> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Reşahat > Mevlana Seyfüddin Minari
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mevlana Seyfüddin Minari  (Okunma Sayısı 837 defa)
07 Ocak 2010, 12:19:57
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Ocak 2010, 12:19:57 »



MEVLANA SEYFÜDDİN MİNARİ

Taşkent ile Semerkant arasında Ferket isimli mâmur kasa­banın MİNAR adını taşıyan köyünden. Taşkent´e dört fersah me­safede bir köy.

Hoca Bahaeddin Hazretlerinin halkasında mümtaz fertler­den . Zahir ve bâtın ilimlerinde de kudret sahibi.

Hoca Bahaeddin Hazretlerinin çevrelerinde dört Seyfüddin varmış.Biri mahbub (sevilen), biri makbul, biri makhur (kahre uğramış), biri de merdut (kovulmuş).  Her birinin hallerinden bir damlacık bahsedilecektir.

Mevzuumuz olan Mevlânâ Seyfüddinr aralarında mahbub olanı.  Hoca Bahaeddin Hazretlerinin Mevlânâ Seyfüddin´e te­veccüh ve iltifatları her mikyasın üstünde.  Mürşidinin hizme­tinden hayatı boyunca ayrılmadığı gibi, onun intikâlinden sonra da, yine işaretlerine Alâeddin Attâr Hazretlerine tutunmuşlar ve kanadı altına girmişler.

Anlatıyor :

- Hoca Hazretlerine kapılanmadan Mevlânâ Hamidüddin´-den zahiri ilimleri tahsil ediyordum. Hoca Hazretlerine kavuştuk­tan sonra bu türlü uğraşmayı terkettim. ilk hocam Mevlânâ Hamidüddin´in ölüm hastalığı esnasında da yanında bulundum. Mev­lânâ büyük ıstırap içindeydi. Ona dedim ki: «Çektiğiniz bu ruh acısı nedir? Bıraktığımız için bizi yerdiğiniz o ilim hazineleriniz nereye gitti?» dedi ki: «Bizden gönül hali istiyorlar, yani selim kalb diliyorlar. Bizde ise ondan eser yok. Istırabım bundandır!»

Hoca Ubeydullah Hazretleri:

- Eğer insan sıhhatte iken kalb huzuruna varamayacak ve ondan bir meleke elde etmeyecek olursa, hastalık vaktinde kuv­vetler eksilmeğe başlayınca huzuru bulmak son derece çetinleşir. Böylelerini Allah dostlarının ziyarete gelmeleri, hastaya ruhanî bir kuvvet aşılamak içindir. Bu yolda yüksek.dâva ve tumturaklı kelâm sahiplerini, ben, ahrete intikâlleri zamanında gayet âciz ve dağınık buldum. Böylelerinin bütün ilimleri o müthiş anda sili­nip gidiyordu. Elde edilmesi tekellüf ve sun´îlikle olan bir şey, marazların hücumu ve tabiatın zaafı anında hiç bir fayda vermez. Hususiyle, şiddet ve mihnetlerin en büyüğü olan ruhun bedenden ayrılışı zamanında tekellüf ve sun´îliğe hiç yer kalmaz.

Hoca Hazretleri buyurdular :

- Mevlânâ Rükneddin Hâfî´nin intikali zamanında. Şeyh Bahaeddin Ömer ve Mevlânâ Sadeddin Kâşgârî Hazretleriyle başındaydık. Mevlânâ Rükneddin Hazretlerinin mahrem müridlerinden Mevlânâ Hâce ve hizmetine bakan bir çocuk da oradaydı, imam Gazâlî´nin «Tahkikat» mı beğenmeyen ve o halinde kendi itikadını bildirmek ve Tevhid Kelimesini tekrarlamaktan başka iş işlemeyen Mevlânâ Rükneddin bütün fazl ve kemâlini kaybetmiş bulunuyordu.

Hoca Bahaeddin Hazretlerinin kabul nimetine mazhar olarak şereflenen Mevlânâ Seyfüddin ise Mevlânâ Seyfüddin Hoşkan Bu­harı imiş.  Hoca Hazretlerine bağlanışlarının vesilesi şöyle ol­muş : Ticaret maksadiyle Buhara´dan Harizem´e gidip orada Alâeddin Attâr Hazretlerinin sohbetine ermiş. Sonra Buhara´ya dö­nünce, Alâeddin Attâr Hazretlerinden aldıkları hızla Hoca Baha­eddin Hazretlerine yapışmışlar ve kendilerinden tarikat edepleri­ni öğrenip Hacegân yoluna sımsıkı bağlanmışlar.

Hoca Hazretlerinin kahrına uğrayan Mevlânâ Seyfüddin ise Bâlâhane lâkabını taşıyandır. Bu Mevlânâ Seyfüddin, Hoca Muhammed Pârisâ hazretlerinin amcası Hüsameddin Yusuf ve Mev­lânâ Hoşkan, gece ve gündüz musahabet halindeymişler. . Mevlâ­nâ Seyfüddin Hoşkan Hoca Bahaeddin Hazretlerine bağlanınca meclisleri bozulmuş.  Bir gün Mevlânâ Seyfüddin Hoşkan´ın evinde buluşmuşlar ve Hoca Bahaeddin Hazretlerinin kemali üze­rinde konuşmuşlar.  Hoşkan, arkadaşlarının da aynı yola girme­leri ve büyük saadete ermeleri için ısrarda bulunmuş.

- Bir gün onlara rastladım. Sırtlarında yeni bir kürk vardı. İçim kürke aktı. Onu bana vermesini kalbimden diledim, içimden geçeni hemen okuyup kürkü bana verdiler, ben de kemallerine şa­hidim. Lütfedip bana vasıta olun ve beni onların hizmetine erişti­rin!

Üçü birden gidip yalvarmışlar.  Hoca Hüsameddin Yusuf ile Mevlânâ Seyfüddin Bâlâhane de halkaya kabul edilmiş.  Lâkin bir müddet sonra Seyfüddin´den öyle bir densizlik ve edepsizlik zuhur etmiş ki, Hoca Hazretlerinin kahr ve gazaplarına uğramış..

Şöyle bir edepsizlik :

Şâh-ı Nakşibend Hazretleri ve birkaç müridi Buhara sokaklarından birinde... Yanlarında Seyfüddin Bâlâhane de var... Bir­denbire karşılarına, zamanın yüksek tanınan ve Şâh-ı Nakşibend Hazretlerini inkâr eden Şeyhlerinden Mehmed Hallaç çıkıyor. Ho­ca Hazretleri, mizaçlarındaki nezaket ve mürüvvet icabı Şeyhe hiç bir asık yüz göstermiyor, iltifat ediyor, hattâ birkaç adım da arkalarından yürüyerek teşyi ediyorlar. Fakat Seyfüddin Bâlâha­ne bu birkaç adımla iktifa etmeyip Bahaeddin Nakşibend Hazret­leri geri döndükleri halde şeyhi takip etmekte devam ediyor. Ho­ca Hazretleri bu edeb hatasından son derece müteessir oluyorlar ve Mevlânâ geri dönünce diyorlar ki :

- Hallâc´ı uğurlamakta mübalağa gösterdin! Bu edeb hatası yüzünden kendini rüzgâra verdin, belki Buhara´yı ve âlemi de harab ettin!

Hoca Hazretlerinin bu kahr ve gazabından hemen o gün Sey­füddin Bâlâhane ölüyor ve Özbekistan taraflarından gelen bir akın sonunda Buhara ve etrafı talan ve viran, birçok insan da te­lef ediliyor.

Hoca Ubeydullah Hazretlerinden rivayet edildiğine göre Şeyh Mehmed Hallâc´ın yedi halifesi varmış. İlki Şeyh ihtiyar ve sonuncusu Sadi-i Pirmesî imiş. Şeyh ihtiyar başlangıçta Ho­ca Bahaeddin Nakşibend Hazretlerine can ve gönülden bağlıyken dönüp Şeyh Hallâc´a kapılanmış . Böyleyken yine «Hâcegân» yolundan bahsedip onlara nisbet iddia edermiş...

Yine aynı kaynaktan rivayet edildiğine göre Şeyh Sadi-i Pir­mesî, Şeyh Mehmed Hallâc´ın kılavuzluğuna bağlanmadan önce Hoca Bahaeddin Hazretlerinin kabul ve nazar ettiklerinden imiş.. Ama sonradan ona öyle bir hal gelmiş ki gidip Şeyh Mehmed Hal­lâc´a mürid olmuş.  Çok uzun yaşamış.  Hoca Hazretlerinin hizmetindeyken genç. . Hoca Hazretleri kendisini, gayet ihtiyar bu­lunan büyük annelerinin hizmetine vermişler.  Hoca Hazretleri­nin bir zerdali bahçeleri varmış. Şeyh Sa´di bir gün bahçeye gi­rip bir zerdali koparmak istemiş. Bahçıvan mâni olmuş. . Şeyh Sadi-i bahçivana demiş ki :

- Hoca Hazretleri bizden Allah´ın feyzini esirgemez; sense bir zerdaliyi esirgersin!

Bu söz Hoca Hazretlerinin kulağına gitmiş ve fevkalâde tak­dirini kazanmış. 

Fakat sonradan iş değişiyor. Şeyh Sadi hacca gitmek için Ho­ca Hazretlerinden izin istiyor. Şah-ı Nakşibend Hazretleri bu is­teyiş tarzını beğenmedikleri için müsaade etmiyorlar. Fakat Şeyh Sadi dinlemiyor ve hacca gidiyor, Dönüşündeyse Hoca Hazretle­rinden aynı iltifatı göremiyor ve gidip Şeyh Mehmed Hallâc´a mürid oluyor.

