> Forum > ๑۩۞۩๑ Ramazan Ayı Özel Dünyası ๑۩۞۩๑ > İlim Dünyası İle Ramazan Ayı > Ramazan Ayı Tavsiyeleri > Oruçla ilgili pirlanta serisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Oruçla ilgili pirlanta serisi  (Okunma Sayısı 1349 defa)
13 Ağustos 2010, 15:03:33
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 13 Ağustos 2010, 15:03:33 »



orucla ilgili pirlanta serisi

O’nun, günlerce ağzına bir tek lokma koymadığı çok olurdu444 Zaten hayatı boyunca, arpa ekmeğiyle dahi, karnını bir kere doyurduğu vâki değildir445 Aylar geçer O’nun evinde bir çorba kaynatmak için ateş yanmazdı446

Bir gün namazını oturarak kılıyordu Kıldığı nâfile bir namazdı Ebu Hüreyre (ra), namazdan sonra sordu: Ya Resûlallah! Bir hastalığınız mı var? Namazı oturarak kılıyorsunuz? Verilen cevap cihanı ürpertecek şekildeydi: “Ya Eba Hüreyre, günlerdir ağzıma götürecek birşey bulamadım Açlık takatımı kesti, ayakta duracak dermanım kalmadı, onun için namazımı oturarak kılıyorum”

Ebu Hureyre diyor ki, bunu duyunca ağlamaya başladım Allah Resulü kendi durumunu unutmuş, bana teselli veriyordu: “Ağlama Ya Ebâ Hureyre! Burada çekilen açlık, insanı âhiret azabından kurtarır”447

O, bir liderdi Raiyyetinin arasında günlerce aç kalanlar vardı448 İşte, Allah Resûlü de kendi hayat standardını onlara göre ayarlamıştı

Teb’ası içinde, maddî hayat itibariyle en fakirâne hayatı O yaşıyordu hem de bunu kendi ihtiyarıyla yapıyordu İsteseydi müreffeh bir hayat yaşayabilirdi Bu, O’nun için hiç de zor değildi Zira, sadece kendisine hediye olarak gelenleri dağıtmayıp yanında bırakmış olsaydı, o gün için en mesudâne bir hayat yaşamasına kâfi gelirdi; ama O böyle yapmayı hiç düşünmedi

Bu, kat’iyen O’nun ve yetiştirdiği cemaatinin dünyaya küsmüşlüğü veya dünyayı terketmişliği ma’nâsına alınmamalıdırMesele bir kısım şom ağızların, “Bir lokma, bir hırka” deyip Allah Resulüne ait bir ahlâk ölçüsünü alaya aldıkları gibi değildirİsteyen, kazanır, zengin olur ve Allah (cc)’ın emrettiği ölçüde zekatını verir, infakta bulunur; evet kimse böyle bir kazancın karşısında değildir hatta helâlinden kazanmak İslâm’da teşvik bile görmüştür Bununla beraber, Allah Resulü’nün ve O’nun has dairedeki bir kısım arkadaşlarının, yukarıda müşahhas misâllerini verdiğimiz anlayışa ve idrake sâdık kalmaları gerekirAksi halde, hergün hızla büyüyen, Mekke ve Medine sınırlarını çoktan aşan bu cemaati, ilk günkü saffet ve duruluğunda tutmak mümkün değildir Bu cemaat, sırf bir beden ve cismaniyet cemaati değildir Bu cemaat, aynı zamanda, ruh, kalp, irade ve vicdan cemaatidir Ve işte Allah Resulü, cemaatini bu dinamiklerle ayakta tutmaya çalışıyordu Onlardan istediği her fedakarlığı da, evvela kendisi gösteriyor ve her mes’elede olduğu gibi bu mes’elede de çıraklarına örnek oluyordu İşte, en çarpıcı örneklerden bir tablo:

Gecenin yarısıydı Açlık Allah Resûlü’nün bütün dermanını tüketmiş ve artık gözüne uyku da girmez olmuştu Belki biraz uyuyabilseydi, açlığın o şiddetli ızdırabından geçici de olsa kurtulacaktı Ne var ki açlık, O’nu terkedeceğe benzemiyorduEvinden çıktı, bir tarafa doğru yürümeye başladı Biraz sonra da bir karartı hissetti Gelen biri vardı Dikkatini oraya çevirditanımıştı Bu hayatının hiçbir ânında O’ndan ayrılmayan insandı Düşüncede, aksiyonda hep O’nunla beraber olmuşdu Şimdi de gecenin yarısında, Medine’nin bu tenha köşesinde randevulaşmış gibiydiler Gelen, Hz Ebu Bekir (ra)’di ve Allah Resûlü, ona selâm verdi Ardından da sordu: “Yâ Eba Bekir! Gecenin bu vaktinde seni dışarıya çıkaran nedir?” Ebu Bekir (ra), Allah Resûlü’nü görünce derdini unutuvermişti Zaten o, hep öyle idi Hani Mekke’de Allah Resûlü’nü kurtarmak için girdiği kavgada komalık olmuş bir gün baygın kalmış ve gözlerini ilk açtığında “Allah Resûlü’ne ne oldu?” diye sormuştu Anası Ümmü Ümâre kızmış: “Ölüyorsun; fakat hâlâ O’nu düşünüyorsun”449 demişti O, bilmiyordu ki, Ebu Bekir (ra), O’nu düşünmediği zaman ölürdü Çünkü Allah Resûlü, onun hayat kaynağıydı İşte şimdi de O’ndan ayrı kalamamış ve bilemediği bir his, onu buraya kadar sürüklemişti Sürüklemişti ve Resûlullah’ın sorusuna “Açlık” diye cevap veriyordu “Evde yiyecek birşey bulamadım, gözüme uyku girmedi ve dışarıya çıktım” Aynı dünya!

Hemen ardından ekledi: “Anam babam Sana feda olsun Yâ Resûlallah, Sen niye çıktın?” Cevap aynıydı Allah Resûlü de açlıktan dolayı çıkmıştı

Tam bu esnada bir karartı daha belirdi Belli ki bu uzun boylu, görkemli insan Ömer’di Zaten, tablonun tamamlanması gerekiyordu Allah Resûlü, sağ tarafına Hz Ebu Bekir (ra)’i almıştı; ama, henüz sol tarafının her zamanki konuğu yoktu; sanki tabloyu yarım bırakmamak için o da koşup geliyordu Evet gelen Hz Ömer (ra)’di Karşısında bu iki dostu görünce O da şaşırıp kalmıştı Selam verdi, selamı alındı Ve Söz Sultanı, Ömer (ra)’e de niçin çıktığını sordu O da, aynı cevabı verdi: “Açlık, Ey Allah’ın Resûlü, açlık beni dışarıya çıkardı” dedi

Efendimiz’in hatırına Ebu’l-Heysem (ra) geldi Evi o taraflardaydı İhtimal gündüz de onu bağında görmüştü Hiç olmazsa onlara hurma ikram eder ve açlıklarını yatıştırırlardı “Gelin Ebu’l-Heysem’e gidelim” dedi

Ebu’l-Heysem (ra)’in evine vardılar Ebu’l-Heysem (ra) ve hanımı, uyuyordu Evde, bir de küçük bir çocukları vardı Yaşı, beş veya altıydı Önce kapıyı Hz Ömer (ra) çaldı O gür sesiyle “Ya Ebe’l-Heysem!” diye seslendi Ne Ebu’l-Heysem (ra) ne de hanımı sesi duymadı Fakat, yatağında mışıl mışıl uyuyan o yavru, birden yatağından fırladı, “Baba! kalk Ömer geldi” dediEbu’l-Heysem (ra), çocuğunu rüya görüyor sandı “Yat oğlum, gecenin yarısı, bu vakitte burada Ömer’in işi ne!” Çocuk yattıKapı açılmayınca, bu defa da o nârin sesli Ebû Bekir (ra), gelip seslendi: “Yâ Ebe’l-Heysem!” Çocuk yine fırladı, kalktı ve “Baba! Ebu Bekir geldi” diye bağırdı Babası onu tekrar yatırdı Fakat son gelen, sesi soluğu cenazeleri dahi dirilten Allah Resûlü’ydü O, “Ya Ebe’l-Heysem!” diye seslenince, çocuk, artık yayından fırlayan bir ok olmuştu Hem kapıya doğru koşuyor, hem de “Baba kalk, Resûlullah geldi!” diyordu Ebu’l-Heysem (ra), neye uğradığını şaşırmıştı Hemen kapıya koştu Gözlerine inanamıyordu Gecenin bu saatinde, hanesine, Sultanlar Sultanı nüzûl etmişti Hemen onları içeri aldı Gidip bir oğlak boğazladı Bu şeref, insana hayatta belki bir kere nasip olurdu Hayatının en mes’ûd anını yaşıyordu Canını bile sofraya koysa azdı Hurma getirdi, süt getirdi, et getirdi ve bu aziz misafirlerine ikram etti

Açlıklarını bastıracak kadar yediler Ardından da yine Allah Resûlü’nün gözleri dolu dolu oldu Ve her hâdiseye ayrı bir buud ve derinlik kazandıran dudaklarından şu sözler döküldü:

“Allah’a kasem ederim, işte şu nimetlerden yarın hesaba çekileceksiniz” Ardından da şu âyeti okudu: “O gün, muhakkak bütün nimetlerden hesaba çekileceksiniz”(Tekâsür, 102/8)

İşte O, hayatını bu kadar hassas ve bu kadar derin ölçüler içinde geçiren müstesna bir insandı Böyle bir insanın hayatında inhiraf bulmaya çalışmak, ya garaz, ya da cehalettir

Hz Ömer (ra) O’na en yakın olanlardandı ve O’nun hayatının zühd yanını şöyle anlatıyordu: “Allah’a yemin ederim, ben, Resûlullah’ın, sabahtan akşama kadar kıvrandığını bilirim Zira, hurmanın en kötüsü olan (dakal) denen hurmayı dahi bulup karnını doyuramıyordu”

Halbuki O, kimden isteseydi, O’nun için en mükellef sofralar hazırlardı Hem buna ne hacet? Kendisine gelen hediyeler, her gün O’na ve ailesine, müreffeh bir hayat yaşatacak ölçüdeydi Ancak O, geleni dağıtıyor ve yarınlara birşey bırakmıyordu

Kendisine, niçin dünya nimetlerinden istifade etmediği sorulunca da O, şöyle cevap veriyordu:“Dünya nimetlerinden istifadeyi nasıl düşünebilirim ki, İsrafil sûru eline almış, Cenâb-ı Hakk’ın emrini beklemektedir Böyle bir durumda olan insan, gelişigüzel, dünya nimetlerinden nasıl istifade eder ki?”

ORUÇ, RÛHU GELİŞTİRİR

İnsanlarda rûh cesedin, cesed de rûhun rağmına gelişir Rûhanî yönleri itibariyle gelişmek isteyenler, mutlaka oruç tutmalıdırlar Bunu şöyle de ifade edebiliriz: Oruç tutmayanlar, cesedlerinin altında kalır ve hiçbir zaman tam olarak rûhanî olgunluğa ulaşamazlar

ORUÇ, NEFSİ GEMLER

Nefsin gemlenmesi, frenlenmesi bakımından oruç, ciddi bir dinamiktir Onun içindir ki, ehlullah sürekli riyazat yaparak rûhî formlarını korumaya çalışmışlardır Hatta yogilerin aç-susuz durmakla rûhî güç ve kuvvetlerini kazandıkları hepimizin malumudur Bazı mistiklerin nefislerine bir kısım eza ve cefa çektirmek suretiyle belli nisbette rûh yüceliğine ulaştıkları öteden beri bilinen bir vakıadır Ama ne yoginin ne de mistiklerin ahiret adına elde edecekleri hiçbir şey yoktur Zira aç ve susuz kalma ve riyazat yapma ancak ibadet niyetiyle yapılırsa bir değer ifade eder Bu niyet Müslümanlıkta oruç şeklinde tecelli eder Öbür türlü, insan, sadece harikulâde bazı hâllere mazhar olur ki, bu da kat’iyen gaye ve hedef değildir ve olmamalıdır da

ORUCUN VEFA YÖNÜ

Oruç, vefa duygusunun tezahür ettiği en güzel bir ibadettir Zira oruç, Allah ile kul arasında yapılmış bir ahiddir Kul, belirli zaman dilimlerinde, belirli şeylerden vazgeçer ve bu hareketleriyle, ahdinde vefalı olduğunu gösterir Aynı zamanda insan, tuttuğu oruçlarla vefa duygusunu öyle geliştirir ki, vefa onun ayrılmaz bir parçası hâline gelir Bu durumu kazanan kimse, içtimaî, ailevî ve ferdî hayatında zamanla âdetâ “vefa”dan bir abide durumuna yükselir

ORUÇ, VESVESEYE SED ÇEKER

Oruçla insan, nefsin kendisine fısıldamaya çalıştığı şeytanî vesveselerin önüne bir sed çeker derken zimamı eline alır ve nefsini yönlendirmeye çalışır Zira o artık, yemeğe, kadına ve dünyaya karşı kapalı bir durumdadır ve bu sayede o, dünya adına gelecek baskılardan azade olarak, izzetli bir hayat yaşamaya namzet demektir ki, böyle birisi ise, Cenab-ı Hakk’ın hakiki mü’minleri şereflendirdiği izzet duygusunu yakalamış olur “İzzet (üstünlük), ancak Allah’a, elçisine ve mü’minlere mahsustur”

ORUÇLUNUN AĞIZ KOKUSU

Oruç tutanın ağız kokusu açlıktan kaynaklanır Kıyamet günü Cenab-ı Hakk katında, bu kokunun miskten, anberden daha şirin ve daha enfes bir semereye vesile olacağına işâret buyurulmuştur Melâike-i kiram, arş u ferşi çı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Oruçla ilgili pirlanta serisi
« Posted on: 19 Nisan 2024, 01:38:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Oruçla ilgili pirlanta serisi rüya tabiri,Oruçla ilgili pirlanta serisi mekke canlı, Oruçla ilgili pirlanta serisi kabe canlı yayın, Oruçla ilgili pirlanta serisi Üç boyutlu kuran oku Oruçla ilgili pirlanta serisi kuran ı kerim, Oruçla ilgili pirlanta serisi peygamber kıssaları,Oruçla ilgili pirlanta serisi ilitam ders soruları, Oruçla ilgili pirlanta serisiönlisans arapça,
Logged
04 Haziran 2016, 21:22:43
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 04 Haziran 2016, 21:22:43 »

Esselamu aleykum.Orucunu hem ruhen ve bedenen tutup allahin rahmetine uyup orucun faziletine eren ve cehennem azabindan kurtulan kullardan olalim inşallah....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes