๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Peygamberler Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 20 Ocak 2010, 23:04:43



Konu Başlığı: Yahya a.s ın Peygamber Oluşu ve Faziletleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 20 Ocak 2010, 23:04:43
Yahya Aleyhisselâmın Peygamber Oluşu Ve Bazı Faziletleri:


  Yüce Allah; Yahya Aleyhisselâm hakkında Kur´ân-ı kerimde şöyle buyurur:

"(Ona, çocukluğunda):

Ey Yahya! Kitabı, kuvvetle tut! (dedik)

Henüz sabi iken, ona, Hikmet verdik (Tevratı, öğrettik)

Tarafımızdan (ona) bir kalb yumuşaklığı ve (günahlardan) temizlik (verdik)

O, çok Müttakî idi.

Anasına, Babasına da, itaatli idi, bir serkeş ve âsî değildi.

Dünyaya getirildiği gün de, öleceği gün de, diri olarak (kabrinden) kaldırılacağı gün de, ona, Selâm olsun!" [37]

Yahya Aleyhisselâma[38] yaşıtı olan çocuklar:

"Ey Yahyâ! [39] Bizimle gel de, oynayalım?" dedikleri zaman[40]

"Biz, oyun için, yaratılmadık![41] Ben, oyun için, yaratılmadım! derdi. [42]

Sekiz yaşında Beytülmakdis´in hizmetine girip on beş yaşına kadar orada, gün düzleri hizmet, geceleri de feryad ederek ağlardı. [43]

Yahya Aleyhisselam, çocukluğundan beri [44], Yüce Allah´a tâatta [45] çok gay-retli  [46], güçlü [47], Allah´a´ibâdet ve tâatta insanların ulusu idi  [48]

Kıldan dokunmuş elbise giyer, arpa ekmeği yerdi.

Yahya Aleyhisselâmın; ne bir dinarı, ne bir dirhemi, ne de barınacak bir mes keni vardı [49].

Gece, kendisini, nerede bürürse, orada kalırdı. Ne bir kölesi, ne de bir cariyesi vardı.

Allah´a, çok ibâdet eder, Cehennem korkusuyla, ağlar dururdu. Zekeriyyâ Aleyhisselam; halk´a va´z edeceği zaman cemâat arasında Yahya Aleyhisselam, bulunursa, ne cennetten, ne de, cehennemden bahsederdi. [50]

İsâ Aleyhisselam; Yahya Aleyhisselâmla karşılaştıkça,o nu, hep hüzünlü ve ta salı bulurdu. Bir gün ona:

"Ey Yahya! Ben, seni hep, hüzünlü ve tasalı görüyorum? Yoksa, sen, Yüce Allah´ın Rahmetinden ümid mi kestin?" dedi. Yahya Aleyhisselam: "Ben de, seni, hep sevinçli görüyorum!?

Yoksa, sen Yüce Allah´ın Mekrinden (ibtilâ ve imtihanından) emin mi oldun?" dedi.

Bu hususta inen Vahy ile İsâ Aleyhisselâmın sözü doğrulandı [51].

Yahya Aleyhisselam; İsrail oğullarının Bayramlarında ve toplantı yerlerinde du rup va´z eder, onları Yüce Allah´a ibâdete davet ederdi. [52]

Hârisül´eş´arî´nin, Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâmdan rivayetine göre:

Yüce Allah; Yahya b. Zekeriyyâ Aleyhisselâma, hem kendisi amel etmek, hem de amel etmelerini İsrail oğullarına emretmek üzre, beş kelime emretmişti.

Kendisi, bu hususta, biraz ağır ve yavaş davranmca, İsâ Aleyhisselâm, ona:

"Sen, hem kendin amel etmek, hem de amel etmelerini İsrail oğullarına emretmek üzere, beş kelime ile emrolunmuştun.

Bunu, İsrail oğullarına, ya sen tebliğ edersin, ya da, ben tebliğ ederim!" deyince Yahya Aleyhisselâm:

"Ey Kardeşim, Sen, bu vazifeyi yerine getirmekte beni geçersen, ben azaba uğra­mamdan veya yere batırılmamdan korkarım!" dedi ve hemen İsrail oğullarını, Beytül-maktis´de topladı.

Beytülmakdis, İsrail oğullan ile doldu.

Yahya Aleyhisselâm, yüksek bir yere oturup Allah´a hamd´ü sena ettikten sonra şöyle dedi:

"Yüce Allah, bana, hem kendim amel edeyim, hem de amel etmenizi size emrede yim diye beş Kelime emretti.

Onların ilki:

Kendisine, hiç bir şeyi şerik koşmaksızın, Allah´a ibâdet etmenizdir.

Bunun misâli:

Öz malı olan altun veya gümüşle bir köle satın alıp çalıştıran bir adama benzer ki köle, çalışmasının kazancını, Efendisinden başkasına ödeyordur.

Hanginiz, kölesinin böyle davranmasına sevinir, razı olur? Hiç kuşkusuz, sizi Yüce Allah, yarattı ve rızkınızı vermektedir. Öyle ise Allah´a, hiç bir şeyi şerik koşmaksızın, ibâdet ediniz! Allah, namaz kılmanızı, size emretti. Namaza durduğunuzda, yüzünüzü, sağa sola çevirmeyiniz.

Şüphe yok ki, Yüce Allah, kulu, yüzünü başka tarafa çevirmedikçe, hep ona yöne­liktir.

Allah, size, orucu, emretti. Bunun misâli:

Yanında misk kesesi olduğu halde, bir topluluk içinde bulunan ve hepsi ondaki misk kokusunu duyan bir kimseye benzer.

Hiç şüphesiz, oruçlunun ağzının kokusu, Allah katında, misk kokusundan daha gü­zeldir.

Allah, size Sadakayı, emretti.

Bunun misâli:

Düşmanın esir edip ellerini, boynuna bağladıkları ve boynunu vurmak üzere yaklaştırdıkları bir kimseye benzer ki, o

"Canımı, elinizden kurtarmak için, size bir fidye, kurtulmalık versem olmaz mı?" diyerek kendisini, onlardan kurtarıncaya kadar, az çok kurtulmalık akçesi öder durur.

Allah, size Allah´ı, çok zikretmenizi, anmanızı da, emretti. Bunun misâli:

Düşmanın, kendisini, sür´atle tâkıb ettiği bir kimseye benzer ki, sağlam bir kaleye gelip onun içine sığınmıştır.

İşte, kul da, Allah´ı zikir ile meşgul oldukça, şeytandan böyle korunur." [53]


[37] Meryem: 12-15.

[38] Dört yaşında bulunduğu sırada (Mîr Hâvend-Ravzatussafa Terceme s.355).

[39] İbn.Kuteybe-Uyûnül´ahbar c.2,s.317, Sâlebî-Arais s.376, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O1.

[40] Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.97, İbn.Kuteybe-Uyûnül´ahbar c.2,s.317, Sâlebî-Arais s.376, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O1.

[41] Ahmed b.Hanbel-Ezzühd s.97.

[42] İbn.Kuteybe-Uyûnül´ahbar C.2.S.317, Sâlebî-Arais s.376, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O1.

[43] İbn.Kuteybe-Uyûnül´ahbar c.2,s.317,318.

[44] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3OO.

[45] Sâlebî-Arais s.376, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.300.

[46] Sâlebî-Arais s.376.

[47] Sâlebî-Arais s.376, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3OO.

[48] Sâlebî-Arais s.376.

[49] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O1, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.51-52.

[50] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.3O1.

[51] Mîr Hâvend-Ravzatussafa Terceme s.355.

[52] Sâlebî-Arais s.376.

[53] Ahmed b.Hanbel-Müsned c.4,s.2O2, Tirmizi-Sünen c.5, s.148-149.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/294-297.






Konu Başlığı: Ynt: Yahya a.s ın Peygamber Oluşu ve Faziletleri
Gönderen: Ramazan. üzerinde 19 Şubat 2015, 15:42:27
Es Selamün Aleyküm . Yahyâ -aleyhisselâm-, Hazret-i Meryem'le teyze çocukları­dır. Tevrât'ı küçük yaştan itibâren öğrenmiş, kendisine rüşd (ol­gunluk) çağında peygamberlik verilmiştir.
Zekeriyyâ -aleyhisselâm-'a Hazret-i Yahyâ'nın ihsân edilmesi, Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle anlatılır:
“Orada (Beyt-i Makdis'te) Zekeriyyâ, Rabbine duâ etti: «–Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla! Şüphesiz Sen du­âyı hakkıyla işitensin.» dedi.” (Âl-i İmrân, 38)
“Rabbim! dedi: Muhakkak ki ben (o hâle geldim ki) ke­miklerim zayıfladı; saçım başım ağardı. Ve ben, Rabbim! Sa­na (ettiğim) duâ sâyesinde hiç bedbaht olmadım!” (Meryem, 4)
“Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakın­larımdan endişe ediyorum. Karım da kısırdır. Tarafından ba­na bir velî (oğul) ver!” (Meryem, 5)
“Ki o, bana vâris olsun; Ya'kûb hânedânına da vâris ol­sun! Rabbim onu rızâna lâyık kıl!” (Meryem, 6)
Zekeriyyâ -aleyhisselâm-'ın can u gönülden yaptığı bu sa­mîmî duâ, ind-i ilâhîde makbûl oldu:
“Zekeriyyâ mâbedde durmuş namaz kılarken melekler O'na şöyle nidâ ettiler: «–Allâh sana , kendisi tarafından ge­len bir kelimeyi tasdîk edici, efendi, iffetli ve sâlihlerden bir peygamber olarak Yahyâ'yı müjdeler.»” (Âl-i İmrân, 39