Hâcegân halkasından uzaklaştırılan ve kabul nazarından dü­şürülen Mevlânâ Seyfüddin ise başlangıçta Hoca hazretlerinin se­venlerinden ve bağlılarından iken her şeyi kaybetmiş. Şöyle ki, Mevlânâ Seyfüddin ticaretle uğraşıp bütün zamanını para kazan­maya sarfeder ve hasislik alâmetleri gösterirmiş. Bir gün Hoca Hazretleri, müridleriyle beraber Mevlânâ Seyfüddin´in dâvetine gitmişler ve ziyafet sofrasında hazır bulunmuşlar. Hoca Hazret­leri daima yemekten sonra meyva veya tatlı gibi bir şeye rağbet buyurdukları, meyvasız veya tatlısız ziyafetlere : «Bu ziyafetin demi yok» dedikleri için, o gün yemek yenilip de meyva ve tatlı cinsinden bir şey gelmeyince Mevlânâ Seyfüddin´e lâtife yollu :

- Verdiğin yemek demsiz oldu! Buyurmuşlar.

Bu söz Seyfüddin´e gayet giran gelmiş ve kalbinde Hoca Haz­retlerine karşı bir soğukluk peydahlanmış. Aynı mâna Hoca Hazretlerine de geçince Seyfüddin´e buyurmuşlar :

- Nasıl; 12 bin altın sermayen olsa iyi mi ?

Meğer Seyfüddin´in bütün emeli 12 bin altın sermaye sahibi olmakmış. 

- Hoca Hazretleri kendisinden teveccüh nazarlarını çevirmiş­ler, o da işi dünya menfaat ve hırsına döküp sohbetinden uzaklaş­mış. .

Bir gün Seyfüddin´i bir kervanla giderken kondukları çimenlik ve yeşillik üzerinde yuvarlanırken görmüşler.
Şöyle bağırıyormuş :

- Oh şeyhsizlik ne tatlı!

Hoca Hazretlerinin meclislerinden kovulanlardan biri de Mevlânâ Seyfüddin Minarî´nin yeğeni imiş.İsmi de Mevlânâ Şemsüddin. Bir gün bir hizmet mevzuunda Hoca Hazretlerine karşı büyük bir hataya düşmüş :

Hoca hazretlerine hatırı sayılır misafirler geliyor : Hoca Haz­retleri, Şemsüddin´e emir ediyorlar :

- Nehre git de suyu bu tarata bağla!

Şemsüddin verilen emri yerine getirmekte ihmal gösteriyor ve biraz sonra gelip Hoca Hazretlerine diyor ki :

- Vücudumda bir halsizlik peydahlandı; su yoluna suyu bağlayamadım.

Hoca Hazretlerine bu ihmal gayet giran geliyor. Şu cevabı veriyorlar :

- Mevlânâ Şems! Kendini boğazlayıp da su yerine kanını akıtsaydın senin için bu sözü söylemekten daha hayırlı olurdu.

Ondan sonra Mevlânâ Şems´e dimağı bir hastalık musallat oluyor. Kalkıp dayısına gidiyor ve halini bildiriyor. ?

Aldığı cevap :

- Mevlânâ Attâr Hazretlerine git ve halini arzet! Şenin için Hoca Hazretlerine baş vurup şefaat etmelerini niyaz et! Belki merhamet eder de günahını bağışlatır.

Mevlânâ Şemsüddin, Alâeddin Attâr hazretlerine gitmeyip Muhammed Pârisâ hazretlerine varmayı tercih ediyor.

Muhammed Pârisâ hazretleri:

- Senin derdin bizim tarafımızdan şifaya kavuşturulamaz, diyor; senin baş vuracağın yer Alâeddin Attâr´ın kapısıdır.

Yine gitmiyor. Dayısının yanına gelip olanları hikâye edi­yor.

Dayısı:

- Ben sana Alâeddin Attâr Hazretlerine git demedim mi, diyor; başka yol kalmamıştır sana. .

Yine Muhammed Pârisâ, yine aynı emir ve yine emre ria­yetsizlik.

Mevlânâ Şems öylesine hastalanıyor ki, in...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mevlana Seyfüddin Minari
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:06:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mevlana Seyfüddin Minari rüya tabiri,Mevlana Seyfüddin Minari mekke canlı, Mevlana Seyfüddin Minari kabe canlı yayın, Mevlana Seyfüddin Minari Üç boyutlu kuran oku Mevlana Seyfüddin Minari kuran ı kerim, Mevlana Seyfüddin Minari peygamber kıssaları,Mevlana Seyfüddin Minari ilitam ders soruları, Mevlana Seyfüddin Minari önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes