๑۩۞۩๑ Ramazan Ayı Özel Dünyası ๑۩۞۩๑ => Ramazan Ayı Fıkhi Bilgileri => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 14 Ağustos 2010, 18:49:37



Konu Başlığı: Oruç farziyeti hikmeti ve faydaları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 14 Ağustos 2010, 18:49:37
ORUÇ, FARZİYETİ, HİKMETİ VE FAYDALARI

a Farz Oluşu
Insanların ve cinlerin niçin yaratıldıklarını bizzat yaratıcı bildirir: "O'na ibadet etsinler, yani O'nu tanısınlar diye" (51/56) Ancak sınırlı bir akılla sınırsız bir varlığın tanınması zor, hattâ hakkıyla tanınması imkânsız olduğundan nasıl tanıyacağımızı ve nasıl kulluk edeceğimizi de biz yine O öğretmiş ve kullukla ilgili bazı fiilleri zorunlu (farz) kılmıştir
Yani Allah'ı (cc) tanımanın ve O'na kulluğun asgari şartı bu zorunlu ibadetlerdir Oruç da bu ibadetlerdenbiridir Allah Resulü (sav), bir mübarek sözlerinde, bu temel ibadetleri bir arada anar ve buyurur ki: "Islam beş şey üzere kuruludur: Allah'ı birlemek (tevhid), namazı dosdoğru kılmak, zekâtı vermek, Ramazan orucunu tutmak ve hac yapmak" (Müslim Iman 5) Tek başına bu hadis bile, orucun farz olduğunu bildirmeye yeter Ancak bundan önce Kur'an-ı Kerim de orucun inananlar için bir farz olduğunu vurgulu bir ifade ile bildirmiştir: "Ey mü'minler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılınmıştır ki, sakınasınız"(2/183) Daha önceki semavî dinlerde de oruç bulunduğu için, Allah Resulü Efendimiz orucu biliyordu ve Medine-i Münevvere'ye hicret etmezden önce, Aşûre orucuna da devam ediyordu Hicretten sonra, ikinci yıl Muharrem'in onunda, çocuklara varıncaya kadar bütün müslümanlara oruç tutturmuş ve aynı yıl Ramazan orucu farz kılınınca: "Aşûre günü dileyen oruç tutsun, dileyen terketsin" buyurmuşlardır Yani Ramazan orucu ilk defa Hicretin ikinci yılı içerisinde farz kılınmıştır Farz kılınışı büyük Bedir Harbinden bir ay ve birkaç gün önceye rastlar Bedir Harbi ise, aynı yıl Ramazan'ın onyedinci Cuma günü vuku bulmuştur Buna göre Ramazan orucunun farz kılınışı, Şaban ayı içerisinde olmuş olur (Tâhir'ül-Mevlevî, Müslümanlıkta Ibadet Tarihi, l05-106; T'aberî, N/132; Suy'ûti, ed-Dürrü'l-Mensûr, I/176; Sabûnî, Ravâyi'/193) Allah Resûlü dokuz sene Ramazan ayı orucunu tuttuktan sonra vefat etmiştir(Ibn Kayyim, Zâdü'l-mâed,152 (en-Nedvî, Dört Rükün, 205)) Bu, farz olan Ramazan orucudur Bunun dışında vâcip, sünnet, müstehap, nâfile, mekruh ve haram olan oruçlar da vardır (Bk Tâhirü'l-Mevlevî, age112 )Farz olduğu, Kitap ve sünnetin kesin delilleriyle sâbit olduğu için, orucu inkâr küfürdür, insanı dinden çıkarır Hafife ve alaya almanın da aynı olduğunu söylemişlerdir Hatta, inanmakla beraber; ibadetleri yapmamak insanı dinden çıkarmasa bile, herkesin göreceği yerlerde açıkça oruç yemenin, orucu hafife alma anlamına geleceğinden, küfür olduğunu söyleyenler de vardırÖzürsüz olarak bozulan bir günlük Ramazan orucunun kaçırılan sevabı, bütün zaman sürecini oruçla geçirmekle dahi karşılanamaz (Zehebî, Kitâbu'l-kebâir, 40-4l: el-Heytemî, ez-Zevâcir,I/195) Diğer yönden, tutulması halinde, "Orucun sevabı; Allah'tan başka kimsenin takdir edemeyeceği kadar büyüktür" "Her iyiligin karşılığı on ilâ yediyüz katıyla verileceği halde, orucun karşılığını ancak Allah bilir" "Oruçlunun acıkmaktan doğan ağız kokusu, Allah için miskten daha güzeldir", "Oruç, ateşten koruyan bir kalkandır tutana Kıyamet günü şefaatçidir", "Oruçlu, duası geri çevrilmeyen üç gruptan biridir", "Ramazan orucunu dünya ile ilgili faydalardan ötürü değil de, sadece Allah için tutanın geçmiş günahları bağışlanır", "Ramazanda yapılan nâfile bir ibadet, sevap bakımından diğer günlerdeki farzlara denktir Farz ise, diğer günlerdeki yetmiş farza denktir" (Bu ve benzeri hadisler için bk el-Heytemî, age I/196-l98)
Hikmeti ve Faydaları
Orucun hikmetleri, aynı zamanda faydası sayılacağından, bu ikisini birlikte ele alıp, bazan fayda, bazan da hikmet diye açıklayacağız Ancak anlaşılmasını kolaştırmak için, konuyu bir başka açıdan ikiye ayırarak isleyecegiz: a) Orucun keyfiyeti ile ilgili hikmetler, b) Dünya ve Ahirete yönelik faydaları
Ancak burada çok önemli bir noktaya deginmek zorundayız: Orucun esas hikmeti -diğer ibadetlerde olduğu gibi- herşeyden önce "HAKİM" bir zat tarafından emredilmiş olmasıdır Ya da onu emreden "Hakîm"dir, yani her yaptığı yerli yerindedir; bir hikmete dayalıdır, işlerin en yerinde olanıdır Öyle ise oruç da böyledir Bu yüzden oruç aklımızın kavrayacağı falan ya da filan faydalardan ötürü farz kılınmıştır demek çok hatalı olur "Onlar ki, görmeden inanırlar" (2/3), "Görmedikleri halde RAHMAN'dan ve Rablerinden korkarlar" (36/1l, 67/12) Kaldı ki, ibadetler hikmetlere değil, illetlerine binaen farz olunurlar Hikmetler çoğu zaman akılla kavranılsa bile, illetler, farz kılan (Şâri) açıklamadıkça kesin olarak kavranılamaz Bu yüzden orucun illeti, ya da en büyük hikmeti, farz olduğunu bildiren ayette gösterilen hedef olmalıdır" "Allah'tan sakınasınız, yani takvâ sahibi olasınız diye:" (2/183) Aynı ayetin "Ey iman edenler" hitabı ile başlaması da, orucun maddî fayda ve hikmetlerinden ötürü değil, ancak imandan ötürü tutulabileceğini gösterir Nitekim modern tıp, orucun bazı faydalarını tesbit etmiş olmakla beraber, inanmayanların hiçbirisi müslümanlar gibi oruç tutuyor değillerdir A1lah Resûlü de makbul olan orucu, iman ve ihtisab (sadece Allah için yapma) şartına bağlamıştır (Buhârî, Müslim) Ancak aslolan bu olmakla beraber, orucun akılla kavranan birçok hikmetleri de yok değildir

İslam Fıkhı Ans.