> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Reşahat > Hoca Muhammed Parisa
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hoca Muhammed Parisa  (Okunma Sayısı 944 defa)
07 Ocak 2010, 12:01:21
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 07 Ocak 2010, 12:01:21 »



HOCA MUHAMMED PARİSA

Hoca Bahaeddin Hazretlerinin ikinci halifeleri. Fazilet ve takva, ilim ve ihlâsta tarikatin dayanak şahsiyetlerinden...

Bir gün, Hoca Bahaeddin Hazretlerinin meclislerine devama başladıkları en genç çağda, riyazet ve mücahede içindeyken evin­den çıkıp Hoca Hazretlerinin kapısı önüne gelmiş ve orada diki­lip durmuş. O sırada Hoca Hazretlerinin hizmetlerine bakan ca­riyelerden biri dışarıdan içeriye girmiş. Hoca Hazretleri bu ca­riyeye «Dışarıda kim var?» diye sorunca, kız «Bir taze civan var; kapıda dikilmiş, bekliyor!» cevabını vermiş. Hoca Hazretleri de dışanya çıkıp Hoca Muhammed´i görmüş ve «Kapıdaki taze civan sizsiniz öyle mi?» buyurmuşlar.Taze civan mânasına ge­len «pârisâ» sıfatı da o günden sonra Hoca Muhammed´e alem ol­muş.

Hoca Muhammed, Hoca Bahaeddin Hazretlerinin ikinci haccında kendilerine yoldaşlık etmişlerdi. Şöyle anlatıyor :

- Hoca Hazretleri, Hicaz çöllerinde samimî bir dilek sahi­bine murakabe ettiler ve kendi çehrelerini hayalinde muhafaza etmesini (rabıta) tenbih buyurdular. Dediler ki : «Bu işin yolu cezbedir, sıfatı da celâl ile cemalin ortasıdır.» Ayrıca zikir de tel­kin ettiler. Keyfiyetleri Allah´ın ilmine havale eylediler. Daima ilâhî lûtfa yapışmak, iyi amellere el atmak ve amel karşılığı bir şey beklememek ölçülerini belirttiler. Buyurdular ki «Söz ve iş halinde senden kemal ifade edici ne zuhur ederse onları yokluk deryasına at ve devamlı olarak nefsini kusurlu gör!. .» O samimî dilek sahibi hakkında da «O, muraddır; bazen öyle olur ki, terbi­ye noktasından murada mürid şeklinde muamele ederler» buyur­dular. Ona söz söylemeği emrettiler ve bir gün o şahıs, yolda, ön-lerince yürürken ona bakıp yanındakilere hitap ettiler : «Onun meclisinde hazır olanların her biri, kendi hâli derecesince ondan söz işitse gerektir.» Ve o samimî dilek sahibine, sözlerinin tesirli olması için nefes bağışladılar ve buyurdular : «O ne derse Allah onu eyler; ve ben ona söyle dediğim halde söylemez, edebe riayet eder.»

Dikkat edilsin ki, bu söz şeriate aykırı değildir. Bu sözde, Allah´ın iradesini kul iradesine tâbi gösteren bir mâna yoktur. Bu sözün derin mânası, kulda hiç bir irade kalmaz ve her şey ilâ­hî iradenin tecellisinden ibaret bulunur demektir. Hani Allah´ın öyle kulları vardır ki, iradelerini Allah´ın iradesinde yok etmiş­ler, fena ve beka sıfatlarına bulanmışlar, gerçek acz ve fakr, kul­luk ve tâbilik mertebesine ermişlerdir. Bu mertebedeki kalan gönlü, Allah´ın kalemine karşı mücellâ bir sayfa gibidir. Allah´ın iradesine aykırı bir şey onca murat edilemez, muradlan daima Allah´ın muradıdır. Nitekim böyleleri hakkında sahih ve emin bir hadis vardır. Böyleleri, ledün ilminde bilgiç ve nefs âfetlerinden korunmuş kişilerdir.

Ve Hoca Hazretleri, Mûsa Peygamber zamanında, «seven» sıfatından «sevilen» derecesine ulaşmış biri hakkındaki sıfatı o samimî dilek sahibine bağışladılar, îsrail oğulları içindeki kişiye ait o sıfat, bizim ümmetimizde Üveys El Karani´y e yakınlık be­lirtir.

Hoca Ubeydullah Hazretleri:

- Eskilerin büyüklerinden bir topluluk vardı ki, meclisle­rinde, lisana muhtaç olmaksızın birbirinin hallerini okurlardı, iş­te onlara, esrarlı oğullarındaki misalin sıfatı verilmişti. Kâinatın Efendisi zuhur ve islâm tahakkuk ettikten sonra bu sıfatla belirenlere veysî demişlerdir.

