> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Peygamberler Tarihi > İrmiya a.s ın Peygamber Gönderilişi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İrmiya a.s ın Peygamber Gönderilişi  (Okunma Sayısı 1790 defa)
20 Ocak 2010, 16:58:18
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 20 Ocak 2010, 16:58:18 »



İrmiya Aleyhisselâmın Peygamber Olarak Gönderilişi:



İsrail oğulları; Şâ´yâ Aleyhisselâmı şehid ettikten sonra [6], Yüce Allah, onlara İrmiya b.Hılkiya Aleyhisselâmı, peygamber olarak gönderdi [ 7].
 
O zaman; İsrailoğulları arasında bid´atlar çoğalmış, büyümüş: serkeşliğe baş lamışlar, günah işlemeye dalmışlar[8], haramları helallaştırmışlardı [9].

Peygamberleri öldürmüşler [10], Yüce Allah´ın, kendilerine yapmış olduğu lutf ve ihsanlarını, düşmanları olan Senharib ve ordularından kurtardığını unut muşlardı [11].

Bunun üzerine, Yüce Allah, İrmiya Aleyhisselâma:

"Ben İsrailoğullarını helak edeceğim! Onlardan intikam alacağım.

Sen, Beytülmakdis Kayası´nın üzerinde ayakta dur!

Orada, sana emrim ve Vahy´im gelecektir!" buyurdu.

İrmiya Aleyhisselâm kalkıp elbisesini yırttı, başına kül saçtı ve secdeye kapandı.

"Yâ Rab! Anamın beni hiç doğurmamış olmasını, benim yüzümden Beytülmak-dis´in harap ve İsrailoğullarının helak olacakları bir zamanda beni, israiloğulları peygamberlerinin sonuncusu yapmamanı çok arzu ederdim!" dedi.

"Secdeden başını kaldır!" buyruldu.

İrmiya Aleyhisselâm, başını kaldırdı ve ağlayarak:

"Yâ Rab! Onlara kimi musallat edeceksin?" diye sordu.

Yüce Allah:

"Ateşe tapanları, azabımdan korkmayanları, sevabımı ummayanları! [12]

Kavmin olan İsrailoğullarına git de, onlar hakkında sana emrettiğim şeyleri ken dilerine anlat! [13]

Haklarındaki nimetlerimi hatırlat!

Bid´at ve yaramazlıklarını, anlat [14]

Onları, bana itaat ve ibadete davet et!" buyurdu[15].

İrmiya Aleyhisselâm:

"Yâ Rab! [16] Sen, beni, güçlendirmezsen, ben zaif´im[17].

Sen, benim dilime belagat ve fesahat vermezsen, ben maksadımı anlatmak tan âcizim! [18]

Sen, beni doğrultmazsan, ben yanılırım!

Sen, bana yardım etmezsen, ben rüsvay olurum!

Sen, bana izzet vermezsen, ben, zelîl ve hakîr olurum!" dedi.

Yüce Allah:

"Sen, bütün işlerin, benim irâdemle meydana geldiğini ve benim, bütün kalp leri ve dilleri, nasıl istersem, elimde evirip çevirdiğimi, bilmiyor musun?

Sen, bana itaat et!

Şüphesiz, benim ben o Allah ki, benim dengim olabilecek hiçbir şey yoktur.

Göklerle yer ve onların içindeki şeyler, benim kelâmımla kaimdirler.

Ben, denizlere söyledim. Sözümü, anladılar.

Onlara, emrettim, emrimi yerine getirdiler.

Onların çevrelerini de, kumlu karalarla sınırladım. Onlar çizdiğim sınırı geçemezler.

Dağ gibi dalgalar gelir, çizdiğim sınıra erişince onlara zillet, uysallık elbisesini giydiririm.

Onlar, korkarak ve bana, boyun eğeceklerini ikrar ederek emrimi yerine geti rirlerdir.

Ben, senin yanındayım. Sen, benim yanımda bulundukça, sana hiçbir şey erişmez.

Ben, seni onlara, emir ve nehiylerimi tebliğ edesin diye Peygamber olarak gön derdim.

Sen, bu vazifeyi yerine getirmekle, onlardan, sana tâbi olanların sevabına denk sevap kazanacaksın.

Bununla beraber, onların sevabından da, bir şey eksilmeyecektir.

Eğer, bu vazifeyi, yerine getirmekte kusur edersen, bundan dolayı kazanaca ğın günah, toz duman içinde bıraktığın kimselerin işleyecekleri günaha denk ola caktır.

Bununla beraber, onların günahından da bir şey eksilmeyecektir! [19] Kavminin yanına git de:

Allah, size atalarınızın iyiliklerini hatırlatıyor ve bununla da, size günahlarınız dan tevbe ettirmek istiyor! de! [20]

Ve sor onlara: Atalarının, bana itaat etmeleri sonucunu, nasıl buldular? Onların, bana isyan etmeleri sonucunu, nasıl buldular?

Onlar; kendilerinden önce bana, itaat edip de, itâatından dolayı yaramaz ve mutsuz olmuş, veya bana, âsi olup da, asiliğinden dolayı mutlu olmuş bir kimse bulunduğunu biliyorlar mıdır?

Hayvanlar; rahat yuvalarını, hatırlayınca, oraya dönerler. Bu kavm ise, felâket ve helak otlaklarında otlamaktadırlar!

Onların bilginleri ve ruhbanları ise; benim kullarımı, hizmetkâr edindiler ve halkı, bana ibâdetten vazgeçirip benden başkasına taptırıyor ve onları, benim emrimi bilmez hale getirinceye ve zikrimi, unutturuncaya ve benden gaflete düşürünce-ye kadar, onlar arasında -benim kitabıma aykırı olarak- hüküm veriyorlar!

Onların buyruk sahiplerine ve yedicilerine gelince: Bunlar da, nimetimi, inkâr ettiler.

Demek, onlar vereceğim belâdan, emniyet ve selâmette oldular da, Kitabımı bir tarafa attılar, Ahdimi unuttular, sünnetimi, değiştirdiler, hâ!

Kullarım, ancak bana ibâdet ve itaat etmeleri yaraşır ve gerekirken, bana kar şı, günah işlemekte onlara ve onların dinimde -benim adıma- ihdas etmek cür´e-tini gösterdikleri bid´atlara tâbi oluyorlar hâ!

Onlar, benim hakkımda ve Peygamberlerim hakkında yalan söylüyor ve iftira da bulunuyorlar ha!

Benim celâlim, Yüce Makamım, Ulu sânım, her türlü noksan ve eksik sıfatlar dan münezzehdir, uzaktır.

Bir insana, bana karşı günah işlenmesine itaat etmek yaraşır mı?

Benim yarattığım kullarıma, benden başka birtakım tanrılar edinmeleri yaraşır mı?

Onların Tevrat okuyucularına ve din bilginlerine gelince:

Bunlar; Mescidlerde ibâdete, dindarlığa özenirler; orayı benden başkası için onarırlar;

Dünyayı, elde etmek için dini vasıta kılarlardır. Onların, orada Fıkıh öğrenmeleri, ilim için değildir. Orada, ilim öğrenmeleri de, amel için değildir. Peygamber oğullarına gelince:

Onlar, çok konuşkan ve ezgin olmuşlar, gurura kapılmışlar, ahmakların, cahil lerin yanında, ahmak ve cahil olmuşlar!

Kendilerinin de, Atalarına yapılmış olan yardım gibi, yardıma;

Onlara verilmiş olan keramet gibi, keramete nail olacaklarını, umuyorlar ve bu yardım ve ikrama da -hiç de doğru olmaksızın, düşünmeksizin ve ibret almaksızın- kendilerinden daha lâyık bir kimse bulunmadığını iddia ediyorlar!

Hatırlamıyorlar ki: Onların ataları, benim yardımıma, nasıl kavuştular?

Emrimi, dinimi değiştiriciler, değiştirdikleri zaman, onlar emrime, dinime nasıl ciddiyetle sarıldılar?

Bu uğurda, canlarını, kanlarını feda etmekten nasıl çekinmediler?

Onlar; benim emrim yerine gelinceye, dinim üstün gelinceye kadar sabr ve sa dâkat göstermişlerdir.

Ben, şu kavmin azaplarını, onlar buyruklarımı kabul etsinler diye erteledim, uzattım.

Onlar, düşünsünler diye günahlarından vazgeçtim.

Düşünsünler diye onları uzun ömürlü kıldım, çok yaşattım.

Her defasında, onların üzerine, gök, yağmur yağdırdı, yer, onlar için ot bitirdi.

Onlara, afiyet elbisesi giydirdim ve düşmanlarına galip kıldım.

Bütün bunlar, onların, azgınlıklarını, artırmaktan, kendilerini, benden uzaklaş tırmaktan başka bir işe yaramadı.

Onların, davetimden yüz çevirmeleri, daha ne zamana kadar sürecek? Yoksa, onlar beni aldatıyorlar mı sanıyorlar?! [21] Yoksa, onlar benimle alay mı ediyorlar?! Yoksa, onlar bana karşı yiğitlik mi taslıyorlar?! [22]

İzzet(sıfat)ıma yemin ederim ki: ben, onlara, öyle bir fitne, bir belâ salacağım ki: o, usluları, hayrette bırakacak[23], görüş sahiplerinin görüşlerini, hakimlerin hikmetlerini yanıltacak, şaşırtacaktır[24].

Onlara; Zorba, katı kalpli, aşırı derecede zâlim, kendisine heybet elbisesini giy­dirdiğim, göğsünden, şefkat, merhamet ve yumuşaklık duygusunu kaldırdığım bir kimseyi musallat edeceğim!

Onu; sayısı, karanlık gecenin karaltısını andıran cemâat, takip edecek[25].

Kendisinin, kara bulut kümelerini andıran ve ne oldukları belirsiz, hayırsız pek çok askerleri olacak, onun bayrakları, Kerkes kuşlarının havada uçuştukları gibi, dalgalanacak, süvarilerinin saldırışı da, Tavşancıl kuşlarının çığlık kopararak av larının üzerine inişini andıracaktır! [26]

Onlar, mamureleri, harabeye çevirirler, köyleri ıssız bırakırlar. Yeryüzünü ifsad, girdikleri yeri tahrip ettikçe tahrip ederler. Onların kalpleri kaskatıdır, acımak bilmez. Yüzleri gülmez, gözleri hiçbir şeyi görmez, kulaklarına söz girmez.

Onlar, çarşılara, ürkmüş ve heybetinden, tüyler ürperten arslan gibi da larlar[27]...´

Ben İsrailoğullarını Yâfes ile helak edeceğim!" buyurdu´[28].

Yâfes, Bâbil halkı olup Yâfes b.Nûh Aleyhisselâmın oğullarındandı[29].

Yüce Allah´dan, bu azab emri gelince, İrmiya Aleyhisselâm, feryad ederek ağ lamış, elbisesini yırtmış, başına kül saçmış[30]; İsrailoğullarından bu felâketi kal dırması için Yüce Allah´a yalvarmış durmuştu[31].

Yüce Allah:

"Ey İrmiya! Demek, sana Vahy ettiğim şey, seni sıkıntılandırdı, tasalandırdı" buyurdu.

İrmiya Aleyhisselâm:

"Evet yâ Rab! Keski, Sen daha önce beni helak etseydin de, israiloğullarının esir edilmelerini görmeseydim" dedi[[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İrmiya a.s ın Peygamber Gönderilişi
« Posted on: 26 Nisan 2024, 02:27:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İrmiya a.s ın Peygamber Gönderilişi rüya tabiri,İrmiya a.s ın Peygamber Gönderilişi mekke canlı, İrmiya a.s ın Peygamber Gönderilişi kabe canlı yayın, İrmiya a.s ın Peygamber Gönderilişi Üç boyutlu kuran oku İrmiya a.s ın Peygamber Gönderilişi kuran ı kerim, İrmiya a.s ın Peygamber Gönderilişi peygamber kıssaları,İrmiya a.s ın Peygamber Gönderilişi ilitam ders soruları, İrmiya a.s ın Peygamber Gönderilişiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes