> Forum > ๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ > Psikoloji Dünyası > Dengeyi Anlamada Benzetmeler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dengeyi Anlamada Benzetmeler  (Okunma Sayısı 538 defa)
10 Mart 2010, 13:01:38
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 10 Mart 2010, 13:01:38 »



Dengeyi Anlamada Benzetmeler

Telde Yürüyen Cambaz ve Öğrenme Seyahati

Hayat yolculuğunu geniş bir mekânın iki ucu arasına gerilmiş bir tel üzerinde yürümeye benzetirsek, hayattaki pek çok şeyi daha iyi anlayabiliriz. Bu misâl ışığında bakıldığında hayat, denge hâlinde yürümemiz gereken tehlikeli bir yol olup, dengeyi nasıl sağlayacağımız da yine bu hayat yolunda öğrenilir. Duyarlı, cevap verici ve şefkatin esas olduğu bir kâinatta yaşadığımızı dikkate alırsak, her insanın üzerinde yürümek zorunda olduğu telin darlığı veya genişliğinin, bu öğrenmeyi en verimli kılacak şekilde ayarlandığını görürüz.

Yolculuğa yeni başlayan bir kimse için telin genişliği 30 cm kadar olabilir, sağda ve solda elleriyle destek sağlayabileceği kollar da vardır. Tel üzerinde yürüme beceriniz arttıkça ve özgüven duygunuz güçlendikçe, tel de daralmaya başlar ve tel üzerinde düşmeden yürüyebilmek oldukça güç hâle gelir. Gerçekte ise tel, insanı tehlike bölgesine düşmekten korumanın ötesinde, öğrenmeyi zirveye çıkaracak kadar geniştir. Dengeli bir hayat sürmeyi, tel üzerinde yürüyen cambazın dengesini korumasına benzetirsek, aşağıdaki birkaç noktayı akılda tutmak önemli olacaktır:

-Varolmanın veya hayatı devam ettirmenin iki hâli vardır: Birincisi; denge hâlinde yürüyebilme, yani cambaz gibi telin üzerinde düşmeden kalabilme ve yoluna devam edebilmedir. Diğeri ise; korku, endişe ve stres içinde, kontrolsüz ve bilinçsizce hayatını yaşama; bir başka deyişle tel üzerinde düşe kalka, tökezleyerek yürüme veya yol almadır.

Bu noktadan, biz hayat yolculuğumuzu ya telin üzerinde, ne olduğumuzu derinden hissederek şuurlu bir uyanıklık hâlinde yaparız; ya da değişik düzeylerde bilinçsizce, çoğu şeylerin farkında olmadan, düşe-kalka ve bilinçsizlik hâlinde gerçekleştiririz.

-Tel üzerinde yürüme esnasında tökezlemekte olduğunuzu fark ettiğiniz anda, dengeyi sağlamak için telin ortasına doğru ilerlemeye gayret edersiniz. Ancak bunu öğrenmek isteyen insanlar, gerçekten tökezler ve düşerler. Çünkü düşmek üzere olduklarını farkettikleri anda stresleri ve endişeleri artar. Kişi kaygılandığını hissederse heyecanlanır. Dolayısıyla bu stratejiler, insanların daha tehlikeli şekilde dengeden uzaklaşmalarına ve kontrolden çıktıkları hissine sürüklenmelerine, yol açar.

-Bu oyunun sırrı, dengede olduğunuz zamanlar hakkında bildikleriniz kadar, tökezlemeye başladığınız zaman hakkında da çok şey bilmektir. Daha derin bir denge kurmak anlamına gelen gerçek başarı, dengede olduğunuz ve olmadığınız zamanları farketmenizi sağlayacak bir zihin durumuna sahip olmakla kazanılır.

"Kontrol, farkında olmaktan gelir", "Sadece izleyebildiğiniz ve gözlemleyebildiğiniz şeyleri yönetebilirsiniz" sözleri bu bakımdan çok anlamlıdır. Her iki durumda da sadece denge durumundan çıkmakta olduğunuzu bilebildiğinizde, denge durumuna yeniden dönebilmek için gerekli adımları atabilirsiniz. Denge durumuna yeniden dönmenin ilk adımı, farketmek ve bilmektir.

-Kontrolde ve dengede kalmaya ne kadar çok çalışırsanız, o oranda daha az dengede ve kontrolde kalabilirsiniz. Çünkü gerçek kontrol, gerçek denge, doğallık durumunda, tabiî süreçlere saygı duyulduğu durumlarda ortaya çıkmaktadır. Yaylı enstrüman çalan insanların kolayca anlayabileceği bu durum, iyi ayarlanmış bir enstrümanla müzik yapmaya benzetilebilir. Yaylı sazlarda en zengin, en güzel ve en uyumlu sesler; tellerin ne çok gergin, ne de çok gevşek olduğu durumda çıkar. Bir telin optimal gerginliğini ayarlayabilmek, telin ne zaman ayara ulaştığını, ne zaman ayardan uzaklaştığını öğrenebilmek gerçekte çok ince bir sanattır.

-Buradaki ince sır; mükemmel olmak değil, öğrenebilmektir. Anahtar kavram, tökezlediğimizi ve düştüğümüzü, yıkıldığımızı, başarısız olduğumuzu farkettiğimiz anda tökezlememek, yıkılmamaktır. Bir başka deyişle, bilinçsizlik, duyarsızlık ve hissizlik durumları karşısında paniklemek değil, daha duyarsız ve sakin olabilmektir.

-İp üzerinde yürüyebilmenin az veya çok, denge hâlinde kalabilmekle mümkün olduğunu farketmek de önemlidir. Bazı insanlar, hayatlarını çok sıkı kontrol ve disiplin içinde geçirirler. Bazıları da sürekli düşme, kaybetme paranoyası içinde yaşarlar. Hayat yolculuğunda düşüp tökezlediklerinde, uzun zaman ayağa kalkamazlar, ümitsizlik, çaresizlik ve başkalarını suçlama ağına kendilerini hapsederler. Başkalarına karşı acımasız tenkitler yöneltmeye yatkın oldukları gibi kendilerine karşı da oldukça acımasızdırlar. Bu durum ise onların çoğu zaman tökezlemelerini kolaylaştırır. Sürekli denge hâlinden uzak bir hayat yaşamaya kendilerini mecbur hissederler. Ne var ki, bu kişiler içinde bulundukları durum dışında, başka alternatiflerin olduğunun farkında değildirler.

Gerçekte kişi, farkında olma yoluyla ve düzenli uygulamalar yaparak, kendine olan özgüvenini artırabilir ve içine saplandığı ümitsizlik ve çözümsüzlük batağından kolayca kurtulabilecek bir noktaya gelebilir. Her tarafın aynı anda gece olmadığını, bir tarafın karanlık iken başka bir tarafın aydınlık olduğunu düşünebilir. Özgüvende bu noktayı yakalayan kişiler için yolculuk esnasında karşılaşılan engeller; becerilerini, özgüvenini ve dayanma gücünü daha da artırabilmek için, önlerine konmuş fırsatlar ve imkânlardır. Düşüp tökezledikleri anlarda, tökezlemeyi nasıl yumuşatabileceklerini düşünür, içinde bulundukları uzay-zaman koordinatlarından nasıl kolayca kurtulabileceklerini öğrenirler.

Bu zihin ve ruh durumunda olan insanlar açısından düşme ve tökezleme, başarısızlık ve mağlubiyet anlamına gelmez. Onlar başarısızlıkları, sorunlarını orijinal çözümlerle çözebilmek ve tekrar aynı sorunlara takılıp kalmamak için bir egzersiz ve örnek soru şeklinde algılarlar.

Cambazlık mahareti getirerek hayat yolculuğunu bu misal perspektifinde algılamak ve hayatı sürekli bilinç ve öğrenme ufkunda yaşayabilmek, insanı yeni ufuklara taşır. Bu açıdan hayata baktığımızda, yürüme ve tökezlemenin aynı şey olduğunu keşfederiz. Yolculuk ilerledikçe, bilgi ve becerilerimiz arttıkça, yürümekte olduğumuz hayat teli giderek incelir. Yolculuk hakkında bilgimiz ve tel üzerinde yürüyebilme becerimiz arttığı ölçüde, yolculuk tel üzerinde yürümekten çıkar, kuşlar misali uçmaya dönüşür. Hayat yolculuğunun her anı, her adımı coşku, merak, keşif ve anlamaya, kendini yeni tarzlarda ifade etmeye dönüşür. Hayatı bu şekilde algılamaya ve dengeli götürme serüvenini keşfetmeye hazır mıyız?

Öğrenme Yolculuğu Olarak Hayat

İnsanın temel ve asıl vazifesi, Yüce Beyan'da, öğrenmek, tekâmül etmek ve dua olarak tanımlanmıştır. İnsan bu vazifeyi yerine getirebilmek için her sabah kendine şöyle seslenmelidir: "Henüz başladığım bugünümde öğreneceğim şeyler neler olacaktır?" Evden çıkarken de şu dua yapılmalıdır: "Allah'ım bugünkü hayat yolculuğumda bana karşılaştığım her şeyden bir şeyler öğret! Ben her gün hayatımda karşıma ne çıkarsa çıksın, ona sorgulayıcı ve öğrenici bir tarzda cevap vermek için elimden geleni yapacağım. Allah'ım bana bu konuda güç ve kuvvet ver."

Hayatımızın öğrenme yolculuğunu, daha bilinçli şekilde düzenlemeye devam ettiğimizde, hayattaki paradoksların büyük bir öğretici olduğunu göreceğiz. Meselâ dengeden uzak bir hayat sürdüğümüz anlarda, her şey zıddıyla bilinir kaidesince, dengeli yaşam hakkında çok daha fazla şey öğreneceğiz. Hem denge hâlinde bulunma, hem de dengeden uzak bir yaşam sürme deneyimlerini birlikte yaşadığımız için, daha fazla dengeye ulaşmanın; ancak olumsuzluklarla olumlu şeyleri birarada yaşadığımızda mümkün olacağını fark edeceğiz.

Denge tanımını bu şekilde yaptığımızda, asla sona ermeyen boyutlarda sürekli öğrenmeye doğru yelken açarız. Dengenin gerçekte bir isimden ziyade bir eylem olduğunu ve sürekli yenilenmesi gereken bir şeyi tanımladığını kabul edersek, kendimizi sürekli öğrenmeyle sağlanacak bu yeni dengeleme işlemine daha kolayca adapte edebiliriz. "Aikido" olarak bilinen mücadele sanatının kurucusu O'Sensei'ye bir öğrencisi şöyle bir soru yöneltmiş: "Dengenizi her zaman nasıl koruyabiliyorsunuz?" Üstat gülmüş ve şöyle demiş: "Sanat, dengeyi korumaya çalışmak değil, onu kaybettiğinizde çok hızlı bir şekilde yeniden dengeyi kurabilmektir. Senin, beni dengesizlik durumunda görmemen, benim denge durumunu kaybettiğimde onu çok çabuk şekilde yeniden kazanabilmemden dolayıdır." Bu, insan realitesine uygun ve doğru bir cevaptır. "Beşer şaşar" sözü insanın fıtraten hata yapabileceğini, bu özellikte yaratıldığını ifade eder. Önemli olan insanın olabildiğince hızlı şekilde yanlışı farkedip bundan dönmesidir. Sürekli tövbe, istiğfar hâlinde yaşamamız yolunda yapılan nasihatler Yüce Beyan'ın ve Efendimiz (sas)'in verdiği insan gerçeğine uygun altın ipuçlarıdır.

Öğrenme seyahati olarak hayatı yeniden tanımlama, dengeyi algılamada ilk adımdır. Bunu anlamak için, rahatlık bölgesi ile öğrenme bölgesi arasındaki farkı anlamak gerekir. İnsanın âşina olduğu ve tanıyıp bildiği bölge, insanın rahatlık bölgesini oluşturur. Öğrenme bölgesi ise, insanın yeni bilgi ve becerileri kazandığı, yeni ilişkileri keşfettiği, insanı yeni şeyler öğrenmek üzere rahatsız eden bir bölgedir. Öğrenme bölgesinde aldığımız dersler giderek rahatlık bölgemizi genişletir. Başlangıçta sahip olduğumuz rahatlık bölgesi giderek genişlemeye başlar. Bir bakıma hayatımız rahatlık bölgesinde dinlenme hâline dönüşürken, öğrenme bölgesinde gerilim ve öğrenme deseni oluşturur. Bir sonraki devrede biz yeni genişlemiş rahatlık bölgesinde tekrar istirahat ederiz.

Dengeye doğru yapılan yolculuk, görülmeyen duvarların, sınırların ve insanın mevcut rahatlık bölgesini tanımlayan zihin çerçevelerinin farkına varmakla ve öğrenme bölgesindeki öğrenmenin yeni boyutlarını keşfetmekle başlar. Korkularımızın, mazeretlerimizin ve bizi sınırlayan önyargıl...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dengeyi Anlamada Benzetmeler
« Posted on: 29 Mart 2024, 16:09:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dengeyi Anlamada Benzetmeler rüya tabiri,Dengeyi Anlamada Benzetmeler mekke canlı, Dengeyi Anlamada Benzetmeler kabe canlı yayın, Dengeyi Anlamada Benzetmeler Üç boyutlu kuran oku Dengeyi Anlamada Benzetmeler kuran ı kerim, Dengeyi Anlamada Benzetmeler peygamber kıssaları,Dengeyi Anlamada Benzetmeler ilitam ders soruları, Dengeyi Anlamada Benzetmeler önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes