๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Peygamberler Tarihi => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 15 Ocak 2010, 23:12:10



Konu Başlığı: Mısırda İsrail Oğullarına Yapılan Zulümler Ve Mûsâ Aleyhisselâmın Doğuşu
Gönderen: Sümeyye üzerinde 15 Ocak 2010, 23:12:10
Mısırda İsrail Oğullarına Yapılan Zulümler Ve Mûsâ Aleyhisselâmın Doğuşu :



Yûsuf b.Yâkub Aleyhisselâmın zamanındaki ikinci Firavun[19] Amr b.lmlak, b.Lavez, b.Sâm soyundan gelen Reyyan b.Velîd olup Yûsuf Aleyhisselâm, onu, Allah´a, imana davet etmiş ve iman ettirmişti.

Reyyan´ın ölümünden sonra yerine geçen ve aynı soydan gelen Kabus b.Mus´-ab´ı da, Allah´a imana davet etmişse de, ona, kabul ettirememişti. [20]

Kabus, kâfir[21] ve zorba idi. [22]

Âsiye bint-i Müzahim b.Ubeyd, b.Reyyan, b.Velîd ile de, evli idi.

Kabus b.Mus´ab ölünce, yerine, kardeşi Velîd b.Mus´ab geçti ve Kardeşinin zevcesi hayırlı kadınlardan Âsiye hatunla da, evlendi.

Velîd b.Mus´ab, kardeşi Kabus´dan daha Zorba, daha kâfir, daha azgındı.

Mısır Firavunları arasında, ondan daha uzun ömürlüsü, dndan daha kabası, daha katı kalblisi, İsrail oğullarına, ondan daha kötü ve ağır işkence yapanı, gö rülmemişti.

Firavun Velîd; İsrail oğullarını, köle ve hizmetçi olarak çalıştırırdı. Onları, sınıflara ayırıp bir sınıfını, yapı işlerinde, Bir sınıfını, çift sürme ve ekin ekme işlerinde, Bir sınıfını da, pislik temizleme işlerinde kullanırdı.

İsrail oğullarından, sanatı bulunmayanları ise, Cizye ile, Vergi ile mükellef kı lar, onlara, işkencenin en kötüsünü yüklerdi. [23]

Velid b.Mus´ab, Mısır Firavunlarının üçüncüsü idi.[24]

Velid b.Mus´ab; kavmini, elli yıl, putlara tapmağa davet edip kendisine muha lefet edilmediğini, emrinin, yerine getirildiğini görünce, onları, bir araya toplamış:

"Ben, sizin en yüksek Rabbinizim!" demiş, putlara tapmaktan menederek ken disine tapmağa davet etmiş. İsrail oğullarına da, bunu teklif edip:

"Eğer, bana taparsanız, âzâd olursunuz, aksi takdirde, en ağır işkencelere uğ­ratılırsınız!" demişti.

İsrail oğulları, Firavunun teklifini kabul etmemiş, Atalarının Millet ve Şeriatın dan dönmemişlerdi.[25]

Mûsâ Aleyhisselâmın doğumunun yaklaştığı sıralarda idi ki, Firavun Velîd; rü´-yâsında, Beytülmakdis tarafından gelen bir ateşin, Mısır evlerini sararak Kıbtî ev lerini yakıp harap ettiğini, İsrail oğullarına aid evlere ise, dokunmayıp geri bıraktı ğını gördü!

Bunun üzerine, Sihirbaz, Kâhin, Falcı ve İzcileri, yanına çağırarak rü´yâsını, onlara anlattı.

Onlar da:

"Her halde, İsrail oğullarının geldikleri şu Beytülmakdis´den bir adam çıkacak, Mısırı, mahv etmeye yönelecek!" dediler.

Mûsâ Aleyhisselâmın doğma zamanı yaklaşınca, Firavunun Müneccimleri, Kâ hinleri, onun yanına gelerek:

"İyi bil ki: biz, ilmimizde bulduk ki[26]: İsrail oğullarından bir erkek çocuk do ğacaktır.

Kendisinin, doğma zamanı da, yaklaşmıştır.

O, senin mülk´ü saltanatını, senden çekip alacak, senin saltanatını yenecek, seni, ülkenden çıkaracak ve senin dinini de, değiştirecektir!" dediler[27]

Firavun ile adamları da, Allanın, İbrahim Aleyhisselâmın neslinden Peygam ber ve hükümdarlar göndermeyi va´d etmiş olduğu konusunu konuştular.

Meclisde bulunanlardan biri:

"İsrail oğulları: Bir Peygamber ve hükümdarın geleceği şüphesizdir! diyerek bunu bekliyorlar.

Onlar, eskiden, bu Peygamber ve hükümdar´ın Yûsuf olduğunu sanıyorlardı.

Fakat, o, öldükten sonra, İlâhî Va´d´in, bundan ibaret olmadığı kanâatine vardılar" dedi.

Firavun:

"O halde, İsrail oğulları hakkında ne düşünüyorsunuz?" diye sordu.

Ellerine, kasap bıçağı verilecek Celladların, İsrail oğulları arasında dolaştırıla rak, her doğan erkek çocuğun öldürülmesi! görüşünü ileri sürdüler. [28]

Bunun üzerine, Firavun; İsrail oğullarından doğacak her erkek çocuğun öldü rülmesini ve kız çocuklarının sağ bırakılmasını emretti.

Kendi kavminden olan kadın Ebeleri de, yanına toplayarak onlara, doğumda, İsrail oğullarından ellerine düşecek erkek çocukları, muhakkak öldürmelerini emretti.

Kadın Ebeler de, aldıkları emri yerine getirmeye başladılar:

İsrail oğullarının gebe kadınları, ya keskin kamışlar üzerinde ayakta durdurul mak gibi dayanılmaz işkencelere uğratılarak çocuklarını düşürmek, ya da, kes kin kamışların üzerine basamayarak çocuklarının üzerine basmak zorunda bıra kılıyor, böylece, bütün erkek çocuklar, yok ediliyordu! [29]

İsrail oğullarının yaşlıları arasında da, ölüm hızlandı. [30]

Mısırın yerlileri; İsrail oğullarından doğan erkek çocukların yok edildiğini, ihti yarların da, ecelleriyle ölüp gittiklerini görünce, telaşlandılar ve birbirlerine:

"Onlar, böyle yok olup gittikten sonra, onlar tarafından görülen ağır işler ve hizmetleri, biz, görmek zorunda kalacağız.

Bunun için, onların doğan erkek çocuklarını, bir yıl, tamamı ile öldürünüz de, oğulları, azalsın.

Bir yıl da, sağ bırakınız, hiç birini öldürmeyiniz de, onlar, büyüyüp yaşlılardan ölenlerin yerini doldursun!

İsrail oğulları, böyle sağ bırakılanlarla çoğalamazlar!" dediler.

Yine de, onların çoğalmalarından ve öldürülenlerle azalmayacağından korku-yorlardı. [31]

Bunun üzerine, Kıbtîlerin Başkanları, Firavunun huzuruna girerek: "Şu İsrail oğulları kavmi arasında ölüm, çoğaldı.

Yakında, bütün ağır işler, bizim üzerimize, bizim oğullarımızın ve kölelerimizin üzerine kalacak!

Onların, bütün erkek çocuklarını öldürüyorsun. Küçükleri, büyüyemiyor, büyük leri de, tükeniyor.

Sen, onların erkek çocuklarını sağ bıraksan, iyi olur!" dediler.

Bunu üzerine, Firavun,-erkek çocukların, bir yıl öldürülüp bir yıl sağ bırakılma sını emretti.

İşte, Hârûn Aleyhisselâm, erkek çocukların öldürülmediği yılda sağ bırakılmıştı.

Mûsâ Aleyhisselâma ise, annesi, erkek çocukların öldürülmesi emredilen yılda hâmile kalmıştı. [32]

Mûsâ Aleyhisselâmın annesi, onu, doğuracağı zaman, başına gelecek halden tasalanınca[33], Yüce Allah, Mûsâ Aleyhisselâmın annesine:

"Onu, emzir!

Onun hakkında sana bir tehlike gelirse, kendisini, denize (Nîl´e) bırak! (Onun bo­ğulacağından) korkma, kederlenme.

Çünki, biz, onu, sana geri döndüreceğiz

Hem, onu, Peygamberlerden biri de, yapacağız!" diye Vahy etti. [34]



[19] ibn.Habîb-Kitabulmuhabber s.467.

[20] Taberî-TKarih c.1,s.187, Salebî-Arais s.167, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.147.

[21] Taberf-Tarih c.1,s.187.

[22] Yâkubî-Tarih c.1,s.33, Mes´ûdî-Murucuzzeheb c.1,s,48, Salebî-Arais s.167.

[23] Taberî-Tarih c.1,s.199, Sâlebî-Arais s.166-167, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.17O

[24] ibn.Habib-Kitabuimuhabbers.467.

[25] Mîr Havent-Ravzatussafa Terceme s.237.

[26] Taberî-Tarih c.1,s.199, 200, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.17O.

[27] Taberî-Tarih c.1,s.199, Şâlebî-Arais s.167, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.17O.

[28] Taberî-Tarih c.1,s.2O2, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.170-171.

[29] Taberî-Tarih c.1,s. 199-200, Sâlebî-Arais s. 167.

[30] Taberî-Tarih c.1,s.200, Sâlebî-Arais s.167-168, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.171.

[31] Taberî-Tarih c.1,s.2O2, Heysemî-Mecmauzzevaid c.7,s.56-57.

[32] Taberî-Tarih c.1,s.200, Sâlebî-Arais s.167-168, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.171.

[33] Tabert-Tarih c.1,s.200, Sâlebî-Arais s.168, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.171.

[34] Kasas: 7.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/8-11.