> Forum > ๑۩۞۩๑ Ramazan Ayı Özel Dünyası ๑۩۞۩๑ > İlim Dünyası İle Ramazan Ayı > Ramazan Ayı Makaleleri > Ramazanla sonsuzlaşma
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ramazanla sonsuzlaşma  (Okunma Sayısı 806 defa)
30 Eylül 2010, 15:21:13
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 30 Eylül 2010, 15:21:13 »



Ramazanla Sonsuzlaşma

2000’li yılların ilk ramazan ayı. Yüreklerimizde büyülü bir heyecan var. Kalp atışlarımızda sevinç naraları, mutluluk tarrakaları. Bir ümit, bir arzu ve bir bekleyişin gizemli esintileriyle mahmuruz. Hazların metafizik versiyonu belki bu içimizde duyduklarımız. Gönüllerimiz ötelere kanat açacakmış gibi pür-neşe. Latifelerimiz, Hızır çeşmesine koşuyormuşçasına kıpır kıpır ve titrek. Geceleyin Tur dağında ışık görmüş Musalar gibiyiz şimdilerde. Rahmet güzergahından, mağfiret kapısından geçip cehennemden azat beraatimizi alacağımız o zaman ve mekan cennetine doğru yol almaktayız. Ruhumuzun, mülkün esaretinden kurtulup melekûtîliğini yaşayacağı bir ledünnî zaman tüneline girmiş, esrarlı bir yolculuğa çıkmış bulunuyoruz.

Hepimiz yoldayız. Sonu Allah'a uzanan bir yolda. Şu kadar milyar insan ve cin topluluğu olarak çıktığımız bu seyr ü seferde tabii ki hedefe ulaşanlar olacak, yaklaşanlar olacak, yarı yolda sapanlar olacak, kendilerine takılıp kalanlar olacak. Bu ramazan, bizim de rıza-i ilahiyi göğüslediğimiz bir turnike olabilir. İmanımızın hakiki tadına erdiğimiz, varlığın perde arkasına, ruh ve manasına muttali olduğumuz bir ramazan olabilir. Olsun diye bütün bir Recep ve Şaban ayını Arafe günü misilli dua, niyet ve amellerle yoğrulmuş olarak geçirmeye çalıştık, çalışıyoruz.

İnsan için her saniye, her salise sonsuzluğa açılan bir zaman parçası olmaya namzettir. Bu ramazan, o sonsuz hayatımızın kaderdenk ânını içinde saklıyor olabilir. Ebedî saadet veya sermedî şekavete açılan bir ânı, bir yol ayrımını. Amele götüren ihlaslı niyetlerimizle kazanacağız rahmet, mağfiret ve beraat fermanlarını. Acziyetimizle yani, hiçliğimizle. Kıyam, rüku ve secdelerimizdeki samimiyet, mahfiyet ve fakriyetimizle.. O’na adanmışlığımızla.

Ramazan ayı, bayram ayıdır aslında. Niçin olmasın? İnsanlığın dünya-ukba saadetinin kitabı Kur'an-ı Kerim bu ayda indirilmeye başlanmıştır, kadir gecesinde. Yani bin aydan daha hayırlı olan kadir gecesinde [Kadir 97/1-3]. Niçin bayram olmasın ki ramazan? Bu ayda cennetin kapıları ardına kadar açılır, cehennem kapıları da tamamen kapatılır ve azgın şeytanlar zincire vurulurlar.1 Allah Rasulü'nün (sas) beyanları bunlar, kuru ümit edebiyatı değil. Bir kazanma kuşağıdır ramazan. Öteleri, cennetleri, rıza-i ilahîyi kazanma kuşağı. Ramazanın her ögesi böyle bir kazancı sağlayıcı mahiyettedir. Oruçlar, beş vakit namazlar, teravihler, dualar, iftarlar, sahurlar, sadakalar, fitreler. Hepsi birer sevap makinası gibi işler, uygulayıcılarını sonsuz nimet ve saadetlere eriştirirler.

Merhameti Engin, her hayırlı amele yedi, yetmiş, yedi yüz ve hatta daha fazla sevaplar verirken, ramazan orucunun sevabına ise bedel koymamıştır. "Ramazan orucu benimdir, benim içindir. Madem kulum benim için şehvetini ve yemeğini terk ediyor. Ben de onu dilediğim gibi mükâfatlandıracağım"2 buyurmuştur. Mükâfatının ne olduğunu bildirmemiştir. Belli ki insanoğlunun idrak sınırlarını aşkın bir payedir bu. Ramazan ayı ve orucunun uhrevî getirilerini onlarca hadis-i şerif bile vaad edilen mükafatın sadece beşer aklının kavrayabileceği kısımları beyan etmektedir.

"Oruçlunun ağız kokusu, kıyamet günü Allah katında misk kokusundan daha hoştur, daha güzeldir."3 "Kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa, Allah o kişi ile Cehennem arasına bir hendek açar, genişliği sema ile yeryüzü kadar olan bir hendek."4 "Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, kendisine o oruçlunun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksiltilmez."5 "Şüphesiz ki ramazan ayı, ümmetimin ayıdır. İçlerinden hastalananlar olur, onu ziyaret ederler. Bir müslüman yalan söylemeden ve gıybet yapmadan oruç tutar, iftarını helal rızıkla yapar, farzları gözetip karanlıkta yatsı ve sabah namazlarına giderse, yılanın derisini değiştirip çıktığı gibi günahlardan kurtulup çıkar."6 "Allahü Teala, ramazanın her gün ve gecesinde, (günahları sebebiyle) cehennemi hak etmiş bir takım kimseleri bağışlar. Bir de ramazanın her gün ve gecesinde her müslümanın kabul olacak bir duası vardır."7 İşte Rahmeti Sonsuz’un rahmet yağmurundan birkaç damla. Oruçlunun duası makbul, ağız kokusu makbul, ameli makbul, niyeti makbul.


İslâm’da oruç, sabah fecr-i sadıktan güneş batıncaya kadar niyet ederek yeme, içme ve cinsî münasebetten uzak durmaktır. En mükemmel manasıyla oruç ise, dinin mahzurlu gördüğü bütün söz ve fiillerden kaçınmak, haram kıldıklarından da uzak durmaktır. Oruç, dini bütün olmanın lazımıdır; çünkü İslam'ın beş şartından biridir. Oruç tutmayan mü’minin dini eksik demektir. Orucun emredilmesinin aslî hikmetlerinden birisi ruha güç kaynağı olsun diyedir. Bu güç kaynağını elde eden insan, müslüman kardeşinin duyduğu gibi duyar. Bu duyuşla ona yardım eder, gözyaşlarını siler. Kederlerini ortadan kaldırmaya çalışır. Çünkü orucun verdiği terbiye ile insan, açlığın, susuzluğun ne kadar elem verici olduğunu daha iyi anlar. Orucun bunlardan başka dünyevî-uhrevî, bedenî-ruhî pek çok faydaları daha vardır ki, bunlardan bazılarını birer cümle ile şöylece sıralamak mümkündür: Oruç, Allah’ın rubûbiyetini hatırlatır. Sayısız nimetlerine bir şükürdür. İçtimaî hayatı ve onun gerçeklerini hatırlatan bir ibadettir. Bir nefis terbiyesidir. İnsana gerçek mahiyetini hatırlatır. Sevgi ve merhamet duygularının doğmasını ve kuvvetlenmesini sağlar. Kalpleri yumuşatır, imanın gereği olan iyi huyların canlanmasına vasıta olur. İnsana sıhhat kazandırır. Sabırlı ve iktisatlı olmayı öğretir. Günahlara karşı bir kalkandır. Ve oruç bedenin zekatıdır.

Her salih amelin rıza-i ilahîye unvan olma sadedinde vaat ettiği en birinci bir Hızır payesi vardır. Orucun en mühim gayesi ve baki neticesi nedir? İlgili âyetlere baktığımızda, ramazan orucunun çok zengin vâridatı içinden bir tanesinin adeta altın ödül gibi kulların gözleri önüne yerleştirildiğini görürüz. Ramazan ayı ve oruç hükümlerinden bahseden beş âyetin ilki olan "Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. (Leallekum tettekûn) Böylece umulur ki ittika eder (günahlardan korunur, takva dairesine girer ve müttakilerden olursunuz)." [Bakara 2/183] ayetinin sonu.. ve sonuncu olan "İşte Allah size âyetlerini böylece açıklar, (leallehum yettekûn) tâ ittika edesiniz, (emir ve nehiylere muhalefetten sakınarak takva dairesine gire, İlahî vikâye/korumaya mazhariyetle muttakilerden olasınız) diye." [Bakara 2/187] âyetinin sonu aynı kavram ile bitiyor: takva! Her iki ayetteki "lealle" tabiri, orucun bütün faide ve menfaatlerini, maksat ve maslahatlarını, hikmet ve illetlerini şümulüyle ifade eden bir beyan-ı İlahîdir ki, hepsini maddî-manevî, dinî-dünyevî gayelere şamil olan takva hasletinde icmal etmiştir.


Ne hikmet-i sübhâniyedir ki envâr-ı saadet, gündüzlerin nâsıye-i tâbnâkinden ziyade gecelerin sima-yı hazîninden doğar. Çok gülenler ağlamaya namzed olurken, ağlayanlar, hele hak yolunda ağlayanlar gülmeye istihkak kazanırlar



Ramazan’ı ahiret hesabına yönelik mükemmel bir biçimde değerlendirebilmek için âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerin ruhundan mülhem en hayatî iki ana hususu umum mü’minlerin mülahazalarına arz etmeye çalışalım:

Birincisi: Niyetli ramazan. Şuurda ufuktur bu, yakalaması gereken ufuk. Fikren, hissen ve ruhen. Niyetli ramazan derken, oruç tutmak için vacip olan niyetten bahsetmiyoruz; esas kalbin niyetinden, ruhun niyetinden bahsediyoruz. Belki ramazanı bütün olarak yaşarken, rıza-i ilahî merkezli kuşatıcı bir niyeti kastediyoruz. Niyetlerde sıhhat ve istikamet kazanmayı. Habib-i Kibriya Efendimiz buyururlar ki: "Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır."8 Evet amelin gerçek kıymeti, âmilinin niyetinde gizlidir. Niyette mi’raca ise: hayatı bütünüyle ihlas üzere Allah’a adamakla ulaşılır. Hem "mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır, kafirinse ameli niyetinden hayırlıdır."9 hakikati, bir müjde-i nebevîdir.

İnanan insanlar, niyetlerini her zaman "Allah için olma"ya kilitleyebilseler, meccanen hesapsız sevaplar kazanırlar. Yattıkları yerden, muhabbet ederken, çay içerken, yemek yerken bile sürekli terakki kaydederler. Niyet, camı elmas eder; elması cam. Niyetiyle insan aziz veya zelil olur. Niyetle birbirinden ayrılır tevazu ile temellük. Niyet, sahte ile asılı birbirinden ayıran mihenktir. Tenkitin müsbetini menfisinden ayıran kılıç, niyettir. Evet niyet dindir, niyet iman. Ve niyet aslî kıymetidir insanın. İnsanların değeri, gönüllerindeki niyetlerinde gizli. Yani niyetinin kıymeti, insanın hakiki kıymetidir. Dûn şeyleri maksat edinenin kendisi de insanların dûnundadır.

Örfî imandan, tahkikî imana yükselmemiz, amelde taklitten hakikate ulaşmamız için öncelikle niyet selâmeti lazımdır. Bütün soruların cevabını hep "Allah için, O emrettiği için, Onun rızasına ulaşmak için" diye diye niyette istikrarı sağlamalıyız. Diye diye değil, inana inana. Bu meyanda tekrar ile telkinde bulunmak, niyeti kalpte sağlamlaştırır. Niyetin gönüllerimizde hem aklen, hem hissen sağlam bir yapıya kavuşması için böylesi temrinlere ihtiyaç var. Söz ve fiillerimizin niçini, hikmetli ve basiretli bir hayatın temellerini işaretler. Böyle gayeli bir hayat, bizi cennetlere götürecek büyük bir hayır hazinelerinin sahibi kılar.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, niyetler adetleri ibadetlere çevirir, der.10 Evet insan Allah için yaptığı mübah olan işlerden, yani normalde sevabı da günahı da olmayan gündelik meşgalelerden bile ecir alabilir, mükafat kazanabilir. Örneğin: Niyeti namaz kılmak olan bir mü'minin camiye giderken attığı adımların bile sevabı vardır. Oysa yürümek haddizatı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ramazanla sonsuzlaşma
« Posted on: 20 Nisan 2024, 13:57:20 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ramazanla sonsuzlaşma rüya tabiri,Ramazanla sonsuzlaşma mekke canlı, Ramazanla sonsuzlaşma kabe canlı yayın, Ramazanla sonsuzlaşma Üç boyutlu kuran oku Ramazanla sonsuzlaşma kuran ı kerim, Ramazanla sonsuzlaşma peygamber kıssaları,Ramazanla sonsuzlaşma ilitam ders soruları, Ramazanla sonsuzlaşma önlisans arapça,
Logged
22 Ağustos 2011, 21:31:18
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« Yanıtla #1 : 22 Ağustos 2011, 21:31:18 »

Yalnızca Seni göstersin niyetimin ibresi. Kıblesi Sen olduğun bir kalbin atışlarında Sana doğru atılayım. Nefis ve şeytandan kurtulayım. Işığında Arş’ına yol bulayım. Kâb-ı kavseyne ulaşayım. Cemâl-i bâ kemâlinde kendimden olayım, Seni bulayım...

Her bir kelimesi hakikatle, muhabbetle dolu bir yazı. Çok beğendim.Rabbim ebeden razı olsun kardeşim bizimle de paylaştığın için.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes