๑۩۞۩๑ Fotoğraf & Resim Paylaşım Dunyası ๑۩۞۩๑ => Resimli Konular => Konuyu başlatan: Pelinay üzerinde 13 Temmuz 2014, 15:56:37



Konu Başlığı: Asr-ı Saadet’te Yaşamak…
Gönderen: Pelinay üzerinde 13 Temmuz 2014, 15:56:37
                                                                       (https://huzurailedebaslar.files.wordpress.com/2011/06/asrc4b1-saadet.jpg?w=600) 

 Yüreğimizdeki Peygamber muhabbetinin mana-yı ismiyle (şahsı hesabına) değil, mana-yı harfiyle (Allah hesabına) olması için bu sevginin sadece dilde ve gönülde kalmayıp eyleme dönüşmesi, ete kemiğe bürünmesi gerekir.
 
Bir tür “sevgi testi” yapabilmemiz için iki sorunun cevabını vermeliyiz:


1.    Acaba Peygamber Efendimiz (a.s.m.) bugün yaşasaydı nasıl davranır, neler yapardı?


2.    Eğer biz Asr-ı Saadet’te yaşasaydık, kimin yanında olur, kimi model kabul ederdik?


İlk sorunun cevabı çok açık:

Güzeller Güzeli (a.s.m.) bu asırda yaşasaydı, 14 asır önce ne yaptıysa aynısını yapardı.


Bir iman âbidesi olarak tevhid sancağını dalgalandırır, hiçbir engele aldırmaz, her fedakârlığa katlanır, her türlü ibadetin zirvesinde olur, güzel ahlâkın aşılamayacak örneklerini sergiler, har ânını zikir, ibadet, cihad ve tebliğle süslerdi.

Peki, ya biz o zaman yaşasaydık ne yapardık, kimin yanında olurduk?

İki Cihan Serverinin (a.s.m.) yanındaki mü’minlerden bir mü’min mi olurduk yoksa cahiliye döneminin reislerine mi hizmet ederdik?

Efendimizle (a.s.m.) beraber olsak bile mü’minlerle birlikte mi olurduk yoksa münafıklarla mı?

Diyelim ki, asla nifakla ilişkimiz olmaz, hep mü’minlerle omuz omuza olurduk.

Acaba hangi sahabe gibi olurduk? Hangisini modellerdik, hangisi gibi yaşardık?

Her biri birer yıldız, birer kahraman olan sahabelerin hayatını şöyle gözümüzün önünden bir film şeridi gibi geçirelim: İmanda, ibadette, cihatta, infakta, ahlâkta biz de destan yazabilir miydik?



Uzatmayayım: Bu sorunun cevabını verirken elbette bütün mü’minler kendisini sahabelerle omuz omuza hayal eder.

Ancak “Biz Asr-ı Saadette yaşasaydık, kimin yanında olurduk?” sorusunun cevabı çok kısa ve net olarak şöyle olmalı:


Şimdi kimin yanında isek onun yanında olur, şimdi hangi davanın derdiyle dertleniyorsak o zaman da onunla dertlenir, şimdi kim gibi yaşıyorsak onun gibi yaşar, şimdi kimi seviyorsak o zaman da onu severdik.

Ve Allah ve Resulüllah (a.s.m.) sevgisi deyince âdeta matematiksel hesap gibi kesin netice veren şu ayetleri hatırlayalım:


“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. De ki: Allah’a ve Peygambere itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse, muhakkak ki Allah kâfirleri sevmez.” (Âl-i İmran: 31-32)

Demek ki Allah’ı ve Resulüllahı (s.a.v.) seviyorsak, ona uyacak, ona itaat edecek ve onu model kabul edeceğiz. Çünkü, bizim için “en güzel örnek” odur:

“And olsun ki, Allah’ın rahmetini ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resulünde size güzel bir numune vardır.” (Ahzab: 21)

Seven, sevdiğini modeller, sevdiğine itaat eder, onu memnun edecek davranışlarda bulunur. İşte o zaman dünyada da, ahirette de iyilerle beraber olup şu müjdeye erişir:

“Her kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine pek büyük nimetler bağışladığı peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salih kimselerle beraberdirler. Onlar ise ne güzel arkadaşlardır!” (Nisa: 69)

“İtaatsiz sevgi” yetersizdir. Hiçbirimiz Efendimiz’in (a.s.m.) amcası Ebu Talib kadar onu sevip koruyamayız. Ancak itaatsiz sevgi iyi niyetli amellerimizi de boşa giderebilir:

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin ki amellerinizi boşa çıkarmış olmayın.” (Muhammed:33)


İtaat saadete, isyan azaba götürür:


“… Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan Cennete koyar. Kim yüz çevirirse, onu da pek acı bir azapla cezalandırır.” (Fetih: 17)


Bu ayetler ışığında Peygamberimizin (a.s.m.) ve onun kutlu yolundan giden sahabe efendilerimizin yaşayışlarını gözümüzün önüne getirip kendi hayatımızla karşılaştıralım.

Mesela, Peygamberimiz (a.s.m.) bir günün yarısını mescitte ve namazda geçirirdi. Bizim namazla aramız nasıl? Onun hayatı dua, tefekkür ve zikirle doluydu. Bizim zamanımızın çoğu boş işlerle mi geçiyor yoksa güzel amellerle mi?

Elbette güç yetiremeyeceğimiz olağanüstü ibadetlerin sahibi olalım demiyorum. Hiç değilse farzları yapıp günahlardan kaçabiliyor muyuz?

İbadette, itaatte, tebliğde, güzel ahlâkta, dine hizmette hissemiz ne kadar?

Eğer sadece “Peygamberimizi (a.s.m.) çok seviyoruz, canımız kurban olsun” diyor, onun bize emrettiği gibi yaşamıyorsak, samimiyet imtihanında geri kalmaz mıyız?

Bakın yukarıda zikrettiğimiz Âl-i İmran Suresi’nin 31. ayetini Bediüzzaman Hazretleri nasıl açıklıyor:

“Şu âyet-i kerime der ki: Eğer Allah’a muhabbetiniz varsa, Habibullaha ittibâ edilecek. İttibâ edilmezse, netice veriyor ki, Allah’a muhabbetiniz yoktur. Muhabbetullah varsa, netice verir ki, Habibullahın Sünnet-i Seniyyesine ittibâı intaç eder.

Evet, Cenâb-ı Hakka imân eden, elbette O’na itaat edecek. Ve itaat yolları içinde en makbulü ve en müstakîmi ve en kısası, bilâşüphe, Habibullah’ın gösterdiği ve takip ettiği yoldur.” (Lem’alar, 11. Lem’a)

 

Cemil Tokpınar


Konu Başlığı: Ynt: Asr-ı Saadet’te Yaşamak…
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 13 Temmuz 2014, 16:31:07
Esselamu aleykum ve rahmetullah ; inşallah Efendimizin izinden gidelerden oluruz bizde. Kişi sevdiğiyle beraberdir hadis-i şerifini hep hatırda tutarsak ona göre hareket ederiz.


Konu Başlığı: Ynt: Asr-ı Saadet’te Yaşamak…
Gönderen: Rüveyha üzerinde 13 Temmuz 2014, 16:32:50
Mevlam razı olsun kardeşim..Şu cümle her şeyi anlatıyor..Kendimiz kandırlamayalım keşke asrı saadette olsaydıkta, Efendimizi görseydik ,şimdi bu gühahlar içinde olmazdık diyen bizlere güzel bir cevap niteliğin de .


Şimdi kimin yanında isek onun yanında olur, şimdi hangi davanın derdiyle dertleniyorsak o zaman da onunla dertlenir, şimdi kim gibi yaşıyorsak onun gibi yaşar, şimdi kimi seviyorsak o zaman da onu severdik.


Konu Başlığı: Ynt: Asr-ı Saadet’te Yaşamak…
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 13 Temmuz 2014, 19:36:03
Ve aleykum selam;
Allah c.c. razı olsun Mevlüde abla...İnşAllah Asr-ı saadette yaşama imkanı buluruz...

“… Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan Cennete koyar. Kim yüz çevirirse, onu da pek acı bir azapla cezalandırır.” (Fetih: 17)


Konu Başlığı: Ynt: Asr-ı Saadet’te Yaşamak…
Gönderen: Ceren üzerinde 13 Temmuz 2014, 22:51:47
Ve aleykümselam.Amin kardeşlerim hepinizin duasına.Rabbim bize peygamber efendimizin şefaatine nail olmayı nasip etsin.