๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Kuran ve Sünnette Evlilik => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 03 Ekim 2010, 17:12:55



Konu Başlığı: Davete İcabet Etmek
Gönderen: Hadice üzerinde 03 Ekim 2010, 17:12:55
                                                              Davete İcabet Etmek:
 

Düğün ziyafetinin -daha önce sözkonusu ettiğimiz gibi- eşleri ilgi­lendiren yönlerinin yanı sıra toplum fertlerini ilgilendiren yönleri bu­lunduğundan; düğün yemeğine davet nikahın ilanını ve şüphelerden uzak olmasını sağlayan vesilelerden biri olduğundan bu yemeğe yapılan davete icabet etmek de herkesin görevidir.

Düğün yemeği, yeme ve içmeden ibaret değildir, içtimaî bir olaydır. Ve davet edilen herkese bir sorumluluk yükler. Kimse ben bu sorumluluğu yerine getirmem diyemez; demeğe hakkı yoktur.

Bu nedenle Peygamber (s.a.v.) düğün yemeğine yapılan davete icabet edilmesini emretmiştir. Toplum fertleri arasındaki bağlan takviye eden hususlardan biri de bu davetlerdir.

Davete icabet, hiç şüphesiz davet edenin insanî bir tavrına karşılık davet edilenin de insanî bir tavrıdır. Her iki tavırda insanî bağları derinleştirmekte ve toplum fertleri arasındaki ilişkilerin gelişmesinde rol oynamaktadır.

Davete icabet, bir hadisle değil müteaddit hadislerde emredil­miştir. Bu hadislerden biri, Ahmed, Buhârî, Müslim, Ebu Dâvud, Tirmizî, Ibnu Mâce ve Beyhakî'nin, îbnu Ömer'den naklettikleri hadistir. Bu hadis müteaddit rivayetlerle nakledilmiştir: Bunlardan birkaçı şöyledir:

"Sizden biriniz mümin kardeşini davet ettiğinde, davet edi­len, davete icabet etsin. Davet ister düğün için olsun, ister başka birşey için olsun farketmez.[412]

"Sizden biriniz bir düğün yemeğine davet edildiğinde ica­bet etsin. [413]

"Sizden biriniz velime'ye (düğün yemeği) çağırıldığında, icabet etsin." [414]

"Davet edildiğinizde icabet edin. [415]

Ebu Musa el-Eş'arî de Peygamber'in (s.a.v.) şöyle buyurduğunu ri­vayet etmektedir: "Düşman elinde esir düşen müslümanı esaretten kurtarın; davete icabet edin ve hastayı ziyaret edin. [416]

Velimenin önemini ve onunla kastedilen hedefin salt yeme ve içmeden çok daha yüce olduğunu gösteren delillerden biri, ona yapılan davete oruçlu olanın ve olmayanın, yeme ve içme arzusu bulunanın ve bulunmayanın icabet etmesinin emredilmiş olmasıdır.

Müslim, Cabir b. Abdillah'tan şu hadisi rivayet eder. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sizden biriniz bir yemeğe davet edildiğinde icabet etsin. Dilerse yesin, dilemezse yemesin."

Ebu Hüreyre'den de şu hadisi rivayet etmektedir. Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Sizden biriniz davet edildiğinde icabet et­sin. Eğer oruçlu ise (orada) namaz kılsın değilse yemek yesin.[417]

O halde davete icabet etmeyi terketmenin bir mazeret ve yolu yok­tur. Davet edilen icabet etsin. Hatta yemek yemeyecek oruçlular bile icabet edeceklerdir. Orada toplanacaklara katılsınlar. Namaz kılarak ve dua ederek o evliliği mübarek kılmasını ve oluşacak ailenin, toplumun kuvvetli tuğlalarından biri olmasını Allah'tan istesinler.

Davete icabet etmeyen Allah'a ve Resulüne isyan etmiş sayılır. [418] Allah ve Resulüne isyan eden ise apaçık bir sapıklık içerisindedir.[419]