> Forum > ๑۩۞۩๑ Ramazan Ayı Özel Dünyası ๑۩۞۩๑ > İlim Dünyası İle Ramazan Ayı > Ramazan Ayı Makaleleri > Ben oruçluyum diyebilmek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ben oruçluyum diyebilmek  (Okunma Sayısı 924 defa)
12 Ağustos 2010, 22:15:06
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 12 Ağustos 2010, 22:15:06 »



Ben Oruçluyum Diyebilmek


Mü'minler için büyük önem taşıyan ayların başında, şüphesiz Ramazan ayı gelmektedir Bu mübarek ayın rahmet, bereket, mağfiret ve duygu dolu gölgesi üzerimize düşmüş durumda Sahurları, iftar sofraları, teravihleri yanında diğer sosyal ve kültürel etkinlikleriyle Ramazan ayının İslâm âleminde ayrı bir yeri vardır Elbette ki, bu etkinliklerin sergilendiği ortamda tutulan orucun daha farklı bir yeri vardır
Oruç Farsça'daki "rûze" kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir Arapça'sı" Savm" ve "Sıyâm" dır Savm kelimesi Arapça'da " bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak, engellemek"(1) anlamında kullanılır Terim olarak ise oruç; Dinen yükümlü kabul edilen bir şahsın, Allah'a ibadet niyetiyle, tan yerinin ağarmasıyla başlayan zamandan (imsak vaktinden) güneş batıncaya (iftar vaktine) kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durması şeklinde tanımlanmaktadır(2)
Her ibadette olduğu gibi şüphesiz oruç ibadetinin de sahih olabilmesi için birtakım kurallara uymak gerekir Biz bu kuralların detay ve tahliline girmeksizin oruç ibadetinin manevî boyutunu ele alarak bu boyutun gerek ferdî gerekse toplumsal hayatımızda sağladığı pratik faydalara temas etmeye çalışacağız Şunu öncelikle ifade edelim ki, oruç sadece İslâm dininde değil tarihsel süreç içerisinde yer alan diğer vahiy orijinli dinlerde de farz kılınmış bir ibadet şeklidir
Nitekim Kur'an-ı Kerim'de: "Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, kendinizi korumanız için size de farz kılındı"(3) âyeti, orucun geçmiş milletlere de farz kılındığını dile getirmektedir Vahiy orijinli dinlerde Allah'ın birliği (tevhid) ilkesi ile nitelik ve niceliği değişse de namaz, oruç, zekat ve hac gibi ibadetlerin yapılması insanlara daima emredilmiştirSöz konusu ibadetlerdeki tarihsel süreklilik, bize bu ibadetlerin önemini vurgulamaktadır İlahî dinler bir tarafa bazı batıl dinlerde de oruç tutulması benimsenmiştirÖrneğin Sabiiler (yıldızlara tapan batıl din mensupları), 46 gün oruç tutarlardı 8 Mart günü başlamak üzere ilk oruçları 30 gün, 21 Aralık'ta başlayan oruçları 9 gün ve 9 Şubat'tan başlamak üzere 7 günlük oruç olmak üzere toplam 46 gün oruç tuttukları ifade edilmiştir(4) Allah'ın emir ve yasakları elbetteki kulların iyiliği içindir İslâm bilginleri, bütün hükümlerin insanların yararlarını gerçekleştirme amacına yönelik olduğu konusunda görüş birliği içindedirler Allah'ın yapılmasını istediği şeylerde kullar için çok büyük faydalar, yasakladığı şeylerde ise büyük zararlar bulunduğu bir gerçektir Örneğin çağımızın en büyük ahlâkî problemlerinden biri olan fuhuşta, içki içmede, hırsızlıkta, insanların canına kıymada zararın olmadığını hangi aklı selim iddia edebilir ? Bunların terkinde de gerek fert gerekse toplumsal bazda inkarı mümkün olmayacak derecede faydalar olduğu izahtan vârestedir
Gerçek şu ki, Kur'an-ı Kerim'de, İlahî iradenin istediği şekilde düşünen orijinalitesi bozulmamış akla aykırı hiçbir emir ve yasak bulunmamaktadır Kur'an'ın evrensel ve çağlar üstü boyut ve nitelikte ilke ve mesajlar içerir Böyle olunca da genelde verileri çağlarla sınırlı olan aklın, bu mesaj ve ilkelerin hikmetlerinin tespiti güçleşmekte hatta çoğu zaman bu tespit sınırlı kalmaktadır Hemen şuna işaret edelim ki, söz konusu durumun, Kur'an'ın anlaşılmazlığı ya da kapalılığı şeklinde yorumlanması isabetli ve gerçekçi bir yaklaşım değildir
Bu durumun, Kur'an üzerinde düşünenlere, düşünme dinamizmi ve esnekliği sağlaması açısından değerlendirilmesinin daha isabetli olacağı kanaatindeyiz İslâmi öğretinin kendilerine yüklediği misyon gereği İslâm âlimleri, çeşitli ibadetlerin yarar ve hikmetleri konusunda öteden beri kafa yormuş, bunların kişisel pratik yararlarından çok, insan nefsinin arındırılması ve yükseltilmesi yolunda fonksiyonel hale getirilmesine çalışmışlardır Bu bağlamda kulların yapmakla yükümlü tutulduğu ibadetlerin sağladığı bazı faydalar ya da hikmetler tespit edilebildiği gibi, bu faydaların veya gerçekleştirilmek istenen amaçların tamamının tespit edilemediği de bir hakikattir Ancak aylar, yıllar hatta çağlar, bu fayda ve hikmetleri adeta bir mübelliğ gibi düşünce ve ilim adamlarının diliyle insanlara haykırmaktadır İbadetlerin sağladığı faydalar sadece İslâm bilginleri tarafından değil zaman zaman değişik vesilelerle bizim dışımızdaki düşünce ve ilim adamlarınca da ifade edilmiştir(5)
İslâm dini, ferdin toplum içinde uyumlu, güvenilir ve hoşgörülü olmasını sağlamaya yönelik düzenlemeler getirdiği gibi onun yaratıcı ile olan bağlantısını daha derinden hissetmesine, devam ettirmesine ve geliştirmesine hizmet edecek düzenlemeler de getirmiştir Bu düzenlemelerin bir parçasını da ibadetler teşkil etmektedir Kanaatimizce oruç ibadeti de bunların başında gelir Çünkü oruç tamamen duygu yüklü, kul-Yaratıcı arasındaki sevgi ve saygının doruğa ulaştığı bir ibadettir Kul, oruçta Rabbi ile başbaşadır Nitekim oruç ibadetinin en büyük özelliği, namaz ve hac ibadetlerinde olduğu gibi lisanla ya da herhangi bir hareketle dışa yansıyan formel bir yapısının olmamasıdır Bu yönüyle oruç, öznel ya da başka bir ifadeyle kalbî bir ibadettir
Bu nedenle Yüce Allah bir hadisi kudsîde "İnsanoğlunun oruç dışında yaptığı herşey kendisi içindir Oruç ise benim içindir ve onun mükafaatını ben vereceğim"(6) buyurarak orucun bu özelliğine işaret etmiştir Bu yönüyle oruç, riyanın en az karıştığı bir ibadet görünümündedir Bilindiği gibi riya (gösteriş) İslâm'ın hiç tasvip etmediği bir hastalıktır Nitekim Kur'an-ı Kerim'de kendisinden en çok bahsedilen ve yerine getirenlerin övüldüğü namaz ibadeti, gösteriş karıştırılması durumunda yergi aracı olmuştur "Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar Onlar gösteriş yapanlardır, hayra da engel olurlar"(7) âyetleri bu gerçeği dile getirmektedir
Namazın bu âyette bir örnekleme olduğunu düşünüyoruz Buna göre salt Allah rızası için yapılmayan, başkalarına yaranmak veya gösteriş amacıyla ifa edilen bütün ibadetlerin aynı eksende değerlendirilmesi gerekir Tutacağımız oruçlara bu noktada dikkat etmek durumundayızKim için, hangi amaçla oruç tuttuğumuzun bilincinde olmalıyız İbadetimizin orijininde, "Allah rızası mı yoksa başka rızalar mı var ?"(8) sorusunu kendi kendimize sormalıyız Eğer orucumuz Allah için ise, müjdeyi, " Kim iman ederek ve sevabını Allah'tan umarak ramazan orucunu tutarsa önceki günahları affedilir"(8) ifadeleriyle Sevgili Peygamberimiz veriyor Bu müjdeye ulaşma gayreti temel amacımız olmalıdır Oruç, nefsin isteklerine iradi olarak uzak durma olması yönüyle bir irade eğitimine, açlık ve susuzluğun verdiği sıkıntıya dayanma yönüyle de sabır eğitimine dönüşmektedir Kişinin yaşam sürecinde başarılı bir periyoda sahip olabilmesi şüphesiz irade eğitiminden geçmektedir İradesi zayıf insanlar hayatta başarılı olamadığı gibi, uhrevî açıdan da sonları iyi değildir
Çünkü ibadetler, hemen hemen bütünüyle iradesi güçlü insanların ifa edebileceği bir konum ve nitelik arz etmektedir Bu noktada oruç, nefsin isteklerinin kontrol altına alınmasında, ruhun arındırılıp ( psikolojik temizlik) yüceltilmesinde etkili olmaktadır Nitekim orucun değişik biçimlerde de olsa hemen bütün din ve kültürlerde riyazet ve mücahede yolu olarak benimsenmiş olması, orucun bu yönüne işaret edecek yeterlilikte bir argüman olsa gerek Toplumsal hayatta huzursuzluklara neden olan taşkınlıkların, büyük ölçüde insanın hayvanî yönünü tatmin eden maddî zevklere düşkünlüklerden kaynaklandığı görülür Maddî zevk deyince de akla, genelde yeme, içme ve şehevî duygular gibi zevkler gelmektedir İşte oruç, bu bağlamda insanı maddî zevk ve şehvetler peşinde koşmaktan alıkoyan bir ilaç niteliğindedirNitekim Sevgili Peygamberimiz (sas), "Oruç bir kalkandır Sizden biriniz oruçlu olduğu bir günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin O'na birisi sataşır veya küfrederse, "Ben oruçluyum" desin "(9) buyurmaktadır Bu hadisin de dile getirdiği gibi oruç, bilenler için gerçekten bir kalkandır Şuurlu ve şartları özümsenerek tutulan oruç, kişiyi kötülüklere karşı korur Toplumsal barışın ve birlikteliğin sağlanmasında da oruç etkin rol oynamaktadır Çünkü oruçlu kavgalara, kötü sözlere açık değildir Onun sadece midesi değil aynı zamanda dili, eli, gönlü bütün uzuvları dünyada bu tür çirkinliklere karşı iftarı olmayan bir oruçtadır Evet kısa vadede onun dilinin, iftarı güzel sözdür, gönlünün iftarı güzel duygulardır, elinin iftarı, hayır işlerde kullanmaktır, gözünün iftarı güzelliklere bakarak Yüce Rabbi'nin kudret ve kuvvetini anlamaktır Aklın iftarı, millet ve insanlığa huzur verecek bilgi ve düşünceler üretmektir Uzun vadede ise bu uzuvların iftarı, Yüce Rabbi'nin müjdesine erdiği andadır İnancımıza göre asıl müjde ve iftar da bu olsa gerek Orucun bu boyutu asla göz ardı edilmemelidirİnsanların birbirleriyle iyi geçinme yerine birbirini yeme yarışında olduğu günümüzde, bu tür moral değerlerin ve yönlendirmelerin sağlayacağı faydalar yabana atılamayacak kadar önemlidir Nice masum hayatların sönmesinin, kanların akıtılmasının, aile ve dostlukların yıkılmasının temelinde, hiçbir değeri olmayan söz ve kavgaların olduğunu görmekteyiz Bu tür olayların, gerek fert ve gerekse toplumsal boyutta tamiri imkansız yaralar ortaya çıkardığı da bir gerçektir İşte dar anlamda oruçlu geniş anlamda ise müslüman, kavga ve anlamsız sözlere kapalıdır, diğer bir ifadeyle o, Allah'ın rızası olmayan her türlü eyleme karşı iftarı olmayan bir oruçtadır Onun kapısı adeta iftar sofrası gibi hep güzelliklere açılır Maddî ve manevî yönden aç, susuz insanlar onda hayat bulur O sofrada nasıl gayr-i meşrû yiyecek ve içeceklere yer yoksa, onun makroplanda dünyasında da, mikroplanda gönlünde de meşrû olmayan davranış ve eylemlere geçit yokturRamazan ayı, diğer bir ifadeyle oruç ayı, kötülüklerin asgari seviyeye düştüğü bir aydır Yayınlanan istatistiklere baktığımızda kazaların, cinayetlerin, bu ayda azaldığını görmekteyiz Bu nokt...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ben oruçluyum diyebilmek
« Posted on: 24 Nisan 2024, 14:48:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ben oruçluyum diyebilmek rüya tabiri,Ben oruçluyum diyebilmek mekke canlı, Ben oruçluyum diyebilmek kabe canlı yayın, Ben oruçluyum diyebilmek Üç boyutlu kuran oku Ben oruçluyum diyebilmek kuran ı kerim, Ben oruçluyum diyebilmek peygamber kıssaları,Ben oruçluyum diyebilmek ilitam ders soruları, Ben oruçluyum diyebilmekönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes