๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Peygamberler Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Ocak 2010, 20:55:21



Konu Başlığı: Mûsâ Ve Hârûn Aleyhisselâmların Allah´a Münacatları Ve Firavunla Karşılaşmaları
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Ocak 2010, 20:55:21
Mûsâ Ve Hârûn Aleyhisselâmların Allah´a Münacatları Ve Firavunla Karşılaşmaları:



Mûsâ ve Hârûn Aleyhisselâmlar:

"Ey Rabb´imiz! Doğrusu, biz, Firavun´un, bize karşı aşırı gitmesinden (ceza­landırılmakta hızlı davranmasından) yahud, taşkınlığını, artırmasından endişe edi­yoruz!" diye münâcâtta bulundular.

(Yüce Allah):

"Korkmayınız!

Çünkü, ben, sizinle beraberim. Ben, (her şeyi) işitirim, görürüm!

Hemen gidiniz de, ona (şöyle) deyiniz:

Biz, Rabb´inin iki Elçisiyiz.

Artık, İsrail oğullarını, bizimle gönder.

Onlara, işkence etme!

Biz, sana, Rabb´inden, hakîkî bir âyet getirdik.

Selâm (ve selâmet), doğruya tâbi´ olanlaradır.

Bize, şu hakîkat, Vahy olundu ki: hiç şüphesiz, azab, (Peygamberleri) yalanla yanların ve (hak´dan)) yüz çevirenlerin tepesindedir!" [166]

Bunun üzerine, Mûsâ ve Hârûn Aleyhisselâmlar, geceleyin, Firavun´a gittiler.

Kapıyı, çaldılar.

Firavun da, korktu, kapıcı da, korktu.

Firavun:

"Kimdir bu ki, şu saatte benim kapımı çalabiliyor?!" dedi.

Kapıcı, yukarıdan, onlarla konuşup ne istediklerini sordu.

Mûsâ Aleyhisselâm, ona:

"Biz, Rabbül´âlemîn´in Resulüyüz!" deyince, kapıcı, korktu. [167]

"Sen, böyle, kimin kapısını çaldığını, biliyormusun?!

Sen, ancak, Seyyid´inin kapısını çalıyorsun!" dedi.

Mûsâ Aleyhisselâm:

"Ben de, sen de, Firavun da, Yüce Allah´ın kulcuklarıdır!" dedi. [168]

Kapıcı, hemen gidip Firavun´a haber verdi. [169] ve:

"Orada, deli bir insan var!

(Ben, Rabbül´âlemîn´in Resulüyüm!) diyor!" dedi. [170]

Firavun:

"Onu, içeri koy!" dedi. [171]

İçeri girmelerine izin verilince [ 172], Mûsâ ve Hârûn Aleyhisselâmlar, içeri girdiler. [173]

Mûsâ Aleyhisselâmın sırtında yünden bir cübbe, Aba, belinde lif kuşak, elinde de, kapıyı çalıp açtırdığı Asa´sı bulunuyordu. [174]

Firavun, Mûsâ Aleyhisselâma:

"Sen, kimsin?" diye sordu  175]

Mûsâ Aleyhisselâm:

"Ben, Rabb´ül´âlemîn´in Resulüyüm! [176]

İsrail oğullarını, benimle gönderesin diye, beni, sana gönderdi." dedi. [177]

Firavun, biraz düşününce[178], Mûsâ Aleyhisselâmı, tanıdı[179]:

"Biz, seni, yeni doğmuş (bir çocuk) iken, içimizde büyütmedik mi?

Sen, ömründen, bir hayli yıllar, bizim aramızda kalmadın mı?

Nihayet, o yapmış olduğun işi de, sen yaptın!

Sen, nankörlerdensin!" dedi.

(Mûsâ):

"Ben, bunu, o vakit, bilmezlerden olarak yapmıştım.

Sizden korkunca da, hemen içinizden kaçtım.

Nihayet, Rabb´ım, bana hüküm verdi ve beni, Peygamberlerden yaptı.

Benim başıma kaktığın o nimet; İsrail oğullarını, kendine kul (köle) edindiğin içindi. [180]

Ben, daha doğmadan, sen, beni büyütmeden önce, sen, İsrail oğullarının ço cuklarını ellerinden çekip alıyor, onlardan, istediğini, bırakıp kendine köle yapı yor, istediğini de, öldürüyordun!

İşte, benim, senin sarayına ulastırılısım ve sana ilistirilisim, bu yüzden olmuştu!" dedi. [181]

Firavun:

"Âlemlerin Rabb´i (dediğin) de, nedir?" dedi.

(Mûsâ):

"Göklerin, yer´in ve bunların arasında bulunan her şeyin Rabb´idir!

Eğer hakîkatı, yakînen bilmeğe ehliyetli kimse/erseniz (Onun varlığına ve birliği ne inanırsınız) dedi.

Firavun, çevresinde bulunan kimselere: "İşitmiyormusunuz?!" dedi. [182]

(Firavun, bunu, Mûsâ Aleyhisselâmın söylediğini, red ve inkâr maksadı ile söy lemiş ve çevresindekilere "Sizin, benden başka ilâhınız var mı? Yoktur! demek istemişti. [183]

Mûsâ Aleyhisselâm, sözlerine devamla): "O, sizin de, sizden önceki Atalarınızın da, Rabb´idir!" dedi. Firavun:

"Her halde, size gönderilen (bu) Peygamberiniz (!), muhakkak, delidir!" dedi. [184]

"Bu söz[185], doğru değildir.

Sağlam akıllı adam sözü değildir. [186] Sizin, benden başka ilâhınız yoktur de mek istedi. [187]

(Mûsâ Aleyhisselâm, sözlerine devamla):

"(O), doğu ile batının ve ikisi arasında bulunan her şeylerin de, Rabb´idir, eğer, aklınızı, kullanırsanız (anlarsınız)" dedi.

(Firavun):

"And olsun ki: eğer, benden başka bir ilâh edinirsen[188], benden başkasına ta par ve bana, tapmayı, terk edersen[189]´, seni, muhakkak ve muhakkak, zindana girenlerden ederim!" dedi.

(Mûsâ):

Ya sana, apaçık [190], benim doğru söylediğimi, anlatacak, seni, yalanlayacak; beni, haklı; seni, haksız ve bâtıl çıkaracak [191]bir şey getirdimse de mi (zindana atacaksın)?" dedi.

Firavun:

"Doğru söyleyenlerden isen, haydi getir onu?" dedi.[192]



[166] Tâhâ: 45-48.

[167] Taberî-Tarih c.1,s.2O8, Sâlebî-Arais s.182, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.18O.

[168] Ebülferec İbn.Cevzî-Tabsıra c.1,s.223.

[169] Taberî-Tarih c.1,s.2O8, Sâlebî-Arais s.182, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.18O.

[170] Taberî-Tarih c.1,s.2O8, Sâlebî-Arais s.182.

[171] Taberî-Tarih c.1,s.2O8, Sâlebî-Arais s.183, ibn.Esîr c.1,s.18O

[172] Sâlebî-Arais s.183.

[173] Taberî-Tarih c.1,s.2O9, Salebi-Arais s.183, İbn.Esîr c.1,s.18O.

[174] Yâkubî-Tarih c.1,s.34.

[175] Sâlebî-Arais s.183.

[176] Taberî-Tarih c.1,s.2O8, Sâlebi-Arais s.183, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.181.

[177] Taberî-Tarih c.1,s.2O8, Sâlebî-Arais s.183, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.181.

[178] Sâlebi-Arais s.183.

[179] Taberî-tarih c.1,s.2O9, Sâlebî-Arais s.183, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.181.

[180] Şuarâ: 18-22.

[181] Taberî-Tarih c.1,s.2O9, Sâlebî-Arais s.183.

[182] Şuarâ: 23-25

[183] Taberî-Tarih c.1,s.209-210, Sâlebî-Arais s.183.

[184] Şuarâ: 26-27.

[185] Taberî-Tarih c.1,s.21O, Sâlebî-Arais s.183.

[186] Sâlebî-Arais s.183.

[187] Taberî-Tarih c.!,s.21O, Salebî-Arais s.183.

[188] Şuarâ: 28.

[189] Taberî-Tarih c.1,s.21O, Sâlebî-Arais s 183.

[190] Şuarâ: 28-30.

[191] Taberî-Tarih c.1,s.21O, Sâlebî-Arais s.183.

[192] M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/34-37.




Konu Başlığı: Ynt: Mûsâ Ve Hârûn Aleyhisselâmların Allah´a Münacatları Ve Firavunla Karşılaşmaları
Gönderen: Ramazan. üzerinde 21 Mart 2015, 17:38:50
Es Selamün Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatühü . Musa (A.S.) ve Harun (A.S.) Firavunun taşkınlığının artmasından endişe ediyorlardı ve bunu Yüce ALLAH'a bildirdiler . Yüce ALLAH Musa (A.S.) ve Harun (A.S.) 'a korkmamalarını ve gidip Firavunu uyarmalarını emretti . Harun ve Musa (A.S.) gidip firavun ile konuştular . Musa (A.S.) ne kadar firavunu Yüce ALLAH'a ibadet etmeye çağırmışsa da firavun onu dinlemedi ve kendinin bir ilah olduğunu söyledi .