Hoca Muhammed Pârisâ :

- Hoca Bahaeddin Hazretleri Hicaz yolunda hastalandıkla­rı zaman, yakınlarının huzurunda o samimî dilek sahibine hitap edip buyurdular : «Hacegân yolundan bana gelen ve benim ayrı­ca çalışarak elde ettiğim ne kadar emanet ve feyz varsa hepsini sana bağışladım. Nitekim ahret kardeşimiz Mevlânâ Arif de ba­ğışlamıştı.» Hicaz dönüşlerinde o kimseye tekrar tekrar «Neyim varsa aldın!» dediler ve ona inayet nazarlarım günden güne de-rinleştirdiler. Bir gün de buyurdular : «Mevlânâ Arif onun hak­kında ne dediyse biz de onu deriz. Ama onun zuhuru bizim vazi­yetimize bağlıdır. Yani biz ahret seferine çıktıktan sonra o mâna tecelli edecektir. Hayatlarının sonunda da şöyle dediler : «Bâtınî nispet mânası elbette zuhur edecektir. Ama yolun önünde bir ka­ra taş var.. Her şey onun kalkmasına bağlı. .»

Hoca Hazretlerinin «kara taş» dedikleri, kendi maddî vücut­larıdır  ve sözlerindeki öz, Hoca Muhammed Pârisâ´ya söyledik­lerine eştir :

- Sana bâtını bir mâna zuhur etmesini vaadetmiştik. O mâ­na zuhur edecektir. Fakat o zuhur bizim ahrete sefer maddî vü­cudumuzun dünyadan gitmesine bağlıdır.

Büyük velîlerin bâtınî tasarrufları zahirî saltanat gibidir. Hakikat noktası olan kâmil insanın beşerî vücudu, oğlunun zu­huruna mânidir. Sultan ile sultanlığa namzet şehzade arasındaki vaziyet gibi.  Zamanın imamı maddî vücut âleminde oldukça saltanat nuru şehzade tecelli etmez. Eğer bazen zuhur etse bile o asaletle değil, vekâletle olur. Dünyadan gitmek zamanı gelince de kâmil zat kendisim yine kendi hal´ine mezun görür. Allah onu öyle gemlendirmiştir ki, kendi kendisini azletmekle muhtar kıl mistir, işte Hoca Hazretlerinin «Onun zuhuru bizim irademiz bağlıdır» demeleri bu bakımdandır.

Hoca Muhammed Pârisâ :

- Hoca Hazretleri hayatlarının sonunda o samimî dilek sa hibi için, huzurlarında değilken «ondan hiç bir defa incinmedim. yakınlarımın her birinden incitici tavırlar belirmiş olabilir, fakat ondan hiçbir zaman belirmedi. Aramızda bir tartışma, çatışma geçmiş ise benim tarafımdan olmuştur. Bâtınım birkaç gün ondan döner gibi olmuştu, sonra tamamiyle ona doğruldu. Daima Hicaz yolunda söylediğim sözün üstündeyim. Şu anda da kudsiyetimde olsaydı daha fazlasını söylerdim.» buyurmuşlardır. Ve hasta hallerinde o muhlis kimseyi çok anmışlardır.

Yine Hoca Muhammed Pârisâ nakline göre Hoca Hazretleri son demlerinde, o muhlis kimsenin gıyabında şöyle demişler :

- Bizim vücudumuzdan murad onun zuhurudur. Biz onu iki yoldan, cezbe ve sülük ile terbiye ettik. Eğer uğraşırsa cihan hal­kı onunla aydınlanır.

Hoca Ubeydullah Hazretleri:

- Ben bu nakli Hoca Muhammed Pârisâ hakkında olarak işittim. Hoca Hazretleri «Bizim vücudumuzdan murad Muhammed´in zuhurudur» buyurmuşlardır. Bundan ötürü ilk nakilde bir ibham, karanlık vardır. Hoca Muhammed Pârisâ, Hoca Hazretle­rinin son demlerinde sabah ve akşam hizmetlerinden eksik ol­mazlardı. Bir gün Hoca Hazretleri kendilerine çok lütuf göster­mişler ve bu derecede gayret göstermelerine lüzum olmadığını söylemişlerdir.

Hoca Ubeydullah Hazretleri Semerkant´ta kendilerine ziya­rete gelenlere demiştir ki :

- Bir aziz hoca, Bahaeddin Hazretlerini, vefatlarından son­ra rüyasında görüyor ve kendilerine bir sual yöneltiyor : «Kur­tuluş için ne yapmalı, ne gibi bir amel işlemelidir?» Şu cevabı alıyor : «Son nefesinde hangi amel üzerindeysen hep onu işlemelisin?» Yani Allah´ı son nefesle andığın gibi bilmeli ve anmalısın! Hoca Muhammed Pârisâ Hazretleri vecd ve istiğrakta o kadar de­rinleşmişlerdi ki, bir gün Hoca Bahaeddin Hazretleri bir bağ ke­narından geçerken, orada bulunan havuzun kenarında Hoca Muhammed Pârisâ´yı, âdeta baygın vaziyette gördü. Havuzun kena­rına oturmuş ve ayaklarını suya daldırmış, murakabe halinde. . Kendinden geçmiş ve dünyasını unutmuş. Hoca Hazretleri bu manzarayı görünce o kadar mütehassis oluyorlar ki, hemen soyu­nup havuza giriyorlar ve mübarek yanaklarını Hoca Muhammed Pârisâ´nın ayaklarına sürüp «Allah´ım, bana bu ayaklar hürme­tine rahmet et!» diye Hakk´a yalvarıyorlar.

Hoca Muhammed Pârisâ Hazretleri, son nefeste işlenecek fiilden gayri ne işlemişlerdir ki, bu mertebeye erişmişlerdir.

Hoca Muhammed Pârisâ´nm derecesi, keramet ve harikalar­la ifade edilmekten üstündür. Ama bu mübarek silsilenin büyük­lerinden öğrenilen bir iki vakasını göstermek küstahlığına cür´et etmek lâzımdır :

Hoca Muhammed Pârisâ. hususiyle kerametlerini gizlemek­te büyük cehd sarfederlerdi. Lâkin bazen kendi irade ve ihtiyar­larında olmaksızın kerametlerinden bir pırıltı gösterdikleri de vâ­ki olurdu. Nitekim bir defa. bir hadis meselesinde hakikatin or­taya çıkması ve gönül ehlinin zafer bulması için kerametlerini iz­har zorunda kaldılar. Hadis âlimlerinin büvüklerinden Şeyh Şemseddin Mehmed bin Muhammedül-Cezrî. Mirza Uluğ Bey zama­nında Semerkant´a gelmişti. Maverâünnehr hadiscilerinin senet­lerini tahkik ve tashih işiyle uğraşmaktaydı. Bu zata Hoca Mu­hammed Pârisâ´yı gammazladılar :

- Hora Muhammed Pârisâ. senetlerinin sıhhati emin delil­ken Buhara´da pek çok hadis nakleder. Bu hadîsleri gözden geçir­meniz münasip olur.

Bunun üzerine hadîs âlimi. Mirza Ulus. Beye baş vurup Mu­hammed Pârisâ´yı Semerkant´e getirtmesini istedi. Uluğ Bey de Buhara´ya bir memur gönderin Hoca Muhammed Pârisâyı davet etti. Hoca Muhammed Pârisâ, münakaşa etmeden Semerkant yolunu tuttular. Semerkantta, oranın Şeyhülislâmı, yüksek din bil­ginleri ve hadîs âlimi zat, büyük bir meclis kurdular ve Hoca Muhammed Pârisâ´yı karşılarına geçirip kendilerinden bir hadîs rivayet etmesini istediler. Hoca Hazretleri, hadîsi nakletti. Hadîs âliminin mukabelesi şöyle oldu :

- Bu hadîsin doğruluğunda hiç şüphe yoktur. Lâkin bu hadîs benim ilmimde mevcut ve indimde sabit değildir.

Bu mukabele üzerine mecliste bulunanlar gülümsüyor ve birbirine göz işareti vererek Hoca Muhammed Pârisâ Hazretleri­nin düştüğünü zannettikleri müşkül mevkiden adetâ haz duyu­yorlar. Hoca, aynı hadîsi başka senetlerle ve başka yoldan riva­yet ediyor. Ona da aynı cevap :

- Muhakkak doğru hadîs! Fakan bence sabit değil!

Hoca Muhammed Pârisâ anlıyor ki, hangi yoldan hangi se­nedi gösterse «Bence malûm değil!» cevabını alacaktır. Birden gayrete geliyor ve bir lâhza susup murakabeye varıyor. Sonra birden başını kaldırıp hadîs âlimine hitab ediyor :

-...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hoca Muhammed Parisa
« Posted on: 26 Nisan 2024, 03:06:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hoca Muhammed Parisa rüya tabiri,Hoca Muhammed Parisa mekke canlı, Hoca Muhammed Parisa kabe canlı yayın, Hoca Muhammed Parisa Üç boyutlu kuran oku Hoca Muhammed Parisa kuran ı kerim, Hoca Muhammed Parisa peygamber kıssaları,Hoca Muhammed Parisa ilitam ders soruları, Hoca Muhammed Parisa önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes