> Forum > ๑۩۞۩๑ Ramazan Ayı Özel Dünyası ๑۩۞۩๑ > İlim Dünyası İle Ramazan Ayı > Ramazan Ayı Makaleleri > Mescidi Haremeynde Ramazan
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mescidi Haremeynde Ramazan  (Okunma Sayısı 560 defa)
06 Eylül 2010, 19:46:37
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 06 Eylül 2010, 19:46:37 »



Mescid-i Haremeynde Ramazan


Kâbe-i Muazzama'nın etrafında pervane olup cezbeye gelerek ve latifeleri yüce feyizlere gark olarak  bu anın hiç bitmesini istemez bir halde tavaflarını edâ ediyorlar. Bir taraftan da günahlarının ağırlığı ve utancıyla nedamet gözyaşları içinde titreyen, ezilen Müslümanlar Beytullah'ın halkalarına, duvarlarına, kapısına tutunarak, merhameti gazabını geçen Zât-ı Erhamurrahimin'e sığınmanın, yalvarmanın huzuru ve ümidi içerisinde duâ edip, kendilerinden geçiyorlar.

Bir başkadır Mescid-i Haremeyn'de Ramazan-ı Şerif. Mekânların en kudsisi, nebiler diyarı, dünyanın merkezi, hayatın başlangıç noktası ve Resûl'ü Ekrem (sav)'in kâinatı nurlandırdığı şehir Mekke... Mekke, güzel şehir…

Bağrında Sıddıklar'ın, Faruklar'ın, Haticeler'in ve Fâtımalar'ın, her biri yol gösterici birer yıldız olan güzide insanların yaşadığı ve Cenâb-ı Hakk'ın Beyt’ini inşaya layık gördüğü mukaddes topraklar. Bu kadar kutsal ve nezih güzelliklerin toplandığı bu şehirde Ramazan-ı Şerifi ihya etmek ne büyük, ne yüce bir nimettir, ne doyumsuz bir lezzettir.

RAMAZAN UMRESİ

Dünyanın dört bir yanından akın akın gelen Müslümanlar, mübarek Ramazan günlerini bu kutsal topraklarda geçirmenin sevinciyle ve aynı zamanda eda edecekleri Ramazan umresi vesilesiyle büyük ecir kazanacaklarının ümidiyle Beytullah’a koşuyorlar.

Çünkü Allah Resûlü (sav) “Ramazan-ı Şerifte yapılan umre bir hacca denktir” buyurarak ümmet-i Muhammed'e böyle büyük bir ecri müjde verip teşvik ediyor. Orucun etkisiyle aç, susuz daimi ibâdet halindeki hacılar bir nevî melekî bir hâlet-i rûhiyede Kâbe-i Muazzama'nın etrafında pervane olup cezbeye gelerek ve latifeleri yüce feyizlere gark olarak  bu anın hiç bitmesini istemez bir halde tavaflarını edâ ediyorlar. Bir taraftan da günahlarının ağırlığı ve utancıyla nedamet gözyaşları içinde titreyen, ezilen Müslümanlar Beytullah'ın halkalarına, duvarlarına, kapısına tutunarak, merhameti gazabını geçen Zât-ı Erhamurrahimin'e sığınmanın, yalvarmanın huzuru ve ümidi içerisinde duâ edip, kendilerinden geçiyorlar.

Mübarek Beyt’e dokunan, sarılan insanlar manevî bir akıma kapılmış gibi ondan kopamıyorlar ve uhrevî hislerin en cazibedar, en doyumsuz anlarını tadıyorlar burada. Tavaf hakkında Allah Resûlü'nün (sav) “İnsanların mahşer gününde defterlerinde en az bulacakları fakat kıymeti en yüksek bir ibâdet” olarak bizlere haber verdiği bu yüce ibâdetten nasiplenebilmek için gece gündüz, sıcak soğuk demeden devamlı tavaf yapan hacılar Beyt’in etrafını bir an olsun boş bırakmadan, her an her saniye  tesbih, tazim, şükür ve istiğfarla yüce yaratıcıyı zikrediyorlar. Beytullah ise kendisine heyecan ve muhabbetle, ümitle koşan her hacıyla musafaha edip, celalli ve heybetli görüntüsüyle ürperen kalpleri bir anne şefkatiyle bağrına basıp, başlarını okşayarak, teselli veriyor. Tekbir nidalarıyla selamlanan, meshedilen Hacer-ül Esved taşı ise her selam sahibine, mahşer günü şahitlik yapabilmek için kamera misali onları resmedip, kaydederek selamlarına icâbet ediyor.

Ve umrenin diğer bir rüknü ise say kısmıdır: Allah (cc)’ın emrine itaat ve iman, tevhid, teslim , tevekkül hakikatlerine en güzel bir misal olarak asırlardır bizlere dersini tazelemekte olan Hz.İbrahim ve Hz. Hacer'in büyük hikmetlerle dolu kıssasının hatırasını yaşatmak için. Aynı zamanda Hz. Hacer'in teslimiyeti ve yavrusunun masumiyet ve mübarekliği hürmetine ihsan edilen zemzem suyunun  bulunması hadisesini tekrar canlandırarak, ehemmiyetini göstermek adına Sâfâ ve Merve arasında say yapmak hac ve umre ibâdetinin en mühim bir rüknü olarak bizlere emredilmiş. Orucun etkisiyle kuruyan dudaklarla duâ ve niyaz içinde  Sâfâ ve Merve arasında Hacer misali koşan hacılar manevî ab-ı hayat hükmündeki Rablerinin rızasını kazanmanın ümidiyle gayrete gelip iki tepe arasında  say yaparak yürüyüp, koşuyorlar.

Ve iftar vakti... Maddî manevî şifa vesilesi olan zemzem suyu ile açılan oruçlar ve bir kaç hurma ile tamamlanan iftarın ardından eda edilen akşam namazıyla maddî ve manevî doyuma ulaşan yüz binlerce hacı bu kadar nimete şükrün acziyetiyle sonsuz hamd ü senalar sunuyorlar yüce Rablerine… Çünkü O'nun nimetleri o kadar çok ki saymakla bitmez.

BEYTULLAH’TA NAMAZ

Namaz da bir başkadır Beytullah'ta! Her namaz vakti yöneldiğimiz, hayalen olsun görmeye çalıştığımız genellikle de gafletin kalın perdesiyle görmeye muvaffak olamadığımız Kâbe-i Muazzama karşımızdadır artık. Gözler onu perdesiz görmekte, yakınlığının ve heybetinin cazibesiyle gönüllere tatlı bir huşu vermektedir. Bütün dünya Müslümanlarını temsilen Beyt’in etrafında halkalanarak saf tutan hacılar ırkı, rengi, mezhebi ne olursa olsun tüm mü’minler kardeştir sözünü tasdik edercesine omuz omuza, gönül gönüle verip Kâbe imamı'nın rehberliğinde hep beraber saf tutarak melekleri bile imrendirecek bir manzara sergiliyorlar. İslâm'ın tevhid   çizgisi üzerinde, en kutsal mekânda, en ulvi ubudiyet içerisinde kıyama durup, secdeye kapanarak külli ibâdetin en güzel misalini gözler önüne seriyorlar.

Umre'nin, tavaf'ın, namaz'ın, orucun, duânın, tesbih ve her türlü ibâdetin içinde toplandığı bu mübarek ayı bu kutsal mekânda geçirmek ne büyük kazanç ve ne büyük bir nimettir. Ve kullarına her türlü ikram ve ihsan da bulunup aynı zamanda kurtuluşa ermelerini sağlamak için önlerine her imkânı koyan yüce Rabbimizin şefkat, merhamet ve mağfireti ne kadar geniş, ne kadar büyük! Elhamdulillahi Rabbil Âlemîn.               

MEDÎNE-İ MÜNEVVERE

Ve Medîne... Medîne anlatılmaz yaşanır, hissedilir. Nurlu şehir, temiz şehir, tayyib şehir. Resûlullah (sav)’ı zor anında kucaklayıp, bağırlarına basarak misafir ettikleri, mü’minlerin de hicrete layık buldukları ve îsâr hasletiyle Kur’ân’ın methine mazhar olanların diyarı...

Vefatında bile Rahmet Peygamberini sinesinde misafir etmeye devam eden ve “Medîne'nin tozu toprağı şifadır” hadisince methedilen mübarek belde...

Damarlarınıza kadar Allah Resûlü (sav)’in merhamet, şefkat, sükûnet, güzellik ve muhabbetini derinden hissettiğiniz, ayrılık acısını daha ilk günden duymaya başladığınız yüce nebi’nin pak istirahatgâhı... Medîne-i Munevvere…

 Dünya gözüyle Âlemlerin Sultanı’na maddî yakınlığın son durağı ise Ravza-i Mutahhara! Muhabbetullahtan sonra muhabbet ve feyzin ayyuka çıktığı, tarifsiz hislerle coşan sinelerin mekân-ı tayyibi... Öylesine ümmetinin necat ve ebedî saadetiyle alakadar ki, vefatından sonra dahi kendisini ziyaret edenlere şu müjdeyi veriyor: “Kabrimi ziyaret eden hayattayken beni ziyaret etmiş gibidir. Ve beni ziyaret edene şefaatim vacip olur.” Onun sünnetine ittiba ve çokça salavat-ı şerife getirmekle beraber ziyaret edenlerin de erişeceği yüce ihsan, büyük kurtuluş çaresi... Şefaat... Şefaat yâ Resûlallah!

Ravza-i Mutahhara'nın diğer sakinleri ise o Gönüller Sultanı'nın en yakın, en sevgili, en muhterem ve tevhid yolunun sarsılmaz dava arkadaşlarından ikisi Sıddık-ı Ekber (ra) ve Ömer-ü’l-Faruk (ra). O nûrânî yolun ilk reisleri o vazifeyi bihakkın eda ile birlikte ebedî âleme yolculukları dahi Resûlullah (sav)’ın vefat yaşı olan altmış üçle tamam olup layık oldukları makama yaraşır tarzda O’nun yanında yerlerini alarak her ziyaretçinin selam ve duâlarına onlar da hissedar olmaktadırlar.

Ravza-i Mutahhara'nın karşısında ise binlerce sahâbeye, ehli beyt ve mübarek ezvâc-ı tâhirata ve mü’minlere ev sahipliği yapan Cennet-ü’l-Bâkî Kabristanı bulunmaktadır. Siyer kitaplarında okuduğumuz ve hayran kaldığımız yüce insanları ziyaret edip, onların da şefaatlerini yüce Rabbimizden niyaz edeceğimiz kutsal mekânlardan birisi daha. Oruç vesilesiyle safileşen kalpler, sineler, zihinler bu melekî hâlet-i ruhiye içerisinde daha da bir muhabbet ve hayretle dolmamıza, iman ve İslâm davasının bu mümtaz şahsiyetleri karşısında bugünkü âlem-i İslâm’ın  ve Müslümanların bulunduğu durumdan utanarak boynumuzu eğmemize sebep oluyor. Onların çektiği eziyet ve yaptıkları mücadelenin kıymetini daha fazla anlayıp, kendi iman ve ihlâsımızı tekrar kontrol edip toparlanarak o nurani yoldaki mücadele için taze kan ve kuvvet almamıza vesile oluyorlar. Ve vefatlarından sonra bile bize ders vermeye devam ediyorlar...

Medîne ziyaretgâhlarından birisi de Uhud Savaşı’nın yapıldığı ve Uhud Dağı eteklerine Hz. Hamzaları, Mus'abları ve Abdullah b. Cahş’la beraber yetmiş Uhud şehidini sarıp sinesinde saklayan bir başka nurlu mekân olan  Uhud şehitliğidir.

Her birinin imanı, cesareti, fedakârlığı birer destan olan ve zaferle yenilginin, sevinçle hüznün, korkuyla ümidin beraber yaşandığı ve iliklerinize kadar Hz. Hamza'nın haşmetli tasarrufunu hissettiğiniz, gözyaşlarınızın sel olup çağladığı asla ayrılmak istemediğiniz topraklar. Hz. Resûlullah (sav)’ın "Uhud bizi sever, biz de Uhudu severiz" ve "Uhud cennet dağlarından bir dağdır" buyurmasıyla kendinizi cennetten bir köşede hissettiğiniz mübarek mekânlar. kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlar, hisler, güzellikler...

MESCİD-İ NEBEVÎ’DE İFTAR VAKTİ

Ve Mescid-i Nebevî'de iftar vakti. Medîne'nin coğrafi yapısının da etkisiyle çok daha geniş ve rahat olan mescid avlusunda açılan, sıralanan uzun iftar sofralarına herkes cömertçe davet ediliyor. Bir oruçluya iftar ettirip bu haseneden istifade için birbiriyle yarışan insanlar İslâm'ın hayır, ikram ve tasadduk emrinin güzelliğinin misallerini veriyorlar. Sofraların başında ise ezan-ı Muhammedîyi beklerken yapılan son duâlar, cevşenler, zikirler, okunan Kur’ânlar vasıtasıyla her dakikanın ibâdet ve taatle geçirildiği dünyevi iş, tasa ve meselelerin unutulduğu kıymetli anlar. Asla geçmesini, bitmesini istemediğimiz, manevî hislerin tamamen uyanıp, inkişafa geçtiği bereketli günler.

Mekke'nin âb-ı hayat zemzemine bedel Medîne'nin bahçelerinden sofralara inen şifa ve lezzet deposu h...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mescidi Haremeynde Ramazan
« Posted on: 29 Mart 2024, 10:54:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mescidi Haremeynde Ramazan rüya tabiri,Mescidi Haremeynde Ramazan mekke canlı, Mescidi Haremeynde Ramazan kabe canlı yayın, Mescidi Haremeynde Ramazan Üç boyutlu kuran oku Mescidi Haremeynde Ramazan kuran ı kerim, Mescidi Haremeynde Ramazan peygamber kıssaları,Mescidi Haremeynde Ramazan ilitam ders soruları, Mescidi Haremeynde Ramazan önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes