๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Peygamberler Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Ocak 2010, 12:36:41



Konu Başlığı: Şemuyel Aleyhisselamın Doğuşu Peygamber Oluşu
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Ocak 2010, 12:36:41
Şemuyel Aleyhisselâmın Doğuşu, Peygamber Oluşu Ve Bazı Faziletleri:



İsrail oğulları; bid´atları çoğaltıp günahlarını büyüttükleri zaman Allah´a vermiş oldukları sözü terk ettiler.

Yüce Allah da [8], Gazze, Askalan [9] ve kral idaresi altında bulunan ve Mısırla Filistin arasındaki sahillerde [10] oturan Amâlıka kavmini, onlara musallat etti. [11]

İsrail oğullarının yurdları, çiğnendi; erkekleri, öldürüldü. [12]

Pek çok [13] çocukları, esir edildi. [14]

Esirler arasında kralların oğullarından, dörtyüz kırk çocuk ta, bulunuyordu. [15]

İsrail oğulları, her yıl, Amâlıka hükümetine Cizye ödemek zorunda kaldılar. İsrail oğullarının, Kutsal kitabları olan Tevrat´ları, ellerinden alındı. [16]

Düşmanlarıyla karşılaştıkça, sayesinde, yardıma kavuştukları ve içinde Mûsâ ve Hârûn Aleyhisselâm Hanedanlarından kalan bir takım Mukaddes Emânetler bulunan Tâbûtüssekîne´leri de, Âmâlıkların eline geçti. [17]

İsrail oğulları; düşmanlarıyla savaşırken, yanlarında bulunacak bir Peygamber göndermesini, Allân´dan, dilemeğe başladılar. [18]

Lavi b.Yâkub Aleyhisselâma dayanan [19] Nübüvvet Hanedanından, ancak, hâ mile bir kadın kalmıştı. [20]

İsrail oğulları içinde iki Hanedan vardı ki: biri Nübüvvet (Peygamberlik) Hane danı, diğeri de: Hükümdarlık Hanedanı idi.

Nübüvvet Hanedanı: Lavi b.Yâkub Aleyhisselâma dayanan Hanedan olup Mûsâ ve Hârûn Aleyhisselâmlar, onlardandı.

Hükümdarlık Hanedanı da, Yehûza b.Yâkub Aleyhisselâma dayanan Hânedân´-dı ki, Dâvud ve Süleyman Aleyhisselâmlar da, onlardandı. [21]*

İsrail oğulları; Lâvi b.Yâkub Aleyhisselâm Hanedanına mensub olan hâmile ka dının, bir oğlan çocuğu doğurması hakkında gösterdikleri arzuya bakıp, kız do ğurduğu takdirde, onu, bir oğlanla değiştirmesinden korkarak, kendisini, bir ev de göz altında tuttular. [22]

Kadın ise, kendisine, bir oğlan çocuğu ihsan etmesi için, Allâha yalvarıp dur makta idi.

Oğlan doğunca:

"Allah, duamı, kabul etti." dedi ve ona [ 23]: Şem´un [24] veya Şemuyel [25], ya da, İşmuyel [26] adını verdi.

Şem´un Aleyhisselâm [ 27], büyüdü.

Annesi, onu, Tevrat öğrensin diye Beytülmakdis´e teslim etti.

Beytülmakdis Bilginlerinden [28], Salih bir zat olan [ 29] Şeyh, onu, yetiştirmeyi, üzerine aldı ve oğul edindi. [30]

Şemuyel Aleyhisselâm, erginlik çağına basıp onu, Yüce Allah, İsrail oğullarına Peygamber olarak göndereceği zaman, Cebrail Aleyhisselâm, onun yanına vardı.

Şemuyel Aleyhisselâm, o sırada, Şeyh Babasının yanında uyumakta idi ve Şeyh Babasından başka hiç kimseye güvenmezdi.

Cebrail Aleyhisselâm da, ona, Şeyh Babasının sesiyle: "Ey Şemuyel!" diyerek seslendi.

Şemuyel Aleyhisselâm, korku ve telaşla, döşeğinden fırlayıp Şeyh´ın yanına vardı ve:

"Ey Babacığım! Beni, Sen mi çağırdın?" diye sordu.

Şeyh Baba:

"Hayır! Seni, ben çağırmadım!" deyip onu, korkutmak istemedi ve:

"Ey Yavrucuğum! Dön de, döşeğinde uyu!" dedi.

Şemuyel Aleyhisselâm, döşeğinde dönüp uyudu. [31]

Cebrail Aleyhisselâm, ikinci kez gelip Şemuyel Aleyhisselâma aynı şekilde seslendi.

Şemuyel Aleyhisselâm da, yine, aynı korku ve telaşla yerinden fırlayıp Şeyh´in yanına vardı ve:

"Ey Babacığım! Beni, Sen mi çağırdın?" diye sordu. [32]

Şeyh Baba:

"Haydi, dön de, döşeğinde uyu!

Ben, seni, üçüncü kerre çağırırsam, bana, cevap verme, aldırış etme!" dedi. [33]

Cebrail Aleyhisselâm, üçüncü gelişinde, Şemuyel Aleyhisselâma görünüp:

"Kavminin yanına git! Onlara, Rabbın tarafından Elçilikle görevlendirildiğini, tebliğ et!

Çünki, Allah; onların içinden, seni, Peygamber olarak göndermiş bulunuyor."

dedi. [34]

Şemuyel Aleyhisselâm, İsrail oğullarının yanına varıp Allah tarafından, kendi lerine, Peygamber olarak gönderildiğini söylediği zaman, onu, yalanladılar ve:

"Sen, Peygamberliğe özenmekle, acele ettin! Biz, senin sözüne önem vermeyiz.

Eğer, doğru söylüyorsan, Peygamberliğine, bir delil ve alâmet olmak üzere [35], bize, bir hükümdar gönder (tayin et) de, Allah yolunda savaşalım." dediler.

O da, onlara:

"Ya üzerinize bir muharebe farz kılınıp ta, savaşı tutmayıverirseniz?" dedi.

Onlar:

"Biz, Allah yolunda ne diye savaşmayalım?

Hem yurdlarımızdan çıkarıldık, hem evladlarımızdan (mahrum olduk [36]

Hem de, Cizye´ye mahkûm edildik!" dediler. [37]

İsrail oğullarının işlerinin kıvamı; kendilerinin, ancak, bir hükümdarın başkanlı ğı altında toplanmalarına ve hükümdarın da, Peygamberi dinlemesine bağlı idi.

Hükümdar, orduyu, sevk ve idare eder, düşmanla savaşırdı.

Peygamber de, hükümdarın işini, yoluna koyar, ona, doğru yolu gösterir ve Yüce Allâh´dan telakkî eylediği haberleri getirirdi. [38]

Şemuyel Aleyhisselâm; İsrail oğullarından, ıtâat, cemâat ve cihad hakkında ke sin söz aldığı zaman, onlara, bir hükümdar göndermesi için [39], Yüce Allâha düa etti. [40]

Kendisine, bir Asa [41], bir de, içinde başa sürülen yağ bulunan bir boynuz verildi. [42]

"İçinde, başa sürülecek yağ bulunan boynuza, bak! [43]

Boynuzdaki yağ, kaynamağa başlarsa, yanına girecek olan o adam, İsrail oğul larının hükümdarıdır. Yanına girdiği zaman, yağdan, onun başına sür ve kendisi ni, İsrail oğullarına hükümdar yap!" denildi. [44]

Şemuyel Aleyhisselâm, İsrail oğullarına:

"İste, Sahibinizin boyunun uzunluğu, bu Asa´nın uzunluğu kadar olacaktır!" dedi. [45]

Bunun üzerine, İsrail oğulları, hemen kendi boylarını, o Asa ile ölçtülerse de, hiç birinin, Asa kadar uzun boylu olmadığı görüldü. [46]

Bünyamin b.Yâkub, b.İshak [47], b.İbrahim Aleyhisselâm soyundan gelen[48], Merkebinin üzerinde su satan Tâlût [49], Merkebini, gayb edince, yollarda, onu, aramağa çıkmıştı. [50]

Tâlût´la uşağı [51], köylerinden çıkıp geceye kadar, Merkeplerini aradılarsa da, bulamadılar.

Aramağa devam ederek İsrail oğullarının şehrine girdiler. Çok ta, acıktılar. [52]

Şemuyel Aleyhisselâmın evine rastladılar. [53] Düşkünler, muhtaçlar, ona sığı nırlardı. [54]

Tâlût´un uşağı:

"Keski, şu Peygamberin yanına girip Merkebin işini, ona, bir sorsaydık, her halde, o, bize bir yol gösterir ve bu hususta bize hayır düa ederdi." dedi.

Tâlût:

"Olur!" dedi. [55]

Şemuyel Aleyhisselâmın yanına girdiler ve Merkebin yittiğini, ona haber verdiler.

Yağ Boynuzundaki yağ kaynayıp taşmağa başlayınca, Şemuyel Aleyhisselâm, kalkıp [56] sekiz arşın uzunluğundak  i  [57] Asayı, Tâlût´un boyuna ölçtü. Uzunluğu, tam geldi.

Ona:

"Başını, bana, yaklaştır!" dedi. [58]

Yağ boynuzunu alıp [59] onun başına, Mukaddes yağı sürdü. [60]

"Ey Merkep arayıcısı! Bu, aradığın şeyden, senin için, daha hayırlıdır! [61]

Sen, İsrail oğullarının hükümdarısın! [62]

Seni, İsrail oğullarına hükümdar yapmamı, bana, Rabbım emretmiştir." dedi. [63]

Tâlût:

"Demek, ben, İsrail oğullarına hükümdar olacağım hâ!?" dedi.

Şemuyel Aleyhisselâm:

"Evet!" dedi.

Tâlût:

"Sen, benim kabilemin, İsrail oğulları Hanedanları içinde en aşağı seviyede bulunduğunu bilmiyor musun?" diye sordu.[64]

Şemuyel Aleyhisselâm: "Evet! Biliyorum!" dedi. Tâlût:

"Sen, benim Ev halkımın, İsrail oğulları Ev halkları içinde en aşağı seviyede bulunduğunu bilmiyor musun?" diye sordu.´"´

Şemuyel Aleyhisselâm:

"Biliyorum!" dedi.

Tâlût:

"Pek âlâ! Hükümdarlığıma hangi şey delil ve alrhet olacak?" diye sordu.

Şemuyel Aleyhisselâm:

"Senin hükümdarlığına delil, döndüğünde, Merkebi, babanın bulmuş olması dır!" dedi. [65]

Şemuyel Aleyhisselâm, İsrail oğullarına:

"Gerçekten, Allah, size, hükümdar olarak Tâlûtu, göndermiştir." dedi. [66]

İsrail oğulları:

"Biz, onu, bulamadık!" dediler.

Şemuyel Aleyhisselâm:

"O, Merkeplerin sahibidir!" dedi.

İsrail oğulları:

"Nerededir o?" dediler ve aramağa gittiler.

Bulup boyunu, ölçtüler ve ölçüye uygun buldular. Ona:

"Sen, hangi kabiledensin?" diye sordular.

Tâlût; onlara, kabilesini, haber verince, kaçtılar, onu, istemediler. 67]

İsrail oğullarının büyükleri, Şemuyel Aleyhiselâmın yanına varıp:

"Tâlût´un bize hükümdarlık edecek ne hali var?:

Kendisi, ne içlerinden Peygamber çıkan [68] Peygamber Hânedânındandır [69],

ne de, içlerinden hükümdar çıkan 70] hükümdarlık Hânedânındandır! 71]

Sen de, bilirsin ki: Hükümdarlık ve Peygamberlik, Lavi Hanedanından ve Ye-hûza Hanedanından olur. 72] O, ne Lâvi, ne Yehûza oğullarındandır.

O, ancak, Bünyamin Hânedânındandır. [73]Sen, (onun, Allah tarafından hüküm dar tayin edildiğini söylemekle) şu âna kadar bundan daha büyük yalan söylemiş değilsin! [74]

Bizler, kral hanedanına mensubuz. [75]

Biz, hükümdarlığa, ondan daha lâyık iken ve ona, maldan da bir bolluk verilme mişken, nasıl olur da, bizim başımızda, hükümdarlık, onun olabilir?!" dediler.

Peygamber:

"Şüphesiz ki: Allah, onu, sizin üstünüze beğenip seçmiştir.

Ona, bilgice, vücudca da, bir üstünlük vermiştir.

Allah, mülkünü, kime dilerse, ona, verirdir.

Allâh(ın rahmeti, ilmi, her şeye yaygın ve lutfu keremi) boldur.

Gerçek Bilicidir." dedi. [76]

Tâlût´a; boyunun uzunluğundan dolayı, Tâlût denilmişti.

Omuzları ve başı, halkın üzerinde görünürdü.

Kendisi, İsrail oğulları içinde, vücudca, en güçlü, kuvvetlisi olduğu gibi, en gü zel yüzlüsü idi de. [77]

Bilgide, savaşa aid bilgilerde de, herkesten üstündü. [78] İsrail oğulları:

"Yüce Allanın, onu, bizim üzerimize hükümdar yaptığını hangi alametle anla yacağız?" dediler. [79]

Şemuyel Aleyhisselâm, onlara;

"Gerçekten, onun hükümdarlığının açık alâmeti, size, o Tâbût [80]´un gelmesi ola­caktır ki, içinde, Rabbinizden, bir Sekînet ve Mûsâ Hanedanıyla Hârûn Hanedanı nın metrûkâtından bir bakıyye vardır.

Melekler, onu, yüklenecek (getirecek)lerdir.

Elbette, bunda size bir alâmetfve ibret)vardır eğer, iman etmiş (kimse)lerseniz!" dedi. [81]

Bunun üzerine, İsrail oğulları: "Razı olduk!" dediler. [82]




[8] Sâlebî-Arais s.262

[9] Sâlebî-Arais s.262, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.5

[10] Sâlebî-Arais s.262, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.217

[11] Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebî-Arais s.262, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.217, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.5

[12] Taberî-Tarih c.1,s.242

[13] Sâlebî-Arais s.262, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.5

[14] Taberî c. 1,5.242, Sâlebî s.262, Ebülfida C.2.S.5

[15] Sâlebî-Arais s.262

[16] Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebî-Arais s.262, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.217.

[17] Taberî-Tarih c.1,s.242.

[18] Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebî-Arais s.263, İbn.Esîr-Kâmil C.1.S.217.

[19] Ebülfİda-Elbidaye vennihaye c.2,s.5.

[20] Taberi c.1,s.242, Sâlebî s.263. İbn.Esîr C.1.S.217, Ebülfida c.1,s,5.

[21] Sâlebî-Arais s.266.

* Lâvi ve Yehuza Hanedanından başka Hanedandan Hükümdar ve Peygamber çıkmamıştı. (İbn.Asâkir-Tarih c.7,s.46)

[22] Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebî s.263, İbn.Esîr c.1,s.217.

[23] Taberî c.1,s.242, Sâlebî s.263, İbn.Esîr s.217, Ebülfida c.2,s.5.

[24] Taberî-Tarih c.1,s.242.

[25] Sâlebî-Arais s.263.

[26] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.217, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.5.

[27] Taberî-Tarih c.1,s.242.

[28] Taberî-Tarih c.1,s,242, İbn.Esîr-Kâmil c.1s,.217.

[29] Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.5.

[30] Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebî-Arais s.263, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.217.

[31] Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebi-Arais s.263, İbn.Esir-Kâmil c.1,s.218.

[32] Taberi-Tarih d.s.242, Sâlebî-Arais s.263, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.217-218.

[33] Taberi-Tarih C.1.S.242, İbn.Esîr-Kâmil c.l.s.218.

[34] Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebi-Arais s.264, İbn.Esîr-Kâmil c.1.s.218.

[35] Taberî-Tarihc.1,s.242.

[36] Bakare: 246.

[37] Taberî-Tarih c.l.s.242.

[38] Sâlebi-Arais s.264.

[39] Sâlebi-Arais s.265.

[40] Taberî-Tarih d,s.242, İbn.Esîr-Kâmil C.1.S.218.

[41] Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebî s.264, İbn.Esîr-Kâmil c.l.s.218.

[42] Sâlebi-Arais s.264, İbn.Esîr-Kâmil C.1,S.218.

[43] Sâlebi-Arais s.265.

[44] Salebi s.265, İbn.Asâkir-Tarih c.7s.46, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.218.

[45] Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebî-Arais s.265, İbn.Esır-Kâmil c.1,s.218.

[46] Aynı Kaynaklar.

[47] Salebi s.265, İbn.Asakir-Tarih c.7,s.45, ibn.Esîr c.1,s.218, Ebülfida-Elbidaye vennihaye C.2.S.6.

[48] Sâlebî-Arais s.265. İbn.Asâkir-Tarih c.7,s.45.

[49] Kendisinin Debbağ olup deri dabakladığı da, rivayet edilir. (Mes´ûdi-Murucuzzeheb c.1,s.54-55, Salebi s.265. İbn.Asakir C.7.S.46, İbn.Esir-Kâmil C.1.S.218).

[50] Taberî s.242, Sâlebî s.265, ibn.Asâkir s.47, ibn.Esir s.218.

[51] Taberî s.245, Salebi s.265, İbn.Asâkir-Tarih c.7,s.46.

[52] İbn.Asâkir-Tarih c.7,s.45.

[53] Taberî s.244, Sâlebî s.265, İbn.Asakir-Tarih c.7,s.46..

[54]. İbn.Asâkir-Tarih c.7,s.45.

[55] Sâlebî-Arais s.265.

[56] Sâlebî-Arais s.265, İbn.Asâkir-Tarih c.7,s.46.

[57] İbn.Asâkir-Tarih c.7,s.45.

[58] Şâlebî-Arais s.265.

[59] ibn.Asâkir c.7,s.46.

[60] Sâlebî-Arais s.265, İbn.Asakir-Tarih C.7.S.46.

[61] İbn.Asakir-Tarih C.7.S.46.

[62] Taberî-Tarih c.1,s.244, Sâlebî-Arais s.265, İbn.Asakir-Tarih c.7,s.46.

[63] Sâlebî-Arais s.265, İbn.Asâkir-Tarih c.7,s.46.

[64] Tâlût: Ne içlerinden Peygamber, ne de, hükümdar çıkan iki Hanedandan birisine mensub olmayıp Bünyamin b.Yâkub Aleyhisselâmın soyundan gelen Hanedana mensubdu. (Sâlebî-Arais s.266).

[65] Taberî-Tarih c.1,s.244, Sâlebî-Arais s.265.

[66] Taberî-Tarih c.1,s.242, Sâlebî-Arais s.265-266, İbn Esîr-Kâmil c.1,s.218.

[67] ibn.Asâkir-Tarih c.7,s.45.

[68] ibn.Asâkit-Tarih c.7,s.46, Mîr Hâvend-Ravzatussafa Terceme s.302.

[69] Yâkubi-Tarih c.1,s.49, İbn.Asâkir c.7,s.46, Mîr Hâvend-Ravzatussafa Terceme s.302.

[70] ibn.Asâkir-Tarih c.7,s.46, Mir Hâvend-Ravzatussafa Terceme s.302.

[71] Yâkubî-Tarih C.1.S.49, İbn.Asâkir-Tarih C.7.S.46, Mîr Hâvend-ravza s.302.

[72] ibn.Asâkir-Tarih c.7,s.46.

[73] Yâkubî-Tarih c.1,s.49.

[74] Taberî-Tarih c.1,s.242, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.218.

[75] Taberî-Tarih c.1,s.242-243, Sâlebî-Arais s.266, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.218.

[76] Bakare: 247.

[77] Sâlebî-Arais s.266.

[78] Sâlebî-Arais s.266, İbn.Asâkir-Tarih c.7,s.46.

[79] İbn.Asâkir-Tarih c.7,s.46.

[80] Tâbut ile Mûsâ Aleyhisselâmın Asasının Taberiye gölünün içinde bulunduğu ve Kıyametten önce çıkarılacağı da, söylenir. (Taberî-Tefsir c.2,s.6O9)..

[81] Bakare: 248.

[82] İbn.Asâkir-Tarih c.7,s.47.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/163-170.