Kirik kalem ne söyler ?

KIRIK KALEM ne söyler?

Ramazan ayının son günleriydi On bir ayın sultanına veda edecek olmanın burukluğunu yaşıyorduk
Yüzlerde durgunluğun, kalplerde huzurun hâkim olduğu bu ayda gönüllerde yardımlaşma, insan sevgisi gibi duygular had safhada yaşanıyordu Fakir ailelere yardım paketleri ulaştırılıyor; zekâtlar, fitreler ihtiyaç sahiplerine veriliyor; sanki semadan üzerimize rahmet yağıyordu
Semadan üzerimize boşalan bu rahmetten mahrum kalmamak, hem de dini sorumluluğumuzu yerine getirmek için biz de zekatımızı vermeliydik Zekat vermek için altınlarımızı tarttırmak gerekiyordu Bunun için eşimle birlikte bir kuyumcuya gidip zekatımızı hesaplatmaya karar verdik
Bir cumartesi günü eşimle, altınlarımızı da alarak evden çıktık Kısa bir yolculuktan sonra kuyumcuya vardık Kuyumcu hoş sohbet bir insandı Altınlarımızı tarttırıp zekat miktarını öğrenmek istediğimizi duyunca yüzünde tatlı bir gülümseme belirdi Sanki ibadet edecek insanların mutluluğu okunuyordu yüzünden

- Bu devirde böyle altınlarını tarttırıp zekat veren çok kalmadı, diye konuştu kuyumcu

- Zaten ülkemizde her zengin hakkıyla zekatını verseydi şu anda zekat verecek kimseyi bulamazdık Ne güzel olurdu değil mi?, diye devam etti konuşmasına acı bir tebessümle karışık
Biraz daha sohbetten sonra altınlarımızı itinayla tartmaya başladı İşini yaparken ibadet neşvesi içerisinde olduğu her halinden belli oluyordu 14 ayarları bir yana, 22 ayarları bir yana, 24 ayarları da diğer yana ayırdı kuyumcu Sonra hesap makinesiyle altınların değerini ayrı ayrı hesapladı Sıra üç ayrı bölümde çıkan sayıları alt alta yazıp toplamı bulmaya gelmişti
Kuyumcu özel bir dikkat ve titizlikle hesap makinesinin tuşlarına dokunuyordu

“Tamam” dedi Altınların toplam değerini bulmuştu kuyumcu Toplamı bize söyledikten sonra:

- İsterseniz bu tutarı kâğıda yazıp size vereyim, dedi

İkimiz de:

- Tabii memnun oluruz, diye cevap verdik
Kuyumcu zekat miktarını kağıda tam yazacaktı ki birden “çat” diye sert bir ses duyuldu Bu sesin ardından:

- Allah Allah dedi Halbuki kalemi daha yeni almıştım Hayırlısı bakalım

Altınların toplam değerini tam yazacakken kalem kırılıvermişti Üstelik kırılması mümkün olmayan bir yerden ve beklenmedik bir şekilde kırılmıştı kalem Üçümüz de bu işe bir anlam verememiştik Daha sonra kuyumcu başka kalemle toplam tutarı yazdı, bu sayıyı kırka bölerek zekat miktarını da bulup kağıdın en alt kısmına not düştü Biz kağıdı ve altınlarımızı alıp teşekkür ederek dükkandan ayrıldık
Eşimle çarşıda biraz alışveriş yaptıktan sonra eve geldik Akşam olmuştu Ben gazetemi okurken eşim birden heyecanla benim bulunduğum odaya girdi

- Buldum! dedi

- Neyi buldun?

- Kalemin niye kırıldığını?

Eşim duygu yüklü bir sesle çekmeceleri karıştırırken iki bilezik daha bulduğunu söyledi Altınları tarttırmaya giderken nasıl olduysa o iki bileziği ayrı bir yerde olduğu için unutmuşuz meğer Kalemin kırılması bizim için bir ikaz olmalı diye düşündük İkaz-ı İlahi’ye muhatap olmanın süruru içimizi kaplamıştı Zekâtımızın, başka bir deyişle ibadetimizin eksikliğinin bize ihtar edilmiş olduğunu anlamıştık

Ve yüce yaratıcı bunu anlatırken kalemi vesile kılmıştı Çünkü O abes iş yapmazdı Çünkü O her şeyi hikmetle yaratandı

METİN ALBAYRAK
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın