Konu Başlığı: Gafil haldeler İken Helak Edilmeyecekleri Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 25 Ocak 2012, 12:31:25 Gafil haldeler İken Helak Edilmeyecekleri Geçmişte helak edilen bütün kavimlerin, beklemedikleri veya kendilerine bildirilmeyen bir helakla karşılaşmadıklarını belirtmiştik. Helak edilen bütün kavimler, toplumları helak eden bu Sünnetullah gerçeği ile uyarılıp-ikaz edilmişlerdir. Şanı yüce Rabbimiz hiçbir ülkeyi, hiçbir halkı gafil bir halde iken helak etmemiştir. Çünkü bu konuda da Rabbimizin kesin ve değişmeyen sünneti vardır. Biz hangi ülkeyi helak ettikse, muhakkak o ülke halkını uyaranlar olmuştur. Onlara öğüt verilmiştir. Biz zulmetmiş değiliz. Şuara 208.209 Bunun sebebi, Rabbinin ülkeler halkını gafil haldeler iken onları zulüm ile helak edici olmadığındandır. En'am 131 Ayet-i kerimelere dikkat edilirse, şanı yüce Rabbimiz gafil olan bir ülkenin helak edilmesini 'zulüm' olarak ifade etmektedir. "Biz zulmetmiş değiliz" veyâ "Rabbin zulüm ile helak edici değildir" buyruğu ile ülkelerin gafil haldeler iken helak edilmedikleri, edilmeyecekleri bildirilmektedir. Meselenin bu noktasında bir ülkede yaşayan Firavunların ve Firavunları destekleyen mustazafların topyekün helak edilmesi ile ahiret azabını birbirinden ayrı değerlendirmemiz gerekir. Dünyevi helak ile ahiret azabı birbirinden ayrı şeylerdir. Ahiret azabında helak yoktur. Cehennem azabına müstehak olan müşrikler ve kafirler, cehennem azabının şiddeti karşısında helak olabilmek için Rabbimizin onları helak etmesi için- feryat edecekler, fakat bu istekleri kabul edilmeyecektir. Birçok ayet-i kerimede beyan edildiği gibi dünyevi helak ile ahiret azabı birbirinden ayrı, birbirinden farklı şeylerdir. Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı ve böylece kendilerine hiç ummadıkları yönden azap geliverdi. Allah onlara dünya hayatında zilleti tattırdı. Ahiret azabı elbette dâha büyüktür. Bunu bilselerdi. Zümer 25.26 Hiçbir ülkeyi gafil halde iken dünyevi helak ile azaplandırmayacağını beyan eden Rabbimiz, helakını veya kurtuluşunu murad ettiği kavimlere mutlaka ve mutlaka uyarıcılar göndermiştir. Söz konusu ülke halkına emirlerini ve bu emirlere karşı gelirlerse sünneti ile helak olacaklarını bildirmiştir. Senin Rabbin, ana merkezlerine ayetlerimizi okuyan bir resul göndermedikçe ülkeleri yıkıma uğratıcı degildir. Biz ancak halkı zulmetmekte olan ülkeleri helak ederiz. Kasas 58.59 Biz bir ülkeyi yıkıma uğratmak istediğimiz zaman, oranın nimet ve refahtan şımarmış elebaşlarına emirlerimizi bildiririz. Onlar ise onda (emirlerimizde) bozgunculuk yaparlar. Artık onun üzerine hüküm hak olur ve o ülkeyi kökünden helak ederiz. İsra 16 Sünnetullah'ta ilgili bu gerçek kavrandığı zaman, peygamberlerin gönderiliş gayesi dâha iyi anlaşılacaktır. Peygamberler kavimlerini İlahi hükümlerle Allah'a kulluğa davet etmişler ve bu daveti kabul etmezlerse Rabbimizin kesin ve değişmeyen sünneti ile helak olacaklarını bildirmişlerdir. Hepimizin bildiği gibi Resulullah (s.a.v.) son peygamberdir. Ancak Resulullah (s.a.v.)'in son peygamber olması ve Rabbimizin başka peygamber göndermeyeceği gerçeği, Resulullah (s.a.v.)'in vefatından sonraki insanların, toplumların, ülkelerin peygamber mesajından mahrum kalacakları anlamına gelmez. Çünkü Resulullah (s.a.v.)'in tebliğ ettiği Rabbani mesajı -yani Kur'an'ı Kerim'i- kıyamete kadar muhafaza edeceğini beyan eden Rabbimiz, bu peygamber mesajını kıyamete kadar yaşayacak insanlara, toplumlara ve ülkelere tebliğ etme görevini, Resulullah {s.a.v.)'e ümmet olan dünya müslümanlarına ve bu müslümanların arasında bulunan seçkin alimlere yüklemektedir. Peygamberlerin bizatihi olmadığı bu dönemlerde, peygamber mesajını dünya insanlarına bu kutlu müslümanlar götüreceklerdir. Çünkü Resulullah (s.a.v.)'in daveti, Resulullah (s.a.v.)'in vefatıyla son bulan bir davet değildir. Bu davet, peygamberlere ümmet olma şuurundaki seçkin müslümanlar tarafından kıyamete kadar gündeme gelecektir. Cahiliyenin yerleştiği bir toplumda tevhidi mücadele ile görevlendirilen Resulullah (s.a.v.) insanları nasıl ki İlahi hükümlerle Allah'a kulluğa davet etmiş ve Sünnetullah gerçeği ile uyarıp-ikaz etmişse; günümüz müslümanları da dünya insanlarını İlahi hükümlerle Allah'a ve kulluğa davet edecekler ve Sünnetullah gerçeği ile uyarıp-ikaz edeceklerdir. Çünkü, dünya insanları Kur'an'ı Kerim'e inansalar da, inanmasalar da, akibetleri bu yüce Kitap'taki hükümlere ve bu yüce Kitap'taki kanunlara göre olacaktır. Ne yaparlarsa ne ile karşılaşacakları, bu yüce Kitap'ta açıkça bildirilmiştir. Yerçekimi kanununu inkar eden bir insan, yerçekimi kanunundan kurtulmayacağı gibi, İlahi kanunları inkar eden insanlar, toplumlar veya ülkeler de, inkar ettikleri bu kanunlardan kurtulamayacaklardır. İsteseler de, istemeseler de akibetleri kendilerine bildirilen bu Kitab'a göre olacaktır. Biz hiçbir ülkeyi bilinen bir kitabı (yazısı, hükmü) olmaksızın helak etmedik. Hicr 4 Günümüzdeki dünya müstekbirleri ve bu müstekbirleri destekleyen dünya mustazafları da Allah'ın hükümleri ile karşı karşıya getirilecekler ve bu hükümleri yalanladıkları zaman Rabbimizin kesin ve değişmeyen sünneti ile helak olacakları kendilerine bildirilecektir. Beşeri anlayışlar ve değerlendirmeler ile müstekbirlere veya mustazaflara öğüt vermenin fayda sağlamayacağı zannına kapılınsa bile, bu delilsiz ve mesnetsiz zan, dünya müslümanlarını İlahi davetten alıkoymamalıdır. Kur'an'ı Kerim'de, bu şekilde düşünen ve davetten umudsuz olan insanlar açık bir şekilde uyarılmaktadır. Aralarından bir topluluk; "Allah'ın (dünyada) helak edeceği veya (ahirette) şiddetli azaba uğratacağı bir kavme ne diye öğüt veriyorsunuz?" dediler. Öğüt verenler; "Rabbinize karşı bir özür için ve umulur kİ sakınırlar" dediler. Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında ise, Biz kötülükten sakındıranları kurtardık. Zulme sapanları da yapmakta oldukları fısk dolayısıyla pek zorlu bir azapla yakalayıverdik. A'raf 164.165 Bu İlahi buyruk ile Rabbani davetin neden ve niçin yapılacağı beyan edilmektedir. Tebliğin faydasız olacağı zannı ile öğüt vermekten ictinap eden kimselere verilen cevap açıktır. "Rabbinize karşı bir özür için ve umulur ki sakınırlar. " İlk neden özürdür. Bu özürü hem kendi açımızdan, hem de onların açısından değerlendirmeliyiz. Rabbimizin emrettiği İlahi daveti gündeme getirmekle, insanları İlahi hükümlerle Allah'a kulluğa davet etmekle ve bu daveti kabul etmezlerse karşılaşabilecekleri akibeti onlara bildirmekle, bizler üzerimize düşen görevi yerine getirmiş oluyoruz. Bu görevi yerine getirdiğimiz zaman şanı yüce Rabbimize karşı "Ya Rabbi azaba müstahak olan bu insanların durumundan bizler sorumlu değiliz. Çünkü emrettiğin hükümleri, gücümüz nisbetince onlara bildirdik." diyerek, mazur olduğumuzu ifade edebiliriz. Bu Rabbani görevi yerine getirdiğimiz zaman bizlerin beyan edeceği bir özürü olurken, daveti reddeden kimselerin de hiçbir özürleri olmayacaktır, İlahi daveti reddeden kimseler "Ya Rabbi bilmiyorduk, bizlere bildirilmemişti." diyerek bir özür ileri süremeyeceklerdir. Tabi ki İlahi daveti bu insanlara iletmesek, bu sefer bizim Rabbimize karşı beyan edeceğimiz bir özürümüz olmayacak ve kötülük yapanların uğrayacağı azap bizlere de dokunacaktır. Oysa ki Rabbimiz, bildiğimizi bildirmemizi ve bize bildirilen İlahi hükümlerle bu insanları açıkça uyarmamızı emretmektedir. Bu insanlar açıkça uyarılmalı ki, Rabbimize karşı beyan edecekleri bir özürleri, bir mazeretleri olmasın. Ülkeleriyle, saraylarıyla, askerleriyle birlikte helak edildikleri zaman, gafil oldukları ve kendilerine bildirilmeyen bir helakla karşılaşmış olmasınlar, Eğer biz onları daha evvel (uyarmazdan önce) azap ile yıkıma uğratmış olsaydık, şüphesiz diyeceklerdi ki: "Rabbimiz bize bir elçi gönderseydin de şu zillete ve rüsvaylığa uğramadan önce Senin ayetlerine tabi olsaydık" Taha 134 Dünya müslümanlarının bu İlahi hükümleri idrak etmeleri ve eylemlerine bu idrak ile yön vermeleri gerekir. Rabbani davete muhatap olan dünya insanlarına mutlaka ve mutlaka bu davet götürülecektir. Haktan ve hakikatten habersiz olan insanları, toplumları, devletleri gizli faaliyetlerle helak etmeye çalışmak, müslümanlara emredilen Rabbani bir davranış değildir. Bu gibi faaliyetleri yürüten kimselerin, Rabbimizden yardım istemeye de hakları yoktur. Çünkü Rabbimizin emrettiği davranış, emrettiği yol bu değildir. Dünya insanları açık, apaçık ayetlerle cennete davet edilecekler, bu daveti reddettikleri ve küfürlerinde ısrar ettikleri zaman cehenneme terkedileceklerdir. Hiçbir peygamber, kavmini cennete davet etmeden cehenneme terketmemiştir. Peygamber varisi alimlerin ve bu alimlere tabi olan müslümanların da bu sünnete dikkat etmeleri gerekir. İlahi davetin gündeme getirilişindeki ilk nedenin özür olduğunu belirtmiştik. Aynı ayet-i kerimede ikinci neden de zikredilmektedir. "Umulur ki sakınırlar!" İlahi davetin gündeme getirilişindeki ikinci neden, onların kurtuluşunu arzu ve umud ettiğimiz içindir. Belki Allah'a karşı gelmekten sakınırlar, belki firavunluktan ve firavunlara kulluktan vazgeçerler, belki hakkı bilip, batıldan ictinap ederler, belki kurtuluş bulurlar, belki… Konu Başlığı: Ynt: Gafil haldeler İken Helak Edilmeyecekleri Gönderen: Ceren üzerinde 17 Şubat 2018, 15:38:16 Esselamu aleykum. Rabbim bizleri ıslamın gerektirdiği şekilde yaşayan ve hem kendini hem çevresini kurtaran ıslam için çalışan ve helak olmakdan azabdan kurtulan kullardan olalim inşallah. ..
Konu Başlığı: Ynt: Gafil haldeler İken Helak Edilmeyecekleri Gönderen: Sevgi. üzerinde 18 Şubat 2018, 00:44:36 Aleykümüsselam hiçbir kavim bilmediği için helak edilmemiş bildiği halde inkar ettiği için helak edilmiştir gafletten dolayı başlarına felaket gelmemiştir inşaAllah
Konu Başlığı: Ynt: Gafil haldeler İken Helak Edilmeyecekleri Gönderen: Mehmed. üzerinde 31 Mart 2018, 12:26:55 Ve aleykümüsselam Toplumlar her daim Peygamberler tarafından uyarilmislardir Yani Allah Teâlâ insanları ikaz etmiştir Rabbim paylaşım için razı olsun
Konu Başlığı: Ynt: Gafil haldeler İken Helak Edilmeyecekleri Gönderen: Ceren üzerinde 31 Mart 2018, 13:58:46 Aleykumselam.rabbim razı olsun paylasimdan kardeşim. ..
|