgilerini yokladı. Bildiği kadarıyla ailesinin durumu pekiyi değildi.
  Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar da iyi niyetli ve düşünceliydi.
 Zengin bir ailenin çocuğu değildi. Buna rağmen yardim etmek istiyordu.
 Üstelik yardım ettiğinin bilinmesini istemiyordu.
 
 
Nurhan Öğretmen:
- Dur bakalım Ali, dedi.
 -Bildiğim kadarıyla sizin de maddî durumunuz pekiyi değil. Yanlış mı biliyorum?
 - Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi. Çoğu zaman iş bulamıyor.
 Ama ben de çalışıyor, para kazanıyorum.
 - Nerede çalışıyorsun?
 - Simit satıyorum.

 Nurhan Öğretmen yine durup düşündü. İyiliğin bu kadarına ne demeliydi şimdi?
 Bunun gerçekleşmesi zordu. Onu, bundan vazgeçirmek için bir çare bulmalıydı.
 Bunu yaparken, sevimli öğrencisini de kırmamalıydı. Onunla biraz daha konuşursa,
belki bir yolunu bulurdu.
 
Nurhan Öğretmen, Ali'ye döndü:
 - Büyüyünce ne olmak istiyorsun, diye sordu.
 - Çok zengin bir işadamı...
 - Niçin?
 - İnsanlara daha çok yardım etmek için...
 - Güzel, dedi Nurhan Öğretmen.
 
-Bak şimdi Ali, Ahmet'in ailesinin durumu pekiyi değil, bu doğru. Ama
 sizinki de bundan pek farklı değil. İstersen acele etme. Çok zengin olduğun
 zaman insanlara yardım edersin. Olmaz mı?
 - Olmaz, dedi Ali. Şimdi yapmalıyım.
 -- Neden olmaz?
 -- Üç sebepten dolayı olmaz.
 
Birincisi:

 -Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Allah, beni insanlara
 sevimli gösteriyor. İnsanlar da bundan etkileniyor, daha çok simit
 alıyorlar. Bu sayede gün boyu çalışanlardan bile fazla simit satıyorum. Hele
 mahallede Hasan Amca var, her gün iki simit alıp güvercinlere veriyor.

 İkincisi:
 
'Ağaç yaş iken eğilir.' deniliyor. Şimdiden iyilik yapmayı öğrenmezsem
 büyüdüğümde hiç yapamam.
 
Üçüncüsü ise,
 
- Daha önemli: Büyüdüğüm zaman çok zengin bir işadamı olmak istiyorum.
 Zamanında yatırım yapmayanlar büyük işadamı olamazlar.
 
Nurhan Öğretmen, karsısında büyük biri varmış gibi dinliyordu:
 - Bu sonuncusunu pekiyi anlayamadım, dedi.
 
- Açıklayayım öğretmenim, dedi Ali. Şimdi, çok zengin olmadığım için, ancak
 günde bir simit parası kadar yardım edebiliyorum. Bundan fazlasını veremem.
 Allah, Cennet'i gücü kadar iyilik edene veriyor. Şimdi gücüm bu olduğuna
 göre, Cennet'in fiyatı birkaç simit parası kadardır. Eğer zengin olmadan
 ölürsem, birkaç simit parasıyla Cennet'e girebilirim. Bundan daha karlı bir
 yatırım olur mu?
 
Nurhan Öğretmen'in gözleri dolmuştu. Başını 'Evet' anlamında sallarken
 Ali'yi evine yolladı.
 
Sınıfa geri dönerken okulun boşaldığını fark etti. Eşyalarını toplamak için m
asasına döndüğünde Ali'nin bıraktığı paraların masa üstünde kaldığını fark
etti. Sandalyesine gayri ihtiyari oturdu ve paraları eline aldı.
 
 
Hiçbir para ona bu kadar kıymetli gelmemişti. Sanki elinde dünyanın en
 kıymetli incilerini, yakutlarını, elmaslarını tutuyordu. Hatta bu paralar
 onlardan bile kıymetliydi. Bu paralar, bu bozuk SİMİT paraları, Cenneti
 satın alabilecek paralardı. Sanki hiç bırakmak istemeyen bir duygu ile
 sımsıkı kavradı bu bozuk simit paralarını.
 
Oturduğu yerden kalkamadı Nurhan Öğretmen. İçinin dolduğunu, Tarif
 edilemeyen duygulara boğulduğunu hissetti. Birden boşalan sağanak
 yağmurlar gibi ağlamaya başladı. Ağladı... Ağladı... Ağladı.
 
Kendine geldiğinde akşam olmuştu. Yavaş adımlarla sınıftan çıkıp okuldan
 ayrılırken bekçi Sadık 'Bozuk Simit paraları ile cenneti satın almak, Bozuk
 Simit paraları ile cenneti satın almak' diye diye Nurhan öğretmenin
 sayıkladığını duydu.
 Bekçinin hayretler içinde, 'Ne dediniz hocam?' demesini bile duymayan
 Nurhan öğretmen, bekçinin şaşkın bakışları altında akşamın alaca
 karanlığına karışıvermişti .
 
 
*Hikayeyi beğenmişseniz ve Ali'den utanmışsanız, maddi durumunuz iyi
 değilse bile, iki tane ekmek alıp bölgenizdeki bir fakirin kapısına bırakın.

 
 
*Bir okul önünde biraz bekleyip yırtık ayakkabısı olan bir çocuğa ayakkabı
 alın. *
 
 
*Maddi ihtiyacı olan bir akrabanıza yardım edin. *
 *Yeter ki boş durmayın!*
 *Unutmayın,*
 *Ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir.*

 
 


Konu Başlığı: Ynt: Bozuk Simit Paraları ile Cenneti Satın Almak!
Gönderen: Ekvan üzerinde 25 Eylül 2010, 09:52:58
Rabbim Ali gibi evlatlar yetiştirebilmeyi nasib eylesin bizlere..