> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Reşahat > Hoca Hz.'lerinin Hikmetleri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hoca Hz.'lerinin Hikmetleri  (Okunma Sayısı 935 defa)
11 Ocak 2010, 10:30:54
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Ocak 2010, 10:30:54 »



HOCA HAZRETLERİNİN HİKMETLERİNDEN

Sefer meselesi :

— Şeyh Bahaeddin Ömer hazretleri bana sordular : «Başlangıçtakine sefer mi daha iyidir, yerinde kalmak mı?» Ben edebe riayet ederek kendimi cevaptan âciz gösterdim. «Mutlaka cevap ver diye ısrar gösterdiler. Dedim ki : «Başlangıçtakine seferde gö­nül perişanlığından başka bir şey hâsıl olmaz. Sefer, müridde an­cak temkin sıfatı yerleştikten sonra iyi olabilir. Benim anlayışıma göre, başlangıçtakine sefer uygun değildir. Onu bir köşede oturtup temkin sıfatına erdirmek lâzımdır. Bu vaziyette olan bir kimse için kendi şehir ve muhitinde kalmak en iyisidir. Aynı zamanda yakınlarının, dost ve düşmanlarının teftiş ve tecessüs gözleri de kendisinin kötü hareketlerine mâni olur. Gerçi büyüklerden bazı­ları bunun tersini müdafaa etmişler ve kötü alışkanlıkların ve fay­dasız bağlılıkların seferle önleneceğini ileri sürmüşlerdir. Ayrıca sefer mihnetlerinin de riyazet yerine geçeceğini savunmuşlardır. Lâkin, bu, ancak mürşidi buluncaya kadar onu diyar diyar aramak için olabilir. Mürşid bulununca da müridin yeri onun eteğinin ucudur ve ancak muayyen bir mertebeden sonra sefer kendisine münasip olabilir. «Hâcegân» büyüklerinin görüşü de böyledir. Eğer mürşid, müridin memleketinde ve şehrinde ise o zaman ken­disine hiç bir suretle sefer lâzım değildir. Mürşid bulunamamış ise bulununcaya dek seyahat şarttır.»

Yine sefer meselesi :

— Bayezid-i Bestamî hazretleri, hâllerinin başlangıcında Bestam´dan yola çıkıp bir yerde bir azizin sohbetine vardı. O aziz kendisine dedi ki : «Geldiğin yere dön, muradını orada bırakıp yollara düşmüşsün!» Bayezid hazretleri geri döndü. Bir yaşlı an­nesi vardı. Onun hizmetine girdi ve rızasını elde etmeğe çalıştı. Muradına erdi. Şeyh Muhiddin-i Arabi hazretleri, Bayezid-i Bestamî´ye «Dön!» emrini veren şeyhin maksadına işaretle diyor ki : «Murad edilen zat, bütün zaman ve mekânı kuşatıcıdır; hiç bir yer onun kuşatıcılık sahasının dışında değildir. Bayezid´e bu sırrı his­settirip mesafeler boyunca dolaşmaya ihtiyaç olmadığım anlatmak  istedi.»

Yokluk ve küçüklük meselesi:

— Sâlik, yokluk elde etmek, yokluğa bulanmak için nefsini küçültmek ve düşürmek yolunda o kadar çalışmalıdır ki, Allah´ın cemâlini fenâ ve hiçlik aynasında görebilecek hâle gelsin...

Cevr ve cefadan mutlu olmak meselesi :

— Halkın cevr ve cefasından haz etmeyen kişinin canına Al­lah ehli ilminden hiç bir koku gelmez. Zira Allah ehli gözünde mutlak fail Allah´tır ve sevilenden sevene hangi yoldan ne gelir­se, onu baş tacı etmek gerektir.

Nefsi kırmak meselesi:

— Hakkında kötü söylenen bir insan bundan müteessir olur. Böyle bir şeyin insan tab´ına hoş gelmemesi fıtrî ve umumîdir. Dervişe lâzım olan ise bu hoşlanmamayı gönlünden kovmasıdır. Bu da Allah´a ermeden olmaz ve sadece zikirle murakabeyle elde edilemez. Gerçek sülük (yola giriş) ise budur.

Belâ ve mihnet meselesi:

— Belâ ve mihnetin insan kalbini tasfiye edişi, pak ve saf hâle getirişi kadar hiç bir şey müesser olamaz. Belâ ve mihnet, bilhassa, Allah ile kul arasındaki perdeyi incelticidir. «Belâların en büyüğü nebilere, sonra evliyaya ve sonra sırasiyle şuna ve buna gelir» mealindeki hadîs bu hikmete işarettir. Benim de kanaatim böyledir.

Allah´ın mekri (tuzağı) meselesi :

— Bir kimse yolda giderken görse ki, bir köpek uyuyor ve yolundan rahat geçmek için o köpeği kaldırsa ve geçtikten sonra köpeğe bakıp aynı duyguyu muhafaza etse, bu hâl kendisine ilâhî bir mekrdir ve böyle bir işi yaptığı hâlde kendi vecd ve hâlini elin­den almadıklarına şükretmesi lazımdır.

Yine ilâhî mekr :

— İlâhî mekr ikidir : Biri aşağı, öbürü yüksek tabakaya mahsus... Aşağı tabakaya mahsus olanı, hizmette kusur işlenme­sine rağmen nimette eksiklik olmaması, yüksek tabakaya mahsus olanı da edebe aykırı hareket edildiği halde vccd ve hâlin devam etmesi...

«Hâcegân» nisbeti :

—«Hâcegân» nisbetine çalışanların terbiyesi öyle olmalı ki, meselâ bunlardan biri buğday alım satımında alâkalılarla kavga­ya tutuşsa ve kavganın şiddetinden kana bulanmış olsa yine bâtı­nında en küçük rahatsızlık ve çektiği cefadan en basit teessür yer bulmamalıdır. Hattâ bunlardan zevk duymalı, kötülük işleyenleri mazur görmeli ve kendi nisbetinden ayrı düşmemelidir.

Tecelli meselesi:

— Allah, tecellileriyle bütün varlıklara şâmildir. Çok kimse­ler vardır ki, bir köşeye çekilip ona «halvet» veya «uzlet» adını koyarlar. Böyle yapmak için ne özürleri vardır? Eğer bunca tecelliyi bâtıl sayıyorlarsa cahilliklerine doymasınlar!. Eğer «haktır» diyorlarsa ya ne için hakkı yerine getirip bir iş başını tutmazlar? Ama «Cem´» makamında istiğrak ve istihlâke düşmüş olanlar, dünya ile uğraşmak mecallerini yitirdikleri için mazurdurlar ve onların hâlleri müstesnadır.

Hitab ve perde :

— «Hâcegân» nisbetini taşıyanların, halk içinde gezerek çoklukta ve ayrılıkta görünmelerinin sırrı şudur ki, halvete davet eden sevgili karşısında seven daima hicaba düşer.

Yine hicab ve perde :

— «Hâcegân» nisbetinin letafeti o derecededir ki, bizzat te­veccühün kuvveti onun zuhurunu mâni olur. Nitekim bütün güzel­lik tecellilerinde aynı şey görülür; üzerlerine fazla yönelme olun­ca hemen hicaba, perde arkasına çekilirler. Ve yine bu nisbetin letafeti, bir köpeğe «hişt!» demeğe bile mânidir. Hemen nisbet kaybolabilir.

Zıttan asla :

— Eşyanın zıddiyle zahir olduğu ölçüsü malûmdur. Böyle olunca, halk ile düşüp kalkmak Hakk ile olmanın zıddıdır. Zıtlar arasındaki kerahet, makûs (ters) tarafa doğru bir incizap cereyanı açar. Bu sebeple, bu silsile ehli halkla düşüp kalkarlar ki, onun zıddına müncezip olsunlar ve gönüllerini en sağlam şekilde Al­lah´a bağlasınlar...

Nisbet:

— «Hâcegân» yolundan gönlünde bir nisbet doğan kimse, başlangıçta aynı nisbeti taşıyanlardan başkalariyle ihtilât edecek olursa nisbetini zayıflatır. Velev ki. ihtilât ettikleri züht ve takva ehlinden olsun... Züht ve takva nuranî bir nisbet olduğu hâlde manevî nuraniyetle bir araya gelmeyecek olursa sâlik içten eksik teşkil eder ve onu, nisbetler içinde en yücesi olan kendi nisbetinden düşürür.

Sohbet:

— Size hevâlariyle galip gelecek ve neticede sizi yiyecek olan topluluklarla sohbet etmeyin!. Vaktinizi telef edenlerden uzaklasınız!.

Kadın arzusu :

— Bu yola giren birine evlenme isteği yapışacak olursa baş vurulacak ilk iş istiğfardır. Onunla geçmezse kadınlardan uzak bir yere varmak... Yine geçmezse oruç ve yemeği azaltmak... Onunla da geçmezse mezarları dolaşıp ölülerden ibret devşirmek... Ve yi­ne geçmezse kalb ehlinin bâtınlarından imdat istemek... Ümit edi­lir ki, bu yollarla şehvanî kuvvete hâkim olunur.

İzdivaç :

— Evlenmek, en yüksek ve en aşağı iki derece içindir, Nebîler ve velîlerle, halkın aşağı sınıfı... Biri evlenme vasıtasiyle Hakk´a yaklaşmaya büsbütün kuvvet kazanır ve asla Hakk´tan mahcup kalmaz; öbürü ise, yine aynı vasıtayla hayvaniyetini ta­mamlar. Ama şu taife ki, bunların ikisi arasındadır; onlara izdivaç tavsiye edilemez. Benim bir günahım vardır ki, beş yüz yıl yaşa­sam da her an istiğfar etsem o günahı karşılayamam. Evde evlendiğimdir.

(Hoca hazretlerinin bu sözleri, aynı yolun büyüklerine bağlı görüş ve mizaca uymamaktadır. Evlenmekte, Muhammedi mizaç olarak büyük sır vardır.)

«Reşahat» sahibi:

— Evlenmek, Kur´an ve hadîs ile teşvik edilmiş bir müesse­se iken Hoca hazretlerinin bu sözlerindeki nefyi müsbet telâkki etmeyecek bir itiraz şu tarzda cevaplandırılabilir ki, kendileri bul hükmü itlâk ile herkese şâmil bir kaide hâlinde vazetmeyip ancak bazı şahıslara ve onların istidat derecelerine göre tayin buyurmaktadırlar. Bu zamanda olduğu gibi öyle şartların belirdiği zemini ve zamanlar vardır ki, onlar da tecerrüt (kadından el çekme) ve feragat evlâdır.

Giriftarlık :

— Bir er gördüm ki, bir güzele giriftar olmuştu. O güzel nereye gitse o da peşinden... Hayvanlarda da aynı şey değil midir? insanın hayvanla ortak olduğu iştc-n ne beklenebilir? Yazık ki na­sihat edicilerin öğütleri giriftarlara tesir edemez.

Zikir :

— Gönlünü Allah´a vermiş olanın zikre ihtiyacı yoktur. Zi­ra zikirden murad bu nisbetin meydana gelmesi ve gizli muhab­betinin ortaya çıkmasıdır. Dâva, harflerden, (ha) ye (hû) lardan kurtularak yârı anmaktadır.

İncelik :

— Bu nisbetten gönlünde bir eser doğan kimseye şeyhin muamelesi gayet ince olmalı ve onun kalbine kerahet düşürmeme­ği hedef tutmalıdır. Şeyh kendisini müride sevimli göstermelidir. Müridde kerahet duygusu uyanınca muhabbet silinir, muhabbet silinince de nisbet kaybolur.

Yine incelik :

— Bir kimse bu taifenin sohbet dairesine girince kendisini gayet âciz ve müflis göstermelidir ki, onların rahmet ve şefkat nazarlarını çekebilsin...

Kalabalıkta halvet:

— Kalabalıkta halvet (halvet der encümen), pazara girdiğin z...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hoca Hz.'lerinin Hikmetleri
« Posted on: 29 Mart 2024, 05:14:48 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hoca Hz.'lerinin Hikmetleri rüya tabiri,Hoca Hz.'lerinin Hikmetleri mekke canlı, Hoca Hz.'lerinin Hikmetleri kabe canlı yayın, Hoca Hz.'lerinin Hikmetleri Üç boyutlu kuran oku Hoca Hz.'lerinin Hikmetleri kuran ı kerim, Hoca Hz.'lerinin Hikmetleri peygamber kıssaları,Hoca Hz.'lerinin Hikmetleri ilitam ders soruları, Hoca Hz.'lerinin Hikmetleriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes