> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Peygamberler Tarihi > Kur´ân-ı Kerim'in Şuayb Aleyhisselâmla Medyen Ve Eyke Halkı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kur´ân-ı Kerim'in Şuayb Aleyhisselâmla Medyen Ve Eyke Halkı  (Okunma Sayısı 779 defa)
15 Ocak 2010, 22:44:35
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 15 Ocak 2010, 22:44:35 »



Kur´ân-ı Kerim'in Şuayb Aleyhisselâmla Medyen Ve Eyke Halkı Hakkındaki Açıklaması:


"Medyen (halkına)da, kardeşleri Şuayb´ı (gönderdik, Şuayb, onlara):

Ey kavmim! Allah´a, ibâdet ediniz! Sizin, Ondan başka hiç bir ilâhınız yoktur!

Rabb´inizden, size apaçık bir Burhan gelmiştir.

Artık, kileyi, teraziyi, tam tutunuz.

İnsanların eşyasına (karşı) haksızlık etmeyiniz!

Yer yüzünü -o, ıslah edildikten sonra- fesada vermeyiniz!

(Bana) inanıcı iseniz, (bu söylediklerim), sizin için, hayırlıdır.

Siz; Allah´a iman edenleri, tehdid ederek, (onları) Allah´ın yolundan men ederek (o yolun) eğriliğini arayarak, öyle bir caddenin başına tutup oturmayınız!

Düşününüz ki: vaktiyle siz, pek az idiniz de, (Allah) sizi, çoğalttı.

Eğer, içinizden bir kısmı, benimle gönderilen şeye, iman etmiş, bir kısmı da, inan-mamışsa, Allah, aramızda hükmünü verinceye kadar, sabrediniz.

O, hâkimlerin en hayırlısıdır." dedi.

Onu kavminden (iman etmeyi) kibirlerine yediremeyen kodamanlar:

"Ey Şuayb! Seni ve yanındaki iman edenleri, ya muhakkak, memleketimizden çıkaracağız, yahud, mutlaka, bizim dinimize döneceksiniz!" dediler.

O:

Ya biz, istemesek de mi? dedi.

Allah, bizi, ondan kurtardıktan sonra, yine, sizin dininize dönersek, Allah´a kar şı, muhakkak, yalan düzmüş, iftira etmişiz (demek)tir ki, ona, dönmemiz, bizim için, olacak şey değildir.

Meğer ki, Rabbimiz olan Allah, dileye!

Rabb´imizin ilmi, her şeyi kaplamıştır.

Biz, ancak, Allah´a güvenip dayandık.

Ey Rabb´imiz! Bizimle kavmimizin arasında, Sen, hakk olanı, hükmet!

Sen, hükmedenlerin en hayırlısısın!"

Onun kavminden kâfir olan ileri gelenleri:

"Şuayb´a uyarsanız, and olsun ki: o takdirde, muhakkak, en büyük zarara uğ ramış kimseler olacaksınız!" dediler.

Bunun üzerine, onları, o müdhiş zelzele ve sayha yakalayıverdi de, yurtlarında diz üstü çöken (halâke uğrayan) kimseler oldular.

Şuayb´ı, yalanlayanlar, sanki, (yurtlarında) hiç oturmamış gibi oldular. Şuayb´ı yalanlayanlardır ki, en büyük zarara uğrayanlar, onlar, olmuşlardır.

Bunun üzerine (Şuayb), onlardan yüz çevirip (kendi kendine) and olsun ki, dedi, ey kavmim! Ben, size, Rabb´imin gönderdiği (hükümleri) ulaştırdım. Sizin iyiliğinizi istedim.

Şimdi, ben, o kâfirler güruhu üzerine nasıl tasalanırım?" dedi.

Biz, hangi memlekete bir Peygamber gönderdik ise, onun halkını, yalvarıp ya-karsınlar diye mutlaka fakirlikle, şiddetle, hastalıkla (sıkıp) yakaladık.

Sonra, bu sıkıntının yerine, iyilik (selâmet, bolluk) verdik. Nihayet, çoğaldılar:

"Atalarımıza da (gâh böyle) fakirlik, şiddet, hastalık, (gâh böyle) iyilik, genişlik dokunmuştur." dediler.

Bunun üzerine, biz de, kendileri farkına varmadan, onları, ansızın tutup yakala-yıverdik!

Eğer, o memleketler halkı, iman edip te (küfür ve isyandan) sakınmış olsalardı, elbette, üzerlerine gökten ve yerden nice bereketler açardık.

Fakat, onlar, (Peygamberlerini) yalanladılar da, biz de, kazanmakta oldukları (kü für ve isyan) yüzünden onları, tutup yakaladık!

O memleketlerin halkı, kendileri geceleyin uyurlarken, azabımızın gelip çatma sından (korkmayıp) emin mi oldular?

Onlar, artık, Allah´ın, (kendilerini) ihmal ettiğinden mi emin oldular?

Fakat, büyük zararı göze alanlar güruhundan başkası, Allah´ın imhalindenemîn olmaz.

(Evvelki) sahiplerinden sonra, yeryüzüne vâris olanlara, hâlâ şu hakîkat belli ol madı mı ki: Biz, dileseydik, onları da, günahlarından dolayı musibetlere uğratırdık.

Biz, onların kalbleri üzerine mühür basarız.

Binâenaleyh, (hakîkati) işitmezler.

İşte, o memleketlerin hali!) Sana, onların haberlerinden bir kısmını naklediyoruz.

And olsun ki: Peygamberleri, onlara, apaçık alâmetler (Mucizeler) getirmişlerdir.

Fakat, daha önceden yalanlamış oldukları şeylere iman etmediler.

İşte, kâfirlerin yüreklerine -Allah, böyle mühür basar.

Biz, onların çoğunda ahdfe vefa) bulmadık.

Onların çoğunu, muhakkak ki, itâattan çıkmış kimseler bulduk, [51]

"Medyen´e de, kardeşleri Şuayb´ı (gönderdik):

Ey kavmim! Allah´a ibadet ediniz. Sizin, Ondan başka hiç bir İlâhınız yoktur

Ölçeği, tartıyı, eksik tutmayınız.

Ben, sizi, hakîkat bir nimet (ve refah) içinde görüyorum.

Şüphesiz ki, ben, bir gün, (hepinizi) çepeçevre kuşatıcı bir azabdan kork maktayım!

Ey kavmim! Ölçekte ve tartıda adaleti, yerine getiriniz!

İnsanların eşyasını (mallarını, haklarını) eksiltmeyiniz!

Yer yüzünde fesadcılar olarak fenalık yapmayınız!

Eğer, Mü´min iseniz, Allah´ın (helâlından) bıraktığı (kâr), sizin için, daha hayırlıdır.

(Bununla beraber) ben, sizin üzerinizde bir bekçi de, değilim." dedi.

"Ey Şuayb! Atalarımızın taptığı şeylerden, yâhud, mallarımıza ne dilersek, onu, yapmamızdan vaz geçmemizi, sana, namazın mı emr ediyor?

Çünki, sen, muhakkak ki, sen, yumuşak huylu, aklı başında (bir adam)sın!" dediler.

"Ey kavmim! Ya ben, Rabb´imden (gelen) apaçık bir Burhanın üzerinde isem, ve O, bana, Kendisinden, güzel bir rızık ihsan etmiş ise, ne dersiniz?

Size ettiğim yasağa, ben kendim muhalefet etmek istemiyorum ki. Ben gücümün yettiği kadar ıslahdan başka bir şey arzu etmem! Benim muvaffakiyetim, ancak, Allah´ın yardımıyladır. Ben, yalnız Ona güvenip dayandım ve yalnız Ona dönerim.

Ey kavmim! Bana olan düşmanlığınız, Nuh kavminin, ya Hûd kavminin ya da, Salih kavminin başlarına gelenler gibi, size bir musibet yüklemesin!

Lut kavmi da, size uzak değil!

Rabb´inizden, mağfiret dileyiniz! Sonra, Ona, tevbe ile rücu´ ediniz.

Çünkü, benim Rabb´im, çok Esirgeyendir, (Mü´minleri) çok sevendir" dedi.

"Ey Şuayb! Biz, senin söylemekte olduğundan bir çoğunu iyice anlamıyoruz.

Seni de, içimizde cidden zaif (âciz) görüyoruz.

Eğer, kabilen olmasaydı, muhakkak ki, seni, taşla öldürürdük!

Sen, bizden üstün bir şeref sahibi değilsin ki..." dediler.

(Şuayb):

"Ey kavmim! Size göre benim kabilem mi, Allah´dan daha şereflidir ki onu (tu tup) arkanıza atılmış (değersiz) bir şey edindiniz?

Benim Rabb´imfin ilmi), şüphesiz, ne yaparsanız, hepsini, çepçevre kuşatıcıdır! Ey kavmim! Elinizden geleni yapınız! Ben de, (vazifemi) yapıcıyım.

Yakında bileceksiniz ki: kendisini rüsvay edecek azab, kimin başına gelecektir ve o yalancı kimdir?

O azabı gözetleyiniz!

Ben de, sizinle birlikte (onu) gözetleyiçiyim?" dedi.

Vaktâ ki, (Azab) emrimiz geldi.

Şuayb´ı ve onun yanındaki iman etmiş olanları, bizden bir Esirgeme olarak, kur tardık.

Zulümedenleri ise, korkunç bir ses yakaladı da, yurdlarında diz üstü çöke kaal-dılar (helak oldular).

Sanki, onlar, orada zâten hiç oturmamışlardı...

Haberiniz olsun ki: Semud (kavmi), İlâhî rahmetten uzaklaştıysa, Medyen (kav-mına) da, öyle bir uzaklık (verildi)[52]

"Eshâb-ı Eyke de, gönderilen (Peygamberleri, yalanlamıştır.

O zamada ki, Şuayb, onlara:

(Allah´dan) korkmaz mısınız?

Şüphesiz ki, ben, size gönderilmiş emin bir Peygamber´im.

Artık, Allah´dan korkunuz ve bana, itaat ediniz!

Ben, buna karşı, sizden hiç bir ücret istemiyorum.

Benim mükâfatım, Âlemlerin Rabb´inden başkasına âid değildir.

Ölçeği, tam ölçünüz! Eksiltenlerden olmayınız!

Doğru terazi ile tartınız!

İnsanların hakkından, bir şeyi kısmayınız!

Yer yüzünü, bozgunculukla fesada vermeyiniz!

Gerek sizi, gerek (sizden) önceki ümmetleri yaratan (Allâh)dan, korkunuz!" dedi.

"Sen, dediler, ancak, fazla büyülenmişlerdensin!

Sen, bizim gibi bir beşerden başkası değilsin?

Biz, senin, muhakkak yalancılardan olduğunu sanıyoruz!

Eğer, doğruculardan isen, hemen üstümüze gökten bir parça düşür!

(Şuayb):

"Siz ne yapıyorsanız, hepsini, Rabbim, daha iyi bilicidir!" dedi.

Hâsılı, onu yalanladılar da, kendilerini, o gölge gününün azabı yakalayıverdi!

Gerçekten, bu, o günün büyük azabı idi. [53]

"Kendilerini, bir Recfe (korkunç bir Sayha, şiddetli yer sarsıntısı) yakalayıverdi de, hepsi yurdlarında (ölü olarak) diz üstü çöke kaldılar. [54]


[51] Ârâf: 85-102.

[52] Hûd: 84-95.

[53] Şuarâ: 176-189.

[54] Ankebût: 37.

M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/331-334.




[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kur´ân-ı Kerim'in Şuayb Aleyhisselâmla Medyen Ve Eyke Halkı
« Posted on: 28 Mart 2024, 18:09:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kur´ân-ı Kerim'in Şuayb Aleyhisselâmla Medyen Ve Eyke Halkı rüya tabiri,Kur´ân-ı Kerim'in Şuayb Aleyhisselâmla Medyen Ve Eyke Halkı mekke canlı, Kur´ân-ı Kerim'in Şuayb Aleyhisselâmla Medyen Ve Eyke Halkı kabe canlı yayın, Kur´ân-ı Kerim'in Şuayb Aleyhisselâmla Medyen Ve Eyke Halkı Üç boyutlu kuran oku Kur´ân-ı Kerim'in Şuayb Aleyhisselâmla Medyen Ve Eyke Halkı kuran ı kerim, Kur´ân-ı Kerim'in Şuayb Aleyhisselâmla Medyen Ve Eyke Halkı peygamber kıssaları,Kur´ân-ı Kerim'in Şuayb Aleyhisselâmla Medyen Ve Eyke Halkı ilitam ders soruları, Kur´ân-ı Kerim'in Şuayb Aleyhisselâmla Medyen Ve Eyke Halkıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes