> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Reşahat > Büyüklere Ait Menkıbeler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Büyüklere Ait Menkıbeler  (Okunma Sayısı 1435 defa)
11 Ocak 2010, 10:15:46
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Ocak 2010, 10:15:46 »



BÜYÜKLERE AİT MENKIBELER ÜZERİNDE

Dediler:

- Zamanımızda irade sahipleri (mürid olmak kabiliyetindekiler) azdır. Nitekim şu hikâyeye dikkat ediniz : Bir şeyh ulular­dan birine haber göndermiş : «Buralarda mürid olmak vasfında insanlar azdır; sizin tarafta sâdık mürid sıfatında kimseler varsa bize gönderin!» Mektubu alan ulu kişi de şu cevabı vermiş : «Bah­settiğiniz müridlerden burada da yoktur. Eğer şeyh istiyorsanız istediğiniz kadar gönderelim!»

Dediler:

- Bu taifeye iradet (bağlılık) en güzel misallerinden birini Mevlânâ Rükneddin Hâfî hazretlerinin bir hareketinde bulur. Mevlânâ Rükneddin, hiç bir amelinden ümitli olmadığını, ancak tek bir işine ümit bağladığını söyleyerek diyor ki: «Bir gün çölde Şeyh Zeynüddin Ali Kulan hazretleri taharetle meşgul iken temiz­likte kullanacakları taşı kendilerine götürmeden yüzüme gözü­me sürdüm; işte bu hareketimden ümitliyim!»

Ve ilâve ettiler :

- Bir dervişin yüzünü bir duvara çizseler o duvarın yanın­dan edeple geçmek lâzımdır.

Dediler:

- Cüneyd, Şiblî´ye evvelâ yedi yıl ticaret ve kazanç emret­ti. Bu yedi yıllık kazanç, Şiblî´nin o güne kadar işlediği zulümlere karşı sadaka olarak dağıtılacaktı. Ondan sonra yedi yıl helâ temizliği vazifesini yükledi. Ancak ondan sonra kendisine tarikat ve ri­yazet tâlim etmeğe başladı.

Dediler :

- Sehl bin Abdullah Tüsterî hazretleri uzun zaman riyazet içinde zikre öyle çalıştı ki, bir gün ağzından ve burnundan kan re­van oldu. Yere düşen her damla kam «Allah» yazıyordu.

Dediler :

- İkindi namazından sonra öyle bir vakit vardır ki, onda, amellerin en iyisine yapışmak gerektir. O saatte amellerin en iyi­si muhasebedir. Muhasebe, gece ve gündüzün bütün saatleri için­de, insanın, yaptıklarını gözden geçirmesi, ibadet ve günahtan pa­yına düşenleri ayıklaması, iyiliklerinden şükür, kötülüklerinden de istiğfar etmesidir. Amellerin en iyisi de, Allah´ın gayrından usanıp kendisini ona bağlayacak bir kılavuz arama yolunda dav­ranmaktır. Bir büyüğün sohbetine ermeğe çalışmak.

Dediler :

- Bigâneler (anlayışsızlar) ile sohbet kalbe fütur ve ruha dağınıklık verir. Bir gün Bayezid hazretlerinin meclisinde, kendi­lerine böyle bir fütur geldiği görülmüş... Buyurmuşlar : «Meclisi­mize bir bigânenin girdiğini sanıyorum! Yoklayın, bulun!» Ara­mış, taramış, bulamamışlar. «Asaların bulunduğu yere bakın!» em­rini almışlar... Görmüşler ki, orada, bir bigânenin bıraktığı asa duruyor. Kaldırıp atmışlar ve şeyhten o fütur hâli silinip gitmiş.

«Reşahat» sahibi:

- Bir gün, Hoca hazretlerinin yakınlarından biri, bir yaban­cının gömleğini giymiş ve onunla meclise gelmişti. Hoca hazretle­ri «Birinizden yabancılık kokusu geliyor!» buyurdular ve o kimseye dönüp «Kokusundan belli oluyor! Bir bigânenin libasını giymiş olmayasın?» dediler. Adam hayretle kalkıp gitti ve gömleğini de­ğiştirip geldi.

Dediler :

- Halkın amelleri ve ahlâkiyle cemadlar (cansız şeyler) bi­le müteessir olur. Şeyh Muhiddin-i Arabî hazretlerinin bu husus­ta birçok keşfi vardır. Bu bakımdan kötü işlerin işlendiği bir yer­de edilen ibadetle iyi işlere sahne olmuş bir yerdeki ibadet birbi­rinden kıymetçe farklıdır. Bunun içindir ki, Kâbe Hareminde kı­lınan bir namaz, başka yerlerde kılınanlardan misillerce üstün­dür.

Dediler:

- Şeyh Ebu Talip Mekkî hazretleri buyurdular ki: «Allah´­tan başka bir muradın kalmaması için cehdet!. Bu murad sende gerçekleşince işin tamamdır! isterse keramet ve harikadan, hâl ve tecelliden sana bir şey verilmesin!.»

Dediler :

- Tevhid, zamanımızda o hâle gelmiştir ki, halk, çarşı ve pazarlarda dolaşıp güzel yüzlülere nazar ederler ve «Biz Allah´ın cemâlini seyrediyoruz!» derler. Böyle delâletlerden Allah´a sığı­nalım! Seyyid Kaasım Tebrizî hazretleri bir gün buralara gelmiş­lerdi. Aynı hareketin müridleri tarafından yapıldığını öğrendiler. Bunlar çarşı ve pazarlarda seyrettikleri güzeller de, Allah´ın ce­mâlini gördükleri iddiasında ve nefslerine böyle bir mazeret tedarikindeydiler. Şeyh hazretleri, bunları «domuz» diye vasıflandır­dılar. Nefsin kendisini gösterdiği yerde hiç bir hakikat yoktur. Böyle müşahedelerde nefsin hiç bir payı olmasa da alınan zevk sadece ruhanî olsa yine ilâhî hakikatten hicab teşkil eder ve ondan kurtulmak lâzım gelir.

Dediler:

- Senin hakkında kötü şeyler söylendiği vakit, dikkat et­melisin, sende o kötülükler var mıdır, yok mudur?. Eğer sana «do­muz», «köpek» gibi sıfatları yakıştırırlarsa bil ki, sende bunlar­dan birer pay bulunsa gerektir. Zira insan bütün sıfatlan toplayı­cıdır; onda melek sıfatlarından bulunduğu gibi, can sıfatlarından da hisse vardır. Bir büyük kişi bu taifenin efendisi Cüneyd´in hu­zurunda otururken içeriye Şiblî girmiş. O büyük kişi, Cüneyd´in huzurunda ve Şiblî´nin yüzüne karşı Şiblî´yi göklere çıkarmış, medh ve senalara boğmuş. Sözü bitince Cüneyd, Şiblî´yi göstere­rek buyurmuş : «Bütün bu medihleriniz bu domuz hakkında mıy­dı?» Ve Şiblî´nin tavrında en küçük bir teessür ve infial eseri gö­rülmemiş.

Dediler:

- Dervişlik herkesin yükünü çekmek ve kimseye kendi yü­künü çektirmemektir.

Dediler:

- Allah´ın belâlarına karşı sabırlı, hattâ hamdedici olmak lâzımdır. Zira Allah´ın birbirinden acı belâları sayısızdır.

Mevlânâ Nizameddin hazretlerine ait, yapışık ikizler hikâye­sini anlattılar.

Dediler:

- Bayezid hazretleri buyurdular ki: «Otuz yıldan beri Al­lah ile söyleşip Allah´tan işitirim; halk beni kendileriyle söyleşir ve kendilerinden işitir zanneder.» Bu sözün hakikati, mazhardan zahir olanın ona ait olmadığı manasınadır.

Dediler:

Hoca Bahaeddin Nakşibend hazretleri, Mekke´de, biri him­met bakımından gayet düşkün, öbürü gayet yüce iki insan gördüklerim anlatırlar. Himmet bakımından düşkün olan, Kabe´nin ka­pısının halkasına yapışıp, Allah´tan, Allah´ın gayri şeyler istiyor­du. Yüce olan da, çarşı ve pazarda hiç nem vermeden dolaşıp bin­lerce altınlık mal satın alıyor, fakat bir saniye bile Hakk´tan gafil bulunmuyordu. Bu manzarayı gören Nakşibend hazretleri, him­meti yüce insan karşısında yüreğini kan bastığım söyler.

Dediler :

- Bir gün Ebayezid hazretleri bir yerden geçerken önlerine ıslak bir köpek çıktı ve silkelendi. Sıçrayan sulardan elbisesine bir şey değmemesi için Ebayezid hazretleri eteklerini topladılar ve geriye çekildiler. Köpek lisana gelip dedi ki: «Eteğine benden bir damla değseydi onu bir miktar su ile yıkar ve pak hâle getirebi­lirdin! Fakat eteklerini devşirip kendini benden pak ve üstün gör­mekle içine düşürdüğün kiri hangi sulara temizletebilirsin?»

Dediler:

- Mevlânâ Nizameddin hazretlerinin halkasından bir adam, bir gün, huzurda, sahte bir tavırla başım eğmiş, çenesini göğsüne dayamış, murakabe tavn almıştı. Bu hâli gören Mevlânâ hazret­leri «Başım yukan kaldır! Senin üzerinden duman tüttüğünü gö­rüyorum! Murakabeyle ne alâkan var senin?» buyurdular.

«Reşahat» sahibi:

- Hoca hazretleri, bu sözü, meclislerinde aynı sahte tavırla murakabe taklidi yapan birine karşı söylediler ve bu yolda her şe­yin ihlâstan ibaret olduğuna işaret etmiş oldular.

Bir dervişe seyahat izni verirken dediler ki:

- Ben hoca Alâeddin hazretlerinden ayrılırken şöyle buyur­dular : «Yolda giderken kendi kendine ahdet ki, filân durak yeri­ne kadar nisbetinden gaflete düşmeyeceksin! Böylece menzil men­zil kendi ahdinle yol al ve muradına er!» sana öğüdüm bundan ibarettir.

Günah mevzuunda dediler ki :

- Bu taifenin efendisi Cüneyd «Sadık mürid, yirmi yıl gü­nah meleğinin yazacak şey bulamadığıdır» buyuruyor. Bu sözün mânası, mürid, günah işlemeyendir diye anlaşılmasın. Bu söz, mü­ridin, günah işlememek çilesi içinde olduğuna işarettir.

Helâl bahsinde dediler ki:

- Abdülhalik Gûcdevânî hazretleri, «Halktan ağırlığı kal­dırmak gerek; bu da ancak helâl kazançla olur!» buyurdular. «Hâcegân» yolunda, el, helâl kârda, gönül ise doğrudan doğruya yâr­dadır.

Dediler:

- Hoca Ali Hakîm Terinizi hazretlerine göre gönül zindeli­ğinin mertebeleri vardır. Gönül zindeliği iktisatsız meydana gel­mez. Bu noktada iktisat, uykuda ve uyanıklıkta zikir hâlinde ol­maya denir. Uykuda zikir, rüyada zikir ettiğini görmektir.

Dediler :

- «Zikre devam öyle bir dereceye ulaşır ki, zikrin hakikati, kalbin cevheriyle birleşir.» Bu söz şeyh Muhammed Pârisâ hazret­lerine aittir ve mânası da şudur : Zikrin hakikati, harf, kelime, ses ve heceden münezzeh bir keyfiyettir; kalbin cevheri de onun gibi münezzeh bir lâtife... İki keyfiyet, böylece eşyadan mücerret hâle

gelince birbirinin aynı olur ve birleşirler. O zaman zikir edici, zi­kir edilenin kendisini istilâsı sebebiyle zikirle gönlün arasını ayıra­maz olur. Zikrin son mertebesiyle öyle bir hâl olur ki, onda zikre­dilenden başka hiç bir şey görülemez, kalb de orada yokluğa ka­rışır.

Dediler ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Büyüklere Ait Menkıbeler
« Posted on: 19 Nisan 2024, 10:43:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Büyüklere Ait Menkıbeler rüya tabiri,Büyüklere Ait Menkıbeler mekke canlı, Büyüklere Ait Menkıbeler kabe canlı yayın, Büyüklere Ait Menkıbeler Üç boyutlu kuran oku Büyüklere Ait Menkıbeler kuran ı kerim, Büyüklere Ait Menkıbeler peygamber kıssaları,Büyüklere Ait Menkıbeler ilitam ders soruları, Büyüklere Ait Menkıbeler önlisans arapça,
Logged
03 Mart 2019, 15:49:47
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 03 Mart 2019, 15:49:47 »

Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

03 Mart 2019, 16:24:26
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #2 : 03 Mart 2019, 16:24:26 »

Ve aleykümüsselam Rabbim bizlerin ilmini artırsın Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

05 Mart 2019, 01:39:44
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.956


« Yanıtla #3 : 05 Mart 2019, 01:39:44 »

çok güzel bilgiler paylaşım için Allah razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes